AĞITLAR 2:1-22

AĞITLAR 2:1-22 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Rab öfkelenince Siyon kızını nasıl bulutla kapladı! İsrail'in görkemini gökten yere fırlattı, Öfkelendiği gün ayağının taburesini anımsamadı. Yakup soyunun yaşadığı her yeri acımadan yuttu, Yahuda kızının surlu kentlerini gazabıyla yıktı, Yerle bir etti onları, Krallığını ve önderlerini alçalttı. Kızgın öfkesiyle İsrail'in gücünü kökünden kesti, Düşmanın önünde sağ elini onların üstünden çekti, Çevresini yiyip bitiren alevli ateş gibi Yakup soyunu yaktı. Düşman gibi yayını gerdi, Hasım gibi sağ elini kaldırdı, Göz zevkini okşayan herkesi öldürdü, Gazabını Siyon kızının çadırı üstüne ateş gibi döktü. Rab adeta bir düşman olup İsrail'i yuttu, Bütün saraylarını yutup surlu kentlerini yıktı, Yahuda kızının feryadını, figanını arşa çıkardı. Bahçe çardağını söker gibi kendi çardağını söküp attı, Buluşma yerini yok etti, RAB Siyon'da bayram ve Şabat günlerini unutturdu, Şiddetli öfkesi yüzünden kralı da kâhini de reddetti. Rab sunağını attı, Tapınağını terk etti; Siyon saraylarını çeviren surları düşman eline bıraktı. Bayram gününde olduğu gibi, Düşman RAB'bin Tapınağı'nda sevinç çığlıkları attı. RAB Siyon kızının surlarını yıkmaya karar verdi, İpi gerdi ve yıkmaktan el çekmedi, İç ve dış surlara yas tutturdu, İkisinin de gücü tükendi. Siyon'un kapıları yere battı, RAB kapı sürgülerini kırıp yok etti, Kralıyla önderleri başka ulusların arasında kaldı, Kutsal Yasa uygulanmaz oldu, Peygamberlerine RAB'den görüm gelmiyor artık. Siyon kızının ileri gelenleri suskun, yere oturmuş, Başlarına toprak saçıp çul kuşanmışlar, Yeruşalim'in erden kızları yere eğmiş başlarını. Gözlerim tükenmekte ağlamaktan, İçim kanıyor; Halkımın yıkımından Yüreğim sızlıyor, Çünkü kent meydanlarında çocuklarla bebekler bayılmakta. Kent meydanlarında yaralılar gibi bayılıp Can çekişirken annelerinin bağrında, “Ekmekle şarap nerede?” diye soruyorlar annelerine. Senin için ne diyeyim? Ey Yeruşalim kızı, seni neye benzeteyim? Ey Siyon'un erden kızı, sana neyi örnek göstereyim de Seni avutayım? Sendeki gedik deniz kadar büyük, Kim sana şifa verebilir? Peygamberlerin senin için boş ve anlamsız görümler gördüler. Suçunu ortaya çıkarsalardı, eski gönencine kavuşabilirdin; Oysa seni ayartacak boş görümler gördüler. Yoldan geçen herkes el çırparak seninle alay ediyor, Yeruşalim kızına baş sallayıp ıslık çalarak, “Bütün dünyanın sevinci, güzellik simgesi dedikleri kent bu mu?” diyorlar. Düşmanlarının hepsi seninle alay etti, Islık çalıp diş gıcırdatarak, “Onu yuttuk” diyorlar, “İşte beklediğimiz gün, sonunda gördük onu.” RAB düşündüğünü yaptı, Geçmişte söylediği sözü yerine getirdi, Yıktı, acımadı, Düşmanı senin haline sevindirdi, Hasımlarını güçlü kıldı. Halk Rab'be yürekten feryat ediyor. Ey Siyon kızının surları, Gece gündüz gözyaşın sel gibi aksın! Dinlenme, gözüne uyku girmesin! Kalk, gece her nöbet başında haykır, Rab'bin huzurunda yüreğini su gibi dök! Her sokak başında açlıktan bayılan çocuklarının başı için O'na ellerini aç. “Bak, ya RAB, gör! Kime böyle yaptın? Kadınlar çocuklarını, sevgili yavrularını mı yesin? Kâhinle peygamber Rab'bin Tapınağı'nda mı öldürülsün? Gençler, yaşlılar sokaklarda, yerlerde yatıyor, Kılıçtan geçirildi erden kızlarımla gençlerim, Öfkelendiğin gün öldürdün onları, acımadan boğazladın. Bir bayram günü davet eder gibi Beni dehşete düşürenleri davet ettin her yandan. RAB'bin öfkelendiği gün kaçıp kurtulan, Sağ kalan olmadı. Sevgiyle büyüttüğüm çocuklarımı Düşmanım yok etti.”

AĞITLAR 2:1-22 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

R AB öfkesinde Sion kızını kara bulutla nasıl örttü! İsrailin güzelliğini göklerden yere attı, Ve öfkesi gününde ayağının iskemlesini anmadı. Rab Yakubun bütün yurtlarını yuttu, acımadı; Yahuda kızının hisarlarını gazabı ile yıktı; Yere kadar onları indirdi; kırallığı ve reislerini bozdu. Kızgın öfke ile İsrailin bütün boynuzunu kesti; Düşman önünden sağ elini geri çekti; Ve çepçevre yiyip bitiren alevli ateş gibi Yakubu yaktı. Düşman gibi yayını kurdu, sağ elini kaldırıp hasım gibi dikildi, Ve göze hoş gelenlerin hepsini öldürdü; Kızgınlığını Sion kızının çadırı üzerine ateş gibi döktü. Rab sanki bir düşman oldu, İsraili yuttu; Bütün saraylarını yuttu, hisarlarını yıktı; Ve Yahuda kızında feryatla figanı artırdı. Ve onun çitini, bahçe çiti gibi söküp attı; toplantı yerini bozdu; Sionda belli bayramı ve Sebti RAB unutturdu, Ve şiddetli öfkesile kıralı ve kâhini gözünde hor tuttu. RAB mezbahını kaldırıp attı, makdisinden nefret etti; Yeruşalim saraylarının duvarlarını düşman eline verdi; Belli bayram gününde olduğu gibi onlar RAB evinde gürültü ettiler. RAB Sion kızının duvarlarını yıkmağa niyet etti; İpi gerdi, yıkmaktan elini çekmedi; Ve siperle duvara yas tutturdu; ikisi de dertlidir. Kapıları yere battı; kapı sürgülerini kırıp yok etti; Kıralı ve reisleri şeriati olmıyan milletler içindeler; Evet, peygamberleri RABDEN rüyet bulmıyorlar. Sion kızının ihtiyarları yere oturmuş susuyorlar; Başları üzerine toprak attılar; çul kuşandılar; Yeruşalimin ere varmamış kızları başlarını yere iğdiler. Yaş dökmeden gözlerim bitmede, içim kanıyor; Kavmım kızının kırgınından ötürü ciğerim yere döküldü, Çünkü şehir meydanlarında çocuklarla emziktekiler bayılmada. Şehrin meydanlarında yaralılar gibi bayılınca, Canları analarının bağrına döküldüğü zaman, Analarına diyorlar: Buğday ile şarap nerede? Sana ne şehadet edeyim? ey Yeruşalim kızı, neyi sana benzeteyim? Sionun ere varmamış kızı, neyi sana örnek tutayım da teselli edeyim? Çünkü sendeki gedik deniz gibi büyük; sana kim şifa verir? Senin için peygamberlerin yalancı ve manasız rüyetler gördüler; Ve sürgünlerini geri getirmek için senin fesadını meydana çıkarmadılar, Ve senin için yalancı ve sürgüne götüren vahiler gördüler. Yoldan geçenlerin hepsi sana el çırpıyorlar; Yeruşalim kızına baş sallıyıp ıslık çalarak diyorlar: Bütün dünyanın meserreti, güzelliğin kemali, dedikleri şehir bu mu? Sana karşı bütün düşmanların ağızlarını açtılar; Islık çalıp diş gıcırdatıyorlar; diyorlar: Onu yuttuk; Gerçek beklediğimiz gün budur; onu bulup gördük. RAB niyet ettiğini yaptı; eski günlerde emrettiği sözü yerine getirdi; Yıktı, ve acımadı; Sana karşı düşmanı sevindirdi; hasımlarının boynuzunu yükseltti. Onların yüreği Rabbe feryat etti; Sion kızının duvarı, gece gündüz gözyaşların sel gibi aksın; Dinlenme; gözbebeğin rahat etmesin. Kalk, geceleyin, nöbetlerin başlangıcında, bağır; Rabbin yüzü önüne yüreğini su gibi dök; Her sokak başında açlıktan bayılan çocuklarının canı için ona ellerini kaldır. Gör, ya RAB, ve kimi böyle ettin, iyi bak! Kadınlar semerelerini, kucakta taşınan çocukları mı yesinler? Kâhinle peygamber Rabbin makdisinde öldürülsünler mi? Sokaklarda genç ve kocamış adam toprak üstünde yatmada; Kılıçla düştüler, ere varmamış kızlarımla gençlerim; Öfken gününde onları öldürdün, boğazladın, acımadın. Yıldıklarımı her yandan çağırdın, belli bayram günü gibi; RABBİN öfke gününde kaçıp kurtulan, ve artakalan olmadı; Kucakta taşıyıp büyüttüğüm çocuklarımı düşmanım bitirdi.

AĞITLAR 2:1-22 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Rab öfkelenince Siyon kızını nasıl bulutla kapladı! İsrail'in görkemini gökten yere fırlattı, Öfkelendiği gün ayağının taburesini anımsamadı. Yakup soyunun yaşadığı her yeri acımadan yuttu, Yahuda kızının surlu kentlerini gazabıyla yıktı, Yerle bir etti onları, Krallığını ve önderlerini alçalttı. Kızgın öfkesiyle İsrail'in gücünü kökünden kesti, Düşmanın önünde sağ elini onların üstünden çekti, Çevresini yiyip bitiren alevli ateş gibi Yakup soyunu yaktı. Düşman gibi yayını gerdi, Hasım gibi sağ elini kaldırdı, Göz zevkini okşayan herkesi öldürdü, Gazabını Siyon kızının çadırı üstüne ateş gibi döktü. Rab adeta bir düşman olup İsrail'i yuttu, Bütün saraylarını yutup surlu kentlerini yıktı, Yahuda kızının feryadını, figanını arşa çıkardı. Bahçe çardağını söker gibi kendi çardağını söküp attı, Buluşma yerini yok etti, RAB Siyon'da bayram ve Şabat günlerini unutturdu, Şiddetli öfkesi yüzünden kralı da kâhini de reddetti. Rab sunağını attı, Tapınağını terk etti; Siyon saraylarını çeviren surları düşman eline bıraktı. Bayram gününde olduğu gibi, Düşman RAB'bin Tapınağı'nda sevinç çığlıkları attı. RAB Siyon kızının surlarını yıkmaya karar verdi, İpi gerdi ve yıkmaktan el çekmedi, İç ve dış surlara yas tutturdu, İkisinin de gücü tükendi. Siyon'un kapıları yere battı, RAB kapı sürgülerini kırıp yok etti, Kralıyla önderleri başka ulusların arasında kaldı, Kutsal Yasa uygulanmaz oldu, Peygamberlerine RAB'den görüm gelmiyor artık. Siyon kızının ileri gelenleri suskun, yere oturmuş, Başlarına toprak saçıp çul kuşanmışlar, Yeruşalim'in erden kızları yere eğmiş başlarını. Gözlerim tükenmekte ağlamaktan, İçim kanıyor; Halkımın yıkımından Yüreğim sızlıyor, Çünkü kent meydanlarında çocuklarla bebekler bayılmakta. Kent meydanlarında yaralılar gibi bayılıp Can çekişirken annelerinin bağrında, “Ekmekle şarap nerede?” diye soruyorlar annelerine. Senin için ne diyeyim? Ey Yeruşalim kızı, seni neye benzeteyim? Ey Siyon'un erden kızı, sana neyi örnek göstereyim de Seni avutayım? Sendeki gedik deniz kadar büyük, Kim sana şifa verebilir? Peygamberlerin senin için boş ve anlamsız görümler gördüler. Suçunu ortaya çıkarsalardı, eski gönencine kavuşabilirdin; Oysa seni ayartacak boş görümler gördüler. Yoldan geçen herkes el çırparak seninle alay ediyor, Yeruşalim kızına baş sallayıp ıslık çalarak, “Bütün dünyanın sevinci, güzellik simgesi dedikleri kent bu mu?” diyorlar. Düşmanlarının hepsi seninle alay etti, Islık çalıp diş gıcırdatarak, “Onu yuttuk” diyorlar, “İşte beklediğimiz gün, sonunda gördük onu.” RAB düşündüğünü yaptı, Geçmişte söylediği sözü yerine getirdi, Yıktı, acımadı, Düşmanı senin haline sevindirdi, Hasımlarını güçlü kıldı. Halk Rab'be yürekten feryat ediyor. Ey Siyon kızının surları, Gece gündüz gözyaşın sel gibi aksın! Dinlenme, gözüne uyku girmesin! Kalk, gece her nöbet başında haykır, Rab'bin huzurunda yüreğini su gibi dök! Her sokak başında açlıktan bayılan çocuklarının başı için O'na ellerini aç. “Bak, ya RAB, gör! Kime böyle yaptın? Kadınlar çocuklarını, sevgili yavrularını mı yesin? Kâhinle peygamber Rab'bin Tapınağı'nda mı öldürülsün? Gençler, yaşlılar sokaklarda, yerlerde yatıyor, Kılıçtan geçirildi erden kızlarımla gençlerim, Öfkelendiğin gün öldürdün onları, acımadan boğazladın. Bir bayram günü davet eder gibi Beni dehşete düşürenleri davet ettin her yandan. RAB'bin öfkelendiği gün kaçıp kurtulan, Sağ kalan olmadı. Sevgiyle büyüttüğüm çocuklarımı Düşmanım yok etti.”