NEHEMYA 4:1-23

NEHEMYA 4:1-23 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

V E vaki oldu ki, duvarı yapmakta olduğumuzu Sanballat işitince, kızdı, ve çok öfkelendi, ve Yahudilerle eğlendi. Ve kardeşlerinin ve Samiriye ordusunun önünde söyliyip dedi: Bu zayıf Yahudiler ne yapıyorlar? onları bırakırlar mı? kurban mı kesecekler? bir günde mi bitirecekler? moloz yığınlarının içinden taşları mı diriltecekler? onlarsa yanmıştır. Ve Ammonî Tobiya onun yanında idi, ve dedi: Hele yaptıkları şey — üzerine bir çakal çıksa onların taş duvarlarını yıkar. Sen işit, ey Allahımız; çünkü bizi hor görüyorlar; ve hakaretlerini kendi başlarına döndür, ve sürgün diyarında onları çapul olarak ele ver; ve onların fesadını örtme, ve onların suçu senin önünden silinmesin; çünkü bina edenlerin önünde seni öfkelendirdiler. Ve duvarı yaptık; ve yüksekliğinin yarısına kadar olmak üzre bütün duvar bitiştirildi; çünkü kavm işlemeğe yürekli idi. Ve vaki oldu ki, Sanballat, ve Tobiya, ve Araplar, ve Ammonîler, ve Aşdodlular, Yeruşalim duvarlarının onarılması ilerlemekte olduğunu, ve gediklerin kapanmağa başladığını işittikleri zaman çok kızdılar; ve onların hepsi birlikte gelip Yeruşalime karşı cenketmek, ve orada karışıklık çıkarmak için düzen kurdular. Fakat biz Allahımıza dua ettik, ve onların yüzünden gece gündüz kendilerine karşı bekçiler koyduk. Ve Yahuda dedi: Hamalların takati azalıyor, ve moloz çoğaldı; ve biz duvarı yapamıyoruz. Ve düşmanlarımız dediler: Biz içlerine girip onları öldürünciye, ve işi durduruncıya kadar anlamıyacaklar, ve görmiyecekler. Ve vaki oldu ki, onların yanında oturan Yahudiler geldikleri zaman, bütün yerlerden on defa bize: Yanımıza dönmelisiniz, dediler. Bunun üzerine duvarın arkasında en alçak yerlerine, açık yerlere kavmı, kılıçları ile, kargıları ile, ve yayları ile, aşiretlerine göre koydum. Ve baktım, ve kalkıp ileri gelenlere, ve memurlara, ve kavmın artakalanlarına dedim: Onlardan korkmayın; büyük ve heybetli olan Rabbi hatırlayın, ve kardeşleriniz, oğullarınız ve kızlarınız, karılarınız, ve evleriniz için cenkedin. Ve vaki oldu ki, düşmanlarımız işin bize malûm olduğunu, ve kendi öğütlerini Allahın boşa çıkarmış olduğunu işittikleri zaman, hepimiz duvara, herkes kendi işine döndü. Ve vaki oldu ki, ondan sonra, uşaklarımın yarısı işte çalıştılar, ve yarısı kargıları, kalkanları, ve yayları, ve zırhları tuttular; ve reisler bütün Yahuda evinin arkasında idiler. Duvar yapanlar, ve yük taşıyanlarla yükliyenler, herkes bir eli ile işte çalışıyor, ve obir eli ile silâhını tutuyordu; ve yapıcılar, her biri kılıcı belinde bağlı olarak bina ediyorlardı. Ve boru çalan yanımda idi. Ve ileri gelenlere, ve memurlara, ve kavmın artakalanlarına dedim: İş çoktur ve geniştir, ve biz duvar üzerinde ayrı ayrı, birbirimizden uzaktayız; her nerede boru sesi işitirseniz, oraya, yanımıza toplanın; bizim için Allahımız cenkedecektir. Böylece işte çalışıyorduk; ve onların yarısı tan vaktinden yıldızlar çıkıncıya kadar kargıları tutuyorlardı. Hem de o zaman kavma dedim: Herkes geceyi kendi uşağı ile Yeruşalimde geçirsin, ta ki, geceleyin bize bekçi olsunlar, ve gündüzün işlesinler. Ve ne ben, ne kardeşlerim, ne uşaklarım, ne de arkamda olan bekçiler, bizden hiç biri esvabımızı çıkarmazdık, herkes silâhı ile suya giderdi.

NEHEMYA 4:1-23 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Sanballat surları onardığımızı duyunca öfkeden deliye döndü. Bizimle alay etmeye başladı. Dostlarının ve Samiriye ordusunun önünde, “Bu zavallı Yahudiler ne yaptıklarını sanıyorlar?” dedi, “Onlara izin verirler mi? Kurban mı kesecekler? Bir günde mi bitirecekler? Küle dönmüş molozların arasından taşları mı canlandıracaklar?” Yanında duran Ammonlu Toviya, “Yaptıkları şu taş duvara bak!” dedi, “Üzerine bir tilki çıksa yıkılır.” O zaman şöyle dua ettim: “Ey Tanrımız, bize kulak ver! Hor görüyorlar bizi. Onların aşağılamalarını kendi başlarına döndür. Sürüldükleri ülkede yağmaya uğrasınlar. Suçlarını bağışlama, günahlarını unutma. Çünkü biz çalışanları aşağıladılar.” Surun onarımına devam ettik; yarı yüksekliğe kadar suru tamamladık. Çünkü herkes canla başla çalışıyordu. Sanballat, Toviya, Araplar, Ammonlular ve Aşdotlular Yeruşalim surlarındaki onarımın ilerlediğini, gediklerin kapanmaya başladığını duyunca çok öfkelendiler. Hepsi bir araya gelerek Yeruşalim'e karşı savaşmak ve kentte karışıklık çıkarmak için düzen kurdular. Ama biz Tanrımız'a dua ettik ve gece gündüz onları gözetlesinler diye nöbetçiler diktik. O sırada Yahudalılar, “Yük taşıyanların gücü tükendi” dediler, “O kadar moloz var ki, artık surların onarımını sürdüremiyoruz.” Düşmanlarımız ise, “Onlar anlamadan, bizi görmeden aralarına girip hepsini öldürerek bu işe son verelim” diye düşünüyorlardı. Çevrede yaşayan Yahudiler gelip on kez bizi uyardılar. “Yanımıza gelin, yoksa size her yönden saldıracaklar” dediler. Bu yüzden, surların en alçak yerlerinin arkasına, tamamlanmamış yerlere, çeşitli boylardan kılıçlı, mızraklı, yaylı adamlar yerleştirdim. Durumu görünce ayağa kalktım; soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, “Onlardan korkmayın!” dedim, “Yüce ve görkemli Rab'bi anımsayın. Kardeşleriniz, oğullarınız, kızlarınız, karılarınız, evleriniz için savaşın.” Kurdukları düzeni anladığımız düşmanlarımızın kulağına gitti. Tanrı düzenlerini boşa çıkarmıştı. O zaman hepimiz surlara, işimizin başına döndük. O günden sonra adamlarımın yarısı çalışırken öbür yarısı mızraklı, kalkanlı, yaylı ve zırhlı olarak nöbet tuttu. Önderler Yahudalılar'ın arkasında yer almıştı. Duvarcılar, yükleri taşıyanlar, yükleyenler bir eliyle çalışıyor, bir eliyle silah tutuyordu. Yapıcılar kılıç kuşanmış, öyle çalışıyorlardı. Boru çalansa benim yanımdaydı. Soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, “İş çok büyük ve dağınık” dedim, “Surların üzerinde her birimiz ayrı yerde, birbirimizden uzaktayız. Nereden boru sesini işitirseniz, orada bize katılın. Tanrımız bizim için savaşacak.” İşte böyle çalışıyorduk. Yarımız gün doğumundan yıldızlar görünene kadar mızraklarla nöbet tutuyordu. O sırada halka, “Herkes geceyi yardımcısıyla birlikte Yeruşalim'de geçirsin” dedim, “Gece bizim için nöbet tutsunlar, gündüz de çalışsınlar.” Ne ben, ne kardeşlerim, ne adamlarım, ne de yanımdaki nöbetçiler, giysilerimizi çıkarmadık. Herkes suya bile silahıyla gitti.

NEHEMYA 4:1-23 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Sanballat surları onardığımızı duyunca öfkeden deliye döndü. Bizimle alay etmeye başladı. Dostlarının ve Samiriye ordusunun önünde, “Bu zavallı Yahudiler ne yaptıklarını sanıyorlar?” dedi, “Onlara izin verirler mi? Kurban mı kesecekler? Bir günde mi bitirecekler? Küle dönmüş molozların arasından taşları mı canlandıracaklar?” Yanında duran Ammonlu Toviya, “Yaptıkları şu taş duvara bak!” dedi, “Üzerine bir tilki çıksa yıkılır.” O zaman şöyle dua ettim: “Ey Tanrımız, bize kulak ver! Hor görüyorlar bizi. Onların aşağılamalarını kendi başlarına döndür. Sürüldükleri ülkede yağmaya uğrasınlar. Suçlarını bağışlama, günahlarını unutma. Çünkü biz çalışanları aşağıladılar.” Surun onarımına devam ettik; yarı yüksekliğe kadar suru tamamladık. Çünkü herkes canla başla çalışıyordu. Sanballat, Toviya, Araplar, Ammonlular ve Aşdotlular Yeruşalim surlarındaki onarımın ilerlediğini, gediklerin kapanmaya başladığını duyunca çok öfkelendiler. Hepsi bir araya gelerek Yeruşalim'e karşı savaşmak ve kentte karışıklık çıkarmak için düzen kurdular. Ama biz Tanrımız'a dua ettik ve gece gündüz onları gözetlesinler diye nöbetçiler diktik. O sırada Yahudalılar, “Yük taşıyanların gücü tükendi” dediler, “O kadar moloz var ki, artık surların onarımını sürdüremiyoruz.” Düşmanlarımız ise, “Onlar anlamadan, bizi görmeden aralarına girip hepsini öldürerek bu işe son verelim” diye düşünüyorlardı. Çevrede yaşayan Yahudiler gelip on kez bizi uyardılar. “Yanımıza gelin, yoksa size her yönden saldıracaklar” dediler. Bu yüzden, surların en alçak yerlerinin arkasına, tamamlanmamış yerlere, çeşitli boylardan kılıçlı, mızraklı, yaylı adamlar yerleştirdim. Durumu görünce ayağa kalktım; soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, “Onlardan korkmayın!” dedim, “Yüce ve görkemli Rab'bi anımsayın. Kardeşleriniz, oğullarınız, kızlarınız, karılarınız, evleriniz için savaşın.” Kurdukları düzeni anladığımız düşmanlarımızın kulağına gitti. Tanrı düzenlerini boşa çıkarmıştı. O zaman hepimiz surlara, işimizin başına döndük. O günden sonra adamlarımın yarısı çalışırken öbür yarısı mızraklı, kalkanlı, yaylı ve zırhlı olarak nöbet tuttu. Önderler Yahudalılar'ın arkasında yer almıştı. Duvarcılar, yükleri taşıyanlar, yükleyenler bir eliyle çalışıyor, bir eliyle silah tutuyordu. Yapıcılar kılıç kuşanmış, öyle çalışıyorlardı. Boru çalansa benim yanımdaydı. Soylulara, görevlilere ve geri kalan herkese, “İş çok büyük ve dağınık” dedim, “Surların üzerinde her birimiz ayrı yerde, birbirimizden uzaktayız. Nereden boru sesini işitirseniz, orada bize katılın. Tanrımız bizim için savaşacak.” İşte böyle çalışıyorduk. Yarımız gün doğumundan yıldızlar görünene kadar mızraklarla nöbet tutuyordu. O sırada halka, “Herkes geceyi yardımcısıyla birlikte Yeruşalim'de geçirsin” dedim, “Gece bizim için nöbet tutsunlar, gündüz de çalışsınlar.” Ne ben, ne kardeşlerim, ne adamlarım, ne de yanımdaki nöbetçiler, giysilerimizi çıkarmadık. Herkes suya bile silahıyla gitti.