YUHANNA 6:16-71
YUHANNA 6:16-71 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Akşam olunca öğrencileri göle indiler. Bir tekneye binerek gölün karşı yakasındaki Kefarnahum'a doğru yol aldılar. Karanlık basmış, İsa henüz yanlarına gelmemişti. Güçlü bir rüzgar estiğinden göl kabarmaya başladı. Öğrenciler beş kilometre kadar kürek çektikten sonra, İsa'nın gölün üstünde yürüyerek tekneye yaklaştığını görünce korktular. Ama İsa, “Korkmayın, benim!” dedi. Bunun üzerine O'nu tekneye almak istediler. O anda tekne gidecekleri kıyıya ulaştı. Ertesi gün, gölün karşı yakasında kalan halk, önceden orada sadece bir tek tekne bulunduğunu, İsa'nın kendi öğrencileriyle birlikte bu tekneye binmediğini, öğrencilerinin yalnız gittiklerini anladı. Rab'bin şükretmesinden sonra halkın ekmek yediği yerin yakınına Taberiye'den başka tekneler geldi. Halk, İsa'nın ve öğrencilerinin orada olmadığını görünce teknelere binerek Kefarnahum'a, İsa'yı aramaya gitti. O'nu gölün karşı yakasında buldukları zaman, “Rabbî, buraya ne zaman geldin?” diye sordular. İsa şöyle yanıt verdi: “Size doğrusunu söyleyeyim, doğaüstü belirtiler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz. Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın. Bunu size İnsanoğlu verecek. Çünkü Baba Tanrı O'na bu onayı vermiştir.” Onlar da şunu sordular: “Tanrı'nın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?” İsa, “Tanrı'nın işi O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye yanıt verdi. Bunun üzerine, “Görüp sana iman etmemiz için nasıl bir belirti gerçekleştireceksin? Ne yapacaksın?” dediler. “Atalarımız çölde man yediler. Yazılmış olduğu gibi, ‘Yemeleri için onlara gökten ekmek verdi.’ ” İsa onlara dedi ki, “Size doğrusunu söyleyeyim, gökten ekmeği size Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir. Çünkü Tanrı'nın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.” Onlar da, “Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!” dediler. İsa, “Yaşam ekmeği Ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi. “Ama ben size dedim ki, ‘Beni gördünüz, yine de iman etmiyorsunuz.’ Baba'nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla kovmam. Çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek için gökten indim. Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. Çünkü Babam'ın isteği, Oğul'u gören ve O'na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.” “Gökten inmiş olan ekmek Ben'im” dediği için Yahudiler O'na karşı söylenmeye başladılar. “Yusuf oğlu İsa değil mi bu?” diyorlardı. “Annesini de, babasını da tanıyoruz. Şimdi nasıl oluyor da, ‘Gökten indim’ diyor?” İsa, “Aranızda söylenmeyin” dedi. “Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez. Bana geleni de son günde dirilteceğim. Peygamberlerin yazdığı gibi, ‘Tanrı onların hepsine kendi yollarını öğretecektir.’ Baba'yı işiten ve O'ndan öğrenen herkes bana gelir. Bu, bir kimsenin Baba'yı gördüğü anlamına gelmez. Baba'yı sadece Tanrı'dan gelen görmüştür. Size doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Yaşam ekmeği Ben'im. Atalarınız çölde man yediler, yine de öldüler. Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. Gökten inmiş olan diri ekmek Ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.” Bunun üzerine Yahudiler, “Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl verebilir?” diyerek birbirleriyle çekişmeye başladılar. İsa onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu'nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda. Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba'nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak. İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.” İsa bu sözleri Kefarnahum'da havrada öğretirken söyledi. Öğrencilerinin birçoğu bunu işitince, “Bu söz çok çetin, kim kabul edebilir?” dediler. Öğrencilerinin buna karşı söylendiğini anlayan İsa, “Bu sizi şaşırtıyor mu?” dedi. “Ya İnsanoğlu'nun önceden bulunduğu yere yükseldiğini görürseniz…? Yaşam veren Ruh'tur. Beden bir yarar sağlamaz. Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır. Yine de aranızda iman etmeyenler var.” İsa iman etmeyenlerin ve kendisine ihanet edecek kişinin kim olduğunu baştan beri biliyordu. “Sizlere, ‘Baba'nın bana yöneltmediği hiç kimse bana gelemez’ dememin nedeni budur” dedi. Bunun üzerine öğrencilerinin birçoğu geri döndüler, artık O'nunla dolaşmaz oldular. İsa o zaman Onikiler'e, “Siz de mi ayrılmak istiyorsunuz?” diye sordu. Simun Petrus şu yanıtı verdi: “Rab, biz kime gidelim? Sonsuz yaşamın sözleri sendedir. İman ediyor ve biliyoruz ki, sen Tanrı'nın Kutsalı'sın.” İsa onlara şu karşılığı verdi: “Siz Onikiler'i seçen ben değil miyim? Buna karşın içinizden biri iblistir.” Simun İskariot'un oğlu Yahuda'dan söz ediyordu. Çünkü Yahuda Onikiler'den biri olduğu halde İsa'ya ihanet edecekti.
YUHANNA 6:16-71 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Akşam olunca öğrencileri göle indiler. Bir tekneye binerek gölün karşı yakasındaki Kefarnahum'a doğru yol aldılar. Karanlık basmış, İsa henüz yanlarına gelmemişti. Güçlü bir rüzgar estiğinden göl kabarmaya başladı. Öğrenciler beş kilometre kadar kürek çektikten sonra, İsa'nın gölün üstünde yürüyerek tekneye yaklaştığını görünce korktular. Ama İsa, “Korkmayın, benim!” dedi. Bunun üzerine O'nu tekneye almak istediler. O anda tekne gidecekleri kıyıya ulaştı. Ertesi gün, gölün karşı yakasında kalan halk, önceden orada sadece bir tek tekne bulunduğunu, İsa'nın kendi öğrencileriyle birlikte bu tekneye binmediğini, öğrencilerinin yalnız gittiklerini anladı. Rab'bin şükretmesinden sonra halkın ekmek yediği yerin yakınına Taberiye'den başka tekneler geldi. Halk, İsa'nın ve öğrencilerinin orada olmadığını görünce teknelere binerek Kefarnahum'a, İsa'yı aramaya gitti. O'nu gölün karşı yakasında buldukları zaman, “Rabbî, buraya ne zaman geldin?” diye sordular. İsa şöyle yanıt verdi: “Size doğrusunu söyleyeyim, doğaüstü belirtiler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz. Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın. Bunu size İnsanoğlu verecek. Çünkü Baba Tanrı O'na bu onayı vermiştir.” Onlar da şunu sordular: “Tanrı'nın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?” İsa, “Tanrı'nın işi O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye yanıt verdi. Bunun üzerine, “Görüp sana iman etmemiz için nasıl bir belirti gerçekleştireceksin? Ne yapacaksın?” dediler. “Atalarımız çölde man yediler. Yazılmış olduğu gibi, ‘Yemeleri için onlara gökten ekmek verdi.’ ” İsa onlara dedi ki, “Size doğrusunu söyleyeyim, gökten ekmeği size Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir. Çünkü Tanrı'nın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.” Onlar da, “Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!” dediler. İsa, “Yaşam ekmeği Ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi. “Ama ben size dedim ki, ‘Beni gördünüz, yine de iman etmiyorsunuz.’ Baba'nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla kovmam. Çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek için gökten indim. Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. Çünkü Babam'ın isteği, Oğul'u gören ve O'na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.” “Gökten inmiş olan ekmek Ben'im” dediği için Yahudiler O'na karşı söylenmeye başladılar. “Yusuf oğlu İsa değil mi bu?” diyorlardı. “Annesini de, babasını da tanıyoruz. Şimdi nasıl oluyor da, ‘Gökten indim’ diyor?” İsa, “Aranızda söylenmeyin” dedi. “Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez. Bana geleni de son günde dirilteceğim. Peygamberlerin yazdığı gibi, ‘Tanrı onların hepsine kendi yollarını öğretecektir.’ Baba'yı işiten ve O'ndan öğrenen herkes bana gelir. Bu, bir kimsenin Baba'yı gördüğü anlamına gelmez. Baba'yı sadece Tanrı'dan gelen görmüştür. Size doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Yaşam ekmeği Ben'im. Atalarınız çölde man yediler, yine de öldüler. Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. Gökten inmiş olan diri ekmek Ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.” Bunun üzerine Yahudiler, “Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl verebilir?” diyerek birbirleriyle çekişmeye başladılar. İsa onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu'nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda. Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba'nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak. İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.” İsa bu sözleri Kefarnahum'da havrada öğretirken söyledi. Öğrencilerinin birçoğu bunu işitince, “Bu söz çok çetin, kim kabul edebilir?” dediler. Öğrencilerinin buna karşı söylendiğini anlayan İsa, “Bu sizi şaşırtıyor mu?” dedi. “Ya İnsanoğlu'nun önceden bulunduğu yere yükseldiğini görürseniz…? Yaşam veren Ruh'tur. Beden bir yarar sağlamaz. Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır. Yine de aranızda iman etmeyenler var.” İsa iman etmeyenlerin ve kendisine ihanet edecek kişinin kim olduğunu baştan beri biliyordu. “Sizlere, ‘Baba'nın bana yöneltmediği hiç kimse bana gelemez’ dememin nedeni budur” dedi. Bunun üzerine öğrencilerinin birçoğu geri döndüler, artık O'nunla dolaşmaz oldular. İsa o zaman Onikiler'e, “Siz de mi ayrılmak istiyorsunuz?” diye sordu. Simun Petrus şu yanıtı verdi: “Rab, biz kime gidelim? Sonsuz yaşamın sözleri sendedir. İman ediyor ve biliyoruz ki, sen Tanrı'nın Kutsalı'sın.” İsa onlara şu karşılığı verdi: “Siz Onikiler'i seçen ben değil miyim? Buna karşın içinizden biri iblistir.” Simun İskariot'un oğlu Yahuda'dan söz ediyordu. Çünkü Yahuda Onikiler'den biri olduğu halde İsa'ya ihanet edecekti.
YUHANNA 6:16-71 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Ve akşam olunca, şakirtleri denize inip kayığa girerek denizin karşı yakasına, Kefernahuma, gidiyorlardı. Zaten karanlık basmıştı; İsa henüz yanlarına gelmemişti. Büyük bir yel esmekte olduğundan deniz kabarmakta idi. Böylece yirmi beş veya otuz ok atımı kadar gidince, İsayı deniz üzerinde yürümekte ve kayığa yaklaşmakta görüp korktular. Fakat İsa onlara: Benim, korkmayın, dedi. İmdi onu kayığa almak istediler, ve hemen kayık gitmekte oldukları karaya vardı. Ertesi gün, denizin karşı yakasında duran halk gördüler ki, orada yalnız bir kayıktan başkası yoktu, ve şakirtlerile beraber İsa ona girmemişti; fakat şakirtleri yalnız gitmişlerdi. (Fakat Rab şükrettikten sonra ekmek yedikleri yerin yakınına Taberiyeden kayıklar geldi.) Bunun için halk İsanın ve şakirtlerinin orada olmadıklarını görünce, kayıklara girip İsayı arıyarak Kefernahuma geldiler. Onu denizin karşı yakasında bulunca, kendisine: Rabbi, buraya ne vakit geldin? dediler. İsa onlara cevap verip dedi: Doğrusu ve doğrusu size derim: Alâmetleri gördüğünüzden değil, fakat ekmeklerden yiyip doyduğunuzdan dolayı beni arıyorsunuz. Fani olan yiyecek için değil, fakat ebedî hayata baki olan yiyecek için çalışın, onu size İnsanoğlu verecektir; çünkü Baba Allah ona mührünü basmıştır. Ve İsaya dediler: Allahın işlerini işlemek için biz ne yapalım? İsa cevap verip onlara dedi: Allahın işi şudur; onun gönderdiği adama iman edesiniz. İsaya dediler: İmdi görüp sana iman edelim diye, sen ne alâmet yapıyorsun? ne işliyorsun? Atalarımız çölde man yediler, nasıl ki: “Yemek için onlara gökten ekmek verdi,” diye yazılmıştır. İmdi İsa onlara dedi: Doğrusu ve doğrusu size derim: Size gökten ekmeği Musa vermedi, fakat size gökten gerçek ekmeği Babam veriyor. Çünkü Allahın ekmeği gökten inen ve dünyaya hayat verendir. Ona dediler: Ya Rab, bu ekmeği bize daima ver. İsa onlara dedi: Hayat ekmeği benim; bana gelen asla acıkmaz, ve bana iman eden asla susamaz. Fakat ben size dedim ki, beni gördünüz, ve iman etmiyorsunuz. Babanın bütün bana verdiği bana gelecektir; ve bana geleni asla dışarı atmam. Zira kendi irademi değil, fakat beni gönderenin iradesini yapmak için gökten indim. Ve beni gönderenin iradesi şudur ki, bütün bana verdiğinden hiç birini kaybetmiyeyim, ancak son günde onu kıyam ettireyim. Çünkü Babamın iradesi şudur, Oğulu görüp ona iman eden herkesin ebedî hayatı olsun; ve ben onu son günde kıyam ettireceğim. İmdi Yahudiler: Gökten inen ekmek benim, dediği için, kendisinden ötürü mırıldanıp dediler: Babasını ve anasını tanıdığımız, Yusufun oğlu İsa bu değil mi? şimdi nasıl: Gökten indim, diyor? İsa cevap verip onlara dedi: Aranızda mırıldanmayın. Eğer beni gönderen Babam çekmezse, kimse bana gelemez; ve ben onu son günde kıyam ettireceğim. Peygamberlerde yazılıdır: “Ve onların hepsi Allah tarafından öğretilmiş olacaklardır.” Babamdan işitip öğrenen herkes bana gelir. Babayı kimse görmüş demek değildir; ancak Allahtan olan, Babayı o görmüştür. Doğrusu ve doğrusu size derim: İman edenin ebedî hayatı vardır. Hayat ekmeği benim. Atalarınız çölde man yediler, ve öldüler. Bir adam ondan yesin ve ölmesin diye, gökten inen ekmek budur. Gökten inmiş olan diri ekmek benim; eğer bir adam bu ekmekten yerse, ebediyen yaşar; evet, ve dünyanın hayatı için vereceğim ekmek kendi etimdir. İmdi Yahudiler: Bu adam yemek için kendi etini bize nasıl verebilir? diye birbirile çekiştiler. Bunun üzerine İsa onlara dedi: Doğrusu ve doğrusu size derim: İnsanoğlunun etini yiyip kanını içmedikçe, kendinizde hayat yoktur. Benim etimi yiyip kanımı içenin ebedî hayatı vardır; ben de onu son günde kıyam ettireceğim. Çünkü benim etim hakikî yiyecek, ve kanım hakikî içecektir. Benim etimi yiyip kanımı içen bende durur, ve ben onda. Hay olan Baba beni gönderdiği, ben de Baba vasıtası ile yaşamakta olduğum gibi, beni yiyen de benim vasıtamla yaşıyacaktır. Gökten inmiş olan ekmek budur; ataların yemiş oldukları gibi değil, ve onlar öldüler; bu ekmeği yiyen ebediyen yaşar. Bu şeyleri Kefernahumda öğretirken havrada söyledi. Ve şakirtlerinden bir çoğu bunu işittikleri zaman, dediler: Bu söz çetindir, onu kim işitebilir? Fakat İsa, şakirtlerinin buna mırıldandıklarını içinden bilerek onlara dedi: Bu sizin sürçmenize sebep oluyor mu? Ya eğer İnsanoğlunun önceden olduğu yere çıktığını görürseniz..? Hayat veren ruhtur; beden hiç işe yaramaz; size söylemiş olduğum sözler ruhtur, ve hayattır. Fakat sizden bazıları var ki, iman etmiyorlar. Çünkü İsa iman etmiyenlerin, ve kendini ele verecek olanın kim olduğunu başlangıçtan biliyordu. Ve dedi: Bundan ötürü size dedim ki: Babadan kendine verilmiş olmadıkça, kimse bana gelemez. Bunun üzerine şakirtlerden çoğu geri dönüp artık onunla gezmiyorlardı. İmdi İsa Onikilere dedi: Yoksa siz de mi gitmek istiyorsunuz? Simun Petrus ona cevap verdi: Ya Rab, biz kime gideceğiz? ebedî hayatın sözleri sendedir. Biz de iman ettik, ve biliyoruz ki, Allahın Kuddûsu sensin. İsa onlara cevap verdi: Siz Onikileri ben seçmedim mi? ve sizden biri İblistir. İskariyotlu Simunun oğlu Yahuda hakkında söyledi; çünkü Onikilerden biri iken, İsayı ele verecek olan o idi.
YUHANNA 6:16-71 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Akşam olunca İsa'nın öğrencileri aşağıya, denize indiler. Bir tekneye binip karşı kıyıdaki Kafernahum'a doğru yol almaya başladılar. Karanlık basmıştı. İsa daha yanlarına gelmemişti. Deniz esen güçlü rüzgarın etkisiyle kabarıyordu. Bu durumda yaklaşık üç dört mil kürek çektikten sonra, İsa'nın deniz üstünde yürüyerek tekneye yaklaştığını gördüler. Korkuya kapıldılar. İsa, “Korkmayın, benim” dedi. Bunun üzerine, O'nu tekneye almak istediler. Tekne hemen gidecekleri kıyıya ulaştı. Ertesi gün, denizin öbür kıyısında duran halk, orada İsa'nın öğrencilerinin bindiği tek bir tekneden başka tekne bulunmadığını gördü. İsa'nın öğrencileriyle birlikte o tekneye binmediğini, öğrencilerin yalnız gittiğini anladılar. Öte yandan, Taberiye'den gelen tekneler Rab teşekkür sunduktan sonra halkın yemek yediği yerin yakınına varmıştı. Halk ne İsa'nın, ne de öğrencilerin orada olmadığını görünce, teknelere binip İsa'yı aramak için Kafernahum'a gitti. İsa'yı denizin karşı kıyısında bulunca, “Rabbi” dediler, “Buraya ne zaman geldin?” İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim: Beni mucizeler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyerek doyduğunuz için arıyorsunuz” diye yanıtladı, “Gelip geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın. Bunu size İnsanoğlu verecektir. Baba Tanrı O'na mührünü basmıştır.” “Tanrı tarafından onaylanan işleri yerine getirmek için ne yapmamız gerekir?” diye sordular. İsa, “Tanrı tarafından onaylanan iş O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye karşılık verdi. Bunun üzerine, “Öyleyse ne belirti göstereceksin ki, görüp sana iman edelim?” dediler, “Ne yapacaksın? Atalarımız çölde man yediler. Yazılı olduğu gibi, “ ‘Yemeleri için onlara gökten ekmek verdi.’ ” İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Gökten ekmeği Musa vermedi. Size gökten gerçek ekmeği veren Babam'dır. Çünkü Tanrı'nın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.” Onlar da İsa'ya, “Ya Rab” dediler, “Bize bu ekmeği her zaman ver.” İsa, “Yaşam ekmeği Ben'im” dedi, “Bana gelen acıkmayacaktır. Bana iman eden hiçbir zaman susamayacaktır. Ama size daha önce de belirttiğim gibi, beni görmenize karşın yine de iman etmiyorsunuz. Baba'nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecektir. Bana geleni hiçbir zaman geri çevirmem. Çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini uygulamak için gökten indim. Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinin hiçbirini yitirmemem, onları son gün diriltmemdir. Çünkü Babam'ın isteği, Oğul'u görüp O'na iman eden herkesin sonsuz yaşamı olmasıdır. Son gün onları ben dirilteceğim.” Bunun üzerine, “Gökten inen ekmek Ben'im” dediği için Yahudiler söylenmeye başladılar. “Anasını babasını tanıdığımız Yusuf oğlu İsa değil mi bu?” diyorlardı, “Nasıl oluyor da şimdi, ‘Ben gökten indim’ diyor?” İsa onlara, “Aranızda söylenip durmayın” dedi, “Beni gönderen Baba onu bana doğru çekmedikçe, kimse bana gelemez. Son gün onu ben dirilteceğim. Peygamberlerde yazılıdır: “ ‘Tümü Tanrı tarafından eğitilmiş olacak.’ “Baba'dan işitip öğrenen herkes bana gelir. Bu, kimsenin Baba'yı gördüğü anlamına gelmez. Ancak Tanrı'dan olan Baba'yı görmüştür. Size doğrusunu söyleyeyim: İman edenin sonsuz yaşamı vardır. Yaşam ekmeği Ben'im. Atalarınız çölde man yediler ama öldüler. Oysa gökten inen ekmek budur; öyle ki, isteyen ondan yesin ve ölmesin. Gökten inen diri ekmek Ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacaktır. Dünyanın yaşamı için vereceğim ekmek öz bedenimdir.” Bunun üzerine Yahudiler aralarında çekişmeye başladılar. “Bu adam yiyelim diye öz bedenini nasıl bize verebilir?” diyorlardı. İsa onlara, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “İnsanoğlu'nun bedenini yiyip kanını içmedikçe sizde yaşam olmayacak. Bedenimi yiyip kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır. Son gün onu ben dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım da gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende kalır, ben de onda kalırım. Beni yaşayan Baba gönderdiği, benim O'nun aracılığıyla yaşadığım gibi, beni yiyen de benim aracılığımla yaşayacaktır. Gökten inen ekmek budur. Ataların yiyip öldükleri mana benzemez. Bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.” Bu sözleri Kafernahum'da öğretmekteyken, sinagogta söyledi. Öğrencilerinden birçoğu bunu duyunca, “Bu söz çok çetin” dediler, “Bunu dinlemeye kimin gücü yeter?” İsa onların bu konuda söylendiklerini bildiğinden, “Bu sizin sürçmenize mi neden oluyor?” dedi, “Ya İnsanoğlu'nun önceden bulunduğu yere çıktığını görseydiniz ne olacaktı? Yaşam sağlayan Ruh'tur. Beden hiçbir şeye yaramaz. Size söylediğim sözler Ruh'tur, Yaşam'dır. Ama aranızda iman etmeyen bazı kişiler var.” Çünkü İsa iman etmeyenlerin de, kendisini ele verecek olanın da kim olduğunu başlangıçtan beri biliyordu. Sözlerine şunu ekledi: “Bu nedenle size, ‘Kendisine Baba'dan verilmedikçe, kimse bana gelemez’ dedim.” Bunun üzerine, öğrencilerinden birçoğu geri döndüler ve artık O'nunla yürümediler. İsa Onikiler'e, “Yoksa siz de mi gitmek istiyorsunuz?” diye sordu. Simun Petrus, “Ya Rab” dedi, “Kime gideceğiz ki? Sonsuz yaşamın sözleri sendedir. Biz de iman ettik ve biliyoruz ki Tanrı'nın Kutsalı sensin.” İsa, “Siz Onikiler'i ben seçmedim mi?” diye yanıtladı, “Üstelik içinizden biri iblisin tekidir.” İşkariyotlu Simun'un oğlu Yahuda'dan söz ediyordu. Çünkü Onikiler'den biri olup İsa'yı ele verecek adam oydu.