Beden tek üyeden değil, birçok üyeden oluşur. Ayak, “Ben el değilim, onun için bedene bağlı sayılmam!” dese bile, bu onun bedenle ilişkisini kesmez. Kulak, “Ben göz değilim, onun için bedene bağlı sayılmam!” dese bile, bu onun bedenle ilişkisini kesmez. Tüm beden bir göz olsaydı, nasıl duyardık? Ya da tüm beden bir kulak olsaydı, nasıl koklardık? Ama gerçek şudur ki, Tanrı kendi isteği uyarınca üyelerden her birini bedenin gerekli yerine koymuştur.
Tümü bir tek beden üyesi olsaydı, beden diye bir şey kalmazdı. Ama gerçek şudur ki, birçok üye olmakla birlikte, tek beden vardır. Göz ele, “Sana gereksinmem yok!” diyemez. Bunun gibi, baş ayaklara, “Size gereksinmem yok!” diyemez. Tam tersine, bedenin daha zayıf görünen üyelerine duyulan gereksinme en önde gelir. Bedenin en az saygıdeğer saydığımız üyelerine daha üstün saygı gösteririz. Güzel olmayan üyelerimiz düzenli bakımı gerektirir. Oysa düzeni yerinde olan üyelerin buna gereksinmesi yoktur. Ama Tanrı bedeni birleştirirken, geride kalan üyeye daha üstün onur ayırmıştır. Öyle ki, bedende ayrılık olmasın; üyeler birbirleri için aynı kaygıyı taşısın. Bir üye acı çekerse, üyelerin tümü birlikte acı çeker. Bir üye yücelirse, üyelerin tümü birlikte sevinir.
Sizlere gelince, Mesih'in bedeni ve teker teker O'nun üyelerisiniz. Tanrı kilisesinde ilkin bazılarını haberci atadı; ikinci olarak peygamberleri, üçüncü olarak öğretmenleri atadı. Sonra mucize yapanları, sonra hastaları iyileştirmek için ruhsal armağanla donatılanları, başkalarına yardım edenleri, yöneticileri, bilinmeyen dilde konuşanları atadı. Tümü haberci mi? Tümü peygamber mi? Tümü öğretmen mi? Tümü mucize mi yapıyor? Tümü hastaları iyileştirmek için ruhsal armağanlarla mı donatıldı? Tümü bilinmeyen dilde mi konuşuyor? Tümü bu dili mi çeviriyor? Daha üstün ruhsal armağanları gayretle isteyin.
Ama ben size daha da üstün bir yol göstereceğim.