LUKA 20:20-40
LUKA 20:20-40 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
İsa'yı dikkatle gözlüyorlardı. O'na, kendilerine dürüst süsü veren muhbirler gönderdiler. O'nu, söyleyeceği bir sözle tuzağa düşürmek ve böylelikle valinin yetki ve yargısına teslim etmek istiyorlardı. Muhbirler O'na, “Öğretmenimiz, senin doğru olanı söyleyip öğrettiğini, insanlar arasında ayrım yapmaksızın Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar'a vergi vermemiz Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi?” diye sordular. Onların hilesini anlayan İsa, “Bana bir dinar gösterin” dedi. “Üzerindeki resim ve yazı kimin?” “Sezar'ın” dediler. O da, “Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin” dedi. İsa'yı, halkın önünde söylediği sözlerle tuzağa düşüremediler. Verdiği yanıta şaşarak susup kaldılar. Ölümden sonra dirilişi yadsıyan Sadukiler'den bazıları İsa'ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adamın evli kardeşi çocuksuz ölürse, adam ölenin karısını alıp soyunu sürdürsün.’ Yedi kardeş vardı. Birincisi kendine bir eş aldı, ama çocuksuz öldü. İkincisi de, üçüncüsü de kadını aldı; böylece kardeşlerin yedisi de çocuk bırakmadan öldü. Son olarak kadın da öldü. Buna göre, diriliş günü kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi.” İsa onlara şöyle dedi: “Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler. Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler ne evlenir, ne evlendirilir. Bir daha ölmeleri de söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler ve dirilişin çocukları olarak Tanrı'nın çocuklarıdırlar. Musa bile alevlenen çalıyla ilgili bölümde Rab için, ‘İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı’ deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı'dır. Çünkü O'na göre bütün insanlar diridir.” Artık O'na başka soru sormaya cesaret edemeyen din bilginlerinden bazıları, “Öğretmenimiz, güzel konuştun” dediler.
LUKA 20:20-40 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Ve onu göz altına aldılar, ve onu sözü ile tutsunlar da valinin hükmüne ve salâhiyetine versinler diye, kendilerini salih gösteren çaşıtlar gönderdiler. Onlar: Muallim, biz senin doğrulukla söylediğini ve öğrettiğini biliyoruz, hiç kimsenin şahsına bakmazsın, fakat Allahın yolunu doğrulukla öğretiyorsun; bizim için Kaysere vergi vermek caiz mi, yahut değil mi? diye ondan sordular. Fakat İsa onların kurnazlığını anladı, ve kendilerine dedi: Bana bir dinar gösterin. Ondaki suret ve yazı kimindir? Onlar: Kayserin, dediler. İsa da onlara dedi: Öyle ise, Kayserin şeylerini Kaysere, ve Allahın şeylerini Allaha ödeyin. Onlar halkın önünde bu sözü ona karşı kullanamadılar; onun cevabına şaştılar, ve sustular. Kıyamet yoktur diyen Sadukilerden bazıları gelip ondan sordular: Ey Muallim, Musa bize yazmıştır: Eğer bir adamın kardeşi evli olarak ölür, ve çocuksuz olursa, kardeşi onun karısını alıp kardeşine zürriyet yetiştirsin. Şimdi yedi kardeş vardı; birincisi bir karı aldı, ve çocuğu olmadan öldü. İkincisi ve üçüncüsü de o kadını aldı; ve böylece yedisi de çocuk bırakmadan öldüler. Ondan sonra kadın da öldü. Öyle ise, kıyamette kadın bunlardan hangisinin karısı olacaktır? çünkü yedisi de onu aldılar. İsa da onlara dedi: Bu dünyanın çocukları evlenirler, ve kocaya verilirler; fakat o dünyaya ve ölülerden kıyama erişmeğe lâyık sayılanlar, ne evlenirler, ne de kocaya verilirler; çünkü bir daha ölemezler; çünkü onlar meleklerle birdirler; ve kıyamet oğulları olduklarından, Allah oğullarıdırlar. Fakat Musa da Çalı fıkrasında Rabbi: “İbrahimin Allahı, İshakın Allahı ve Yakubun Allahı,” diye çağırarak, ölülerin kıyam ettiklerini gösterdi. İmdi o, ölülerin değil, ancak yaşıyanların Allahıdır, zira hepsi ona diridirler. Ve yazıcılardan bazıları cevap verip dediler: Muallim, sen iyi dedin. Çünkü artık ona hiç sual sormağa cesaret etmiyorlardı.
LUKA 20:20-40 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
İsa'yı gözlemeye başladılar. O'nu kendi sözüyle tuzağa düşürmek istiyorlardı. Sözde doğru kişiler gibi davranan, ama gerçekte O'nu valinin yetkisine ve yargılamasına teslim etmeyi amaçlayan casuslar gönderdiler. Bunlar O'na, “Ey Öğretmen, doğru konuştuğunu ve öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz” dediler, “Tam tersine, gerçekten Tanrı yolunu öğretiyorsun. Söyle bize: Sezar'a vergi ödemek bizim için yasal mı, yoksa değil mi?” İsa onların kurnazlığını bildiğinden şöyle dedi: “Bana bir dinar gösterin. Bunun üzerindeki yüz ve yazı kimindir?” Onlar, “Sezar'ın!” diye yanıtladılar. Bunun üzerine İsa, “Öyleyse” dedi, “Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin.” Halkın önünde O'nu kendi sözüyle tuzağa düşüremediler. Verdiği yanıta şaşarak susup kaldılar. Ölülerin dirilişine inanmayan Sadukiler'den bazıları yaklaşıp İsa'ya bir soru sordular: “Ey Öğretmen, Musa bize buyurmuştur ki, evli bir adam çocuğu olmadan ölürse, kardeşi dul kalan kadınla evlenmeli, böylelikle kardeşine soy yetiştirmeli. “Yedi kardeş vardı. Birincisi bir kadınla evlenip çocuksuz öldü. İkincisi de, üçüncüsü de onunla evlendi. Aynı biçimde yedisi de çocuk bırakmadan öldü. Sonunda kadın da öldü. Ölüler dirildiğinde bu kadın hangisinin karısı olacak? Öyle ya, yedisi de onunla evlendi.” İsa şöyle yanıtladı: “Bu çağın insanları evlenirler de, evlendirilirler de. Ama o çağa ve ölüler arasından dirilmeye yaraşır görülenler ne evlenirler, ne de evlendirilirler. Çünkü artık ölüm nedir bilmezler. Onlar meleklere benzerler ve diriliş çocukları olmaları nedeniyle Tanrı'nın çocuklarıdır. Kaldı ki, ölülerin dirilişini Musa'nın kendisi, yanan çalıyla ilgili bölümde belirtti. Orada Rab için İbrahim'in, İshak'ın ve Yakup'un Tanrısı diyor. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı'dır. Çünkü herkes O'nun için yaşar.” Dinsel yorumcuların bazısı, “Öğretmen, doğru söyledin” diye yanıtladılar. Bundan sonra kendisine hiçbir şey sormaya cesaret etmediler.