VAHİY 19:1-21

VAHİY 19:1-21 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Bundan sonra gökte büyük bir kalabalığın sesini andıran yüksek bir ses işittim. “Haleluya!” diyorlardı. “Kurtarış, yücelik ve güç Tanrımız'a özgüdür. Çünkü O'nun yargıları doğru ve adildir. Yeryüzünü fuhşuyla yozlaştıran Büyük fahişeyi yargılayıp Kendi kullarının kanının öcünü aldı.” İkinci kez, “Haleluya! Onun dumanı sonsuzlara dek tütecek” dediler. Yirmi dört ihtiyarla dört yaratık yere kapanıp, “Amin! Haleluya!” diyerek tahtta oturan Tanrı'ya tapındılar. Sonra tahttan bir ses yükseldi: “Ey Tanrımız'ın bütün kulları! Küçük büyük, O'ndan korkan hepiniz, O'nu övün!” Ardından büyük bir kalabalığın, gürül gürül akan suların, güçlü gök gürlemelerinin sesine benzer sesler işittim. “Haleluya!” diyorlardı. “Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrımız Egemenlik sürüyor. Sevinelim, coşalım! O'nu yüceltelim! Çünkü Kuzu'nun düğünü başlıyor, Gelini hazırlandı. Giymesi için ona temiz ve parlak İnce keten giysiler verildi.” İnce keten kutsalların adil işlerini simgeler. Sonra melek bana, “Yaz!” dedi. “Ne mutlu Kuzu'nun düğün şölenine çağrılmış olanlara!” Ardından ekledi: “Bunlar gerçek sözlerdir, Tanrı'nın sözleridir.” Ona tapınmak üzere ayaklarına kapandım. Ama o, “Sakın yapma!” dedi. “Ben de senin ve İsa'ya tanıklığını sürdüren kardeşlerin gibi bir Tanrı kuluyum. Tanrı'ya tap! Çünkü İsa'ya tanıklık, peygamberlik ruhunun özüdür.” Bundan sonra göğün açılmış olduğunu, beyaz bir atın orada durduğunu gördüm. Binicisinin adı Sadık ve Gerçek'tir. Adaletle yargılar, savaşır. Gözleri alev alev yanan ateş gibidir. Başında çok sayıda taç var. Üzerinde kendisinden başka kimsenin bilmediği bir ad yazılıdır. Kana batırılmış bir kaftan giymişti. Tanrı'nın Sözü adıyla anılır. Beyaz, temiz, ince ketene bürünmüş olan gökteki ordular, beyaz atlara binmiş O'nu izliyorlardı. Ağzından ulusları vuracak keskin bir kılıç uzanıyor. Onları demir çomakla güdecek. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın ateşli gazabının şarabını üreten masarayı kendisi çiğneyecek. Kaftanının ve kalçasının üzerinde şu ad yazılıydı: KRALLARIN KRALI VE RABLERİN RABBİ Bundan sonra güneşte duran bir melek gördüm. Göğün ortasında uçan bütün kuşları yüksek sesle çağırdı: “Kralların, komutanların, güçlü adamların, atlarla binicilerinin, özgür köle, küçük büyük, hepsinin etini yemek için toplanın, Tanrı'nın büyük şölenine gelin!” Sonra canavarı, dünya krallarını ve onların ordularını, ata binmiş Olan'la O'nun ordusuna karşı savaşmak üzere toplanmış gördüm. Canavarla onun önünde doğaüstü belirtiler gerçekleştiren sahte peygamber yakalandı. Sahte peygamber, canavarın işaretini alıp heykeline tapanları bu belirtilerle saptırmıştı. Her ikisi de kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldı. Geriye kalanlar, ata binmiş Olan'ın ağzından uzanan kılıçla öldürüldü. Bütün kuşlar bunların etiyle doydu.

VAHİY 19:1-21 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

B U şeylerden sonra sanki gökte büyük bir cemaatin büyük sesini işittim, ve diyorlardı: Halleluya; Kurtarış ve izzet ve kudret Allahımızındır, çünkü onun hükümleri hakikî ve doğrudur; çünkü yeryüzünü zinası ile ifsat eden büyük fahişeye hükmetti, ve kendi kullarının kanının öcünü ondan aldı. Ve ikinci defa dediler: Halleluya. Ve ebetler ebedince onun dumanı tütüyor. Ve yirmi dört ihtiyar ve dört canlı mahlûk yere kapandılar, ve taht üzerinde oturan Allaha: Amin, Halleluya, diyerek secde kıldılar. Ve tahttan bir ses çıkıp dedi: Ey bütün onun kulları, ondan korkanlar, küçükler ve büyükler, Allahımıza hamdedin. Ve sanki büyük bir cemaatin sesini, ve çok suların sesini, ve kuvvetli gök gürlemelerinin sesini işittim; ve diyordu: Halleluya; çünkü her şeye kadir olan Rab Allahımız saltanat sürüyor. Sevinelim, ve çok mesrur olalım, ve izzeti ona verelim; çünkü Kuzunun düğünü geldi, ve onun zevcesi hazırlandı. Ve parlak, temiz, zarif ketenle giyinmek ona verildi; çünkü zarif keten mukaddeslerin âdil işleridir. Ve bana dedi: Yaz: Kuzunun düğün ziyafetine çağırılanlar ne mutludur! Ve bana: Bunlar Allahın hakikî sözleridir, dedi. Ve kendisine secde kılmak için ayaklarının önüne kapandım. Ve bana dedi: Sakın etme; ben senin ve kendilerinde İsa şehadeti olan kardeşlerinin kapı yoldaşıyım; Allaha secde kıl; çünkü İsa şehadeti peygamberlik ruhudur. Ve gökü açılmış gördüm; ve işte, bir kır at, ve üzerine binmiş olana Sadık ve Hakikî denilir; ve adaletle hükmedip cenk eder. Ve onun gözleri ateş alevidir; ve başı üzerinde çok taçlar vardır; kendisinden başka kimsenin bilmediği yazılmış bir ismi vardır. Ve üzerine kan serpilmiş bir esvapla giyinmiş olup, o Allahın Kelâmı ismile anılır. Ve gökte olan beyaz, temiz, zarif ketenle giyinmiş ordular kır atlar üzerinde onun ardınca geliyorlardı. Ve milletleri vursun diye, kendi ağzından keskin bir kılıç çıkıyor, ve kendisi onları demir çomakla güdecektir; ve her şeye kadir olan Allahın gazabının azgınlığı şarabının mâsarasını kendisi basacaktır. Ve esvabı üzerinde ve kalçası üzerinde: KIRALLARIN KIRALI VE RABLERİN RABBİ, diye yazılmış bir isim vardır. Ve güneşte duran bir melek gördüm; ve büyük sesle çağırıp gökün ortasında uçan bütün kuşlara dedi: Kıralların etini, ve binbaşıların etini, ve yiğitlerin etini, ve atların ve üzerlerine binenlerin etini, ve hürlerin ve kölelerin ve küçüklerin ve büyüklerin, hepsinin etini yemek için Allahın büyük ziyafetine gelin, bir araya toplanın. Ve canavarı ve dünya kırallarını ve onların ordularını, at üzerine binen ile ve onun ordusu ile cenketmek için bir araya toplanmış gördüm. Ve canavar ile onun önünde alâmetler yapan, ve o alâmetlerle canavarın damgasını alıp onun suretine secde kılanları saptıran yalancı peygamber alındılar; bu ikisi, kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldılar; ve baki kalanlar at üzerine binenin ağzından çıkan kılıçla öldürüldüler; ve bütün kuşlar onların etlerine doydular.

VAHİY 19:1-21 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Bundan sonra, gökte büyük bir topluluğun güçlü sesine benzer bir ses duydum. Şöyle diyordu: “Halleluya! Kurtarış, yücelik ve güç Tanrımız'ındır, Çünkü O'nun yargıları gerçek ve adildir. Çünkü, zinayla yeryüzünü çürüten büyük fahişeyi O yargıladı Ve kullarının kanına karşı ondan öç aldı.” Sonra yine, “Halleluya! Onun dumanı sonsuzlara dek yükselir” diye bağırdılar. Yirmi dört İhtiyar ile dört yaratık yere kapanıp tahtta oturan Tanrı'ya şu sözlerle tapındılar: “Amin. Halleluya!” Ve tahttan bir ses yükseldi: “O'ndan korkanlar, küçükler-büyükler, O'nun tüm kulları, Tanrımız'a övgü sunun” diyordu. Ardından büyük bir topluluğun sesine benzeyen, çağlayan suların sesini andıran, güçlü gök gürlemelerine benzeyen sesler duydum. “Halleluya! Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrımız hükümranlık ediyor” diyorlardı, “Sevinelim ve kıvanç duyalım, Yüceliği O'na verelim. Çünkü Kuzu'nun düğün günü geldi, Gelini de kendini hazırladı. Ona ince, pırıl pırıl, tertemiz keten kuşanma yetkisi verildi, Çünkü keten kutsalların yaşam doğruluğunu simgeler.” Sonra melek bana, “Yaz!” dedi, “Kuzu'nun düğün şölenine çağrılanlara ne mutlu!” Yine bana, “Bunlar Tanrı'nın gerçek sözleridir” dedi. Bunun üzerine, ona tapınmak için ayaklarına kapandım. Ama o, “Sakın böyle bir şey yapmayasın!” dedi, “Ben İsa'nın tanıklığını taşıyanların hizmet arkadaşıyım. Senin de hizmet arkadaşınım. Tanrı'ya tap!” İsa'ya tanıklık, peygamberlik ruhudur. Sonra göğün açıldığını gördüm. Baktım, beyaz bir at. Binicisinin adı da 'Güvenilir' ve 'Gerçek'. Adaletle yargılıyor, savaşıyor. Gözleri ateş alevi. Başında krallık simgesi pek çok taç var. Üzerine bir ad yazılmış. Bunu kendisinden başka hiç kimse bilmiyor. Kana batmış bir giysi kuşanmış. Adı 'Tanrı Sözü' diye biliniyor. Göğün orduları beyaz atlar üstünde kendisini izliyor. Apak, tertemiz, ince keten kuşanmışlar. Ağzından keskin bir kılıç çıkmakta. Bununla ulusları vuracak. Onları demir bir asayla güdecek. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın kızgınlığının öfkesiyle kabaran şarabı hazırlamak için, üzüm basılan teknedeki üzümü O çiğneyecek. Giysisinin ve kalçasının üzerinde şu ad yazılıdır: KRALLARIN KRALI, RABLERİN RABBİ. Bundan sonra baktım, güneşte duran bir melek gördüm. Gür bir sesle göğün ortasında uçan tüm kuşları çağırdı: “Gelin, Tanrı'nın büyük şöleni için toplanın. Kralların etini, komutanların etini, güçlülerin etini, atların ve atlıların etini, hem özgürlerin hem kölelerin, hem küçüklerin hem büyüklerin, kısacası tüm insanların etini yemek için toplanın.” Sonra canavarla dünya krallarının ve ordularının, at üstünde oturanla ve ordularıyla savaşmak için bir araya geldiklerini gördüm. Canavar ve onunla birlikte yalancı peygamber tutsak alındı. Canavarın işaretini taşıyanları ve benzerine tapınanları, canavarın önünde yaptığı belirtilerle kandıran yalancı peygamberdi bu. Her ikisi de kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldılar. Geriye kalanlar at üstünde oturanın ağzından çıkan kılıçla öldürüldü. Tüm kuşlar onların etiyle tıka basa doydu.