V E bütün cemaat seslerini yükseltip bağırdılar; ve kavm o gece ağladı. Ve bütün İsrail oğulları Musaya karşı ve Haruna karşı söylendiler; ve bütün cemaat onlara dediler: Keşke Mısır diyarında ölse idik! yahut keşke bu çölde ölse idik! Ve kılıçla düşelim diye RAB niçin bizi bu diyara götürüyor? Kadınlarımız ve çocuklarımız ganimet olacaklar; Mısıra dönmek bizim için daha iyi değil mi?
Ve birbirine dediler: Kendimize birini baş edelim, ve Mısıra dönelim. O zaman Musa ile Harun bütün İsrail oğulları cemaatinin cümhuru önünde yüzüstü düştüler. Ve memleketi çaşıtlamış olanlardan Nun oğlu Yeşu, ve Yefunne oğlu Kaleb esvaplarını yırttılar; ve bütün İsrail oğulları cemaatine söyliyip dediler: Çaşıtlamak için içinden geçtiğimiz memleket çok, çok iyi bir memlekettir. Eğer RAB bizden razı olursa, o zaman bizi o diyara getirecek ve onu bize verecektir; bir diyar ki süt ve bal akıyor. Ancak RABBE karşı isyan etmeyin, ve siz memleketin kavmından korkmayın; çünkü onlar bizim ekmeğimizdirler; onları koruyan gölge üzerlerinden sıyrılmıştır; ve RAB bizimledir; onlardan korkmayın. Fakat bütün cemaat: Onları taşlıyalım, dediler. Ve RABBİN izzeti toplanma çadırında bütün İsrail oğullarına göründü.
Ve RAB Musaya dedi: Ne vakte kadar bu kavm beni hor görecek? ve aralarında yapmış olduğum bütün alâmetlere rağmen ne vakte kadar bana iman etmiyecekler? Onları veba ile vuracağım, onları mirastan mahrum edeceğim, ve seni onlardan büyük ve kuvvetli bir millet edeceğim.
Ve Musa RABBE dedi: O zaman Mısırlılar işitecekler; çünkü onların arasından bu kavmı kudretinle çıkardın; ve bu diyarın ahalisine anlatacaklar. İşittiler ki sen, RAB, bu kavmın arasındasın; çünkü sen, RAB, yüz yüze görünüyorsun; ve senin bulutun onların üzerinde duruyor, ve sen önlerinden gündüzün bulut direğinde, ve geceleyin ateş direğinde yürüyorsun. Ve eğer bu kavmı bir adam gibi öldürürsen, o zaman senin şöhretini işitmiş olan milletler söyliyip diyecekler: RAB kendilerine and ettiği diyara bu kavmı götüremediği için onları çölde öldürdü. Ve şimdi niyaz ederim, RABBİN kudreti büyük olsun, nasıl ki sen söyliyip dedin: RAB çok sabırlıdır, ve merhameti çoktur, fesadı ve günahı bağışlar, ve suçluyu asla tebriye etmez, babaların fesadını, üçüncü ve dördüncü nesle kadar, çocuklarda arar. Niyaz ederim, Mısırdan buraya kadar bu kavmı nasıl bağışladınsa, bu kavmın fesadını merhametinin büyüklüğüne göre bağışla.
Ve RAB dedi: Senin sözüne göre bağışladım; ve gerçek, varlığım hakkı için, bütün dünya RABBİN izzetile dolacaktır; mademki izzetimi, ve Mısırda ve çölde yaptığım alâmetleri gören bütün bu adamlar, böyle iken beni on kere denediler, ve benim sözümü dinlemediler; gerçek, atalarına and etmiş olduğum diyarı görmiyecekler, ve beni hor görenlerden hiç biri onu görmiyecektir; ancak kulum Kalebi girmiş olduğu diyara onu götüreceğim; ve zürriyeti onu miras alacaktır, çünkü kendisinde başka bir ruh vardı, ve tamamen ardımca yürümüştür. Amalekîler, ve Kenânlılar vadide oturuyorlar; yarın dönün, ve Kızıl Deniz yolundan çöle gidin.
Ve RAB Musaya ve Haruna söyliyip dedi: Bana karşı söylenen bu kötü cemaate ne vakte kadar dayanacağım? İsrail oğullarının bana karşı olan söylenmelerini işittim. Onlara de: RAB diyor: Varlığım hakkı için, bana söylediğiniz gibi, gerçek size öyle edeceğim; leşleriniz bu çölde düşecek; ve sizden bütün sayılanlar, bütün sayınıza göre bana karşı söylenen yirmi yaşında ve ondan yukarı olanlar, gerçekten size, orada sizi oturtmağa yemin ettiğim diyara, Yefunne oğlu Kalebden, ve Nun oğlu Yeşudan başkası girmiyeceksiniz. Fakat ganimet olacaklar dediğiniz çocuklarınızı oraya götüreceğim, ve sizin reddettiğiniz diyarı onlar tanıyacaklar. Fakat size gelince, sizin leşleriniz bu çölde düşecek. Ve çocuklarınız kırk yıl çölde çoban olacaklar, ve leşleriniz çölde telef oluncıya kadar sizin sadakatsizliğinizi taşıyacaklar. Memleketi çaşıtladığınız günlerin sayısına göre, kırk gün, her gün için bir yıl, kırk yıl fesatlarınızı taşıyacaksınız, ve yüz çevirdiğimi bileceksiniz. Ben, RAB, söyledim, bana karşı toplanan bütün bu kötü cemaate gerçekten bunu yapacağım; bu çölde telef olacaklar, ve orada ölecekler.
Ve Musanın memleketi çaşıtlamak üzre gönderdiği, ve geri gelip memleket hakkında fena haber getirerek bütün cemaati ona karşı söylendiren adamlar, memleket hakkında fena haber getiren bu adamlar, RABBİN önünde veba ile öldüler. Fakat memleketi çaşıtlamak için giden o adamlardan Nun oğlu Yeşu, ve Yefunne oğlu Kaleb sağ kaldılar.
Ve Musa bu sözleri bütün İsrail oğullarına söyledi; ve kavm büyük yas tuttular. Ve sabahlayın erken kalktılar, ve dağın tepesine çıkıp dediler: İşte biz, ve RABBİN dediği yere çıkacağız; çünkü suç işledik. Ve Musa dedi: Bu iyi gitmez, niçin şimdi RABBİN emrini tecavüz ediyorsunuz? Çıkmayın, çünkü RAB aranızda değildir; düşmanlarınızın önünde vurulmıyasınız. Çünkü Amalekîler ve Kenânlılar orada önünüzdedir, ve kılıçla düşeceksiniz; mademki RABBİN ardınca gitmekten döndünüz, RAB sizinle beraber olmıyacaktır. Fakat dağın tepesine çıkmak için kendilerine güvendiler; fakat RABBİN ahit sandığı ve Musa ordugâhın ortasından ayrılmadılar. O zaman o dağda oturan Amalekîler ve Kenânlılar indiler, ve Hormaya kadar onları vurup kırdılar.