MARKOS 4:26-34
MARKOS 4:26-34 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sonra İsa şöyle dedi: “Tanrı'nın Egemenliği, toprağa tohum saçan adama benzer. Gece olur, uyur; gündüz olur, kalkar. Kendisi nasıl olduğunu bilmez ama, tohum filizlenir, gelişir. Toprak kendiliğinden ürün verir. Önce filizi, sonra başağı, sonunda da başağı dolduran taneleri verir. Ürün olgunlaşınca, adam hemen orağı vurur. Çünkü biçim vakti gelmiştir.” İsa sonra şöyle dedi: “Tanrı'nın Egemenliği'ni neye benzetelim, nasıl bir benzetmeyle anlatalım? Tanrı'nın Egemenliği, hardal tanesine benzer. Hardal, yeryüzünde toprağa ekilen tohumların en küçüğü olmakla birlikte, ekildikten sonra gelişir, bütün bahçe bitkilerinin boyunu aşar. Öylesine dal budak salar ki, kuşlar gölgesinde barınabilir.” İsa, Tanrı sözünü, buna benzer birçok benzetmeyle halkın anlayabildiği ölçüde anlatırdı. Benzetme kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı. Ama kendi öğrencileriyle yalnız kaldığında, onlara her şeyi açıklardı.
MARKOS 4:26-34 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Ve dedi: Allahın melekûtu böyledir; yere tohum saçan bir adam gibidir. Gece gündüz uyuyup kalkar; tohum biter, ve büyür; nasıl, o bilmez. Toprak kendiliğinden önce otu, sonra başağı, sonra başakta dolu taneyi verir. Mahsul erdiği zaman, hemen orağı salar; çünkü hasat gelmiştir. Ve dedi: Allahın melekûtunu nasıl benzetelim? yahut onu ne meselle önünüze koyalım? Hardal tanesi gibidir ki, toprağa ekilirken her ne kadar yer üzerinde olan bütün tohumlardan en küçüğü ise de, ekildikten sonra büyür, ve bütün sebzelerden daha büyük olur, büyük dallar salar; şöyle ki, gökün kuşları onun gölgesi altına yerleşebilirler. Onlara, işitmeğe kadir olduklarına göre, sözü bu gibi çok mesellerle söylerdi; ve onlara meselsiz söylemezdi; fakat kendi şakirtlerine ayrıca bütün şeyleri açardı.
MARKOS 4:26-34 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
İsa konuşmasını sürdürdü: “Tanrı'nın Hükümranlığı toprağa tohum eken bir adama benzer. Gece yatar, gündüz kalkar. Tohum filiz sürer ve gelişir; adam bunun nasıl olduğunu anlamaz. Toprak kendiliğinden önce filizi, sonra başağı, sonra da başaktaki dolu taneyi yetiştirir. Taneler olgunlaşır olgunlaşmaz, adam hemen orağı vurur. Çünkü biçme zamanı gelmiştir.” İsa, “Tanrı'nın Hükümranlığı'nı neye benzetebiliriz, ya da ona hangi simgesel öyküyü uygulamamız yaraşır?” dedi, “O bir hardal tohumuna benzer. Toprağa ekildiğinde yeryüzündeki tüm tohumların en küçüğüdür. Ama ekildikten sonra büyür ve ekinler içinde en büyüğü olur. Dallanıp budaklanır. Öyle ki, göğün kuşları gölgesinde tüneyebilir.” Bunlara benzer daha bir sürü simgesel öyküyle onlara kavrayabildikleri kadar kutsal sözü anlattı. Simge kullanmadan bir şey anlatmadı. Ama öğrencilerine özel olarak her şeyi açıkladı.