VAHİY 18:1-20

VAHİY 18:1-20 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Bundan sonra büyük yetkiye sahip başka bir meleğin gökten indiğini gördüm. Yeryüzü onun görkemiyle aydınlandı. Melek gür bir sesle bağırdı: “Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı! Cinlerin barınağı, Her kötü ruhun uğrağı, Her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu. Çünkü bütün uluslar Azgın fuhşunun şarabından içtiler. Dünya kralları da Onunla fuhuş yaptılar. Dünya tüccarları Onun aşırı sefahatiyle zenginleştiler.” Gökten başka bir ses işittim: “Ey halkım!” diyordu. “Onun günahlarına ortak olmamak, Uğradığı belalara uğramamak için çık oradan! Çünkü üst üste yığılan günahları göğe erişti, Ve Tanrı onun suçlarını anımsadı. Babil nasıl davrandıysa, karşılığını ona aynen verin, Yaptıklarının iki katını ödeyin. Hazırladığı kâsedeki içkinin İki katını hazırlayıp ona içirin. Kendini yücelttiği, sefahate verdiği oranda Istırap ve keder verin ona. Çünkü içinden diyor ki, ‘Tahtında oturan bir kraliçeyim, dul değilim. Asla yas tutmayacağım!’ Bu nedenle başına gelecek belalar –Ölüm, yas ve kıtlık– Bir gün içinde gelecek. Ateş onu yiyip bitirecek. Çünkü onu yargılayan Rab Tanrı güçlüdür. “Kendisiyle fuhuş yapan ve sefahatte yaşayan dünya kralları onu yakan ateşin dumanını görünce onun için ağlayıp dövünecekler. Çektiği ıstıraptan dehşete düşecek, uzakta durup, ‘Vay başına koca kent, Vay başına güçlü kent Babil! Bir saat içinde cezanı buldun’ diyecekler. “Dünya tüccarları onun için ağlayıp yas tutuyor. Çünkü mallarını satın alacak kimse yok artık. Altını, gümüşü, değerli taşları, incileri, ince keteni, ipeği, mor ve kırmızı kumaşları, her çeşit kokulu ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit eşyayı, en pahalı ağaçlardan, tunç, demir ve mermerden yapılmış her çeşit malı, tarçın ve kakule, buhur, güzel kokulu yağ, günnük, şarap, zeytinyağı, ince un ve buğdayı, sığırları, koyunları, atları, arabaları ve köleleri, insanların canını satın alacak kimse yok artık. “Diyecekler ki, ‘Canının çektiği meyveler elinden gitti, Bütün değerli ve göz alıcı malların yok oldu. İnsanlar bunları bir daha göremeyecek.’ Babil'de bu malları satarak zenginleşen tüccarlar, kentin çektiği ıstıraptan dehşete düşecekler. Uzakta durup ağlayacak, yas tutacaklar. “ ‘Vay başına, vay!’ diyecekler. ‘İnce keten, mor ve kırmızı kumaş kuşanmış, Altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş Koca kent! Onca büyük zenginlik Bir saat içinde yok oldu.’ “Gemi kaptanları, yolcular, tayfalar, denizde çalışanların hepsi, onu yakan ateşin dumanını görünce uzakta durup, ‘Koca kent gibisi var mı?’ diye feryat ettiler. Başlarına toprak döktüler, yas tutup ağlayarak feryat ettiler: ‘Vay başına koca kent, vay! Denizde gemileri olanların hepsi Onun sayesinde, onun değerli mallarıyla Zengin olmuşlardı. Kent bir saat içinde viraneye döndü.’ Ey gök, kutsallar, elçiler, peygamberler! Onun başına gelenlere sevinin! Çünkü Tanrı onu yargılayıp hakkınızı aldı.”

VAHİY 18:1-20 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

B U şeylerden sonra büyük salâhiyeti olan başka bir meleğin gökten inmekte olduğunu gördüm; ve onun izzetinden yeryüzü aydınlandı. Ve kuvvetli sesle çağırıp dedi: Yıkıldı, büyük Babil yıkıldı; ve cinlerin meskeni, ve her murdar ruhun zindanı ve her murdar ve mekruh kuşun kafesi oldu. Çünkü onun zinasının azgınlığı şarabından bütün milletler düşmüşlerdir; ve dünyanın kıralları onunla zina ettiler; ve dünyanın tüccarı onun sefahetinin kuvvetinden zengin oldular. Ve gökten başka bir ses işittim, ve dedi: Ey kavmım, onun günahlarına şerik olmıyasınız, ve onun belâlarından hisse almıyasınız diye, ondan çıkın; çünkü onun günahları göke kadar erişti, ve Allah onun haksızlıklarını hatırladı. Kendisi nasıl ödedi ise, ona öyle ödeyin, ve onun işlerine göre iki katını ödeyin, ve doldurduğu kâseyi ona iki kat doldurun. Kendisine ne kadar izzet verdi ve sefahet etti ise, o kadar ona eziyet ve matem verin; çünkü kendi yüreğinde: Kıraliça olarak oturuyorum, ve dul değilim, ve asla matem görmiyeceğim, diyor. Bunun için onun belâları, ölüm ve matem ve kıtlık, bir günde gelecekler; ve ateşe yakılacaktır; çünkü ona hükmeden Rab Allah kudretlidir. Ve kendisile zina ve sefahet etmiş olan dünyanın kıralları onun yanmasının dumanını gördükleri zaman, onun eziyetinin korkusundan uzakta durup: Vay, vay, büyük şehir, kuvvetli şehir, Babil! çünkü senin hükmün bir saatte geldi, diyerek onun hakkında ağlıyacaklar ve dövünecekler. Ve dünyanın tüccarı onun hakkında ağlarlar ve matem ederler; çünkü onların mallarını, altın ve gümüş ve kıymetli taş ve inciler ve zarif keten ve erguvanî ve ipek ve kırmızı mallarını, ve her kokulu ağacı, ve her fildişi kabı, ve en kıymetli ağaç ve tunç ve demir ve mermerden her kabı; ve tarçını ve baharları ve buhurları ve kokulu yağı ve günnüğü ve şarabı ve zeytinyağını ve has unu ve buğdayı ve sığırla koyunları, ve atlar ve arabalar ve köleler malını, ve insanların canlarını artık kimse almıyor. Ve senin canının özlediği meyvalar elinden gittiler, nefis ve parlak şeyler sana yok oldu, ve artık onları hiç bulmıyacaklardır. Bunların tüccarı, ondan zengin olmuş olanlar, ağlıyarak ve matem çekerek onun eziyeti korkusundan uzakta duracaklar: Vay, vay, zarif keten ve erguvanî ve kırmızı ile kuşanmış ve altın ve kıymetli taş ve inci ile bezenmiş büyük şehir! çünkü bir saatte bu kadar servet perişan oldu, diyecekler. Ve her gemi reisi, ve gemi ile bir yere giden her yolcu, ve gemiciler ve deniz işlerile geçinenlerin hepsi uzakta dururlar, ve onun yanmasının dumanını gördükleri zaman: Büyük şehre benzer hangisidir? diyerek bağırıyorlardı. Ve başları üzerine toprak attılar ve ağlıyarak ve matem çekerek: Vay, vay, büyük şehir! denizde gemileri olanların hepsi onun kıymetli mallarından zengin oldular; çünkü bir saatte perişan oldu, diyerek bağırıyorlardı. Ey gök, ve mukaddesler, ve resuller, ve peygamberler, onun üzerine mesrur olun; çünkü Allah ona hükmederek hakkınızı aldı.

VAHİY 18:1-20 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Bundan sonra gökten başka bir meleğin indiğini gördüm. Geniş yetkisi vardı. Yüceliği nedeniyle yeryüzü aydınlığa boğuldu. Gür bir sesle bağırarak şöyle dedi: “Yıkıldı! Koca Babil yıkıldı! Cinlerin konutu oldu. Her kötü ruhun sığınağı oldu. Her kötü, tiksindirici kuşun barınağı oldu. Çünkü zina hırsının kızgın şarabından tüm uluslar içti. Dünya kralları da onunla zina etti. Dünya tüccarları onun aşırı yaşayışından sağlanan gelirle zengin oldu.” Ardından, gökten başka bir ses duydum. Şöyle diyordu: “Onun günahlarına ortak olmamak, Onun büyük sıkıntılarını çekmemek için Ondan uzaklaş, ey halkım! Çünkü günahları göğe dek erişti. Ve suçlarını Tanrı anımsadı. Başkalarına ne çektirdiyse, aynısını ona çektirin, Yaptıklarını ona iki kat ödeyin. İçirdiği kâsedeki içkinin iki katını ona içirin. Kendini yücelttiği, aşırı yaşama yöneldiği ölçüde Sıkıntı ve yas çektirin ona. Çünkü yüreğinin içinden, ‘Tahtımda bir kraliçeyim, dul değilim, hiç yas görmeyeceğim’ diyor. İşte bunun içindir ki, büyük sıkıntılar başına bir günde gelecek. Ölüm, yas, kıtlık! Onu ateşte yanmak bekliyor. Çünkü onu yargılayan Tanrı güçlü olan Rab'dir.” Onunla zina eden, aşırı yaşamından zevk alan dünya kralları onun yanmasıyla çıkan dumanı görünce ağlayıp dövünecekler. Çektiği işkencenin verdiği korkuyla uzakta durup şöyle diyecekler: “Vay başına o koca kentin! Vay başına, güçlü kent Babil'in! Çünkü yargın bir saatte geldi.” Dünya tüccarları onun için ağlayıp yas tutuyor. Çünkü artık mallarını satın alan yok. Her çeşit mal: Altın, gümüş, değerli taşlar, inciler, ince keten, erguvan çiçeği rengi kumaşlar, ipek, al kumaşlar, her tür kokulu ağaç, fildişinden yapılmış çeşitli eşyalar, en değerli ağaçlardan, bakırdan, demirden, mermerden yapılmış çeşitli eşya, tarçın, baharat, buhur, sümbül kokuları, günlük, şarap, zeytinyağı, irmik, buğday, büyük baş hayvan, koyun, at, taşıt araçları, köleler ve insan canları! “Canının çektiği meyveler elinden gitti, Görkem ve parlaklık seni bıraktı, yok oldu. Artık bunları sende bulan olmayacak.” Sayılan malların alım satımıyla uğraşanlar, bu kadından zengin olanlar, çektiği işkenceden korktukları için uzakta durup ağlayacak, yas tutacaklar. “Vay başına!” diyecekler, “İnce keten, mor kumaş, al kumaş kuşanmış, altınla, değerli taşlarla, incilerle bezenmiş koca kentin vay başına! Çünkü böylesi zenginlik bir saat içinde yıkıma uğradı.” Tüm kaptanlar, deniz yolculuğuna çıkanlar, gemiciler, tüm deniz işlerinde çalışanlar uzakta durdular. Onun yanmasıyla çıkan dumana bakarak, “Şu koca kent gibi bir kent daha var mı?” dediler. Sonra başlarına toprak serptiler. Ağlayıp yas tutarak bağırdılar ve, “Vay başına koca kentin, vay başına onun!” dediler, “Denizde gemisi olanların tümü onun varlığından zenginleşti. Oysa bir saat içinde yıkıma uğradı. Onun başına gelenlerle mutlu olun, ey gökler! Kutsallar, haberciler, peygamberler! Çünkü Tanrı ondan hakkınızı aradı ve onu yargıladı.”

YouVersion, deneyiminizi kişiselleştirmek için tanımlama bilgileri kullanır. Web sitemizi kullanarak, Gizlilik Politikamızda açıklandığı şekilde çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz