VAHİY 4:1-11
VAHİY 4:1-11 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Bundan sonra gökte açık duran bir kapı gördüm. Benimle konuştuğunu işittiğim, borazan sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: “Buraya çık! Bundan sonra olması gereken olayları sana göstereyim.” O anda Ruh'un etkisinde kalarak gökte bir taht ve tahtta oturan birini gördüm. Tahtta oturanın, yeşim ve kırmızı akik taşına benzer bir görünüşü vardı. Zümrüdü andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu. Tahtın çevresinde yirmi dört ayrı taht vardı. Bu tahtlara başlarında altın taçlar olan, beyaz giysilere bürünmüş yirmi dört ihtiyar oturmuştu. Tahttan şimşekler çakıyor, uğultular, gök gürlemeleri işitiliyordu. Tahtın önünde alev alev yanan yedi meşale vardı. Bunlar Tanrı'nın yedi ruhudur. Tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. Tahtın ortasında ve çevresinde, önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık duruyordu. Birinci yaratık aslana, ikincisi danaya benziyordu. Üçüncü yaratığın yüzü insan yüzü gibiydi. Dördüncü yaratık uçan bir kartalı andırıyordu. Dört yaratığın her birinin altışar kanadı vardı. Yaratıkların her yanı, kanatlarının alt tarafı bile gözlerle kaplıydı. Gece gündüz durup dinlenmeden şöyle diyorlar: “Kutsal, kutsal, kutsaldır, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, Var olmuş, var olan ve gelecek olan.” Yaratıklar tahtta oturanı, sonsuzluklar boyunca yaşayanı yüceltip ona saygı ve şükran sundukça, yirmi dört ihtiyar tahtta oturanın, sonsuzluklar boyunca yaşayanın önünde yere kapanarak O'na tapınıyorlar. Taçlarını tahtın önüne koyarak şöyle diyorlar
VAHİY 4:1-11 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
B U şeylerden sonra gördüm, ve işte, gökte açılmış bir kapı vardı, ve boru sesi gibi benimle söyleştiğini işitmiş olduğum evelki ses dedi: Buraya çık, ve bundan sonra olması lâzım gelen şeyleri sana göstereceğim. Hemen Ruhta oldum, ve işte, gökte bir taht konulmuş, ve taht üzerinde bir oturan vardı, ve oturan görünüşte yeşim ve kırmızı akik taşına benzerdi, ve tahtın çevresinde görünüşte zümrüde benzer bir alâimisema vardı. Ve tahtın etrafında yirmi dört taht; ve tahtlar üzerinde oturan, başları üzerinde altın taçlar ve beyaz esvaplar giyinmiş yirmi dört ihtiyar vardı. Ve tahttan şimşekler ve sesler ve gök gürlemeleri çıkıyordu. Ve tahtın önünde yanan yedi ateş meşalesi vardı, onlar Allahın yedi Ruhudur. Ve tahtın önünde billûra benzer sanki camdan bir deniz; ve tahtın önünde ve tahtın etrafında önden ve arkadan gözlerle dolu dört canlı mahlûk vardı. Ve birinci mahlûk aslana benzer, ve ikinci mahlûk danaya benzer, ve üçüncü mahlûkun yüzü insan yüzü gibi, ve dördüncü mahlûk uçan kartala benzerdi. Ve dört mahlûktan her birinin altı kanadı olup etrafı ve içi gözlerle doludur, ve: Kuddûs, kuddûs, kuddûs, Var olmuş, ve var olan ve gelecek olan, Her şeye Kadir Rab Allah! diyerek gündüz ve gece rahat etmezler. Ve canlı mahlûklar taht üzerinde oturana, ebetler ebedince hay olana izzet ve hürmet ve şükran verdikçe, yirmi dört ihtiyar taht üzerinde oturanın önünde yere kapanırlar, ve ebetler ebedince hay olana secde ederler, ve taçlarını tahtın önüne atarak derler: Ya Rabbimiz ve Allahımız, izzeti ve hürmeti ve kudreti almağa lâyıksın, çünkü bütün şeyleri sen yarattın, ve senin iradenle mevcut idiler, ve yaratıldılar.
VAHİY 4:1-11 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Bundan sonra baktım ve işte gökte açık bir kapı gördüm. Benimle konuşan, boru sesine benzeyen ilk sesi duydum. “Buraya gel!” dedi, “Bundan sonra olması gerekenleri göstereceğim sana.” Ruh'un yönetimindeyken gökte duran bir taht ve tahtta oturan birini gördüm. Tahtta oturan yeşime, kırmızımsı akik taşına benziyordu. Tahtın çevresinde zümrüt gibi bir gökkuşağı vardı. Bu tahtı yirmi dört başka taht kuşatıyordu. Tahtlarda ak giysiler kuşanmış yirmi dört İhtiyar oturuyordu. Başlarında altın taçlar vardı. Tahttan şimşek parıltıları, sesler, gök gürlemeleri çıkıyordu; önünde alev saçan yedi meşale yanıyordu. Bunlar Tanrı'nın yedi ruhudur. Tahtın önündeki billur gibi deniz sanki camdandı. Tahtın önünde ve çevresinde, önleri arkaları gözlerle dolu dört yaratık duruyordu. İlk yaratık aslana benziyordu, ikinci yaratık danaya. Üçüncü yaratığın insan yüzüne benzer bir yüzü vardı. Dördüncü yaratık ise uçan bir kartala benziyordu. Dört yaratıktan her birinin altışar kanadı vardı; içleri de, dışları da gözlerle doluydu. Gece gündüz durmak dinlenmek bilmeden şöyle diyorlardı: “Kutsal, kutsal, kutsal Rab Tanrı, Her Şeye Gücü Yeten. Var Olan, Var Olmuş ve Gelecek Olan.” Dört yaratık tahtta oturana, çağlar çağı Diri Olan'a yücelik, onur ve teşekkür sununca, yirmi dört İhtiyar tahtta oturanın önünde yere kapanır, sonsuzlara dek Diri Olan'a tapınırlar. Taçlarını tahtın önünde bırakarak şu ezgiyi söylerler: “Rabbimiz ve Tanrımız! Yüceliği, onuru, gücü almak sana yaraşır. Çünkü her şeyi sen yarattın. Her şey senin isteğin uyarınca var oldu ve yaratıldı.”