MEZMURLAR 78:1-72

MEZMURLAR 78:1-72 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Dinle, ey halkım, öğrettiklerimi, Kulak ver ağzımdan çıkan sözlere. Özdeyişlerle söze başlayacağım, Eski sırları anlatacağım, Duyduğumuzu, bildiğimizi, Atalarımızın bize anlattığını. Torunlarından bunları gizlemeyeceğiz; RAB'bin övgüye değer işlerini, Gücünü, yaptığı harikaları Gelecek kuşağa duyuracağız. RAB Yakup soyuna koşullar bildirdi, İsrail'e yasa koydu. Bunları çocuklarına öğretsinler diye Atalarımıza buyruk verdi. Öyle ki, gelecek kuşak, yeni doğacak çocuklar bilsinler, Onlar da kendi çocuklarına anlatsınlar, Tanrı'ya güven duysunlar, Tanrı'nın yaptıklarını unutmasınlar, O'nun buyruklarını yerine getirsinler; Ataları gibi inatçı, başkaldırıcı, Yüreği kararsız, Tanrı'ya sadakatsiz bir kuşak olmasınlar. Oklarla, yaylarla kuşanmış Efrayimoğulları Savaş günü sırtlarını döndüler. Tanrı'nın antlaşmasına uymadılar, O'nun yasasına göre yaşamayı reddettiler. Unuttular O'nun işlerini, Kendilerine gösterdiği harikaları. Mısır'da, Soan bölgesinde Tanrı harikalar yapmıştı atalarının önünde. Denizi yarıp geçirmişti onları, Bir duvar gibi ayakta tutmuştu suları. Gündüz bulutla, Gece ateş ışığıyla onlara yol göstermişti. Çölde kayaları yarmış, Sanki dipsiz kaynaklardan Onlara kana kana su içirmişti. Kayadan akarsular fışkırtmış, Suları ırmak gibi akıtmıştı. Ama onlar çölde Yüceler Yücesi'ne başkaldırarak Günah işlemeye devam ettiler. Canlarının çektiği yiyeceği isteyerek İçlerinde Tanrı'yı denediler. “Tanrı çölde sofra kurabilir mi?” diyerek, Tanrı'ya karşı konuştular. “Bak, kayaya vurunca sular fışkırdı, Dereler taştı. Peki, ekmek de verebilir mi, Et sağlayabilir mi halkına?” RAB bunu duyunca çok öfkelendi, Yakup'a ateş püskürdü, Öfkesi tırmandı İsrail'e karşı; Çünkü Tanrı'ya inanmıyorlardı, O'nun kurtarıcılığına güvenmiyorlardı. Yine de RAB buyruk verdi bulutlara, Kapaklarını açtı göklerin; Man yağdırdı onları beslemek için, Göksel tahıl verdi onlara. Meleklerin ekmeğini yedi her biri, Doyasıya yiyecek gönderdi onlara. Doğu rüzgarını estirdi göklerde, Gücüyle güney rüzgarına yol gösterdi. Toz gibi et yağdırdı başlarına, Deniz kumu kadar kuş; Ordugahlarının ortasına, Konakladıkları yerin çevresine düşürdü. Yediler, tıka basa doydular, İsteklerini yerine getirdi Tanrı. Ancak onlar isteklerine doymadan, Daha ağızları doluyken, Tanrı'nın öfkesi parladı üzerlerine. En güçlülerini öldürdü, Yere serdi İsrail yiğitlerini. Yine de günah işlemeye devam ettiler, O'nun harikalarına inanmadılar. Bu yüzden Tanrı onların günlerini boşluk, Yıllarını dehşet içinde bitirdi. Tanrı onları öldürdükçe O'na yönelmeye, İstekle O'nu yeniden aramaya başlıyorlardı. Tanrı'nın kayaları olduğunu, Yüce Tanrı'nın kurtarıcıları olduğunu anımsıyorlardı. Oysa ağızlarıyla O'na yaltaklanıyor, Dilleriyle yalan söylüyorlardı. O'na yürekten bağlı değillerdi, Antlaşmasına sadık kalmadılar. Yine de Tanrı sevecendi, Suçlarını bağışlıyor, onları yok etmiyordu; Çok kez öfkesini tuttu, Bütün gazabını göstermedi. Onların yalnızca insan olduğunu anımsadı, Geçip giden, dönmeyen bir rüzgar gibi. Çölde kaç kez O'na başkaldırdılar, Issız yerlerde O'nu gücendirdiler! Defalarca denediler Tanrı'yı, İncittiler İsrail'in Kutsalı'nı. Anımsamadılar O'nun güçlü elini, Kendilerini düşmandan kurtardığı günü, Mısır'da gösterdiği belirtileri, Soan bölgesinde yaptığı şaşılası işleri. Mısır'ın kanallarını kana çevirdi, Sularını içemediler. Gönderdiği at sinekleri yedi halkı, Gönderdiği kurbağalar yok etti ülkeyi. Ekinlerini tırtıllara, Emeklerinin ürününü çekirgelere verdi. Asmalarını doluyla, Yabanıl incir ağaçlarını iri dolu taneleriyle yok etti. Büyükbaş hayvanlarını kırgına, Küçükbaş hayvanlarını yıldırıma teslim etti. Üzerlerine kızgın öfkesini, Gazap, hışım, bela Ve bir alay kötülük meleği gönderdi. Yol verdi öfkesine, Canlarını ölümden esirgemedi, Onları salgın hastalığın pençesine düşürdü. Mısır'da bütün ilk doğanları, Ham'ın çadırlarında bütün ilk çocukları vurdu. Kendi halkını davar gibi götürdü, Çölde onları bir sürü gibi güttü. Onlara güvenlik içinde yol gösterdi, korkmadılar; Düşmanlarınıysa deniz yuttu. Böylece onları kendi kutsal topraklarının sınırına, Sağ elinin kazandığı dağlık bölgeye getirdi. Önlerinden ulusları kovdu, Mülk olarak topraklarını İsrail oymakları arasında bölüştürdü. Halkını konutlarına yerleştirdi. Ama onlar yüce Tanrı'yı denediler, O'na başkaldırdılar, Koşullarına uymadılar. Döneklik edip ataları gibi ihanet ettiler, Güvenilmez bir yay gibi bozuk çıktılar. Puta taptıkları yerlerle O'nu kızdırdılar, Putlarıyla O'nu kıskandırdılar. Tanrı bunları duyunca çok öfkelendi, İsrail'i büsbütün reddetti. İnsanlar arasında kurduğu çadırı, Şilo'daki konutunu terk etti. Kudretini tutsaklığa, Görkemini düşman eline teslim etti. Halkını kılıç önüne sürdü, Öfkesini kendi halkından çıkardı. Gençlerini ateş yuttu, Kızlarına düğün türküsü söylenmez oldu. Kâhinleri kılıç altında öldü, Dul kadınları ağlayamadı. O zaman Rab uykudan uyanır gibi, Şarabın rehavetinden ayılan bir yiğit gibi oldu. Düşmanlarını püskürttü, Onları sonsuz utanca boğdu. Tanrı Yusuf soyunu reddetti, Efrayim oymağını seçmedi; Ancak Yahuda oymağını, Sevdiği Siyon Dağı'nı seçti. Tapınağını doruklar gibi, Sonsuzluk için kurduğu yeryüzü gibi yaptı. Kulu Davut'u seçti, Onu koyun ağılından aldı. Halkı Yakup'u, kendi halkı İsrail'i gütmek için, Onu yavru kuzuların ardından getirdi. Böylece Davut onlara dürüstçe çobanlık etti, Becerikli elleriyle onlara yol gösterdi.

MEZMURLAR 78:1-72 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

E Y kavmım, şeriatime kulak verin; Ağzımın sözlerine kulağınızı iğin. Ağzımı meselle açayım; Eski zamandan olan sırları beyan edeyim. Onları işittik ve bildik, Ve atalarımız bize anlattılar. Onları oğullarından gizlemiyeceğiz, RABBİN senasını, kuvvetini ve ettiği şaşılacak işleri Gelecek nesle anlatacağız. Yakubda bir şehadet ikame etti, Ve İsrailde bir şeriat koydu, Atalarımıza emretti ki, Oğullarına onları öğretsinler; Ta ki, gelecek nesil, doğacak çocuklar bilsinler de, Kalkıp kendi oğullarına anlatsınlar, Ve ümitlerini Allaha bağlasınlar, Ve Allahın işlerini unutmasınlar, Ancak onun emirlerini tutsunlar, Ve ataları gibi inatçı ve âsi, Yüreğini pekiştirmemiş Ve ruhu Allaha sadakatsiz bir nesil olmasınlar. Silâhlı, okçu Efraim oğulları, Cenk gününde geri döndüler. Allahın ahdini tutmadılar, Ve onun şeriatinde yürümek istemediler; Ve onun işlerini, Ve kendilerine gösterdiği şaşılacak işleri unuttular. Mısır diyarında, Tsoan kırında, Atalarının önünde şaşılacak işler etti. Denizi yardı ve onları geçirdi; Ve suları bir yığın gibi durdurdu. Gündüzün bulutla, Ve bütün gece ateş ışığı ile onlara yol gösterdi. Çölde kayaları yardı, Ve derinliklerden gelir gibi onlara bol bol içirdi. Kayadan akar sular çıkardı, Ve suları ırmaklar gibi akıttı. Fakat ona karşı yine suç etmekte, Çölde Yüce Olana karşı isyan etmekte devam ettiler. Ve iştihalarına göre yiyecek istiyerek, Yüreklerinde Allahı denediler. Ve Allaha karşı söz söyliyip dediler: Allah çölde sofra kurabilir mi? İşte, kayaya vurdu da sular fışkırdı, Ve seller coştu: Ekmek de verebilir mi? Kavmına et bulur mu? Bundan dolayı RAB işitip gazaplandı; Ve Yakuba karşı ateş tutuştu, Ve İsraile karşı öfke yükseldi; Çünkü Allaha inanmadılar, Ve onun kurtarışına güvenmediler. Bununla beraber yukardan asümana emretti, Ve göklerin kapılarını açtı; Ve yemek için üzerlerine man yağdırdı, Ve göklerin buğdayını onlara verdi. Herbiri kudretliler ekmeğini yedi; Onlara doyuncıya kadar yiyecek gönderdi. Göklerde şark yelini estirdi; Ve kuvvetile cenup yeline yol gösterdi. Ve eti onlar üzerine toz gibi, Kanatlı kuşları da denizlerin kumu gibi yağdırdı; Onları konakları ortasına, Ve oturdukları yerlerin çevresine düşürdü. Böylece yediler ve çok doydular; Ve istediklerini onlara verdi. Henüz iştihaları üzerlerinde, Yiyecekleri daha ağızlarında iken, Allahın öfkesi onlara karşı yükseldi, Ve en semizlerinden öldürdü, Ve İsrailin yiğitlerini yere serdi. Bütün bununla beraber yine suç ettiler, Ve onun şaşılacak işlerine inanmadılar. Bunun için onların günlerini boşlukla, Ve yıllarını dehşetle bitirdi. Kendilerini öldürdüğü zaman onu araştırdılar; Ve geri döndüler ve Allahı gayretle aradılar. Hatırladılar ki, Allah onların kayası idi; Ve Yüce Allah onları kurtaran idi. Fakat ağızları ile ona yaltaklandılar, Ve dilleri ile ona yalan söylediler. Çünkü yürekleri onunla doğru değildi, Ve onun ahdinde sadık değildiler. Fakat o, rahîmdir, fesadı bağışladı, ve helâk etmedi; Ve çok kereler öfkesini onlardan çevirdi, Ve bütün gazabını uyandırmadı. Hatırladı ki, onlar beşerdir, Geçen ve geri dönmiyen bir yel. Kaç kere çölde ona isyan ettiler, Ve ıssız yerde onu gücendirdiler! Allahı tekrar tekrar denediler, Ve İsrailin Kuddûsunu incittiler. Onun elini, Ve onları hasımdan kurtardığı günü anmadılar; Nasıl Mısırda alâmetlerini, Tsoan kırında hârikalarını yaptı, Irmaklarını ve derelerini, İçmesinler diye kana çevirdi. Aralarına sinek sürüleri gönderdi ve kendilerini yediler; Ve kurbağalar gönderdi ve kendilerini yok ettiler. Onların mahsulünü tırtıla, Ve onların emeğini çekirgeye verdi. Bağlarını dolu ile, Ve cemiz ağaçlarını kırağı ile öldürdü. Hayvanlarını doluya, Sürülerini yakıcı yıldırımlara verdi. Onlara karşı öfkesinin kızgınlığını, Hiddeti, hışmı ve sıkıntıyı, Bir alay şer meleklerini, gönderdi. Öfkesine yol açtı; Canlarını ölümden esirgemedi, Ve hayatlarını vebaya verdi, Ve Mısırda bütün ilk doğanları, Hamın çadırlarında kuvvetlerinin ilkini vurdu. Fakat kendi kavmını koyunlar gibi götürdü, Ve çölde onları sürü gibi güttü. Onları emniyetle yürüttü, ve korkmadılar; Fakat onların düşmanlarını deniz örttü. Ve onları makdisinin sınırına, Sağ elinin edindiği bu dağa getirdi. Önlerinden milletleri de kovdu, Pay olarak onları ölçü ile böldü, Ve onların çadırlarında İsrail sıptlarını oturttu. Onlar ise, Yüce Allahı denediler ve isyan ettiler, Ve onun şehadetlerini tutmadılar. Ataları gibi geri döndüler ve hainlik ettiler; Aldatıcı yay gibi iğri gittiler. Yüksek yerlerile onu öfkelendirdiler, Ve oyma putları ile onu kıskandırdılar. Allah işitti ve gazaplandı, İsrailden çok ikrah etti; Ve insanlar arasında kurduğu çadırı, Şilo meskenini bıraktı; Ve kuvvetini sürgüne, Güzelliğini hasmın eline bıraktı. Ve kavmını kılıca verdi, Mirasına gazaplandı. Yiğitlerini ateş yedi, Kızlarına da düğün türküsü söylenmedi. Kâhinleri kılıçla düştüler, Ve dul karıları ağlamadı. O zaman Rab, uyanan adam gibi, Şaraptan bağıran yiğit gibi uyandı. Hasımlarını vurup geri attı; Onlara ebedî bir yüzkarası verdi. Ve Yusuf çadırını istemedi, Efraim sıptını da seçmedi, Ancak Yahuda sıptını, Sevdiği Sion dağını seçti. Makdisini yükseklikler gibi, Ve ebediyen kurduğu dünya gibi, bina etti. Ve kulu Davudu seçti; Onu koyun ağıllarından aldı; Kavmı Yakubu ve mirası İsraili gütmek için, Onu emzikli koyunların ardından getirdi. Yüreğinin kemaline göre onlara çoban oldu, Ve ellerinin meharetile onları güttü.

MEZMURLAR 78:1-72 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Dinle, ey halkım, öğrettiklerimi, Kulak ver ağzımdan çıkan sözlere. Özdeyişlerle söze başlayacağım, Eski sırları anlatacağım, Duyduğumuzu, bildiğimizi, Atalarımızın bize anlattığını. Torunlarından bunları gizlemeyeceğiz; RAB'bin övgüye değer işlerini, Gücünü, yaptığı harikaları Gelecek kuşağa duyuracağız. RAB Yakup soyuna koşullar bildirdi, İsrail'e yasa koydu. Bunları çocuklarına öğretsinler diye Atalarımıza buyruk verdi. Öyle ki, gelecek kuşak, yeni doğacak çocuklar bilsinler, Onlar da kendi çocuklarına anlatsınlar, Tanrı'ya güven duysunlar, Tanrı'nın yaptıklarını unutmasınlar, O'nun buyruklarını yerine getirsinler; Ataları gibi inatçı, başkaldırıcı, Yüreği kararsız, Tanrı'ya sadakatsiz bir kuşak olmasınlar. Oklarla, yaylarla kuşanmış Efrayimoğulları Savaş günü sırtlarını döndüler. Tanrı'nın antlaşmasına uymadılar, O'nun yasasına göre yaşamayı reddettiler. Unuttular O'nun işlerini, Kendilerine gösterdiği harikaları. Mısır'da, Soan bölgesinde Tanrı harikalar yapmıştı atalarının önünde. Denizi yarıp geçirmişti onları, Bir duvar gibi ayakta tutmuştu suları. Gündüz bulutla, Gece ateş ışığıyla onlara yol göstermişti. Çölde kayaları yarmış, Sanki dipsiz kaynaklardan Onlara kana kana su içirmişti. Kayadan akarsular fışkırtmış, Suları ırmak gibi akıtmıştı. Ama onlar çölde Yüceler Yücesi'ne başkaldırarak Günah işlemeye devam ettiler. Canlarının çektiği yiyeceği isteyerek İçlerinde Tanrı'yı denediler. “Tanrı çölde sofra kurabilir mi?” diyerek, Tanrı'ya karşı konuştular. “Bak, kayaya vurunca sular fışkırdı, Dereler taştı. Peki, ekmek de verebilir mi, Et sağlayabilir mi halkına?” RAB bunu duyunca çok öfkelendi, Yakup'a ateş püskürdü, Öfkesi tırmandı İsrail'e karşı; Çünkü Tanrı'ya inanmıyorlardı, O'nun kurtarıcılığına güvenmiyorlardı. Yine de RAB buyruk verdi bulutlara, Kapaklarını açtı göklerin; Man yağdırdı onları beslemek için, Göksel tahıl verdi onlara. Meleklerin ekmeğini yedi her biri, Doyasıya yiyecek gönderdi onlara. Doğu rüzgarını estirdi göklerde, Gücüyle güney rüzgarına yol gösterdi. Toz gibi et yağdırdı başlarına, Deniz kumu kadar kuş; Ordugahlarının ortasına, Konakladıkları yerin çevresine düşürdü. Yediler, tıka basa doydular, İsteklerini yerine getirdi Tanrı. Ancak onlar isteklerine doymadan, Daha ağızları doluyken, Tanrı'nın öfkesi parladı üzerlerine. En güçlülerini öldürdü, Yere serdi İsrail yiğitlerini. Yine de günah işlemeye devam ettiler, O'nun harikalarına inanmadılar. Bu yüzden Tanrı onların günlerini boşluk, Yıllarını dehşet içinde bitirdi. Tanrı onları öldürdükçe O'na yönelmeye, İstekle O'nu yeniden aramaya başlıyorlardı. Tanrı'nın kayaları olduğunu, Yüce Tanrı'nın kurtarıcıları olduğunu anımsıyorlardı. Oysa ağızlarıyla O'na yaltaklanıyor, Dilleriyle yalan söylüyorlardı. O'na yürekten bağlı değillerdi, Antlaşmasına sadık kalmadılar. Yine de Tanrı sevecendi, Suçlarını bağışlıyor, onları yok etmiyordu; Çok kez öfkesini tuttu, Bütün gazabını göstermedi. Onların yalnızca insan olduğunu anımsadı, Geçip giden, dönmeyen bir rüzgar gibi. Çölde kaç kez O'na başkaldırdılar, Issız yerlerde O'nu gücendirdiler! Defalarca denediler Tanrı'yı, İncittiler İsrail'in Kutsalı'nı. Anımsamadılar O'nun güçlü elini, Kendilerini düşmandan kurtardığı günü, Mısır'da gösterdiği belirtileri, Soan bölgesinde yaptığı şaşılası işleri. Mısır'ın kanallarını kana çevirdi, Sularını içemediler. Gönderdiği at sinekleri yedi halkı, Gönderdiği kurbağalar yok etti ülkeyi. Ekinlerini tırtıllara, Emeklerinin ürününü çekirgelere verdi. Asmalarını doluyla, Yabanıl incir ağaçlarını iri dolu taneleriyle yok etti. Büyükbaş hayvanlarını kırgına, Küçükbaş hayvanlarını yıldırıma teslim etti. Üzerlerine kızgın öfkesini, Gazap, hışım, bela Ve bir alay kötülük meleği gönderdi. Yol verdi öfkesine, Canlarını ölümden esirgemedi, Onları salgın hastalığın pençesine düşürdü. Mısır'da bütün ilk doğanları, Ham'ın çadırlarında bütün ilk çocukları vurdu. Kendi halkını davar gibi götürdü, Çölde onları bir sürü gibi güttü. Onlara güvenlik içinde yol gösterdi, korkmadılar; Düşmanlarınıysa deniz yuttu. Böylece onları kendi kutsal topraklarının sınırına, Sağ elinin kazandığı dağlık bölgeye getirdi. Önlerinden ulusları kovdu, Mülk olarak topraklarını İsrail oymakları arasında bölüştürdü. Halkını konutlarına yerleştirdi. Ama onlar yüce Tanrı'yı denediler, O'na başkaldırdılar, Koşullarına uymadılar. Döneklik edip ataları gibi ihanet ettiler, Güvenilmez bir yay gibi bozuk çıktılar. Puta taptıkları yerlerle O'nu kızdırdılar, Putlarıyla O'nu kıskandırdılar. Tanrı bunları duyunca çok öfkelendi, İsrail'i büsbütün reddetti. İnsanlar arasında kurduğu çadırı, Şilo'daki konutunu terk etti. Kudretini tutsaklığa, Görkemini düşman eline teslim etti. Halkını kılıç önüne sürdü, Öfkesini kendi halkından çıkardı. Gençlerini ateş yuttu, Kızlarına düğün türküsü söylenmez oldu. Kâhinleri kılıç altında öldü, Dul kadınları ağlayamadı. O zaman Rab uykudan uyanır gibi, Şarabın rehavetinden ayılan bir yiğit gibi oldu. Düşmanlarını püskürttü, Onları sonsuz utanca boğdu. Tanrı Yusuf soyunu reddetti, Efrayim oymağını seçmedi; Ancak Yahuda oymağını, Sevdiği Siyon Dağı'nı seçti. Tapınağını doruklar gibi, Sonsuzluk için kurduğu yeryüzü gibi yaptı. Kulu Davut'u seçti, Onu koyun ağılından aldı. Halkı Yakup'u, kendi halkı İsrail'i gütmek için, Onu yavru kuzuların ardından getirdi. Böylece Davut onlara dürüstçe çobanlık etti, Becerikli elleriyle onlara yol gösterdi.

YouVersion, deneyiminizi kişiselleştirmek için tanımlama bilgileri kullanır. Web sitemizi kullanarak, Gizlilik Politikamızda açıklandığı şekilde çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz