LUKA 8:10-17
LUKA 8:9-17 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
İsa, bu benzetmenin anlamını kendisinden soran öğrencilerine, “Tanrı Egemenliği'nin sırlarını bilme ayrıcalığı size verildi” dedi. “Ama başkalarına benzetmelerle sesleniyorum. Öyle ki, ‘Gördükleri halde görmesinler, Duydukları halde anlamasınlar.’ “Benzetmenin anlamı şudur: Tohum Tanrı'nın sözüdür. Yol kenarındakiler sözü işiten kişilerdir. Ama sonra İblis gelir, inanıp kurtulmasınlar diye sözü yüreklerinden alır götürür. Kayalık yere düşenler, işittikleri sözü sevinçle kabul eden, ama kök salamadıkları için ancak bir süre inanan kişilerdir. Böyleleri denendikleri zaman imandan dönerler. Dikenler arasına düşenler, sözü işiten ama zamanla yaşamın kaygıları, zenginlikleri ve zevkleri içinde boğulan, dolayısıyla olgun ürün vermeyenlerdir. İyi toprağa düşenler ise, sözü işitince onu iyi ve sağlam bir yürekte saklayanlardır. Bunlar sabırla dayanarak ürün verirler.” “Hiç kimse kandil yakıp bunu bir kapla örtmez, ya da yatağın altına koymaz. Tersine, içeri girenler ışığı görsünler diye onu kandilliğe koyar. Çünkü açığa çıkarılmayacak gizli hiçbir şey yok; bilinmeyecek, aydınlığa çıkmayacak saklı hiçbir şey yoktur.
LUKA 8:10-17 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
İsa da dedi: Allahın melekûtu sırlarını bilmek size verilmiştir, başkalarına ise, mesellerle söylenir; ta ki, bakıp görmesinler, ve işitip anlamasınlar. Mesel ise, şudur: Tohum, Allahın sözüdür. Yol kenarında olanlar şunlardır ki, işitirler, sonra İblis gelir, ve iman ederek kurtuluşa ermesinler diye, sözü onların yüreğinden alıp götürür. Kaya üzerindekiler ise, işittikleri zaman, sözü sevinçle kabul edenlerdir, onların kökleri yoktur, bir müddet iman ederler ve deneme vaktinde saparlar. Dikenler arasına düşen ise, şunlardır ki, işitirler, ve gidip bu hayatın kaygıları, zenginliği, zevklerile boğulurlar, ve olgun semere vermezler. İyi toprakta olan şunlardır ki, sözü dinliyip sadık ve iyi yürekte tutarlar ve sabırla semere verirler. Hiç kimse ışığı yakıp bir kap ile onu örtmez, veya bir yatak altına komaz; fakat girenler aydınlığı görsünler diye onu bir şamdana kor. Çünkü belli olmıyacak gizli bir şey yoktur, bilinmiyecek ve aydınlığa çıkmıyacak saklı bir şey yoktur.
LUKA 8:10-17 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
İsa, “Tanrı'nın Hükümranlığı'na ilişkin gizleri bilmek sizlere verilmiştir” dedi, “Geri kalanlara ise simgesel öykülerle anlatılmaktadır. Öyle ki, “ ‘Bakarken görmesinler, Duyarken anlamasınlar.’ ” “Simgesel öykünün anlamı şudur: Tohum Tanrı'nın sözüdür. Yol kenarındakiler onu işitenlerdir. Ama ardından iblis gelir, inanıp kurtulmasınlar diye sözü yüreklerinden alır götürür. Kayalıktakiler işitince sözü sevinçle benimseyenlerdir. Ancak kökleri olmadığından, bir süre için inanırlar ve denenme anında bırakıp giderler. Dikenlere düşene gelince, bunlar sözü işitenlerdir. Ama sağa sola koşarken yaşamın kaygıları, zenginlikleri, zevk ve eğlenceleri onları boğar; olgun ürün vermezler. Verimli toprağa ekilenlerse, sözü duyup iyi ve sağlıklı yüreklerinde saklayanlar ve katlanışla ürün getirenlerdir.” “Hiç kimse ışık yakıp onu bir kapla gizlemez, ya da yatağın altına koymaz. Tam tersine, içeri girenler görsün diye ışığı şamdana koyar. Açıklanmayacak gizli hiçbir şey yoktur. Ne de öğrenilmeyecek ve açığa çıkarılmayacak gizli bir sır vardır.