YUHANNA 4:3-15

YUHANNA 4:1-15 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Ferisiler, İsa'nın Yahya'dan daha çok öğrenci edinip vaftiz ettiğini duydular –aslında İsa'nın kendisi değil, öğrencileri vaftiz ediyorlardı– İsa bunu öğrenince Yahudiye'den ayrılıp yine Celile'ye gitti. Giderken Samiriye'den geçmesi gerekiyordu. Böylece Samiriye'nin Sihar denilen kentine geldi. Burası Yakup'un kendi oğlu Yusuf'a vermiş olduğu toprağın yakınındaydı. Yakup'un kuyusu da oradaydı. İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu. Saat on iki sularıydı. Samiriyeli bir kadın su çekmeye geldi. İsa ona, “Bana su ver, içeyim” dedi. İsa'nın öğrencileri yiyecek satın almak için kente gitmişlerdi. Samiriyeli kadın, “Sen Yahudi'sin, bense Samiriyeli bir kadınım” dedi, “Nasıl olur da benden su istersin?” Çünkü Yahudiler'in Samiriyeliler'le ilişkileri yoktur. İsa kadına şu yanıtı verdi: “Eğer sen Tanrı'nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O'ndan dilerdin, O da sana yaşam suyunu verirdi.” Kadın, “Efendim” dedi, “Su çekecek bir şeyin yok, kuyu da derin, yaşam suyunu nereden bulacaksın? Sen, bu kuyuyu bize vermiş, kendisi, oğulları ve davarları ondan içmiş olan atamız Yakup'tan daha mı büyüksün?” İsa şöyle yanıt verdi: “Bu sudan her içen yine susayacak. Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak.” Kadın, “Efendim” dedi, “Bu suyu bana ver. Böylece ne susayayım, ne de su çekmek için buraya kadar geleyim.”

YUHANNA 4:3-15 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

İsa bunu öğrenince Yahudiye'den ayrılıp yeniden Galile'ye gitti. Yolculuk ederken Samiriye'den geçmesi gerekiyordu. Samiriye'nin Sihar denilen kasabasına geldi. Burası Yakup'un oğlu Yusuf'a verdiği toprağa yakındı. Yakup'un kuyusu buradaydı. Yolculuktan yorulmuş olan İsa kuyunun yanına oturdu. Saat öğleyin on iki sularıydı. Samiriyeli bir kadın su çekmeye geldi. İsa ona, “Bana da ver, içeyim” dedi. Öğrencileri kasabaya yiyecek almaya gitmişlerdi. Samiriyeli kadın, “Sen Yahudi'sin, bense Samiriyeli bir kadınım” dedi, “Nasıl olur da benden içecek su istersin?” Çünkü Yahudiler'in Samiriyeliler'le hiç ilişkisi yoktu. İsa şöyle yanıtladı: “Eğer Tanrı'nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O'ndan isteyecektin, O da sana yaşam suyunu verecekti.” Kadın, “Efendim” dedi, “Su çekecek bir şeyin yok, kuyu da derin! Yaşam suyunu nereden bulacaksın? Bu kuyuyu bize veren atamız Yakup'tur. Kendisi de, davarları da oradan içmiştir. Yoksa sen ondan da üstün biri misin?” İsa ona şöyle dedi: “Bu sudan içen herkes yeniden susayacaktır. Oysa benim vereceğim sudan her kim içerse sonsuza dek susamayacaktır. Vereceğim su sonsuz yaşam sağlamak için onun iç varlığında kaynaklanan bir pınar olacaktır.” Kadın, “Efendim” dedi, “Bu suyu bana ver. Ne susayayım, ne de su çekmek için buraya dek geleyim!”