LUKA 1:3-56
LUKA 1:1-56 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sayın Teofilos, Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişti. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize ilettiler. Ben de bütün bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm. Öyle ki, sana verilen bilgilerin doğruluğunu bilesin. Yahudiye Kralı Hirodes zamanında, Aviya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin vardı. Harun soyundan gelen karısının adı ise Elizabet'ti. Her ikisi de Tanrı'nın gözünde doğru kişilerdi, Rab'bin bütün buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı. Elizabet kısır olduğu için çocukları olmuyordu. İkisinin de yaşı ilerlemişti. Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün, Tanrı'nın önünde kâhinlik görevini yerine getiriyordu. Kâhinlik geleneği uyarınca Rab'bin Tapınağı'na girip buhur yakma görevi kurayla ona verilmişti. Buhur yakma saatinde bütün halk topluluğu dışarıda dua ediyordu. Bu sırada, Rab'bin bir meleği buhur sunağının sağında durup Zekeriya'ya göründü. Zekeriya onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı. Melek, “Korkma, Zekeriya” dedi, “Duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın. Sevinip coşacaksın. Birçokları da onun doğumuna sevinecek. O, Rab'bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek; daha annesinin rahmindeyken Kutsal Ruh'la dolacak. İsrailoğulları'ndan birçoğunu, Tanrıları Rab'be döndürecek. Babaların yüreklerini çocuklarına döndürmek, söz dinlemeyenleri doğru kişilerin anlayışına yöneltmek ve Rab için hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas'ın ruhu ve gücüyle Rab'bin önünden gidecektir.” Zekeriya meleğe, “Bundan nasıl emin olabilirim?” dedi. “Çünkü ben yaşlandım, karımın da yaşı ilerledi.” Melek ona şöyle karşılık verdi: “Ben Tanrı'nın huzurunda duran Cebrail'im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek için gönderildim. İşte, belirlenen zamanda yerine gelecek olan sözlerime inanmadığın için dilin tutulacak, bunların gerçekleşeceği güne dek konuşamayacaksın.” Zekeriya'yı bekleyen halk, onun tapınakta bu kadar uzun süre kalmasına şaştı. Zekeriya ise dışarı çıktığında onlarla konuşamadı. O zaman tapınakta bir görüm gördüğünü anladılar. Kendisi onlara işaretler yapıyor, ama konuşamıyordu. Görev süresi bitince Zekeriya evine döndü. Bir süre sonra karısı Elizabet gebe kaldı ve beş ay evine kapandı. “Bunu benim için yapan Rab'dir” dedi. “Bu günlerde benimle ilgilenerek insanlar arasında utancımı giderdi.” Elizabet'in hamileliğinin altıncı ayında Tanrı, Melek Cebrail'i Celile'de bulunan Nasıra adlı kente, Davut'un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Kızın adı Meryem'di. Onun yanına giren melek, “Selam, ey Tanrı'nın lütfuna erişen kız! Rab seninledir” dedi. Söylenenlere çok şaşıran Meryem, bu selamın ne anlama gelebileceğini düşünmeye başladı. Ama melek ona, “Korkma Meryem” dedi, “Sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine ‘Yüceler Yücesi'nin Oğlu’ denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davut'un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu gelmeyecektir.” Meryem meleğe, “Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki” dedi. Melek ona şöyle yanıt verdi: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi'nin gücü sana gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek. Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kaldı. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır. Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.” “Ben Rab'bin kuluyum” dedi Meryem, “Bana dediğin gibi olsun.” Bundan sonra melek onun yanından ayrıldı. O günlerde Meryem kalkıp aceleyle Yahuda'nın dağlık bölgesindeki bir kente gitti. Zekeriya'nın evine girip Elizabet'i selamladı. Elizabet Meryem'in selamını duyunca rahmindeki çocuk hopladı. Kutsal Ruh'la dolan Elizabet yüksek sesle şöyle dedi: “Kadınlar arasında kutsanmış bulunuyorsun, rahminin ürünü de kutsanmıştır! Nasıl oldu da Rabbim'in annesi yanıma geldi? Bak, selamın kulaklarıma eriştiği an, çocuk rahmimde sevinçle hopladı. İman eden kadına ne mutlu! Çünkü Rab'bin ona söylediği sözler gerçekleşecektir.” Meryem de şöyle dedi: “Canım Rab'bi yüceltir; Ruhum, Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinçle coşar. Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi. İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak. Çünkü Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı. O'nun adı kutsaldır. Kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder. Bileğiyle büyük işler yaptı; Gururluları yüreklerindeki kuruntularla darmadağın etti. Hükümdarları tahtlarından indirdi, Sıradan insanları yükseltti. Aç olanları iyiliklerle doyurdu, Zenginleri ise elleri boş çevirdi. Atalarımıza söz verdiği gibi, İbrahim'e ve onun soyuna sonsuza dek Merhamet etmeyi unutmayarak Kulu İsrail'in yardımına yetişti.” Meryem, üç ay kadar Elizabet'in yanında kaldı, sonra kendi evine döndü.
LUKA 1:3-56 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
ey faziletli Teofilos, olduğu gibi sırası ile sana yazmağı münasip gördüm; ta ki, sana öğretilen kelâmın doğruluğunu bilesin. Yahudiye kıralı Hirodesin günlerinde, Abiya takımından Zekeriya adında bir kâhin vardı; onun karısı da Harun kızlarından, ve adı Elisabet idi. Her ikisi de Allah indinde salih olup Rabbin bütün emirleri ve hükümlerinde kusursuz yürümekte idiler. Onların çocuğu yoktu, çünkü Elisabet kısır idi, ve ikisi de çok yaşlı idiler. Ve vaki oldu ki, Zekeriya kendi takımının sırasında Allahın huzurunda kâhinlik hizmetini ederken, kâhinlik ayini üzre buhur yakmak için, Rabbin mabedine girmek kurası kendisine düştü. Bütün halk cemaati buhur saatinde dışarda dua ediyorlardı. Rabbin bir meleği Zekeriyaya göründü, ve buhur mezbahının sağında durdu. Zekeriya onu görünce şaşırdı, ve üzerine korku düştü. Fakat melek ona dedi: Korkma, Zekeriya; çünkü duan işitildi, karın Elisabet sana bir oğul doğuracak, onun adını Yahya koyacaksın. Sevinç ve safa bulacaksın; onun doğmasından bir çokları da sevinecekler. Çünkü Rabbin gözünde büyük olacak, şarap ve içki içmiyecek; ve daha anasının karnından Ruhülkudüsle dolu olacak. İsrail oğullarından bir çoğunu onların Allahı Rabbe döndürecek. Babaların yüreklerini oğullara, âsileri salihlerin hikmetine çevirmek, ve Rabbe âmade bir kavm hazırlamak üzre İlyanın ruhu ve kudretile onun önünde yürüyecektir. Zekeriya da meleğe dedi: Ben bunu nasıl bileyim? çünkü ben yaşlı bir adamım, karım da çok yaşlıdır. Melek cevap verip ona dedi: Ben Allah önünde duran Cebrailim; seninle konuşmağa, ve bu şeyleri sana müjdelemeğe gönderildim. İşte, dilin tutulacak, ve bu şeyler oluncıya kadar, söz söyliyemiyeceksin; çünkü vaktinde yerine gelecek olan sözlerime inanmadın. Halk Zekeriyayı bekleşip duruyor, ve mabette gecikmesine şaşıyorlardı. Zekeriya ise, çıktığı zaman, onlarla konuşmadı; onlar da mabette bir rüyet gördüğünü anladılar; ve Zekeriya onlara işaretler edip dilsiz kaldı. Ve vaki oldu ki, hizmetinin günleri bitince, evine gitti. O günlerden sonra karısı Elisabet gebe kaldı; beş ay evine kapanıp dedi: İnsanlar arasında aybımı gidermek için Rab üzerime nazar eylediği günlerde bana böyle etti. Altıncı ayında, Allah tarafından Cebrail melek Galilede Nâsıra denilen şehre, Davud evinden Yusuf adındaki adama nişanlı olan bir kıza gönderildi; kızın adı Meryem idi. Melek onun yanına girip dedi: Selâm, ey nimete eren kız, Rab seninledir. Ve Meryem bu sözlerden çok şaşırarak: Bu nasıl selâmdır? diye düşünüyordu. Melek ona dedi: Korkma, Meryem; çünkü Allah önünde inayet buldun. Ve işte, gebe kalıp bir oğlan doğuracaksın, ve adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, ona Yüce Allahın Oğlu denecek; Rab Allah ona babası Davudun tahtını verecek; Yakubun evi üzerinde ebediyen saltanat sürecek; ve onun melekûtuna hiç son olmıyacaktır. Meryem de meleğe dedi: Bu nasıl olacak? çünkü ben er bilmem. Melek cevap verip ona dedi: Ruhülkudüs senin üzerine gelecek, Yüce Olanın kudreti üstüne gölge salacak; bunun için de doğacak olan mukaddese Allahın Oğlu denecektir. Ve işte, senin akrabandan Elisabet de ihtiyarlığında bir oğlana gebe kaldı; ve kendisine kısır denilmiş olan kadının bu altıncı ayıdır. Zira Allahtan olan bir söz hükümsüz kalmaz. Meryem de dedi: İşte, Rabbin kulu; bana dediğin gibi olsun. Ve melek ondan ayrıldı. O günlerde Meryem de kalktı ve dağlığa, bir Yahuda şehrine acele ile gitti. Zekeriyanın evine girip Elisabete selâm verdi. Ve vaki oldu ki, Elisabet Meryemin selâmını işitince çocuk karnında sıçradı; ve Elisabet Ruhülkudüs ile doldu; büyük bir çığlık koparıp dedi: Sen kadınlar arasında mubareksin, karnının semeresi de mubarektir. Bu bana nereden oldu da, Rabbimin anası yanıma geldi? Çünkü işte, senin selâmın sesi kulağıma erdiği anda, çocuk karnımda sevinçten sıçradı. İman eden kadına ne mutlu! çünkü Rab tarafından kendisine söylenen şeyler tamam olacaktır. Ve Meryem dedi: Canım Rabbi yükseltir, Ve Kurtarıcım Allah ile ruhum sevinir. Çünkü kulunun hakir haline baktı; Zira işte, bundan sonra bütün nesiller bana mubarek diyecekler. Çünkü Kudretli olan bana büyük şeyler etti; Onun ismi kuddûstur. Merhameti nesillerden nesillere, Kendisinden korkanlaradır. Bazusu ile kudret gösterdi; Mağrurları yüreklerinin kuruntusu ile dağıttı. Hükümdarları tahtlarından indirdi, Ve hakirleri yükseltti. Açları iyi şeylerle doyurdu; Ve zenginleri boş döndürdü. (Babalarımıza söylediği gibi) İbrahim ile onun zürriyetine merhameti ebediyen hatırlamak için, Kulu İsraile yardım etti. Meryem Elisabetin yanında üç ay kadar kaldıktan sonra, evine döndü.
LUKA 1:3-56 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
tüm olayları baştan beri inceden inceye izleyen biri olarak, sırasıyla sana yazmayı uygun buldum. Öyle ki, sana bildirilen konularla ilgili gerçeği bilesin. Yahudiye Kralı Herodes'in günlerinde, Aviya'nın kâhinler sınıfından Zekeriya adında bir kâhin vardı. Eşi Elizabet de Harun soyundandı. Her ikisi de Tanrı önünde doğru kişilerdi. Rab'bin tüm buyrukları ve kuralları uyarınca kusursuz bir yaşam sürerlerdi. Ne var ki, çocukları olmamıştı. Çünkü Elizabet kısırdı; üstelik her ikisinin de yaşı ilerlemişti. Kendi sınıfı görev yaptığı dönemde, Zekeriya Tanrı önünde kâhinlik etmekteydi. Kâhinlik kuralları uyarınca, Rab'bin Tapınağı'na girip buhur sunma kurası ona düştü. Buhur yakıldığı sırada bütün halk topluluğu dışarıda dua ediyordu. Tanrı'nın bir meleği buhur sunağının sağında durarak Zekeriya'ya göründü. Meleği görünce Zekeriya sarsıldı, korkudan içi titredi. Ama melek, “Korkma, Zekeriya” dedi, “Çünkü duan işitildi. Eşin Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın. “Sana sevinç ve kıvanç getirecek. Onun doğumuna çok kişi sevinecek. Çünkü Rab'bin önünde yüce bir kişi olacak. ‘Şarap ve alkollü içki kullanmayacak.’ Daha annesinin karnındayken Kutsal Ruh'la dolacak. İsrailoğulları'ndan birçoğunu Tanrıları Rab'be döndürecek. ‘Babaların yüreklerini çocuklara, söz dinlemezleri doğru kişilerin anlayışına döndürmek, Rab'be hazırlanmış bir halk yetiştirmek için O'nun önünde, ruh ve güç bakımından İlyas Peygamber gibi yürüyecek.’ ” Zekeriya meleğe sordu: “Bunu nasıl bileceğim? Ben yaşlı bir adamım, eşim de yaşlandı.” Melek, “Ben Tanrı'nın katında duran Cebrail'im” diye yanıtladı, “Sana bunu söylemeye ve Sevindirici Haber'i müjdelemeye gönderildim. Şu anda dilin tutulacak ve bunlar oluncaya dek hiç konuşamayacaksın. Çünkü belirlenen zamanda yerine gelecek olan bu sözlerime iman etmedin.” Halk Zekeriya'yı bekliyordu. Tapınağın kutsal bölümünde neden bu denli uzun kaldığını merak ediyorlardı. Zekeriya dışarıya çıkınca onlara bir şey söyleyemedi. Onun tapınağın kutsal bölümünde bir görüm görmüş olduğunu anladılar. Zekeriya onlarla işaretlerle konuştu. Dili tutuk kaldı. Görev süresi son bulunca evine gitti. Bir süre sonra eşi Elizabet gebe kaldı. Beş ay evine kapandı. “Rab halimi gördü, insanlar arasında utancımı kaldırmak için bana bu iyiliği yaptı” diyordu. Altıncı ay melek Cebrail Tanrı tarafından Galile'de Nasıra Kenti'ne, Davut soyundan Yusuf adlı biriyle nişanlı erden bir kıza gönderildi. Erden kızın adı Meryem'di. Melek ona geldi, “Selam, ey kayra bulan!” dedi, “Rab seninledir.” Bu söz üzerine Meryem şaşırdı, böyle bir selamın ne anlama gelebileceğini düşündü. Melek, “Korkma, Meryem” dedi, “Çünkü Tanrı'nın kayrasına kavuştun. İşte gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. “ ‘O ulu olacak ve kendisine En Yüce Olan'ın Oğlu denecek. Rab Tanrı O'na Atası Davut'un tahtını verecek. Yakup'un evi üzerinde sonsuza dek hükümran olacak. Hükümranlığının hiç sonu gelmeyecek.’ ” Meryem meleğe sordu: “Bu nasıl olabilir ki? Çünkü ben erden bir kızım.” Melek, “Kutsal Ruh üzerine gelecek, Yüce Olan'ın gücü sana gölge salacak” diye yanıtladı, “Bu nedenle, doğacak olan kutsal kişiye Tanrı Oğlu denecek. İşte akraban Elizabet, o da yaşlıyken bir oğula gebe kaldı. Kısır diye bilinen bu kadın altıncı ayındadır. Çünkü Tanrı katında olanaksız hiçbir şey yoktur.” Meryem, “Ben Rab'bin kuluyum” dedi, “Benim için dediğin gibi olsun.” Bunun üzerine melek onun yanından ayrıldı. O günlerde Meryem Yahuda'nın dağlık bölgesindeki bir kasabaya gitmek üzere aceleyle yola çıktı. Zekeriya'nın evine girip Elizabet'i selamladı. Elizabet Meryem'in selamını duyar duymaz, rahmindeki çocuk sıçradı. Elizabet Kutsal Ruh'la doldu. Yüksek sesle, “Sen kadınlar arasında kutsanmış birisin” dedi, “Rahminin ürünü de kutsanmıştır. Nasıl oldu da Rabbim'in annesi bana geldi! İşte selamını duyar duymaz, rahmimdeki çocuk sevinçle sıçradı. Rab'bin kendisine bildirdiği sözlerin doğru çıkacağına iman eden kadın mutludur.” Meryem şöyle dedi: “Canım Rab'bi yüceltir Ve ruhum Kurtarıcım Tanrı'da kıvanç bulur. Çünkü O alçakgönüllü kulunun durumunu gördü. İşte bundan böyle bütün kuşaklar bana mutlu diyecekler. Çünkü güçlü Tanrı benim için yüce işler yaptı. O'nun adı kutsaldır. Merhameti kuşaktan kuşağa kendisinden korkanların üzerindedir. Bileğiyle güçlü işler yaptı. Yüreklerinde kibirli düşünceler kuranları darmadağın etti. Güçlü kişileri tahtlarından aşağı indirdi. Küçük görülenleri yükseltti. Açları güzel şeylerle doyurdu, varlıklıları bomboş gönderdi. Merhametini anımsayarak kulu İsrail'i destekledi. Atalarımıza –İbrahim'e ve soyuna– verdiği bu söz sonsuzluk boyuncadır.” Meryem yaklaşık üç ay Elizabet'le kaldı, sonra evine döndü.