ROMALILAR 4:1-25

ROMALILAR 4:1-25 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Şu halde soyumuzun atası İbrahim'in durumu için ne diyelim? Eğer İbrahim yaptığı iyi işlerden dolayı aklandıysa, övünmeye hakkı vardır; ama Tanrı'nın önünde değil. Kutsal Yazı ne diyor? “İbrahim Tanrı'ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı.” Çalışana verilen ücret lütuf değil, hak sayılır. Ancak çalışmayan, ama tanrısızı aklayana iman eden kişi imanı sayesinde aklanmış sayılır. Nitekim, iyi işlerine bakmaksızın Tanrı'nın aklanmış saydığı kişinin mutluluğunu Davut da şöyle anlatır: “Ne mutlu suçları bağışlanmış, Günahları örtülmüş olanlara! Günahı Rab tarafından sayılmayana ne mutlu!” Bu mutluluk yalnız sünnetliler için mi, yoksa aynı zamanda sünnetsizler için midir? Diyoruz ki, “İbrahim, imanı sayesinde aklanmış sayıldı.” Hangi durumda aklanmış sayıldı? Sünnet olduktan sonra mı, sünnetsizken mi? Sünnetliyken değil, sünnetsizken… İbrahim daha sünnetsizken imanla aklandığının kanıtı olarak sünnet işaretini aldı. Öyle ki, sünnetsiz oldukları halde iman edenlerin hepsinin babası olsun, böylece onlar da aklanmış sayılsın. Böylelikle atamız İbrahim, yalnız sünnetli olmakla kalmayan, ama kendisi sünnetsizken sahip olduğu imanın izinden yürüyen sünnetlilerin de babası oldu. Çünkü İbrahim'e ve soyuna dünyanın mirasçısı olma vaadi Kutsal Yasa yoluyla değil, imandan gelen aklanma yoluyla verildi. Eğer Yasa'ya bağlı olanlar mirasçı olursa, iman boş ve vaat geçersizdir. Yasa, Tanrı'nın gazabına yol açar. Ama yasanın olmadığı yerde yasaya karşı gelmek de söz konusu değildir. Bu nedenle vaat, Tanrı'nın lütfuna dayanmak ve İbrahim'in bütün soyu için güvence altına alınmak üzere imana bağlı kılınmıştır. İbrahim'in soyu yalnız Kutsal Yasa'ya bağlı olanlar değil, aynı zamanda İbrahim'in imanına sahip olanlardır. “Seni birçok ulusun babası yaptım” diye yazılmış olduğu gibi İbrahim, iman ettiği Tanrı'nın –ölülere yaşam veren, var olmayanı buyruğuyla var eden Tanrı'nın– gözünde hepimizin babasıdır. İbrahim umutsuz bir durumdayken birçok ulusun babası olacağına umutla iman etti. “Senin soyun böyle olacak” sözüne güveniyordu. Yüz yaşına yaklaşmışken, ölü denebilecek bedenini ve Sara'nın ölü rahmini düşündüğünde imanı zayıflamadı. İmansızlık edip Tanrı'nın vaadinden kuşkulanmadı; tersine, imanı güçlendi ve Tanrı'yı yüceltti. Tanrı'nın vaadini yerine getirecek güçte olduğuna tümüyle güvendi. Bunun için de aklanmış sayıldı. “Aklanmış sayıldı” sözü, yalnız onun için değil, aklanmış sayılacak olan bizler –Rabbimiz İsa'yı ölümden dirilten Tanrı'ya iman eden bizler– için de yazıldı. İsa suçlarımız için ölüme teslim edildi ve aklanmamız için diriltildi.

ROMALILAR 4:1-25 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

İ MDİ bedene göre atamız İbrahim hakkında ne diyeceğiz? Zira eğer İbrahim işlerden dolayı salih sayıldı ise, övünmeğe hakkı vardır; fakat Allaha karşı değil. Zira kitap ne diyor? “Ve İbrahim Allaha iman etti, ve kendisine salâh sayıldı.” Fakat işliyene ücret, inayet olarak değil, borç olarak sayılır. Lâkin işlemiyip fakat fasıkı salih sayana iman edenin imanı salâh olarak sayılır. Nitekim, Allahın amelsiz salih saydığı adamın mutluluğunu Davud dahi beyan ediyor: “Ne mutludur, o adamlar ki, fesatları bağışlandı, ve günahları örtüldü! Ne mutludur, o adam ki, Rab ona günah saymaz!” Bu mutluluk sünnetlilik üzerine mi? yoksa sünnetsizlik üzerine de mi? Zira diyoruz ki, İbrahimin imanı salâh olarak sayıldı. İmdi nasıl sayıldı? sünnetlilikte iken mi, yoksa sünnetsizlikte mi? Sünnetlilikte değil, fakat sünnetsizlikte; ve bütün iman edenlerin, hattâ sünnetsizlikte olanların, babası olsun, ve onlara salâh sayılsın, diye sünnetsizlikte iken malik olduğu iman salâhının mührü olarak sünnetlilik alâmetini aldı; ta ki, yalnız sünnetlilikten olanlara değil, fakat atamız İbrahimin sünnetsizlikte iken malik olduğu o imanın izlerinde yürüyenlere de sünnetlilik babası olsun. Çünkü kendisine dünyanın varisi olmak vadi, İbrahime ve yahut zürriyetine şeriat vasıtası ile değil, fakat iman salâhı vasıtası ile oldu. Çünkü eğer şeriatten olanlar varisler ise, iman boş ve vait hükümsüz olur. Zira şeriat gazabı hasıl eder; fakat şeriatin olmadığı yerde tecavüz yoktur. Bundan dolayı inayete göre olması için imandandır; ta ki, vait bütün zürriyete, yalnız şeriatten olana değil: “Seni çok milletlerin babası ettim,” diye yazılmış olduğu üzre, hepimizin babası olan İbrahimin imanından olana da emin olsun; o İbrahim ki, ölüleri dirilten, ve olmıyan şeyleri olanlar gibi çağıran Allahın karşısında iman etti. “Senin zürriyetin böyle olacaktır,” denilmiş olduğu üzre, o, çok milletlerin babası olmağı ümit hilâfında ümitle iman etti. Ve yüz yaşlarında olarak zaten ölmüş olan bedenini, ve Saranın rahminin ölülüğünü, imanda zayıflamıyarak düşündü; ve Allahın vadine bakarak imansızlıkla tereddüt etmedi, fakat Allaha hamdederek onun vadettiğini yapmağa da kadir olduğuna tamamile kani olarak imanla kuvvetlendi. Bunun için de kendisine salâh sayıldı. Ve kendisine sayıldığı, yalnız onun için değil, fakat Rabbimiz İsayı ölülerden kıyam ettirene iman eden bizlere sayılacağından, bizim için de yazıldı; o bizim suçlarımız için teslim olundu, ve bizim tebriyemiz için kıyam etti.

ROMALILAR 4:1-25 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Öyleyse, bedensel açıdan atamız İbrahim'e ilişkin ne dememiz gerekir? Eğer İbrahim yaptığı işlerden ötürü doğrulukla donatıldıysa, övünmek için bir dayanağı vardır; ama Tanrı'nın önünde övünmek için değil! Çünkü Kutsal Yazı ne diyor? “İbrahim Tanrı'ya iman etti Ve bu ona doğruluk sayıldı.” Çalışana verilen karşılık armağan değil, hak sayılır. Ne var ki, tanrısaymazı doğrulukla donatan Tanrı'ya iman eden kişinin yaptığı işler değil, imanı doğruluk yerine sayılır. Davut, yaptıklarını göz önüne almaksızın, Tanrı'nın doğru saydığı insanın mutluluğunu şöyle anlatır: “Ne mutlu suçları bağışlanan, günahları örtülen insana! Ne mutlu Rab tarafından günahı sayılmayana!” Öyleyse bu mutluluk yalnız sünnetliler için mi, yoksa sünneti olmayanları da kapsar mı? Çünkü İbrahim'in imanı kendisine doğruluk sayıldı diyoruz. Nasıl oldu da bu böyle sayıldı? Sünnet olduktan sonra mı, yoksa sünnetsiz durumdayken mi? Hayır. Sünnet olduktan sonra değil, tam tersine, sünnetsiz durumdayken sayıldı. İbrahim daha sünnetsizken, sünneti imandan doğan doğruluğun bir damgası, bir işareti olarak aldı. Öyle ki, sünnetsiz olmalarına karşın iman edenlerin tümüne ruhsal baba olsun. Böylelikle onlara da doğruluk sayılsın. Bunun yanı sıra sünnetlilere de yalnız sünnetli oldukları için değil, babamız İbrahim'in sünnetsizken taşıdığı imanın izlerinde yürüdükleri için baba oldu. İbrahim'e ya da soyuna, dünyanın mirasçıları olma vaadi Kutsal Yasa aracılığıyla değil, imandan doğan doğruluk aracılığıyla sağlandı. Çünkü Yasa uyarınca yaşayanlar Tanrı'dan miras alsaydı, iman boşa çıkar, vaat da geçersiz olurdu. Çünkü Yasa Tanrı'nın öfkesine neden olur. Oysa Yasa'nın olmadığı yerde Yasa'ya karşı suç da yoktur. Bu nedenle vaat İbrahim'in soyundan olanların tümüne kayra aracılığıyla sağlanması için imana dayanmaktadır. İbrahim'in soyu yalnız Yasa'ya bağlı olanları değil, İbrahim'in imanına bağlı olanları da kapsar. O hepimizin ruhsal babasıdır. Kitapta yazılmış olduğu gibi, “Seni birçok ulusun babası kıldım.” İbrahim ölüleri yaşama kavuşturan, var olmayanı var eden Tanrı'nın önünde iman etti. İbrahim umutsuz bir durumda umutla birçok ulusun babası olacağına iman etti. Yazılı olduğu gibi, “Senin soyun böyle olacaktır.” Bedeninin ölü denebilecek durumunu –yaklaşık yüz yaşındaydı– ve Sara'nın çocuk doğuramayacak durumda olduğunu düşündüğünde, imanı sarsılmadı. Tanrı'nın vaadi konusunda imansızlık edip kuşkuya düşmedi. Tam tersine, imanda güçlenerek Tanrı'ya yücelik sundu. O'nun vaat ettiğini gerçekleştirmeye gücü yettiğine tam olarak güvendi. Bu nedenle, imanı kendisine doğruluk sayıldı. Kaldı ki, “kedisine sayıldı” sözleri yalnız İbrahim için yazılmış değildir. Bu sözler bizler için de yazılmıştır. Rabbimiz İsa'yı ölüler arasından diriltene iman eden bizler için de iman doğruluk sayılacaktır. İsa bizim suçlarımız için ölüme teslim edildi ve doğruluğumuz için ölümden diriltildi.