MATTA 8:1-34

MATTA 8:1-34 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

İsa dağdan inince büyük bir kalabalık O'nun ardından gitti. Bu sırada cüzamlı bir adam yaklaşıp, “Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin” diyerek O'nun ayaklarına kapandı. İsa elini uzatıp adama dokundu, “İsterim, temiz ol!” dedi. Adam anında cüzamdan temizlendi. Sonra İsa adama, “Sakın kimseye bir şey söyleme!” dedi. “Git, kâhine görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu sunuyu sun.” İsa Kefarnahum'a varınca bir yüzbaşı O'na gelip, “Ya Rab” diye yalvardı, “Uşağım felç oldu, evde yatıyor; korkunç acı çekiyor.” İsa, “Gelip onu iyileştireceğim” dedi. Ama yüzbaşı, “Ya Rab, evime girmene layık değilim” dedi, “Yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir. Ben de buyruk altında bir adamım, benim de buyruğumda askerlerim var. Birine, ‘Git’ derim, gider; ötekine, ‘Gel’ derim, gelir; köleme, ‘Şunu yap’ derim, yapar.” İsa, duyduğu bu sözlere hayran kaldı. Ardından gelenlere, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Ben İsrail'de böyle imanı olan birini görmedim. Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan gelecek, Göklerin Egemenliği'nde İbrahim'le, İshak'la ve Yakup'la birlikte sofraya oturacaklar. Ama bu egemenliğin asıl mirasçıları dışarıdaki karanlığa atılacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak.” Sonra İsa yüzbaşıya, “Git, inandığın gibi olsun” dedi. Ve uşak o anda iyileşti. İsa Petrus'un evine geldiğinde onun kaynanasının ateşler içinde yattığını gördü. Eline dokununca kadının ateşi düştü. Kadın kalkıp İsa'ya hizmet etmeye başladı. Akşam olunca birçok cinliyi kendisine getirdiler. İsa onlardaki kötü ruhları tek sözle kovdu, hastaların hepsini iyileştirdi. Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu: “Zayıflıklarımızı O kaldırdı, Hastalıklarımızı O üstlendi.” İsa, çevresindeki kalabalığı görünce gölün karşı yakasına geçilmesini buyurdu. O sırada din bilginlerinden biri O'na yaklaşıp, “Öğretmenim” dedi, “Nereye gidersen, senin ardından geleceğim.” İsa ona, “Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok” dedi. Başka bir öğrencisi İsa'ya, “Ya Rab, izin ver, önce gidip babamı gömeyim” dedi. İsa ona, “Ardımdan gel” dedi. “Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün.” İsa tekneye binince, ardından öğrencileri de bindi. Gölde ansızın büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, dalgalar teknenin üzerinden aşıyordu. İsa bu arada uyuyordu. Öğrenciler gidip O'nu uyandırarak, “Ya Rab, kurtar bizi, yoksa öleceğiz!” dediler. İsa, “Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?” dedi. Sonra kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu. Hepsi hayret içinde kaldı. “Bu nasıl bir adam ki, rüzgar da göl de O'nun sözünü dinliyor?” dediler. İsa gölün karşı yakasında Gadaralılar'ın memleketine vardı. Orada O'nu mezarlık mağaralardan çıkan iki cinli karşıladı. Bunlar öyle tehlikeliydi ki, kimse o yoldan geçemiyordu. İsa'ya, “Ey Tanrı'nın Oğlu, bizden ne istiyorsun?” diye bağırdılar. “Buraya, vaktinden önce bize işkence etmek için mi geldin?” Onlardan uzakta otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı. Cinler İsa'ya, “Bizi kovacaksan, şu domuz sürüsüne gönder” diye yalvardılar. İsa onlara, “Gidin!” dedi. Cinler de adamlardan çıkıp domuzların içine girdiler. O anda bütün sürü dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp boğuldu. Domuzları güdenler kaçıp kente gittiler. Cinli adamlarla ilgili haberler dahil, olup bitenlerin hepsini anlattılar. Bunun üzerine bütün kent halkı İsa'yı karşılamaya çıktı. O'nu görünce bölgelerinden ayrılması için yalvardılar.

MATTA 8:1-34 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

V E dağdan inince, büyük kalabalıklar onun ardınca gittiler. Ve işte, bir cüzamlı gelip: Ya Rab, eğer istersen beni temizliyebilirsin, diyerek ona secde kıldı. İsa da elini uzattı, ve: İsterim, temiz ol, diyerek ona dokundu; ve onun cüzamı hemen temizlendi. Ve İsa ona dedi: Sakın kimseye söyleme, ancak git, kendini kâhine göster, ve onlara şehadet için, Musanın emrettiği takdimeyi arzet. Ve İsa Kefernahuma girdiği zaman, bir yüzbaşı ona yalvararak: Ya Rab, hizmetçim inme hastalığından çok ıstırap çekip evde yatıyor, diyerek geldi. Ve İsa ona dedi: Onu iyi etmeğe gelirim. Ve yüzbaşı cevap verip dedi: Ya Rab, benim değerim yok ki, damım altına giresin; fakat ancak bir söz söyle, hizmetçim iyi olur. Çünkü ben de emir altında bir adamım, ve benim altımda askerler var; ve ben şuna: Git, derim, gider; ve bir başkasına: Gel, derim, gelir; ve hizmetçime: Bunu yap, derim, yapar. Ve İsa bunu işitince şaştı, ve ardından gelenlere dedi: Doğrusu size derim: Ben İsrailde bu kadar büyük imanı kimsede bulmadım. Ve size derim ki, şarktan ve garptan bir çokları gelecekler, ve göklerin melekûtunda İbrahim, İshak ve Yakub ile oturacaklar; ve melekûtun oğulları dış karanlığa atılacaklar; orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak. Ve İsa yüzbaşıya dedi: Git, sana iman ettiğin gibi olsun. Ve hizmetçi o saatte iyi oldu. Ve İsa Petrusun evine geldiği zaman, onun kaynanasını ısıtmalı olarak yatmış gördü. İsa onun eline dokundu, ve ısıtma kadını bıraktı; o da kalkıp İsaya hizmet etti. Ve akşamlayın, cine tutulmuş bir çok adamları kendisine getirdiler. Ve o, bir sözle ruhları çıkardı, ve hastaların hepsini iyi etti; ta ki, İşaya peygamber vasıtası ile söylenen: “Bizim zayıflıklarımızı kendisi aldı, ve hastalıklarımızı yüklendi,” sözü yerine gelsin. İmdi İsa, etrafında büyük kalabalıklar görünce, karşı yakaya geçilmesini emretti. Ve bir yazıcı gelip ona: Muallim, her nereye gidersen, senin ardınca gelirim, dedi. Ve İsa ona dedi: Tilkilerin inleri, ve gök kuşlarının yuvaları vardır; fakat İnsanoğlunun başını yaslıyacak yeri yoktur. Şakirtlerden bir başkası İsaya dedi: Ya Rab, bana izin ver, önce gideyim ve babamı gömeyim. Fakat İsa ona dedi: Benim ardımca gel; ölüleri bırak, kendi ölülerini gömsünler. Ve İsa bir kayığa binince, şakirtleri onun ardınca bindiler. Ve işte, denizde büyük bir fırtına oldu, o kadar ki, kayık dalgalarla örtüldü; İsa da uyuyordu. Şakirtler İsaya geldiler: Kurtar, ya Rab, helâk oluyoruz! diyerek onu uyandırdılar. Ve İsa onlara dedi: Ey az imanlılar, niçin korkuyorsunuz? O zaman kalkıp yelleri ve denizi azarladı; büyük bir limanlık oldu. Ve adamlar: Bu nasıl zattır ki, yeller de, deniz de kendisine itaat ediyor? diyerek şaştılar. Ve İsa karşı yakada Gadarinilerin memleketine geldiği zaman, kabirlerden çıkan cine tutulmuş iki kişi onu karşıladı. Çok azgın oldukları için, hiç kimse o yoldan geçemezdi. Ve işte, onlar: Ey Allahın Oğlu, bizden sana ne? buraya bize vaktinden önce işkence etmeğe mi geldin? diye bağırdılar. Onlardan uzakta otlıyan büyük bir domuz sürüsü vardı. Cinler İsaya: Bizi çıkarırsan, domuz sürüsüne gönder, diye yalvardılar. İsa da onlara: Gidin, dedi. Onlar çıkıp domuzlara gittiler; ve işte, bütün sürü uçurumdan aşağı denize atılıp sularda boğuldu. Çobanlar kaçıp şehre gittiler; ve her şeyi, ve cine tutulmuş olanların işini haber verdiler. Ve işte, İsayı karşılamak için bütün şehir dışarı çıktı; ve onu görünce sınırlarından çekilmesini yalvardılar.

MATTA 8:1-34 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

İsa dağdan inince O'nu büyük kalabalık izledi. Bir cüzamlı yaklaşıp, “Ya Rab, istersen beni pak kılabilirsin” diyerek O'nun ayaklarına kapandı. İsa elini uzatıp ona dokundu, “İstiyorum, pak ol” dedi. O anda adam cüzamından paklandı. İsa, “Sakın kimseye bir şey söyleme” dedi, “Ama git kendini kâhine göster, tanıklık için onlara Musa'nın buyurduğu sunuyu sun.” İsa Kafernahum'a girince, bir yüzbaşı yaklaşıp O'na yalvardı: “Ya Rab, köleme inme indi. Evde yatıyor, korkunç acı çekiyor.” İsa, “Gelip onu iyileştireceğim” diye yanıtladı. Yüzbaşı, “Ya Rab, evime gelmene bile layık değilim” dedi, “Sen bir tek söz söyle, kölem iyileşir. Çünkü ben de buyruk altında bulunan bir insanım; buyruğuma bağlı askerler var. Birine git derim, gider; öbürüne gel derim, gelir. Köleme, şu işi gör derim, görür.” İsa bunu duyunca şaştı. Ardından gelenlere, “Doğrusu size derim ki, İsrail'de bile böylesi imanı olan kimseye rastlamadım” dedi, “İşte size söylüyorum: ‘Doğudan ve batıdan’ birçokları gelecek; İbrahim'le, İshak'la, Yakup'la birlikte Göklerin Hükümranlığı'nda sofraya oturacaklar. Hükümranlığın mirasçıları ise dışarıdaki karanlığa atılacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak.” İsa yüzbaşıya döndü: “Git, iman ettiğin gibi olsun!” dedi. Köle o anda iyileşti. İsa Petrus'un evine gittiğinde onun kaynanasını ateşler içinde yatağa düşmüş buldu. Eline dokununca kadının ateşi düştü ve ayağa kalkıp O'na hizmet etti. Akşam olunca, cine tutsak birçok kişiyi O'na getirdiler. Bir tek buyrukla kötü ruhları çıkardı, hastaların tümünü iyileştirdi. Bu, Yeşaya Peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu: “Hastalıklarımızı O üstlendi, Zayıflıklarımızı O yüklendi.” İsa çevresinde büyük kalabalık görünce, Galile Denizi'nin karşı kıyısına geçilmesini buyurdu. Bir dinsel yorumcu O'na yaklaşıp, “Öğretmen” dedi, “Nereye gidersen ardından geleceğim.” İsa onu şöyle yanıtladı: “Tilkilerin inleri, gökyüzünde uçan kuşların da yuvaları var. Ama İnsanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok.” Öğrencilerden başka biri, “Ya Rab!” dedi, “Bana izin ver, önce gidip babamı gömeyim.” İsa, “Sen ardımdan gel” dedi, “Bırak ölüleri, kendi ölülerini gömsünler.” İsa tekneye binince öğrencileri de ardından bindiler. Bir anda denizde korkunç bir fırtına koptu. Öyle ki, tekne dalgalarla kaplandı. İsa uyuyordu. Yanına varıp, “Ya Rab, kurtar, mahvoluyoruz!” diyerek O'nu uyandırdılar. İsa, “Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?” dedi. Sonra ayağa kalktı. Rüzgarı da, denizi de azarladı; çevre sütliman oldu. Adamlar şaşkına döndüler. “Bu nasıl biridir ki, rüzgar da, deniz de buyruğuna uyuyor?” diyorlardı. İsa denizin karşı kıyısına, Gadariniler'in bölgesine vardığında mezarlar arasından koşup gelen cine tutulmuş iki adam kendisini karşıladı. Çok saldırgan olduklarından, kimse o yoldan geçemiyordu. “Ey Tanrı'nın Oğlu, bizden ne istiyorsun?” diye bağırdılar, “Bize vaktinden önce işkence çektirmeye mi geldin buraya?” Onlardan epey uzakta büyük bir domuz sürüsü otlamaktaydı. Cinler İsa'ya, “Eğer bizi çıkaracaksan domuz sürüsüne gönder” diye yalvardılar. O da, “Gidin” dedi. Cinler çıkıp domuzlara girdiler. Bir anda tüm sürü uçurumdan aşağı denize uçup suların içinde boğuldu. Çobanlar kaçıp kente gittiler. Olup bitenleri, cine tutulmuşların başına gelenleri anlattılar. Bunun üzerine tüm kent İsa'yı karşılamaya çıktı. O'nu görünce bölgelerinden gitmesi için kendisine yalvardılar.