seni ve onu çağıran gelip sana: Bu adama yer ver, der, sen de utanarak en alt yere oturmağa başlarsın. Fakat çağırıldığın zaman, git, en alt yere otur da seni çağıran gelip sana: Ey dost, yukarı çık, desin; o zaman bütün seninle beraber yemekte oturanlar karşısında sana itibar olur. Çünkü her kendini yükselten alçaltılır, ve kendini alçaltan yükseltilir.
Ve İsa kendini çağırana da dedi: Sen bir öğle yahut bir akşam yemeği yaptığın zaman, ne dostlarını, ne kardeşlerini, ne akrabanı, ne zengin komşularını çağır; ta ki, onlar da seni çağırarak sana bir karşılık olmasın. Fakat ziyafet ettiğin vakit, fakirleri, sakatları, topalları, körleri çağır; ve mutlu olursun; çünkü onların sana karşılık yapacak bir şeyleri yoktur; fakat sana salihlerin kıyametinde karşılık verilir.
Ve yemekte onunla beraber oturanlardan biri bu şeyleri işitince, İsaya dedi: Allahın melekûtunda ekmek yiyecek olana ne mutlu! Fakat İsa ona dedi: Adamın biri bir büyük akşam yemeği yaptı, çok kimseyi çağırdı, ve yemek vaktinde çağırılanlara: Gelin, çünkü şimdi hazırdır, demek için hizmetçisini gönderdi. Hepsi birden özür dilemeğe başlıyarak, birincisi ona dedi: Bir tarla satın aldım, çıkıp onu görmekliğim lâzım; sana rica ederim, beni mazur gör. Ve bir başkası dedi: Beş çift öküz satın aldım, onları denemeğe gidiyorum; sana rica ederim, beni mazur gör. Bir başkası da dedi: Ben evlendim, bundan dolayı gelemem. Ve hizmetçi gelip efendisine bu şeyleri söyledi. O zaman ev sahibi kızarak, hizmetçisine dedi: Çabuk, şehrin meydanlarına, sokaklarına git, fakirleri, sakatları, körleri ve topalları buraya getir. Ve hizmetçi dedi: Efendi, senin emrin yapıldı, daha yer var. Ve efendi hizmetçiye dedi: Yollara ve çitlerin boyuna çık, bulduklarını içeri girmeğe zorla da evim dolsun. Çünkü size diyorum ki, çağırılan adamlardan hiç biri akşam yemeğimden tatmıyacaktır.