LUKA 23:1-49
LUKA 23:1-49 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sonra bütün kurul üyeleri kalkıp İsa'yı Pilatus'a götürdüler. O'nu şöyle suçlamaya başladılar: “Bu adamın ulusumuzu yoldan saptırdığını gördük. Sezar'a vergi ödenmesine engel oluyor, kendisinin de Mesih, yani bir kral olduğunu söylüyor.” Pilatus İsa'ya, “Sen Yahudiler'in Kralı mısın?” diye sordu. İsa, “Söylediğin gibidir” yanıtını verdi. Pilatus, başkâhinlerle halka, “Bu adamda hiçbir suç görmüyorum” dedi. Ama onlar üstelediler: “Yahudiye'nin her tarafında öğretisini yayarak halkı kışkırtıyor; Celile'den başlayıp ta buraya kadar geldi” dediler. Pilatus bunu duyunca, “Bu adam Celileli mi?” diye sordu. İsa'nın, Hirodes'in yönetimindeki bölgeden geldiğini öğrenince, kendisini o sırada Yeruşalim'de bulunan Hirodes'e gönderdi. Hirodes İsa'yı görünce çok sevindi. O'na ilişkin haberleri duyduğu için çoktandır O'nu görmek istiyor, gerçekleştireceği bir belirtiye tanık olmayı umuyordu. O'na birçok soru sordu, ama O hiç karşılık vermedi. Orada duran başkâhinlerle din bilginleri, İsa'yı ağır bir dille suçladılar. Hirodes de askerleriyle birlikte O'nu aşağılayıp alay etti. O'na gösterişli bir kaftan giydirip Pilatus'a geri gönderdi. Bu olaydan önce birbirine düşman olan Hirodes'le Pilatus, o gün dost oldular. Pilatus, başkâhinleri, yöneticileri ve halkı toplayarak onlara, “Siz bu adamı bana, halkı saptırıyor diye getirdiniz” dedi. “Oysa ben bu adamı sizin önünüzde sorguya çektim ve kendisinde öne sürdüğünüz suçlardan hiçbirini bulmadım. Hirodes de bulmamış olmalı ki, O'nu bize geri gönderdi. Görüyorsunuz, ölüm cezasını gerektiren hiçbir şey yapmadı. Bu nedenle ben O'nu dövdürüp salıvereceğim.” Ama onlar hep bir ağızdan, “Yok et bu adamı, bize Barabba'yı salıver!” diye bağırdılar. Barabba, kentte çıkan bir ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmıştı. İsa'yı salıvermek isteyen Pilatus onlara yeniden seslendi. Onlar ise, “O'nu çarmıha ger, çarmıha ger!” diye bağrışıp durdular. Pilatus üçüncü kez, “Bu adam ne kötülük yaptı ki?” dedi. “Ölüm cezasını gerektirecek hiçbir suç bulmadım O'nda. Bu nedenle O'nu dövdürüp salıvereceğim.” Ne var ki onlar, yüksek sesle bağrışarak İsa'nın çarmıha gerilmesi için direttiler. Sonunda bağırışları baskın çıktı ve Pilatus, onların isteğinin yerine getirilmesine karar verdi. İstedikleri kişiyi, ayaklanmaya katılmak ve adam öldürmekten hapse atılan kişiyi salıverdi. İsa'yı ise onların isteğine bıraktı. Askerler İsa'yı götürürken, kırdan gelmekte olan Simun adında Kireneli bir adamı yakaladılar, çarmıhı sırtına yükleyip İsa'nın arkasından yürüttüler. Büyük bir halk topluluğu da İsa'nın ardından gidiyordu. Aralarında İsa için dövünüp ağıt yakan kadınlar vardı. İsa bu kadınlara dönerek, “Ey Yeruşalim kızları, benim için ağlamayın” dedi. “Kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın. Çünkü öyle günler gelecek ki, ‘Kısır kadınlara, hiç doğurmamış rahimlere, emzirmemiş memelere ne mutlu!’ diyecekler. O zaman dağlara, ‘Üzerimize düşün!’ ve tepelere, ‘Bizi örtün!’ diyecekler. Çünkü yaş ağaca böyle yaparlarsa, kuruya neler olacaktır?” İsa'yla birlikte idam edilmek üzere ayrıca iki suçlu da götürülüyordu. Kafatası denilen yere vardıklarında İsa'yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler. İsa, “Baba, onları bağışla” dedi. “Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.” O'nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura çektiler. Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler İsa'yla alay ederek, “Başkalarını kurtardı; eğer Tanrı'nın Mesihi, Tanrı'nın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın” diyorlardı. Askerler de yaklaşıp İsa'yla eğlendiler. O'na ekşi şarap sunarak, “Sen Yahudiler'in Kralı'ysan, kurtar kendini!” dediler. Başının üzerinde şu yafta vardı: YAHUDİLER'İN KRALI BUDUR Çarmıha asılan suçlulardan biri, “Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!” diye küfretti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. “Sende Tanrı korkusu da mı yok?” diye karşılık verdi. “Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı.” Sonra, “Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an” dedi. İsa ona, “Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın” dedi. Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. Tapınaktaki perde ortasından yırtıldı. İsa yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” diye seslendi. Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi. Olanları gören yüzbaşı, “Bu adam gerçekten doğru biriydi” diyerek Tanrı'yı yüceltmeye başladı. Olayı seyretmek için biriken halkın tümü olup bitenleri görünce göğüslerini döve döve geri döndüler. Ama İsa'nın bütün tanıdıkları ve Celile'den O'nun ardından gelen kadınlar uzakta durmuş, olanları seyrediyorlardı.
LUKA 23:1-49 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Orada toplananların hepsi kalkıp İsa'yı Pilatus'a götürdü. O'nu suçlamaya başladılar. “Bu adamı ulusumuzu yoldan saptırırken yakaladık” dediler, “Sezar'a vergi ödememizi önlüyor, kendisinin Mesih olduğunu söylüyor, krallık taslıyor.” Pilatus İsa'ya sordu: “Sen Yahudiler'in Kralı mısın?” İsa, “Söylediğin gibidir” diye yanıtladı. Pilatus başkâhinlere ve halka, “Ben bu adamda hiçbir suç bulmuyorum” dedi. Ama onlar üstelediler: “Halkı karıştırıyor. Yahudiye'nin bir ucundan öbür ucuna öğretişini yayıyor. Galile'den başladı, bu kente kadar geldi.” Pilatus bunu duyunca, O'nun Galileli olup olmadığını sordu. Herodes'in yetkili bulunduğu bölgeden geldiğini öğrenince de O'nu Herodes'e gönderdi. O günlerde Herodes Yeruşalim'deydi, İsa'yı görünce çok sevindi. Çünkü onun için söylenenleri duymuştu. Uzun süredir O'nu görmek istiyor, bir belirti göstermesine tanık olmayı umuyordu. İsa'ya bir sürü soru sordu. Ama O hiç yanıt vermedi. Başkâhinlerle dinsel yorumcular orada durmuş, sert sözlerle İsa'yı suçluyorlardı. Herodes'le askerleri de O'nu küçümseyerek alaya aldılar. Herodes O'nu parlak bir giysiyle kuşatıp Pilatus'a geri gönderdi. Daha önce birbirlerinin düşmanı olan Herodes'le Pilatus o gün birbirleriyle dost oldular. Pilatus başkâhinlerle yöneticileri ve halkı bir araya çağırdı. Kendilerine şöyle dedi: “Bu adamı halkı yoldan saptırıyor suçlamasıyla bana getirdiniz. Ben de O'nu önünüzde sorguya çektim. Ama öne sürdüğünüz suçlardan hiçbirini bulamadım kendisinde. Herodes de bir suç bulamadı. Bakınız, O'nu bize geri gönderdi. O'nun ölümü gerektirecek hiçbir suç işlemediği ortadadır. Bu nedenle, O'nu dövüp salıvereceğim.” (Her bayram Pilatus onlara bir suçluyu salıvermek zorundaydı.) Ama tümü bir ağızdan bağırıyordu: “O'nu ortadan kaldır! Bize Bar Abbas'ı salıver!” Bar Abbas kentte başgösteren bir ayaklanma yüzünden cezaevine atılmıştı. Üstelik adam da öldürmüştü. Pilatus İsa'yı salıvermek istediğinden, onlarla bir kez daha konuştu. Ama, “O'nu çarmıha ger, çarmıha ger!” diye avaz avaz bağırdılar. Pilatus üçüncü kez sordu: “Neden? Ne kötülük yaptı ki? Kendisinde ölümü gerektirecek bir suç bulamadım. Bu nedenle, O'nu dövüp salıvereceğim.” Ama onlar direttiler. Yüksek sesle bağırarak O'nu çarmıha germesini istediler. Sesleriyle baskın çıktılar. Bunun üzerine Pilatus isteklerinin uygulanması için karar çıkardı. İstedikleri adamı, başkaldırmaktan ve adam öldürmekten cezaevine atılan adamı salıverdi. İsa'yı da ellerine teslim etti. İsa'yı götürürlerken, Kireneli Simun adında bir adam çiftlikten dönüyordu. Onu tuttular; İsa'nın ardından taşısın diye haçı sırtına yüklediler. Halktan büyük bir topluluk ve O'nun için ağlayıp dövünen kadınlar kendisini izliyordu. İsa kadınlara dönüp, “Yeruşalim kızları!” dedi, “Benim için gözyaşı dökmeyin. Kendiniz için ve çocuklarınız için gözyaşı dökün. Çünkü, ‘Kısırlara, hiç çocuk doğurmamış rahimlere, hiç süt emzirmemiş memelere ne mutlu!’ diyecekleri günler işte geliyor. “O zaman dağlara, ‘Üzerimize kapanın’ tepelere, ‘Bizi örtün’ demeye başlayacaklar. Çünkü ağaç yaşken bunu yapanlar, kuru ağaca ne yapmazlar?” İdam edilmek üzere İsa'nın yanısıra başka iki kişi –iki katil– de götürüyorlardı. Kafatası denilen yere varınca, O'nu ve biri sağda, öbürü solda olarak katilleri çarmıha gerdiler. İsa, “Baba, onları bağışla” dedi, “Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.” “Kura çektiler, O'nun giysilerini aralarında paylaştılar.” Halk durmuş seyrediyordu. Yöneticiler alay ederek şöyle diyorlardı: “Başkalarını kurtardı. Eğer gerçekten Tanrı'nın Mesihi, seçilmiş kişisiyse kendini kurtarsın bakalım!” Askerler de yaklaşıp sirke vererek O'nunla alay ettiler. “Eğer Yahudiler'in kralıysan kendini kurtar!” diye laf atıyorlardı. İsa'nın başının üzerinde şu yazı asılıydı: YAHUDİLER'İN KRALI BUDUR. Asılmış katillerden biri O'nu aşağılıyordu: “Mesih değil misin sen? Kendini de, bizi de kurtar!” Ama öbürü onu kınadı. “Senin Tanrı'dan korkun yok mu?” dedi, “Kendin de aynı yargıyla ceza görmektesin. Bizimki hak edilmiş cezadır. Yaptıklarımıza yaraşan karşılığı alıyoruz. Ama O hiçbir yolsuz iş yapmadı.” Sonra, “Ey İsa!” dedi, “Hükümranlığına girdiğinde beni anımsa!” İsa ona, “Doğrusu sana derim ki, bugün benimle birlikte cennette olacaksın” dedi. Öğleyin yaklaşık on ikiden on beşe dek tüm ülkeyi karanlık kapladı. Güneş tutuldu. Tapınağın iç bölümünü ayıran perde ortadan yırtıldı. İsa yüksek sesle bağırdı: “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” Bunu dedikten sonra ruhunu teslim etti. Olayı gören yüzbaşı Tanrı'yı yücelterek, “Bu adam gerçekten doğru biriydi” dedi. Olayı görmek için oraya biriken kalabalığın tümü olup biteni görünce göğüslerini döverek geri döndü. İsa'nın bütün tanıdıkları ve kendisiyle birlikte Galile'den gelmiş olan kadınlar da uzakta durup olaylara tanık oldular.