1. SELANİKLİLER 2:3-8
1. SELANİKLİLER 2:3-8 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Çağrımız yalana ya da kirli bir amaca dayanmıyor; bunun hileli bir yönü de yoktur. Tersine, Tanrı tarafından Müjde'yi emanet almaya layık görüldüğümüz için, insanları değil, yüreklerimizi sınayan Tanrı'yı hoşnut edecek biçimde konuşuyoruz. Bildiğiniz gibi, hiçbir zaman pohpohlayıcı sözlerle ya da açgözlülüğü örten bir maskeyle gelmedik. Tanrı buna tanıktır. İnsanlardan –ne sizden ne başkalarından– gelecek övgünün peşinde de değildik. Mesih'in elçileri olarak size ağırlığımızı hissettirebilirdik. Ama çocuklarını bağrına basan bir anne gibi size şefkatle davrandık. Sizlere öylesine gönülden bağlanmıştık ki, sizinle yalnız Tanrı'nın Müjdesi'ni değil, kendi canlarımızı da paylaşmaya razıydık. Çünkü sizi o denli çok sevdik!
1. SELANİKLİLER 2:3-8 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Çünkü teşvikimiz ne yanlışlıktan, ne murdarlıktandır, ne de hile iledir; fakat Allah tarafından incil ile emniyet edilmeğe lâyık görüldüğümüz gibi, insanları değil, fakat yüreklerimizi imtihan eden Allahı razı etmek için böyle söyliyoruz. Çünkü bildiğiniz gibi, hiç bir vakit yaltaklanma sözünde ve tamakârlık vesilesinde bulunmadık; Allah şahittir. Biz Mesihin resulleri olarak yük olmağa muktedir iken, insanlardan, ne sizden ne de başkalarından, izzet aramadık; fakat aranızda dadı kendi çocuklarını kayırdığı gibi, mülâyim olduk; böylece sizi özliyen bizler size yalnız Allahın incilini değil, fakat kendi canlarımızı da vermeğe razı idik; çünkü sevgilimiz olmuştunuz.
1. SELANİKLİLER 2:3-8 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Çünkü öğüdümüz ne yanlışlıktan, ne iğrenç güdülerden, ne de aldatma amacından kaynaklanıyor. Tam tersine, Tanrı'nın Sevindirici Haber'i yaymaya layık gördüğü kişiler olarak, O'nun buyurduğu biçimde konuşuyoruz. İnsanların değil, yüreklerimizi sınayan Tanrı'nın beğenisini kazanmaya çalışıyoruz. Bildiğiniz gibi, hiçbir zaman yaltaklanan sözler kullanmadık. Aldatıcılık maskesiyle açgözlülük yapmadık. Tanrı tanığımızdır: İnsanların –ne sizin, ne de başkalarının– bizi yüceltmesini arzulamadık. Mesih'in habercileri olmamız nedeniyle sizden isteklerde bulunabilirdik. Ama aranızdayken tıpkı çocuklarını koruyan bir anne gibi tatlılıkla davrandık. Size böylesi içten sevgiyle bağlandığımızdan, yalnız Tanrı'nın Sevindirici Haberi'ni değil, kendi canlarımızı da seve seve sizin için vermeye hazırdık. Çünkü sizi çok derin sevgiyle sevdik.