ELÇİLERİN İŞLERİ 8:26-40

ELÇİLERİN İŞLERİ 8:26-40 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Bu arada Rab'bin bir meleği Filipus'a şöyle seslendi: “Kalk, güneye doğru, Yeruşalim'den Gazze'ye inen yola, çöl yoluna git.” Filipus da kalkıp gitti. Giderken Etiyopyalı bir hadım gördü. Bu adam Etiyopya Kraliçesi Kandaki'nin vezirlerinden biriydi. Kraliçenin bütün hazinelerinden sorumluydu. Yeruşalim'e, tapınmaya gelmişti. Geri dönerken arabasında oturmuş, Peygamber Yeşaya'nın Kitabı'nı okuyordu. Ruh Filipus'a, “Git” dedi, “Şu arabaya yetiş.” Filipus koşup arabanın yanına geldi ve hadımın Peygamber Yeşaya'yı okumakta olduğunu işitti. “Acaba okuduklarını anlıyor musun?” diye sordu. Hadım, “Biri bana yol göstermedikçe nasıl anlayabilirim ki?” diyerek Filipus'un arabaya binip yanına oturmasını rica etti. Kutsal Yazılar'dan okuduğu bölüm şuydu: “Koyun gibi kesime götürüldü; Kırkıcının önünde kuzu nasıl ses çıkarmazsa, O da öylece ağzını açmadı. Aşağılandığında adalet O'ndan esirgendi. O'nun soyunu kim anacak? Çünkü yeryüzündeki yaşamına son verildi.” Hadım Filipus'a, “Lütfen açıklar mısın, peygamber kimden söz ediyor, kendisinden mi, bir başkasından mı?” diye sordu. Bunun üzerine Filipus anlatmaya koyuldu. Kutsal Yazılar'ın bu bölümünden başlayarak ona İsa'yla ilgili Müjde'yi bildirdi. Yolda giderlerken su bulunan bir yere geldiler. Hadım, “Bak, burada su var” dedi. “Vaftiz olmama ne engel var?” Sonra arabanın durmasını buyurdu. Filipus'la hadım birlikte suya girdiler ve Filipus hadımı vaftiz etti. Sudan çıktıkları zaman Rab'bin Ruhu Filipus'u hemen oradan uzaklaştırdı. Filipus'u bir daha görmeyen hadım sevinç içinde yoluna devam etti. Filipus ise kendini Aşdot Kenti'nde buldu. Sezariye'ye varıncaya dek bütün kentleri dolaşarak Müjde'yi duyurdu.

ELÇİLERİN İŞLERİ 8:26-40 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Rab'bin bir meleği Filipus'la konuşarak, “Kalk, güneye yönel” dedi, “Yeruşalim'den Gaza'ya giden yola git.” (Bu yol çölden geçer.) Filipus kalkıp oraya yöneldi. Giderken gözü, hadım edilmiş bir Etiyopyalı'ya ilişti. Etiyopyalılar'ın kraliçesi Kandaki'nin bir bakanı olup onun bütçesini yöneten bu kişi Yeruşalim'e tapınmaya gelmişti. Geri dönerken arabada oturmuş, Yeşaya Peygamber'in yazdıklarını okuyordu. Ruh Filipus'a, “Yaklaş, bu arabaya yetiş” diye buyruk verdi. Filipus hemen koştu, Etiyopyalı'nın Yeşaya Peygamber'den okumakta olduğunu duydu. Kendisine, “Okuduğunu anlıyor musun?” diye sordu. Etiyopyalı yanıt verdi: “Bana birisi yol göstermezse nasıl anlayabilirim?” Sonra Filipus'tan arabaya atlayıp kendisiyle birlikte oturmasını istedi. Kitaptan okumakta olduğu ayetler şunlardı: “Bir koyun gibi kesime götürüldü, Kırkıcının önünde kuzu nasıl ses çıkarmazsa O da öylece ağzını açmadı. Aşağılandığında adalet O'ndan esirgendi. O'nun soyunu kim anacak? Çünkü yeryüzündeki yaşamına son verildi.” Hadım Filipus'a sordu: “Lütfen söyle, peygamber bunları kime ilişkin söylüyor? Kendisine mi, yoksa başka birine mi?” Filipus Kutsal Yazılar'ın bu bölümünden başlayarak konuştu, İsa'ya ilişkin Sevindirici Haber'i ona müjdeledi. Yolda ilerlerken bir suya vardılar. Hadım, “İşte su” dedi, “Benim vaftiz edilmemi önleyen bir sorun var mı?” (Filipus, “Eğer bütün yüreğinle iman ediyorsan vaftiz edilebilirsin” dedi. O da, “İsa Mesih'in Tanrı'nın Oğlu olduğuna iman ediyorum” diye yanıtladı.) Sonra arabanın durması için buyruk verdi. Filipus ile hadım birlikte suya indiler; Filipus onu vaftiz etti. Sudan çıktıklarında Rab'bin Ruhu Filipus'u alıp götürdü ve hadım artık onu görmedi. Ama sevinç içinde yolunu sürdürdü. Filipus ise kendini Azotos'ta buldu ve Sezariye'ye gelinceye dek geçtiği kentlerin tümüne Sevindirici Haber'i müjdeledi.

YouVersion, deneyiminizi kişiselleştirmek için tanımlama bilgileri kullanır. Web sitemizi kullanarak, Gizlilik Politikamızda açıklandığı şekilde çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz