MATTA 22:2-33

MATTA 22:1-33 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

İsa söz alıp onlara yine benzetmelerle şöyle seslendi: “Göklerin Egemenliği, oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir krala benzer. Kral şölene davet ettiklerini çağırmak üzere kölelerini gönderdi, ama davetliler gelmek istemedi. “Kral yine başka kölelerini gönderirken onlara dedi ki, ‘Davetlilere şunu söyleyin: Bakın, ben ziyafetimi hazırladım. Sığırlarım, besili hayvanlarım kesildi. Her şey hazır, buyrun şölene!’ “Ama davetliler aldırmadılar. Biri tarlasına, biri ticaretine gitti. Öbürleri de kralın kölelerini yakalayıp hırpaladılar ve öldürdüler. Kral öfkelendi. Ordularını gönderip o katilleri yok etti, kentlerini ateşe verdi. “Sonra kölelerine şöyle dedi: ‘Düğün şöleni hazır, ama çağırdıklarım buna layık değilmiş. Gidin yol kavşaklarına, kimi bulursanız düğüne çağırın.’ Böylece köleler yollara döküldü, iyi kötü kimi buldularsa, hepsini topladılar. Düğün yeri konuklarla doldu. “Kral konukları görmeye geldiğinde, orada düğün giysisi giymemiş bir adam gördü. Ona, ‘Arkadaş, düğün giysisi giymeden buraya nasıl girdin?’ diye sorunca, adamın dili tutuldu. “O zaman kral, uşaklarına, ‘Şunun ellerini ayaklarını bağlayın, dışarıya, karanlığa atın!’ dedi. ‘Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.’ “Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır.” Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa'yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular. Hirodes yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri İsa'ya gelip, “Öğretmenimiz” dediler, “Senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar arasında ayrım yapmazsın. Peki, söyle bize, sence Sezar'a vergi vermek Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi?” İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, “Ey ikiyüzlüler!” dedi. “Beni neden deniyorsunuz? Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana!” O'na bir dinar getirdiler. İsa, “Bu resim, bu yazı kimin?” diye sordu. “Sezar'ın” dediler. O zaman İsa, “Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin” dedi. Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa'yı bırakıp gittiler. Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler, aynı gün İsa'ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adam çocuk sahibi olmadan ölürse, kardeşi onun karısını alsın, soyunu sürdürsün.’ Aramızda yedi kardeş vardı. İlki evlendi ve öldü. Çocuğu olmadığından karısını kardeşine bıraktı. İkincisi, üçüncüsü, yedincisine kadar hepsine aynı şey oldu. Hepsinden sonra kadın da öldü. Buna göre diriliş günü kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı olacak? Çünkü hepsi de onunla evlendi.” İsa onlara, “Siz Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü bilmediğiniz için yanılıyorsunuz” diye karşılık verdi. “Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir, gökteki melekler gibidirler. Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Tanrı'nın size bildirdiği şu sözü okumadınız mı? ‘Ben İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı'yım’ diyor. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı'dır.” Bunları işiten halk, O'nun öğretişine şaşıp kaldı.

MATTA 22:1-33 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

İsa söz alıp onlara yine benzetmelerle şöyle seslendi: “Göklerin Egemenliği, oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir krala benzer. Kral şölene davet ettiklerini çağırmak üzere kölelerini gönderdi, ama davetliler gelmek istemedi. “Kral yine başka kölelerini gönderirken onlara dedi ki, ‘Davetlilere şunu söyleyin: Bakın, ben ziyafetimi hazırladım. Sığırlarım, besili hayvanlarım kesildi. Her şey hazır, buyrun şölene!’ “Ama davetliler aldırmadılar. Biri tarlasına, biri ticaretine gitti. Öbürleri de kralın kölelerini yakalayıp hırpaladılar ve öldürdüler. Kral öfkelendi. Ordularını gönderip o katilleri yok etti, kentlerini ateşe verdi. “Sonra kölelerine şöyle dedi: ‘Düğün şöleni hazır, ama çağırdıklarım buna layık değilmiş. Gidin yol kavşaklarına, kimi bulursanız düğüne çağırın.’ Böylece köleler yollara döküldü, iyi kötü kimi buldularsa, hepsini topladılar. Düğün yeri konuklarla doldu. “Kral konukları görmeye geldiğinde, orada düğün giysisi giymemiş bir adam gördü. Ona, ‘Arkadaş, düğün giysisi giymeden buraya nasıl girdin?’ diye sorunca, adamın dili tutuldu. “O zaman kral, uşaklarına, ‘Şunun ellerini ayaklarını bağlayın, dışarıya, karanlığa atın!’ dedi. ‘Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.’ “Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır.” Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa'yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular. Hirodes yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri İsa'ya gelip, “Öğretmenimiz” dediler, “Senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar arasında ayrım yapmazsın. Peki, söyle bize, sence Sezar'a vergi vermek Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi?” İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, “Ey ikiyüzlüler!” dedi. “Beni neden deniyorsunuz? Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana!” O'na bir dinar getirdiler. İsa, “Bu resim, bu yazı kimin?” diye sordu. “Sezar'ın” dediler. O zaman İsa, “Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin” dedi. Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa'yı bırakıp gittiler. Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler, aynı gün İsa'ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adam çocuk sahibi olmadan ölürse, kardeşi onun karısını alsın, soyunu sürdürsün.’ Aramızda yedi kardeş vardı. İlki evlendi ve öldü. Çocuğu olmadığından karısını kardeşine bıraktı. İkincisi, üçüncüsü, yedincisine kadar hepsine aynı şey oldu. Hepsinden sonra kadın da öldü. Buna göre diriliş günü kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı olacak? Çünkü hepsi de onunla evlendi.” İsa onlara, “Siz Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü bilmediğiniz için yanılıyorsunuz” diye karşılık verdi. “Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir, gökteki melekler gibidirler. Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Tanrı'nın size bildirdiği şu sözü okumadınız mı? ‘Ben İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı'yım’ diyor. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı'dır.” Bunları işiten halk, O'nun öğretişine şaşıp kaldı.

MATTA 22:2-33 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Göklerin melekûtu, oğluna düğün yapan kırala benzer ki, düğüne davetli olanları çağırmak için hizmetçilerini gönderdi. Onlar gelmek istemediler. Kıral: Davetlilere söyleyin: İşte, ben ziyafetimi hazırladım, sığırlarım, besili davarlarım kesildi, her şey hazırdır; düğüne gelin, diyerek yine başka hizmetçiler gönderdi. Onlar aldırış etmiyip biri kendi tarlasına, bir başkası da ticaretine gitti; ve artakalanları onun hizmetçilerini tutup hakaret ettiler ve öldürdüler. Fakat kıral öfkelenip ordularını göndererek bu katilleri helâk etti, şehirlerini yaktı. O zaman hizmetçilerine dedi: Düğün hazırdır, fakat çağırılmış olanlar değerli değildi. İmdi, dört yol ağızlarına gidin, ve kimleri bulursanız, düğüne çağırın. Hizmetçiler de yollara çıktılar, ve iyi kötü kimi buldularsa, hepsini topladılar; ve düğün yeri konuklarla doldu. Kıral konukları görmek için girdiği zaman, orada düğün esvabı giymemiş bir adam buldu. Ve ona dedi: Arkadaş, üzerinde düğün esvabı olmıyarak buraya nasıl girdin? Ve onun dili tutuldu. O vakit kıral hizmetçilerine dedi: Onun ayaklarını ve ellerini bağlayın, ve kendisini dış karanlığa atın; orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. Zira çağırılanlar çok, fakat seçilenler azdır. O zaman Ferisiler gidip İsayı sözle nasıl tuzağa düşürsünler diye öğütleşiyorlardı. Ve Hirodesîlerle beraber kendi şakirtlerini İsaya gönderip dediler: Muallim, biliriz ki, sen doğrusun, ve Allahın yolunu doğrulukla öğretirsin, ve kimseyi kayırmazsın; çünkü insanların şahsına bakmazsın. İmdi, bize söyle, sana nasıl görünür? Kaysere vergi vermek caiz mi, yahut değil mi? Fakat İsa onların kötülüğünü anlıyıp dedi: İkiyüzlüler, niçin beni deniyorsunuz? Bana vergi parasını gösterin. Ve İsaya bir dinar getirdiler. İsa da onlara dedi: Bu suret ve yazı kimindir? Onlar: Kayserin, dediler. O vakit İsa onlara: Öyle ise, Kayserin şeylerini Kaysere, ve Allahın şeylerini Allaha ödeyin, dedi. Ve bunu işittikleri zaman, şaştılar, ve İsayı bırakıp gittiler. Kıyamet yoktur diyen Sadukiler o gün İsaya gelerek kendisinden sorup dediler: Ey Muallim, Musa dedi: “Eğer bir adam çocuğu olmadan ölürse, kardeşi onun karısını alacak, ve kardeşine zürriyet yetiştirecektir.” İmdi, bizde yedi kardeş vardı; birincisi evlendi ve öldü, ve zürriyeti olmadığından karısını kardeşine bıraktı. İkincisi ve üçüncüsü de, yedincisine kadar, öyle öldü. Hepsinden sonra da kadın öldü. İmdi, kıyamette kadın o yediden kimin karısı olacaktır? çünkü hepsi onu aldılar. Fakat İsa cevap verip onlara dedi: Siz kitapları ve Allahın kudretini bilmediğinizden sapıtıyorsunuz; zira kıyamette onlar ne evlenirler, ne de kocaya verilirler, ancak gökte olan melekler gibidirler. Fakat ölülerden kıyam hakkında Allah tarafından size: “Ben İbrahimin Allahı, İshakın Allahı, ve Yakubun Allahıyım,” diye söylenen sözü okumadınız mı? Allah ölülerin Allahı değil, ancak yaşıyanların Allahıdır. Ve halk bunu işitince, onun öğretişine çok şaştılar.

MATTA 22:2-33 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

“Göklerin Hükümranlığı oğlu için düğün şöleni düzenleyen bir krala benzer. Kral çağrılıları düğün şölenine toplamak için kölelerini gönderdi. Ama onlar gelmek istemediler. Yeniden başka köleler gönderdi: ‘Çağrılılara bildirin’ dedi, ‘Bakın yemeği hazırladım. Sığırlarla özel olarak beslediğim danalar boğazlandı. Her şey bekliyor. Buyurun düğün şölenine!’ “Ama onlar çağrıyı hiç umursamadan çekip gittiler. Biri tarlasına, öteki alım satımına gitti. Geri kalanlar da adamın kölelerini yakalayıp aşağıladılar ve sonra da öldürdüler. Kral çok öfkelendi. Askerlerini gönderip ellerini kana bulayan bu insanları yok etti, kentlerini de yaktı. “Sonra kölelerine şu buyruğu verdi: ‘Düğün şöleni hazırdır. Ne yazık ki, çağrılanlar lâyık değildi. Onun için, siz de yol kavşaklarına gidin, bulduğunuz herkesi düğün şölenine çağırın.’ Köleler yollara dökülüp iyi kötü kimi buldularsa topladılar. Düğün evi konuklarla doldu. “Kral konukları görmeye geldiğinde, düğün elbisesi giymemiş birini gördü. Ona, ‘Dostum!’ dedi, ‘Düğün elbisen olmadan buraya nasıl geldin sen?’ Adam söyleyecek söz bulamadı. Bunun üzerine kral, hizmetçilere buyurdu: ‘Ellerini ayaklarını bağlayın, onu dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak.’ “Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır.” Bunun üzerine Ferisiler çekilip İsa'yı kendi sözüyle tuzağa düşürmek için bir düzen kurdular. Kendilerine bağlı öğrencilerle birlikte Herodesçiler'i O'na göndererek, “Ey Öğretmen” dediler, “Senin gerçek olduğunu, Tanrı yolunu da gerçekten öğrettiğini biliyoruz. Hiç kimseden çekindiğin yok. Çünkü kayırıcılık yapan biri değilsin. Açıkla bize, düşüncen nedir? Sezar'a vergi ödemek yasal mı, yoksa değil mi?” İsa onların kötü niyetini bildiğinden, “Ey ikiyüzlüler!” dedi, “Neden beni denemeye kalkışıyorsunuz? Bana vergi ödediğiniz şu parayı gösterin.” Kendisine bir dinar getirdiler. İsa sordu: “Bu gördüğünüz yüz ve yazı kimindir?” “Sezar'ın” dediler. Bunun üzerine İsa, “Öyleyse” dedi, “Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin.” Bunu duyunca şaşakaldılar ve İsa'yı bırakıp gittiler. Aynı gün ölülerin dirilişine inanmayan Sadukiler'den bazıları yaklaşıp İsa'ya bir soru sordular: “Ey Öğretmen, Musa demiştir ki, ‘Bir adam çocuğu olmadan ölürse, kardeşi dul kalan kadınla evlenmeli; böylelikle kardeşine soy yetiştirmeli.’ Tanıdığımız yedi kardeş vardı. Birincisi evlendi ve öldü. Soy yetiştiremediğinden karısını kardeşine bıraktı. Aynı biçimde ikincisi, üçüncüsü, yedinciye dek hepsi öldü. En sonunda kadın da öldü. Şimdi, ölüler dirildiğinde bu kadın yedi erkekten hangisinin karısı olacak? Öyle ya, yedisi de onunla evlendi!” İsa şöyle yanıtladı: “Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü bilmediğinizden yanılıyorsunuz. Çünkü ölüler dirildiklerinde ne evlenir, ne de evlendirilirler; tam tersine, gökteki melekler gibidir onlar. Kaldı ki, ölülerin dirilişine ilişkin Tanrı'nın sizlere belirttiği sözü okumadınız mı? “ ‘Ben İbrahim'in, İshak'ın ve Yakup'un Tanrısı'yım.’ Tanrı ölülerin değil, tam tersine, dirilerin Tanrısı'dır.” Halk bunları duyunca O'nun öğretişi karşısında şaşırıp kaldı.