LUKA 15:1-32

LUKA 15:1-32 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Bütün vergi görevlileriyle günahkârlar İsa'yı dinlemek için O'na akın ediyordu. Ferisiler'le din bilginleri ise, “Bu adam günahkârları kabul ediyor, onlarla birlikte yemek yiyor” diye söyleniyorlardı. Bunun üzerine İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: “Sizlerden birinin yüz koyunu olsa ve bunlardan bir tanesini kaybetse, doksan dokuzu bozkırda bırakarak kaybolanı bulana dek onun ardına düşmez mi? Onu bulunca da sevinç içinde omuzlarına alır, evine döner; arkadaşlarını, komşularını çağırıp onlara, ‘Benimle birlikte sevinin, kaybolan koyunumu buldum!’ der. Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde gökte, tövbe eden tek bir günahkâr için, tövbeyi gereksinmeyen doksan dokuz doğru kişi için duyulandan daha büyük sevinç duyulacaktır.” “Ya da on gümüş parası olan bir kadın bunlardan bir tanesini kaybetse, kandil yakıp evi süpürerek parayı bulana dek her tarafı dikkatle aramaz mı? Parayı bulunca da arkadaşlarını, komşularını çağırıp, ‘Benimle birlikte sevinin, kaybettiğim parayı buldum!’ der. Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde Tanrı'nın melekleri de tövbe eden bir tek günahkâr için sevinç duyacaklar.” İsa, “Bir adamın iki oğlu vardı” dedi. “Bunlardan küçüğü babasına, ‘Baba’ dedi, ‘Malından payıma düşeni ver bana.’ Baba da servetini iki oğlu arasında paylaştırdı. “Bundan birkaç gün sonra küçük oğul her şeyini toplayıp uzak bir ülkeye gitti. Orada sefahat içinde bir yaşam sürerek varını yoğunu çarçur etti. Delikanlı her şeyini harcadıktan sonra, o ülkede şiddetli bir kıtlık baş gösterdi, o da yokluk çekmeye başladı. Bunun üzerine gidip o ülkenin vatandaşlarından birinin hizmetine girdi. Adam onu, domuz gütmek üzere otlaklarına yolladı. Delikanlı, domuzların yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmaya can atıyordu. Ama hiç kimse ona bir şey vermedi. “Aklı başına gelince şöyle dedi: ‘Babamın nice işçisinin fazlasıyla yiyeceği var, bense burada açlıktan ölüyorum. Kalkıp babamın yanına döneceğim, ona, Baba diyeceğim, Tanrı'ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim. Beni işçilerinden biri gibi kabul et.’ “Böylece kalkıp babasının yanına döndü. Kendisi daha uzaktayken babası onu gördü, ona acıdı, koşup boynuna sarıldı ve onu öptü. Oğlu ona, ‘Baba’ dedi, ‘Tanrı'ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.’ “Babası ise kölelerine, ‘Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona giydirin!’ dedi. ‘Parmağına yüzük takın, ayaklarına çarık giydirin! Besili danayı getirip kesin, yiyelim, eğlenelim. Çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu.’ Böylece eğlenmeye başladılar. “Babanın büyük oğlu ise tarladaydı. Gelip eve yaklaştığında çalgı ve oyun seslerini duydu. Uşaklardan birini yanına çağırıp, ‘Ne oluyor?’ diye sordu. “O da, ‘Kardeşin geldi, baban da ona sağ salim kavuştuğu için besili danayı kesti’ dedi. “Büyük oğul öfkelendi, içeri girmek istemedi. Babası dışarı çıkıp ona yalvardı. Ama o, babasına şöyle yanıt verdi: ‘Bak, bunca yıl senin için köle gibi çalıştım, hiçbir zaman buyruğundan çıkmadım. Ne var ki sen bana, arkadaşlarımla eğlenmem için hiçbir zaman bir oğlak bile vermedin. Oysa senin malını fahişelerle yiyen şu oğlun eve dönünce, onun için besili danayı kestin.’ “Babası ona, ‘Oğlum, sen her zaman yanımdasın, neyim varsa senindir’ dedi. ‘Ama sevinip eğlenmek gerekiyordu. Çünkü bu kardeşin ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu!’ ”

LUKA 15:1-32 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

B ÜTÜN vergi mültezimleri ile günahkârlar İsayı dinlemek için ona yaklaşıyorlardı. Ferisiler ve yazıcılar: Bu adam günahkârları kabul ediyor, onlarla beraber yiyor, diye mırıldanıyorlardı. İsa onlara şu meseli söyliyerek dedi: Sizden kim, yüz koyunu olup bunlardan birini kaybettiği zaman doksan dokuzunu kırda bırakarak kaybolanı buluncıya kadar, arkasından gitmez? Ve onu bulduğu zaman, sevinerek omuzlarına alır. Eve gelince, dostlarını, komşularını çağırıp onlara der: Benimle beraber sevinin, çünkü kaybolan koyunumu buldum. Size diyorum: Böylece, tövbe eden bir günahkâr için, tövbeye muhtaç olmıyan doksan dokuz salih kimse için olduğundan fazla gökte sevinç olur. Yahut hangi kadının on gümüş parası olur da, birini kaybederse, ışık yakıp evi süpürmez, onu buluncıya kadar, iyice araştırmaz? Ve onu bulunca dost ve komşu kadınları çağırıp der: Benimle beraber sevinin çünkü kaybettiğim parayı buldum. Böylece, size derim: Tövbe eden bir günahkâr için Allahın melekleri önünde sevinç olur. Ve İsa dedi: Bir adamın iki oğlu vardı; bunlardan küçüğü babasına dedi: Baba, malından payıma düşeni bana ver. Ve baba varını onlara pay etti. Bir kaç gün sonra, küçük oğul her şeyi topladı, uzak bir memlekete gitti; ve orada sefahetle yaşıyarak malını telef etti. Ve hepsini sarfettikten sonra, o memlekette büyük bir kıtlık çıktı; ve yoksulluk duymağa başladı. Ve gitti, o memleket ahalisinden birine takıldı; o da kendisini tarlalarına domuz gütmeğe yolladı. Ve çocuk domuzların yedikleri keçi boynuzu ile karnını doyurmak istiyor, ve kimse ona vermiyordu. Kendine geldiği zaman dedi: Babamın işçilerinden ne kadarının artan ekmekleri var, ben ise burada açlıktan helâk oluyorum. Kalkayım, babama gideyim, ve ona diyeyim: Baba, ben göke karşı, ve senin gözünde suç işledim; artık senin oğlun denilmeğe lâyık değilim; beni işçilerinden biri gibi et. Ve kalktı, babasına geldi. Fakat henüz uzakta iken, babası onu görüp acıdı, koştu, boynuna sarıldı ve öptü. Ve oğlu ona dedi: Baba, ben göke karşı, ve senin gözünde suç işledim, ben artık senin oğlun denilmeğe lâyık değilim. Fakat baba hizmetçilerine dedi: En iyi kaftanı çabuk getirin, ona giydirin; parmağına bir yüzük takın, ayaklarına çarık giydirin; ve besili danayı getirip kesin, yiyelim ve eğlenelim; çünkü benim bu oğlum ölmüştü, dirildi; kaybolmuştu, bulundu. Ve onlar eğlenmeğe başladılar. Ve büyük oğlu tarlada idi; eve gelirken yaklaştığı zaman, musiki ve oyun sesleri işitti. Hizmetçilerden birini yanına çağırıp: Bunlar nedir? diye sordu. Hizmetçi de ona dedi: Kardeşin geldi; ve baban besili danayı kesti, çünkü onu sağ salim buldu. Fakat o kızdı, ve içeri girmek istemiyordu; babası dışarı çıktı, ve ona yalvardı. Fakat o cevap verip babasına dedi: İşte, bunca yıldır sana hizmet ediyorum, hiç bir vakit senin emrinden çıkmadım; ve hiç bir vakit dostlarımla eğleneyim diye bana bir oğlak vermedin; fakat senin malını kötü kadınlarla yiyen bu oğlun gelince onun için besili danayı kestin. Ve baba ona dedi: Oğul, sen daima benimle berabersin, ve her nem varsa, senindir. Fakat eğlenmek ve sevinmek gerekti, çünkü senin bu kardeşin ölmüştü, dirildi; kaybolmuştu, bulundu.

LUKA 15:1-32 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Gümrük parası toplayanlarla günahlıların tümü O'nu dinlemek için yaklaşıyorlardı. Ferisiler'le dinsel yorumcular ise, “Bu adam günahlıları yanına alıyor, onlarla birlikte yemek yiyor” diye söyleniyorlardı. İsa şu simgesel öyküyü anlatarak onları yanıtladı: “İçinizden hanginizin yüz koyunu olur da, bunlardan bir tekini kaybedince doksan dokuzunu bozkırda bırakıp buluncaya dek kaybolanın ardından gitmez? Koyunu bulunca da onu omzuna alıp sevinç içinde evine döner. Arkadaşlarını, komşularını çağırarak, ‘Gelin, sevincime katılın’ der, ‘Çünkü kaybolan koyunumu buldum!’ Size derim ki, işte bunun gibi gökte, tövbe eden bir tek günahlı için, tövbe etmeye gereksinmesi olmayan doksan dokuz doğru kişi için duyulduğundan daha çok sevinç duyulur.” “Ya da hangi kadının on gümüş parası olur da birini kaybedince bir lamba yakıp evini süpürmez, onu buluncaya dek aramaz? Parayı bulunca da arkadaşlarını, komşularını çağırıp şöyle der: ‘Gelin, sevincime katılın. Çünkü kaybettiğim gümüş parayı buldum.’ Size derim ki, bunun gibi, tövbe eden bir tek günahlı için Tanrı'nın melekleri önünde sevinç duyulur.” İsa konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir adamın iki oğlu vardı. Bunlardan küçüğü babasına, ‘Baba, varlığından payıma düşeni bana ver’ dedi. O da varlığını onların arasında paylaştırdı. “Aradan çok geçmeden, küçük oğul her şeyini toplayıp uzak bir ülkeye göç etti; orada uçarılıkla dolu bir yaşam sürerek neyi varsa saçtı savurdu. Elindeki her şeyi harcadıktan sonra, ülkeye büyük bir kıtlık geldi. O da yoksunluk çekmeye başladı. Gitti, ülkenin yurttaşlarından birine hizmetkâr oldu. Adam da onu çiftliklerindeki domuzları gütmeye yolladı. Delikanlı domuzların yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmak istediyse de kimse ona bir şey vermedi. “Aklı başına gelince, kendi kendine, ‘Babamın bir sürü işçisinin iyice yiyip doyduktan sonra bile artakalan ekmeği var’ dedi, ‘Oysa ben burada kıtlıktan kırılıyorum. Kalkıp babama gideyim, göğe ve sana karşı günah işledim, baba, diyeyim. Bundan böyle oğlun olmaya yaraşır biri değilim. Bana işçilerinden biri gibi davran!’ “Kalkıp babasının yanına vardı. O daha çok uzaktayken, babası onu görüp acıdı. Koşup boynuna sarıldı, derin özlemle onu öptü. Oğul da ona, ‘Göğe ve sana karşı günah işledim, baba’ dedi, ‘Bundan böyle oğlun olmaya layık değilim.’ “Ama baba hizmetkârlarına şöyle buyruk verdi: ‘Çabuk olun. En seçkin giysiyi getirip ona giydirin. Parmağına yüzük takın. Ayaklarına ayakkabı giydirin. Besili danayı buraya getirip boğazlayın. Yiyelim, eğlenelim. Çünkü bu oğlum ölüydü, şimdi yaşıyor; kaybolmuştu ama bulundu.’ Ardından eğlenmeye başladılar. “Bu arada adamın büyük oğlu çiftlikteydi. Dönerken evine yaklaşınca çalgı ve dans sesleri duydu. Hizmetkârlardan birini çağırıp bunların ne demek olduğunu sordu. O da, ‘Kardeşin geldi’ diye yanıtladı, ‘Baban besili danayı boğazladı. Çünkü sağ salim ona kavuştu.’ “Genç adam öfkelendi. İçeri bile girmek istemedi. Bunun üzerine, babası dışarı çıkıp ona yalvardı. Ama o, ‘Bak bunca yıldır yanında çalışıyorum’ diye karşılık verdi, ‘Buyruğunu hiç dinlememezlik etmedim. Ama bir kez bile bana bir oğlak vermedin ki, ben de arkadaşlarımla birlikte eğleneyim. Oysa senin malını kötü kadınlarla yiyip tüketen şu oğlun eve gelince, onun için besili danayı boğazladın!’ “Baba, ‘Oğlum, sen hep yanımdasın’ dedi, ‘Her şeyim senindir. Eğlenip sevinmek yerindedir. Çünkü bu kardeşin ölüydü, şimdi yaşıyor; kaybolmuştu ama bulundu.’ ”