LUKA 17:4-37

LUKA 17:4-37 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın.” Elçiler Rab'be, “İmanımızı artır!” dediler. Rab şöyle dedi: “Bir hardal tanesi kadar imanınız olsa, şu dut ağacına, ‘Kökünden sökül ve denizin içine dikil’ dersiniz, o da sözünüzü dinler. “Hanginizin çift süren ya da çobanlık eden bir kölesi olur da, tarladan dönüşünde ona, ‘Çabuk gel, sofraya otur’ der? Tersine ona, ‘Yemeğimi hazırla, kuşağını bağla, ben yiyip içerken bana hizmet et. Sonra sen yiyip içersin’ demez mi? Verdiği buyrukları yerine getirdi diye köleye teşekkür eder mi? Siz de böylece, size verilen buyrukların hepsini yerine getirdikten sonra, ‘Biz değersiz kullarız; sadece yapmamız gerekeni yaptık’ deyin.” Yeruşalim'e doğru yoluna devam eden İsa, Samiriye ile Celile arasındaki sınır bölgesinden geçiyordu. Köyün birine girerken O'nu cüzamlı on adam karşıladı. Bunlar uzakta durarak, “İsa, Efendimiz, halimize acı!” diye seslendiler. İsa onları görünce, “Gidin, kâhinlere görünün” dedi. Adamlar yolda giderken cüzamdan temizlendiler. Onlardan biri, iyileştiğini görünce yüksek sesle Tanrı'yı yücelterek geri döndü, yüzüstü İsa'nın ayaklarına kapanıp O'na teşekkür etti. Bu adam Samiriyeli'ydi. İsa, “İyileşenler on kişi değil miydi?” diye sordu. “Öbür dokuzu nerede? Tanrı'yı yüceltmek için bu yabancıdan başka geri dönen olmadı mı?” Sonra adama, “Ayağa kalk, git” dedi. “İmanın seni kurtardı.” Ferisiler İsa'ya, “Tanrı'nın Egemenliği ne zaman gelecek?” diye sordular. İsa onlara şöyle yanıt verdi: “Tanrı'nın Egemenliği göze görünür bir şekilde gelmez. İnsanlar da, ‘İşte burada’ ya da, ‘İşte şurada’ demeyecekler. Çünkü Tanrı'nın Egemenliği aranızdadır.” İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Öyle günler gelecek ki, İnsanoğlu'nun günlerinden birini görmeyi özleyeceksiniz, ama görmeyeceksiniz. İnsanlar size, ‘İşte orada’, ‘İşte burada’ diyecekler. Gitmeyin, onların arkasından koşmayın. Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu kendi gününde öyle olacaktır. Ama önce O'nun çok acı çekmesi ve bu kuşak tarafından reddedilmesi gerekir. “Nuh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun günlerinde de öyle olacak. Nuh'un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti. Lut'un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut'un Sodom'dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti. “İnsanoğlu'nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır. O gün damda olan, evdeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan da geri dönmesin. Lut'un karısına olanları hatırlayın! Canını esirgemek isteyen onu yitirecek. Canını yitiren ise onu yaşatacaktır. Size şunu söyleyeyim, o gece aynı yatakta olan iki kişiden biri alınacak, öbürü bırakılacak. Birlikte buğday öğüten iki kadından biri alınacak, öbürü bırakılacak.” Onlar İsa'ya, “Bu olaylar nerede olacak, Rab?” diye sordular. O da onlara, “Leş neredeyse, akbabalar da oraya üşüşecek” dedi.

LUKA 17:4-37 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Eğer bir günde sana karşı yedi kez günah işler ve yedi kez yanına gelip, ‘Ben tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlamak zorundasın.” Haberciler Rab'be, “İmanımızı artır” dediler. Rab şöyle yanıtladı: “Hardal tohumu kadar imanınız olsa, şu karadut ağacına, ‘Kökünden sökül ve denize kök sal’ deseniz buyruğunuza uyardı. “Sizlerden birinin çift süren ya da sürüleri güden bir kölesi olduğunu varsayalım. Tarladan eve döndüğünde ona, ‘Hemen gel, sofraya otur’ mu dersiniz? Yoksa, ‘Yiyeceğimi hazırla, önlüğünü bağla, yiyip içinceye dek bana hizmet et, ondan sonra da kendin ye iç!’ mi dersiniz? Köle kendisine buyrulanı yaptığı için, efendi ona teşekkür borçlu mudur? Sizin durumunuz da tıpkı bunun gibidir. Buyrulan her şeyi yaptığınızda, ‘Biz yararsız kullarız’ deyin, ‘Yalnızca yapmamız gerekeni yaptık.’ ” İsa Yeruşalim'e giderken Samiriye ve Galile bölgelerinden geçiyordu. Bir kasabaya girdiğinde, O'nu on cüzamlı karşıladı. Uzakta durarak yüksek sesle dileklerini bildirdiler: “İsa! Efendimiz! Bize acı!” İsa onları görünce, “Gidin kendinizi kâhinlere gösterin” dedi. Cüzamlılar yolda giderken paklandılar. İçlerinden biri iyi olduğunu anlayınca, yüksek sesle Tanrı'yı yücelterek geri döndü. Yüzüstü İsa'nın ayaklarına kapandı. O'na teşekkür etti. Adam Samiriyeli'ydi. İsa, “İyileşenler on kişi değil miydi?” diye sordu, “Öbür dokuzu nerede? Bu yabancıdan başka Tanrı'yı yüceltmek için geri gelen olmadı mı?” Sonra adama, “Kalk, yoluna koyul” dedi, “İmanın seni kurtardı.” Ferisiler, “Tanrı'nın Hükümranlığı ne zaman gelecek?” yolunda bir soru sordular. İsa onları şöyle yanıtladı: “Tanrı'nın Hükümranlığı gözle görülebilir biçimde gelmez. Ne de insanlar, ‘Bak, burada’ ya da, ‘Orada’ derler. İşte Tanrı'nın Hükümranlığı içinizdedir.” İsa öğrencilere, “İnsanoğlu'nun günlerinden birini görmek için özlem duyacağınız dönem geliyor” dedi, “Ama görmeyeceksiniz. Size, ‘Bak, orada; bak, burada’ diyecekler. Sakın gidip aramayın! Çünkü şimşek çakınca bir uçtan öbür uca tüm gökyüzünü nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu da (kendi gününde) tıpkı bunun gibi olacaktır. Ne var ki, ilkin O'nun pek çok işkence çekmesi ve bu kuşakça yadsınması gerekiyor. Nuh'un günlerinde durum ne idiyse, İnsanoğlu'nun günlerinde de öyle olacak. Nuh'un gemiye girdiği güne dek herkes yiyor, içiyor, evleniyor, evlendiriliyordu. Sonra tufan gelip tümünü yok etti. “Lut'un günlerinde de durum buydu. Herkes yiyor, içiyor, satın alıyor, satıyor, ekiyor, yapılar kuruyordu. Lut'un Sodom'u bırakıp gittiği gün gökten ateşle kükürt yağdı ve tümünü yok etti. İnsanoğlu'nun açıklanacağı gün de durum tıpkı bunun gibi olacak. “O gün damda olup da malları evde bulunan, onları almaya inmesin. Bunun gibi, tarladaki de geri dönmesin. Lut'un karısını anımsayın. Canını kurtarmaya çalışan herkes onu yitirecektir; ama yitiren onu koruyacaktır. “Size diyorum ki, o gece bir yatakta iki kişi olacak; biri alınacak, öbürü bırakılacak. Değirmende birlikte buğday öğüten iki kadın olacak; biri alınacak, öbürü bırakılacak. (Tarlada iki kişi olacak; biri alınacak, öbürü bırakılacak.)” Öğrenciler, “Nerede, ya Rab?” diye sordular. İsa, “Leş neredeyse, akbabalar da orada toplanacak” dedi.