LUKA 16:1-14
LUKA 16:1-14 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
İsa öğrencilerine şunları da anlattı: “Zengin bir adamın bir kâhyası vardı. Kâhya, efendisinin mallarını çarçur ediyor diye efendisine ihbar edildi. Efendisi kâhyayı çağırıp ona, ‘Nedir bu senin hakkında duyduklarım? Kâhyalığının hesabını ver. Çünkü sen artık kâhyalık edemezsin’ dedi. “Kâhya kendi kendine, ‘Ne yapacağım ben?’ dedi. ‘Efendim kâhyalığı elimden alıyor. Toprak kazmaya gücüm yetmez, dilenmekten utanırım. Kâhyalıktan kovulduğum zaman başkaları beni evlerine kabul etsinler diye ne yapacağımı biliyorum.’ “Böylelikle efendisine borcu olanların hepsini tek tek yanına çağırdı. Birincisine, ‘Efendime ne kadar borcun var?’ dedi. “Adam, ‘Yüz ölçek zeytinyağı’ karşılığını verdi. “Kâhya ona, ‘Borç senedini al ve hemen otur, elli ölçek diye yaz’ dedi. “Sonra bir başkasına, ‘Senin borcun ne kadar?’ dedi. “ ‘Yüz ölçek buğday’ dedi öteki. “Ona da, ‘Borç senedini al, seksen ölçek diye yaz’ dedi. “Efendisi, dürüst olmayan kâhyayı, akıllıca davrandığı için övdü. Gerçekten bu çağın insanları, kendilerine benzer kişilerle ilişkilerinde, ışıkta yürüyenlerden daha akıllı oluyorlar. Size şunu söyleyeyim, dünyanın aldatıcı servetini kendinize dost edinmek için kullanın ki, bu servet yok olunca sizi sonsuza dek kalacak konutlara kabul etsinler.” “En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey verir? “Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem paraya kulluk edemezsiniz.” Parayı seven Ferisiler bütün bu sözleri duyunca İsa'yla alay etmeye başladılar.
LUKA 16:1-14 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
İ SA şakirtlerine dahi dedi: Zengin bir adamın bir kâhyası vardı; ve efendisine malını israf ediyor diye onun için şikâyet ettiler. Ve o, kâhyayı çağırıp kendisine dedi: Senin hakkında bu işittiğim nedir? Kâhyalığının hesabını ver; çünkü artık sen kâhyalık edemezsin. Ve kâhya içinden dedi: Efendim kâhyalığı benden alıyor; ne yapayım? Toprak kazmağa gücüm yetmez; dilenmekten utanırım. Kâhyalıktan çıkarıldığım zaman, beni kendi evlerine kabul etsinler diye ne yapacağımı buldum. Ve efendisine borçlu olanlardan her birini yanına çağırıp, birincisine dedi: Efendime ne kadar borçlusun? Ve o: Yüz bat zeytin yağı, dedi. Kâhya ona dedi: Senedini al, çabuk oturup elli yaz. O zaman bir başkasına: Sen ne kadar borçlusun? dedi. Ve o: Yüz kor buğday, dedi. Kâhya ona: Senedini al, ve seksen yaz, dedi. Efendisi sadakatsiz kâhyayı methetti; çünkü akıllıca davranmıştı; çünkü bu zamanın oğulları kendi nesline karşı nurun oğullarından daha akıllıdır. Ve ben size diyorum: Haksızlık mammonu ile kendinize dostlar edinin de, o tükendiği zaman, sizi ebedî meskenlere kabul etsinler. En azda sadık olan çokta dahi sadıktır; en azda sadakatsiz olan çokta dahi sadakatsizdir. İmdi haksız mammonda sadık olmadığınız halde, gerçek serveti size kim emniyet eder? Başkasının şeylerinde sadık olmadığınız halde, kendinizin olanı size kim verir? Hiç bir hizmetçi iki efendiye hizmet edemez; çünkü ya birinden nefret eder, ötekini sever; yahut birini tutar, ötekini hor görür. Siz Allaha ve mammona hizmet edemezsiniz. Ve Ferisiler, ki parayı severler, bunların hepsini işitip İsa ile eğleniyorlardı.
LUKA 16:1-14 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
İsa öğrencilerine şunları da anlattı: “Varlıklı birinin bir kâhyası vardı. Kâhya onun mallarını çarçur ediyor diye bir suçlama erişti kulağına. Onu yanına çağırdı, ‘Senin için bu duyduklarım nedir?’ diye sordu, ‘Kâhyalığının hesabını ver bakalım. Bundan böyle kâhyalık yapamazsın!’ “Kâhya içinden, ‘Şimdi ne yapacağım?’ dedi, ‘İşte efendim kâhyalığı benden alıyor. Toprağı kazacak gücüm yok. Dilenmekten utanırım. Ne yapacağımı biliyorum; öyle ki kâhyalıktan atıldığımda insanlar beni evlerine alsınlar.’ “Sonra efendisine borçlu olanları teker teker yanına çağırdı. Birincisine, ‘Efendime borcun ne kadar?’ diye sordu. Adam, ‘Yüz ölçek zeytinyağı’ diye yanıtladı. Kâhya, ‘Şu borç senedini al’ dedi, ‘Hemen otur şuraya, elli ölçek yaz!’ Ardından öbürüne sordu: ‘Borcun ne kadar?’ O da, ‘Yüz ölçek buğday’ diye yanıtladı. Kâhya, ‘Şu borç senedini al, seksen ölçek yaz!’ dedi. “Efendisi aldatıcı kâhyayı akıllıca davrandığı için övdü. Çünkü şimdiki çağın insanları kendi benzerleriyle alışverişlerinde ışık oğullarından daha akıllıdırlar. Size derim ki, haksız zenginlik ilahını kullanarak dostlar edinin. O tükenince, sizi sonsuz barınaklara alsınlar. Az şeyde güvenilen kişiye, çok şeyde de güvenilir. Az şeyde haksızlık eden kişi çok şeyde de haksızlık eder. Bu nedenle, eğer haksız zenginlik ilahı konusunda güvenilir değilseniz, gerçek varlık konusunda kim size güvenebilir? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendinizin olanı kim size verir? Hiçbir köle iki efendiye birden kölelik edemez. Çünkü ya birine kin besler, öbürünü sever; ya da birine bağlanır, öbürünü küçümser. Siz de hem Tanrı'ya, hem de zenginlik ilahına kulluk edemezsiniz.” Parayı seven Ferisiler bu sözlerin tümünü dinliyor ve İsa'yla alay ediyordu.