MARKOS 8:2-26

MARKOS 8:2-26 KKDEU

“Halk için içim parçalanıyor” dedi, “İşte üç gündür yanımdalar ve yiyecek bir şeyleri yok. Onları aç aç evlerine gönderirsem, yolda düşüp bayılacaklar. Üstelik kimisi de uzak yerlerden geldi.” Öğrencileri, “Şu çölde bunca insanı doyuracak ekmeği kim, nereden bulabilir ki?” dediler. İsa, “Kaç ekmeğiniz var?” diye sordu. “Yedi” dediler. İsa halka yere oturmalarını buyurdu. Yedi ekmeği aldı, teşekkür sunduktan sonra böldü, halka dağıtsınlar diye öğrencilere verdi. Onlar da dağıttılar. Bunun yanı sıra, birkaç tane de küçük balık vardı. İsa onları da kutsayıp, “Bunları da halka dağıtın” dedi. Doyasıya yediler. Artakalan parçalardan da yedi sepet dolusu topladılar. Yiyenlerin sayısı dört bin kişi kadardı. Sonra İsa onları yerlerine gönderdi. Kendisi de zaman geçirmeden öğrencileriyle birlikte tekneye binip Dalmanuta bölgesine gitti. Ferisiler gelip İsa'yla tartışmaya başladılar. O'nu denemek için gökten bir belirti göstermesini istediler. İsa derin derin içini çekerek, “Neden bu kuşak belirti arar durur?” dedi, “Doğrusu size derim ki, bu kuşağa belirti gösterilmeyecektir.” Onları bırakıp tekneye bindi, denizin karşı yakasına geçti. Öğrenciler beraberlerinde ekmek getirmeyi unutmuşlardı. Yanlarında –teknenin içinde– bir somun ekmekten başka bir şey yoktu. İsa onları uyararak, “Gözünüzü açın” dedi, “Ferisiler'le Herodes'in mayasından sakının.” Öğrenciler aralarında tartışıyorlardı: “Ekmeğimiz olmadığından böyle diyor.” İsa ne konuştuklarını biliyordu. “Ekmeğimiz yok diye niçin tartışıyorsunuz” dedi, “Düşünmüyor musunuz? Anlamıyor musunuz? Yüreğiniz bu kadar mı katılaştı? ‘Gözleriniz varken görmüyor musunuz? Kulaklarınız varken işitmiyor musunuz?’ “Anımsamıyor musunuz? Beş bin kişiye beş somun ekmeği böldüğümü? Ekmek parçalarından kaç küfe dolusu topladığınızı?” Onlar, “On iki” diye karşılık verdiler. İsa, “Ya yedi somun ekmeği dört bin kişiye böldüğümü? Ekmek parçalarından kaç sepet dolusu topladığınızı?” diye sordu. Onlar, “Yedi” diye yanıtladılar. İsa, “Hâlâ anlamıyor musunuz?” diye sordu. Beytsayda'ya vardılar. İsa'ya kör bir adam getirip ona dokunsun diye yalvardılar. İsa adamı elinden tutup kasabanın dışına çıkardı. Gözlerini tükürükle ıslattı, ellerini adamın üstüne koyup sordu: “Bir şey görüyor musun?” Adam baktığında, “İnsanları görüyorum” dedi, “Ağaçlara benziyorlar, ama yürüyorlar!” Bunun üzerine İsa ellerini onun gözlerine koydu. Adam dikkatle baktı ve ışığa kavuştu. Her şeyi açık seçik gördü. İsa onu evine gönderirken, “Kasabaya uğrama” dedi.

YouVersion, deneyiminizi kişiselleştirmek için tanımlama bilgileri kullanır. Web sitemizi kullanarak, Gizlilik Politikamızda açıklandığı şekilde çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz