MARKOS 10:1-52

MARKOS 10:1-52 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

İsa oradan ayrılıp Yahudiye'nin Şeria Irmağı'nın karşı yakasındaki topraklarına geçti. Çevresinde yine kalabalıklar toplanmıştı; her zamanki gibi onlara öğretiyordu. Yanına gelen bazı Ferisiler O'nu denemek amacıyla, “Bir erkeğin, karısını boşaması Kutsal Yasa'ya uygun mudur?” diye sordular. İsa karşılık olarak, “Musa size ne buyurdu?” dedi. Onlar, “Musa, erkeğin bir boşanma belgesi yazarak karısını boşamasına izin vermiştir” dediler. İsa onlara, “İnatçı olduğunuz için Musa bu buyruğu yazdı” dedi. “Tanrı, yaratılışın başlangıcından ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.’ ‘Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.’ Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı'nın birleştirdiğini insan ayırmasın.” Öğrencileri evde O'na yine bu konuyla ilgili bazı sorular sordular. İsa onlara, “Karısını boşayıp başkasıyla evlenen, karısına karşı zina etmiş olur” dedi. “Kocasını boşayıp başkasıyla evlenen kadın da zina etmiş olur.” Bu arada bazıları küçük çocukları İsa'nın yanına getiriyor, onlara dokunmasını istiyorlardı. Ne var ki, öğrenciler onları azarladılar. İsa bunu görünce kızdı. Öğrencilerine, “Bırakın, çocuklar bana gelsin” dedi. “Onlara engel olmayın! Çünkü Tanrı'nın Egemenliği böylelerinindir. Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği'ni bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez.” Çocukları kucağına aldı, ellerini üzerlerine koyup onları kutsadı. İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp O'na, “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. İsa, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı'dır. O'nun buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.’ ” Adam, “Öğretmenim, bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum” dedi. Ona sevgiyle bakan İsa, “Bir eksiğin var” dedi. “Git neyin varsa sat, parasını yoksullara ver; böylece gökte hazinen olur. Sonra gel, beni izle.” Bu sözler üzerine adamın yüzü asıldı, üzüntü içinde oradan uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı. İsa çevresine göz gezdirdikten sonra öğrencilerine, “Varlıklı kişilerin Tanrı Egemenliği'ne girmesi ne güç olacak!” dedi. Öğrenciler O'nun sözlerine şaştılar. Ama İsa onlara yine, “Çocuklar” dedi, “Tanrı'nın Egemenliği'ne girmek ne güçtür! Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır.” Öğrenciler büsbütün şaşırmışlardı. Birbirlerine, “Öyleyse kim kurtulabilir?” diyorlardı. İsa onlara bakarak, “İnsanlar için bu imkânsız, ama Tanrı için değil. Tanrı için her şey mümkündür” dedi. Petrus O'na, “Bak, biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik” demeye başladı. “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “Benim ve Müjde'nin uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.” Yola çıkmış Yeruşalim'e gidiyorlardı. İsa önlerinde yürüyordu. Öğrencileri şaşkınlık içindeydi, ardından gelenler ise korkuyorlardı. İsa Onikiler'i yine bir yana çekip kendi başına gelecekleri anlatmaya başladı: “Şimdi Yeruşalim'e gidiyoruz” dedi. “İnsanoğlu, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek. Onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracak ve öteki uluslara teslim edecekler. O'nunla alay edecek, üzerine tükürecek ve O'nu kamçılayıp öldürecekler. Ne var ki O, üç gün sonra dirilecek.” Zebedi'nin oğulları Yakup ile Yuhanna İsa'ya yaklaşıp, “Öğretmenimiz, bir dileğimiz var, bunu yapmanı istiyoruz” dediler. İsa onlara, “Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu. “Sen yüceliğine kavuşunca birimize sağında, ötekimize de solunda oturma ayrıcalığını ver” dediler. “Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz” dedi İsa. “Benim içeceğim kâseden siz içebilir misiniz? Benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olabilir misiniz?” “Evet, olabiliriz” dediler. İsa onlara, “Benim içeceğim kâseden siz de içeceksiniz, benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olacaksınız” dedi. “Ama sağımda ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil. Bu yerler belirli kişiler için hazırlanmıştır.” Bunu işiten on öğrenci Yakup'la Yuhanna'ya kızmaya başladılar. İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: “Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun. Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.” Sonra Eriha'ya geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir kalabalıkla birlikte Eriha'dan ayrılırken, Timay oğlu Bartimay adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu. Nasıralı İsa'nın orada olduğunu duyunca, “Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!” diye bağırmaya başladı. Birçok kimse onu azarlayarak susturmak istediyse de o, “Ey Davut Oğlu, halime acı!” diyerek daha çok bağırdı. İsa durdu, “Çağırın onu” dedi. Kör adama seslenerek, “Ne mutlu sana! Kalk, seni çağırıyor!” dediler. Adam abasını üstünden atarak ayağa fırladı ve İsa'nın yanına geldi. İsa, “Senin için ne yapmamı istiyorsun?” diye sordu. Kör adam, “Rabbuni, gözlerim görsün” dedi. İsa, “Gidebilirsin, imanın seni kurtardı” dedi. Adam o anda yeniden görmeye başladı ve yol boyunca İsa'nın ardından gitti.

MARKOS 10:1-52 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

O RADAN kalkıp Yahudiye sınırlarına ve Erdenin ötesine geldi; yanına kalabalıklar yine toplandılar; ve âdeti üzre onlara yine öğretiyordu. Ferisiler geldiler, ve onu deniyerek: Adama karısını boşamak caiz mi? diye kendisinden sordular. O da cevap verip onlara dedi: Musa size ne emretti? Onlar da dediler: Musa bir boş kâğıdı yazmağa ve kadını boşamağa müsaade etmiştir. Fakat İsa onlara dedi: Yüreklerinizin katılığından dolayı size bu emri yazdı. Fakat hilkatin başlangıcından Allah onları erkek ve dişi yarattı. Bunun için bir adam babasını anasını bırakacak, karısına yapışacaktır; ikisi de bir beden olacaktır; şöyle ki, onlar artık iki değil, fakat bir bedendirler. İmdi, Allahın birleştirdiğini insan ayırmasın. Şakirtler evde bunun için yine kendisinden sordular. Onlara dedi: Kim karısını boşar, ve başkası ile evlenirse, ona karşı zina eder; ve kadın kocasını boşar ve bir başkası ile evlenirse, zina eder. Onlara dokunsun diye kendisine çocuklar getiriyorlardı; fakat şakirtler getirenleri azarladılar. İsa bunu görünce, gücenip onlara dedi: Bırakın, çocuklar bana gelsinler; onlara mani olmayın; çünkü Allahın melekûtu bu gibilerindir. Doğrusu size derim: Kim Allahın melekûtunu çocuk gibi kabul etmezse, ona asla giremez. Ve onları kucaklıyıp ellerini üzerlerine koyarak hayır dua etti. Yola çıkarken biri yanına koştu, ve önünde diz çöküp kendisinden sordu: İyi Muallim, ebedî hayatı miras almak için ne yapayım? İsa da ona dedi: Niçin bana iyi diyorsun? birden başka kimse iyi değildir, o da Allahtır. Emirleri bilirsin: “Katletmiyesin; Zina etmiyesin; Çalmıyasın; Yalan şehadet etmiyesin; Gadretmiyesin; Babana ve anana hürmet et.” Ona dedi: Muallim, bütün bu şeyleri çocukluğumdan beri tuttum. İsa ona baktı ve onu sevdi, ve kendisine dedi: Bir şeyin eksik; git, nen varsa satıp fakirlere ver, gökte hazinen olacaktır; ve gel, benim ardımca yürü. Fakat bu söz üzerine adamın yüzü bozuldu, ve kederli gitti; çünkü çok malı vardı. İsa etrafına bakıp şakirtlerine dedi: Serveti olanlar Allahın melekûtuna ne kadar güçlükle gireceklerdir! Şakirtler onun sözlerine şaştılar. Fakat İsa yine cevap verip onlara dedi: Çocuklar, Allahın melekûtuna girmek ne güçtür! Devenin iğne deliğinden geçmesi, zengin adamın Allahın melekûtuna girmesinden daha kolaydır. Birbirlerine: Öyle ise kim kurtulabilir? diyerek pek çok şaştılar. İsa onlara bakıp dedi: İnsan indinde bu imkânsızdır, fakat Allah indinde değil; zira Allah indinde her şey mümkündür. Petrus ona: İşte, biz her şeyi bıraktık, ve senin ardınca geldik, demeğe başladı. İsa dedi: Doğrusu size derim: Hiç kimse yoktur ki, benim uğruma ve incil uğruna ev, ya kardeşler, ya kızkardeşler, ya ana, ya baba, ya çocuklar, yahut tarlalar bırakmış olsun da şimdi, bu zamanda, yüz misli evler, kardeşler, kızkardeşler, analar ve çocuklar ve tarlalar, ezalarla beraber, ve gelecek dünyada ebedî hayat almasın. Fakat çok birinciler sonuncu, ve sonuncular birinci olacaklardır. Yolda Yeruşalime çıkıyorlardı; İsa önlerinden gidiyordu, ve şakirtleri şaşıyorlardı; ardınca gidenler de korkuyorlardı. Yine Onikileri yanına alıp kendisine olacak şeyleri onlara söylemeğe başladı: İşte, Yeruşalime çıkıyoruz; İnsanoğlu başkâhinler ve yazıcılar eline verilecek; onu ölüme mahkûm edecekler; ve onu Milletlere vereceklerdir; onunla eğlenecekler, ve üzerine tükürecekler, onu kamçılıyacaklar ve öldüreceklerdir; ve üç gün sonra kıyam edecektir. Zebedinin oğulları Yakub ve Yuhanna ona yaklaşıp dediler: Muallim, senden her ne dilersek bize yapmanı isteriz. Onlara dedi: Size ne yapmamı istiyorsunuz? Onlar da kendisine dediler: Bize ihsan et, senin izzetinde birimiz sağında, birimiz solunda oturalım. İsa da onlara dedi: Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz. Benim içeceğim kâseyi içebilir misiniz? ve vaftiz edileceğim vaftizle vaftiz edilebilir misiniz? Ona: Edebiliriz, dediler. İsa onlara dedi: Siz içeceğim kâseyi içeceksiniz, ve vaftiz edileceğim vaftizle vaftiz edileceksiniz; fakat sağımda veya solumda oturmağı vermek benim elimde değil; ancak kimlere hazırlandı ise, onlar içindir. On şakirt bunu işiterek Yakub ve Yuhannaya gücenmeğe başladılar. İsa onları yanına çağırıp kendilerine dedi: Bilirsiniz ki, Milletler arasında reis geçinenler onlara saltanat ederler, ve büyükleri üzerlerine hâkimiyet sürerler. Fakat aranızda böyle değildir; aranızda ise, kim büyük olmak isterse, hizmetçiniz olsun; ve aranızda kim birinci olmak isterse, hepsinin kulu olsun. Zira İnsanoğlu da kendisine hizmet edilmeğe değil, ancak hizmet etmeğe, ve bir çokları için canını fidye vermek için geldi. Erihaya geldiler; İsa şakirtleri ve büyük kalabalık ile Erihadan çıkarken, Timeus oğlu Bartimeus adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu. Onun Nâsıralı İsa olduğunu işitince, bağırıp: Ey Davud oğlu İsa, bana merhamet eyle, demeğe başladı. Sussun diye çok kimseler onu azarladı; fakat o: Ey Davud oğlu, bana merhamet eyle, diye daha çok bağırdı. İsa da durup: Onu çağırın, dedi. Ve onlar körü çağırıp: Cesur ol, kalk, seni çağırıyor, dediler. O da abasını atarak sıçrayıp İsaya geldi. İsa cevap verip ona dedi: Ne istiyorsun ki, sana yapayım? Kör de ona dedi: Rabbuni, gözlerim görsün. İsa da ona dedi: Git, imanın seni kurtardı. Ve hemen gözleri gördü ve yolda onun ardınca gitti.

MARKOS 10:1-52 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

İsa oradan ayrılıp Yahudiye bölgesine ve Ürdün Irmağı'nın karşı yakasına gitti. Kalabalıklar yine çevresine toplandı. İsa her zaman olduğu gibi yine onlara öğretiyordu. Bazı Ferisiler yaklaşıp O'nu denemek amacıyla, “Bir adamın karısını boşaması Kusal Yasa'ya uygun mudur?” diye sordular. İsa şöyle yanıtladı: “Musa size ne buyurdu?” Onlar, “Erkeğin kadına boşanma belgesi verip onu salmasına izin verdi” dediler. İsa, “Siz katı yürekli olduğunuz için Musa bu buyruğu yazdı” dedi, “Ne var ki, yaradılışın başlangıcında Yaradan onları erkek ve dişi olarak yarattı. ‘Bu nedenle, adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, İkisi tek beden olacak.’ “Öyle ki, bundan böyle iki ayrı kişi değil, ama tek bir bedendirler. Onun için, Tanrı'nın birleştirdiğini insan ayırmasın.” Eve gittiklerinde öğrenciler bu sorunla ilgili olarak O'na yine sordular. İsa şöyle açıkladı: “Karısını boşayıp bir başkasıyla evlenen, ona karşı zina etmiş olur. Kadın da kocasını boşayıp bir başkasıyla evlenirse, zina etmiş olur.” İsa'nın yanına dokunsun diye küçük çocuklar getirdiler. Ama öğrenciler getirenleri payladılar. İsa bunu görünce kızarak, “Çocukları bırakın bana gelsinler” dedi, “Onlara engel olmayın. Çünkü Tanrı'nın Hükümranlığı böylelerinindir. Doğrusu size derim ki, Tanrı'nın Hükümranlığı'nı bir çocuk gibi kabul etmeyen, ona hiç giremez.” Sonra çocukları kolları arasına alıp ellerini üstlerine koydu ve onları kutsadı. İsa giderken, biri koşup O'nun önünde diz çöktü ve, “İyi Öğretmen, sonsuz yaşamı miras almak için ne yapmalıyım?” diye sordu. İsa ona, “Neden bana iyi diyorsun?” dedi, “Tanrı'dan başka kimse iyi değildir. Buyrukları bilirsin: “ ‘Adam öldürmeyeceksin. Zina etmeyeceksin, Çalmayacaksın, Yalan yere tanıklık etmeyeceksin, Kimsenin hakkını yemeyeceksin, Annene babana saygı göstereceksin.’ ” Adam, “Öğretmenim, bunların tümünü gençliğimden bu yana tuttum” diye yanıtladı. İsa ona bakınca sevgi duydu. “Bir eksiğin var” dedi, “Git, varını yoğunu sat, yoksullara dağıt. Böylelikle gökte hazinen olacaktır. Sonra da ardımdan gel.” Bu sözü duyunca adamın yüzü asıldı, yüreği hüzünle dolarak kalktı gitti. Çünkü malı mülkü pek çoktu. İsa çevreye bakıp öğrencilerine şöyle dedi: “Parası bol kişilerin Tanrı'nın Hükümranlığı'na girmeleri ne denli güçtür!” O'nun bu sözleri öğrencileri şaşırttı. Ama İsa yine, “Çocuklar!” dedi, “Ne güç iştir Tanrı'nın Hükümranlığı'na girmek! Devenin iğne deliğinden geçmesi, zengin birinin Tanrı'nın Hükümranlığı'na girmesinden daha kolaydır.” Öğrenciler büsbütün şaşırdılar. Birbirlerine, “Öyleyse kim kurtulabilir?” diye sordular. İsa onların gözlerinin içine bakarak, “İnsanlar için bu olanaksızdır” dedi, “Ama Tanrı için değil. Çünkü Tanrı için her şey olanaklıdır.” Petrus, “Bak, biz her şeyi bırakıp ardından geldik” diye atıldı. İsa onlara, “Doğrusu size derim ki” dedi, “Benim için ve Sevindirici Haber için evini, erkek kardeşlerini, kız kardeşlerini, anne babasını, çocuklarını, tarlalarını bırakıp şimdi bu dönemde yüz kat daha fazla ev, erkek kardeş, kız kardeş, anne, çocuk ve çiftlik almayacak hiç kimse yoktur. Bunların yanı sıra saldırılara da uğrayacak ve gelecek çağda sonsuz yaşamı alacaktır. “Öte yandan, birçok birinci sonuncu, birçok sonuncu da birinci olacak.” Yeruşalim'e çıkan yoldaydılar. İsa önlerinden gidiyordu. Öğrenciler şaşkına dönmüşlerdi. Geriden gelenleri de korku almıştı. İsa Onikiler'i yine bir yana çekip, kendisine olacakları onlara anlatmaya başladı. “Bakın” dedi, “Yeruşalim'e çıkıyoruz. İnsanoğlu başkâhinlerin ve dinsel yorumcuların eline teslim edilecek. Kendisini ölümle yargılayacaklar, ulusların eline teslim edecekler. O'nunla alay edecek, yüzüne tükürecek, kamçılayacak, sonra da öldürecekler. Üç gün geçince dirilecek.” Bunun üzerine, Zebedi oğulları –Yakup'la Yuhanna– İsa'ya yaklaşıp, “Öğretmenimiz” dediler, “Senden her ne dilersek yapmanı istiyoruz.” O da, “Ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu. “Bizlere lütfet de, yüceltildiğin zaman birimiz sağında, öbürümüz solunda oturalım!” diye yanıtladılar. İsa onlara, “Ne dilediğinizi bilmiyorsunuz” dedi, “Siz benim içeceğim kâseden içebilir misiniz? Ya da vaftiz edileceğim gibi vaftiz edilebilir misiniz?” “Bunları yapabiliriz” dediler. İsa, “İçeceğim kâseden içeceksiniz ve vaftiz edileceğim gibi vaftiz edileceksiniz” dedi, “Ne var ki, sağımda ve solumda oturabilme yetkisini vermek bana düşmez. Bu yerler ancak kendilerine hazırlananlar içindir.” On öğrenci bunları işitince Yakup'la Yuhanna'ya öfkelenmeye başladılar. İsa onları yanına çağırıp, “Bilirsiniz ki” dedi, “Uluslara baş sayılanlar onlara egemen kesilirler ve üstlerindekiler tüm yetkilerini onlara uygularlar. Ama durum sizin aranızda böyle olmayacak. Tersine, aranızda üstün olmak isteyen, sizlere hizmet etmekle yükümlüdür. Aranızda her kim birinci olmak istiyorsa, herkesin hizmetkârı olmakla yükümlüdür. Çünkü İnsanoğlu da hizmet edilmek için gelmedi. Tam tersine, hizmet etmeye ve canını birçokları yararına kurtulmalık olarak vermeye geldi.” Eriha Kenti'ne geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir kalabalıkla kentten ayrılırken, kör bir dilenci olan Timeos oğlu Bar Timeos yol kenarında oturmaktaydı. Nasıralı İsa'nın geçtiğini duyunca yüksek sesle bağırmaya başladı: “Ey İsa, Davut Oğlu, bana acı!” Birçok kişi onu paylayarak susmasını söyledi. Ama o sesini büsbütün yükseltti: “Ey Davut Oğlu, bana acı!” İsa duraklayıp, “Onu buraya çağırın” dedi. Kör adama seslendiler: “Haydi, sevin! Ayağa kalk, seni çağırıyor.” Adam sırtındaki abayı atıp yerinden sıçradı, İsa'nın yanına geldi. İsa ona sordu: “Sana ne yapmamı istiyorsun?” Adam, “Öğretmen, yeniden göreyim!” diye karşılık verdi. İsa, “Git, imanın seni kurtardı” dedi. Adam o an görmeye başladı ve yol boyu O'nun ardından gitti.

YouVersion, deneyiminizi kişiselleştirmek için tanımlama bilgileri kullanır. Web sitemizi kullanarak, Gizlilik Politikamızda açıklandığı şekilde çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz