MATTA 25:1-30
MATTA 25:1-30 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
“O zaman Göklerin Egemenliği, kandillerini alıp güveyi karşılamaya çıkan on kıza benzeyecek. Bunların beşi akıllı, beşi akılsızdı. Akılsızlar yanlarına kandillerini aldılar, ama yağ almadılar. Akıllılar ise, kandilleriyle birlikte kaplar içinde yağ da aldılar. Güvey gecikince hepsini uyku bastı, dalıp uyudular. “Gece yarısı bir ses yankılandı: ‘İşte güvey geliyor, onu karşılamaya çıkın!’ Bunun üzerine kızların hepsi kalkıp kandillerini tazelediler. “Akılsızlar akıllılara, ‘Kandillerimiz sönüyor, bize yağ verin!’ dediler. “Akıllılar, ‘Olmaz! Hem bize hem size yetmeyebilir. En iyisi satıcılara gidin, kendinize yağ alın’ dediler. “Ne var ki, onlar yağ satın almaya giderlerken güvey geldi. Hazırlıklı olan kızlar, onunla birlikte düğün şölenine girdiler ve kapı kapandı. “Daha sonra gelen öbür kızlar, ‘Efendimiz, efendimiz, aç kapıyı bize!’ dediler. “Güvey ise, ‘Size doğrusunu söyleyeyim, sizi tanımıyorum’ dedi. “Bu nedenle uyanık kalın. Çünkü o günü ve o saati bilemezsiniz.” “Göksel egemenlik, yolculuğa çıkan bir adamın kölelerini çağırıp malını onlara emanet etmesine benzer. “Adam, her birinin yeteneğine göre, birine beş, birine iki, birine de bir talant vererek yola çıktı. Beş talant alan, hemen gidip bu parayı işletti ve beş talant daha kazandı. İki talant alan da iki talant daha kazandı. Bir talant alan ise gidip toprağı kazdı ve efendisinin parasını sakladı. “Uzun zaman sonra bu kölelerin efendisi döndü, onlarla hesaplaşmaya oturdu. Beş talant alan gelip beş talant daha getirdi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘Bana beş talant emanet etmiştin; bak, beş talant daha kazandım.’ “Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle!’ dedi. ‘Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!’ “İki talant alan da geldi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘Bana iki talant emanet etmiştin; bak, iki talant daha kazandım.’ “Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle!’ dedi. ‘Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!’ “Sonra bir talant alan geldi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘Senin sert bir adam olduğunu biliyordum. Ekmediğin yerden biçer, harman savurmadığın yerden devşirirsin. Bu nedenle korktum, gidip senin verdiğin talantı toprağa gömdüm. İşte, al paranı!’ “Efendisi ona şu karşılığı verdi: ‘Kötü ve tembel köle! Ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden devşirdiğimi bildiğine göre paramı faize vermeliydin. Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım… Haydi, elindeki talantı alın, on talantı olana verin! Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak. Şu yararsız köleyi dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.’ ”
MATTA 25:1-30 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
O zaman göklerin melekûtu, kandillerini alıp güveyi karşılamağa çıkan on kıza benziyecektir. Onlardan beşi akılsız, beşi akıllı idi. Çünkü akılsızlar kandilleri aldıkları zaman, yanlarına yağ almadılar. Akıllılar ise, kandilleri ile beraber kaplarında yağ aldılar. Fakat güvey gecikince, hepsine uyku bastı, ve uyudular. Ve gece yarısı bir çığlık oldu: İşte güvey, karşılamağa çıkın! O zaman kızların hepsi kalkıp kandillerini tazelediler. Ve akılsızlar akıllılara dediler: Bize yağınızdan verin, çünkü kandillerimiz sönüyor. Akıllılar cevap verip dediler: Belki bize ve size yetişmez; daha iyisi, satıcılara gidin, kendiniz için satın alın. Ve onlar satın almağa gittikleri zaman, güvey geldi; hazırlıklı kızlar onunla beraber düğüne girdiler; ve kapı kapandı. Obir kızlar da sonradan gelip: Ya Rab, ya Rab, bize aç, dediler. Fakat o cevap verip dedi: Doğrusu size derim, sizi tanımıyorum. O halde uyanık durun, zira siz günü ve saati bilmezsiniz. Çünkü o, başka bir memlekete giderken hizmetçilerini çağırıp mallarını onlara teslim eden bir adam gibidir. Birine beş, birine iki, birine de bir talant olarak, kabiliyetine göre her birine ayrı ayrı verdi; ve yola çıktı. Beş talant alan hemen gidip onlarla ticaret etti, beş talant daha kazandı. İkiyi alan da böylece iki talant daha kazandı. Biri alan ise, gidip toprağı kazdı, efendisinin parasını sakladı. Ve uzun bir zaman sonra, bu hizmetçilerin efendisi geldi, ve onlarla hesap gördü. Beş talant alan gelip beş talant daha getirerek dedi: Efendi, bana beş talant verdin; işte, ben beş talant daha kazandım. Efendisi ona dedi: Aferin, iyi ve sadık hizmetçi; sen az şeyde sadık oldun, seni çok şeyler üzerine koyacağım; efendinin şenliğine gir. İki talant alan da gelip dedi: Efendi, bana iki talant verdin; işte, ben iki talant daha kazandım. Efendisi ona dedi: Aferin, iyi ve sadık hizmetçi; sen az şeyde sadık oldun, seni çok şeyler üzerine koyacağım; efendinin şenliğine gir. Ve bir talant almış olan da gelip dedi: Efendi, ben senin ekmediğin yerden biçer, ve saçmadığın yerden devşirir, sert bir adam olduğunu bilirdim. Ve korktum, gidip toprakta senin talantını sakladım; işte, malın sende! Fakat efendisi cevap verip ona dedi: Kötü ve tembel hizmetçi, benim ekmediğim yerden biçtiğimi, saçmadığım yerden devşirdiğimi bilirdin. Paramı bankacılara vermen gerekti; gelince malımı faizile geri alırdım. Bundan dolayı, talantını ondan alıp on talantı olana verin. Çünkü her kimin varsa, ona verilecektir ve ona artırılacaktır; kimin yok ise, elinde olanı bile alınacaktır. Ve yaramaz hizmetçiyi dış karanlığa atın; orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.
MATTA 25:1-30 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
“O gün Göklerin Hükümranlığı on erden kızı anımsatacak. Bunlar kandillerini alıp güveyi karşılamaya çıktılar. Beşi akılsız, beşi akıllıydı. Akılsız olanlar yanlarına kandillerini aldılar, ama yağ almadılar. Akıllı olanlarsa kandilleriyle birlikte kaplarda yağ da aldılar. Güveyin gelişi gecikince hepsini uyku bastırdı, dalıp uyudular. “Gece yarısı yüksek bir ses duyuldu, ‘Güvey geliyor, onu karşılamaya çıkın!’ Bunun üzerine, erden kızların hepsi kalkıp kandillerini tazelediler. Akılsızlar akıllılara, ‘Yanınızdaki yağdan bize azıcık verin, kandillerimiz sönüyor’ dediler. Akıllılar, ‘Hem size, hem bize yetecek kadar olmayabilir’ diye yanıtladılar, ‘En iyisi satıcılara gidip gerekeni satın alın.’ Onlar yağ almaya giderken güvey geldi. Hazırlığı olanlar O'nunla birlikte düğün şölenine girdiler. Kapı da kapandı. “Az sonra, öteki erden kızlar da geldi. ‘Efendimiz, Efendimiz!’ dediler, ‘Bize kapıyı aç!’ O yanıt verdi: ‘Doğrusu size derim ki, sizi tanımıyorum.’ “Bu nedenle uyanık olun. Çünkü ne günü, ne de saati bilirsiniz.” “Bu, yolculuğa çıkan bir adamın kölelerini yanına çağırıp varını yoğunu onlara emanet etmesine benzer. Her birinin yeteneğine göre birine beş, başka birine iki, ötekine de bir talant altın verdi. Bunu yapınca yola çıktı. “Kendisine beş talant altın verilen, sağa sola koşup elindekini işletti, beş talant daha kazandı. İki talant alan da iki talant daha kazandı. Ama bir talant alan gidip yeri kazdı, efendisinin parasını toprağa gömdü. “Aradan oldukça uzun bir süre geçti. Kölelerin efendisi geri geldi, onlarla hesaplaşmaya oturdu. Beş talant alan yaklaşıp ona beş talant daha getirdi ve, ‘Efendim’ dedi, ‘Bana beş talant altın verdin. Bak, beş talant daha kazandım.’ Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle’ dedi, ‘Az sermayeyi kullanmakta güvenilir kişi olduğunu gösterdin. Seni daha çoğuna atayacağım. Gel, efendinin sevincine katıl.’ “İki talant alan yaklaşıp, ‘Efendim’ dedi, ‘Bana iki talant altın verdin. Bak, iki talant daha kazandım.’ Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle’ dedi, ‘Az sermayeyi kullanmakta güvenilir kişi olduğunu gösterdin. Seni daha çoğuna atayacağım. Gel, efendinin sevincine katıl.’ “Bir talant alan yaklaşıp, ‘Efendim’ dedi, ‘Sert bir adam olduğunu biliyordum: Ekmediğin yerden biçer, saçmadığın yerden devşirirsin. Onun için korktum, gidip bir talant altınını toprağa gömdüm. İşte talantın, olduğu gibi duruyor.’ “Efendisi onu yanıtladı: ‘Ey kötü ve aylak köle! Ekmediğim yerden biçtiğimi, saçmadığım yerden devşirdiğimi bildiğine göre, paramı bankaya yatırman gerekirdi. Geri gelince, benim olanı faiziyle birlikte çekerdim. Şimdi bu adamdan o talantı alın ve on talantı olana verin. Çünkü malı olan herkese daha da çok verilecek, hem de artırılacak; ama bir şeyi olmayandan elindeki bile alınacaktır. O yararsız köleyi dışarı karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak.’ ”