MARKOS 12:28-44
MARKOS 12:28-44 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa'nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp O'na, “Buyrukların en önemlisi hangisidir?” diye sordu. İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir. Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.’ İkincisi de şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.” Din bilgini İsa'ya, “İyi söyledin, öğretmenim” dedi. “ ‘Tanrı tektir ve O'ndan başkası yoktur’ demekle doğruyu söyledin. İnsanın Tanrı'yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, bütün yakmalık sunulardan ve kurbanlardan daha önemlidir.” İsa onun akıllıca yanıt verdiğini görünce, “Sen Tanrı'nın Egemenliği'nden uzak değilsin” dedi. Bundan sonra kimse O'na soru sormaya cesaret edemedi. İsa tapınakta öğretirken şunu sordu: “Nasıl oluyor da din bilginleri, ‘Mesih, Davut'un Oğlu'dur’ diyorlar? Davut'un kendisi, Kutsal Ruh'tan esinlenerek şöyle demişti: ‘Rab Rabbim'e dedi ki, Ben düşmanlarını Ayaklarının altına serinceye dek Sağımda otur.’ Davut'un kendisi O'ndan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu olur?” Oradaki büyük kalabalık O'nu zevkle dinliyordu. İsa öğretirken şöyle dedi: “Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan, meydanlarda selamlanmaktan, havralarda en seçkin yerlere ve şölenlerde başköşelere kurulmaktan hoşlanan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.” İsa tapınakta bağış toplanan yerin karşısında oturmuş, kutulara para atan halkı seyrediyordu. Birçok zengin kişi kutuya bol para attı. Yoksul bir dul kadın da geldi, birkaç kuruş değerinde iki bakır para attı. İsa öğrencilerini yanına çağırarak, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Bu yoksul dul kadın kutuya herkesten daha çok para attı. Çünkü ötekilerin hepsi, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, varını yoğunu, geçinmek için elinde ne varsa, tümünü verdi.”
MARKOS 12:28-44 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Yazıcılardan biri gelip onları mubahase ederken işitti; ve onlara iyi cevap verdiğini bilerek: Hep emirlerin birincisi hangisidir? diye, ona sordu. İsa cevap verdi: Birincisi, “Dinle, ey İsrail; Allahımız Rab bir olan Rabdir. Ve Rab Allahını bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün fikrinle, ve bütün kuvvetinle seveceksin.” İkincisi bu: “Komşunu kendin gibi seveceksin.” Bunlardan daha büyük başka emir yoktur. Yazıcı ona dedi: Çok iyi, Muallim, hakikat üzre dedin ki, o, birdir; ondan başkası yoktur; ve onu bütün yürekle, bütün anlayışla, bütün kuvvetle sevmek, ve komşuyu kendi gibi sevmek, bütün yakılan takdimelerden ve kurbanlardan üstündür. İsa da onun akıllıca cevap verdiğini gördüğü vakit, kendisine dedi: Allahın melekûtundan uzak değilsin. Artık kimse ondan sormağa cesaret etmedi. İsa mabette öğretirken cevap verip dedi: Yazıcılar nasıl derler ki, Mesih Davudun oğludur? Davud kendisi Ruhülkudüsle demiştir: “Rab Rabbime dedi: Ben düşmanlarını senin ayaklarına basamak koyuncıya kadar, Sağımda otur.” Davud kendisi ona: Rab, diyor; nereden onun oğlu olur? Ve avam halk onu sevinçle dinliyorlardı. İsa öğretirken diyordu: Uzun kaftanlarla gezmek, çarşılarda selâmlar, havralarda baş kürsüler, ziyafetlerde baş yerler istiyen yazıcılardan sakının. Onlar dul kadınların evlerini yutarlar, ve gösteriş için uzun dualar ederler; bunlar daha büyük mahkûmiyete uğrıyacaklardır. İsa hazine karşısında oturup halkın hazineye nasıl para attığını gördü. Bir çok zenginler çok attılar; fakir dul bir kadın gelip bir mangır eden iki pul attı. İsa şakirtlerini yanına çağırıp onlara dedi: Doğrusu size derim: Bu fakir dul kadın hazineye atanların hepsinden çok attı; çünkü onların hepsi kendilerine artakalandan attılar; fakat bu kadın eksik olanından bütün varını, hep nafakasını attı.
MARKOS 12:28-44 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Tartıştıklarını duyan ve İsa'nın onları güzel bir biçimde yanıtladığını gören bir dinsel yorumcu O'na yaklaşıp, “Tüm buyrukların en önemlisi hangisidir?” diye sordu. İsa şöyle yanıtladı: “En önemli buyruk şudur: “ ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir. Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.’ “İkinci buyruk da şudur: “ ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ “Bunlardan daha önemli başka bir buyruk yoktur.” Dinsel yorumcu, “Çok doğru söyledin, Öğretmen!” dedi, “ ‘O tek Tanrı'dır, O'ndan başkası yoktur’ ve, ‘O'nu bütün yürekle, bütün akılla, bütün güçle sevmek, komşunu da kendin gibi sevmek her tür sunuyu sunakta yakmaktan ve sunular getirmekten daha üstündür.’ ” İsa onun sağduyuyla yanıt verdiğini görünce, “Sen Tanrı'nın Hükümranlığı'ndan uzak değilsin” dedi. Bundan sonra hiç kimse O'na soru sorma cesaretini göstermedi. İsa tapınakta öğretirken şu açıklamada bulundu: “Dinsel yorumcular Mesih için nasıl, Davut'un Oğlu'dur derler? Davut kendisi Kutsal Ruh'un esinlemesiyle şunları söylemiştir: “ ‘Rab Rabbim'e, düşmanlarını ayaklarının altına basamak yapıncaya dek sağımda otur, dedi.’ “Eğer Davut kendisi O'na Rab diyorsa, O nasıl Davut'un Oğlu olabilir?” Büyük kalabalıklar beğeniyle İsa'yı dinliyordu. İsa ders verirken şunları belirtti: “Uzun eteklerle dolaşmaktan çarşıda, meydanda saygıyla selamlanmaktan hoşlanan dinsel yorumculardan sakının. Sinagogların baş koltuklarını, şölenlerin de baş köşelerini ararlar. Dul kadınların evlerine konar, gösteriş için uzun uzadıya dualar ederler. Bu insanların yargıları daha ağır olacaktır.” İsa tapınağın para kutusu karşısında oturup halkın kutuya para atışını gözledi. Birçok varlıklı kişi bol para attı. Bu arada yoksul bir dul kadın yaklaşıp bir metelik değerinde iki bakır kuruş attı. İsa öğrencilerini yanına çağırarak, “Doğrusu size derim ki” dedi, “Bu yoksul dul kutuya para atanların tümünden daha çok para attı. Çünkü ötekilerin tümü varlıklarının artanını bıraktılar. Ama bu kadın yoksulluğuna karşın nesi varsa onu, tüm geçim olanağını bıraktı.”