İbrahim (3) - Sünnet

Allah İbrahim’e bir görümde, “Korkma!” dedi. “Senden büyük bir halk yapacağım."

İbrahim Rab’be, “Benim kızanım olmadığı halde bu nasıl olabilir?” diye sordu.

Allah İbrahim’e, “Göklere bak. Yıldızları sayabilir misin? İşte, soyun o kadar çok olacak,” diye söz verdi. İbrahim Rab’be iman etti ve Rab bunu ona doğruluk saydı.

Rab verdiği sözü tutacak diye İbrahim Rab’den bir nişan istedi. Rab ona, “bana bir düve (daha buzası olmamış genç inek), bir keçi ve bir koç getir,” dedi. İbrahim onları getirip ortadan kesti ve parçaları biribirine karşı iki tarafa dizdi. Güneş batıp karanlık çökünce, dumanlı bir mangalla alevli bir meşale (ucunda ateş yanan kısa bir sopa) göründü ve kesilen hayvan parçaların arasından geçti.

Sonra, İbrahim 99 yaşındayken Rab gene ona göründü. İbrahim’e verdiği sözü tekrarladı. Önce İbrahim’in adı Avram’dı. O günde Rab Avram’ın adını İbrahim diye değiştirdi. Rab İbrahim’e yaşlı karısı olan Sara'dan oğlu olacağına söz verdi. İbrahim’in soyu ve Allah arasındaki bağlılık kuşaklar boyunca sağlam kalacaktı. Allah bunu gösteren bir nişan verdi. O nişan sünnettir. O günden bugüne kadar İbrahim’in soyundan gelen her çocuk sünnet ediliyor. Bu sünnet Allah verdiği sözü yerine getireceğini her zaman insanlara hatırlatıyor.

Önce Allah’ın bereketi sadece İbrahim’in bedensel soyu üzerindeydi. Bunun için başka milletten olan insanlar gerçek Allah’ı tanımak isterse, sünnet olup İsrail halkına katılması lazımdı. Ama İsa Mesih ölümden dirildikten sonra, Allah yeni bir ruhsal İbrahim soyu kurdu. Artık her milletten her dilden olan insanlar İsa Mesih’e iman ederek ruhça İbrahim’in kızanı sayılır. Bedende olan sünnet artık önemli değil. Gerçek ve önemli sünnet, yüreklerimizde oluyor.

Bedendeki sünnet sadece erkeklerin bedenlerini değiştiriyor. Ama Allah ruhsal sünnet olan herkesin bütün hayatını değiştiriyor. Bedendeki sünnet saklıdır ama ruhsal sünnetin getirdiği değişiklik herkes görebilir. İnsanlar bize baktığı zaman Allah’ın kızanı olduğumuzu hemen anlayabiliyor mu acaba?