YUHANNA 20:1-30
YUHANNA 20:1-30 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Haftanın ilk günü erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti. Taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördü. Koşarak Simun Petrus'a ve İsa'nın sevdiği öbür öğrenciye geldi. “Rab'bi mezardan almışlar, nereye koyduklarını da bilmiyoruz” dedi. Bunun üzerine Petrus'la öteki öğrenci dışarı çıkıp mezara yöneldiler. İkisi birlikte koşuyordu. Ama öteki öğrenci Petrus'tan daha hızlı koşarak mezara önce vardı. Eğilip içeri baktı, keten bezleri orada serili gördü, ama içeri girmedi. Ardından Simun Petrus geldi ve mezara girdi. Orada serili duran bezleri ve İsa'nın başına sarılmış olan peşkiri gördü. Peşkir keten bezlerle birlikte değildi, ayrı bir yerde dürülmüş duruyordu. O zaman mezara ilk varan öteki öğrenci de içeri girdi. Olanları gördü ve iman etti. İsa'nın ölümden dirilmesi gerektiğini belirten Kutsal Yazı'yı henüz anlamamışlardı. Bundan sonra öğrenciler yine evlerine döndüler. Meryem ise mezarın dışında durmuş ağlıyordu. Ağlarken eğilip mezarın içine baktı. Beyazlara bürünmüş iki melek gördü; biri İsa'nın cesedinin yattığı yerin başucunda, öteki ayakucunda oturuyordu. Meryem'e, “Kadın, niçin ağlıyorsun?” diye sordular. Meryem, “Rabbim'i almışlar” dedi. “O'nu nereye koyduklarını bilmiyorum.” Bunları söyledikten sonra arkasına döndü, İsa'nın orada, ayakta durduğunu gördü. Ama O'nun İsa olduğunu anlamadı. İsa, “Kadın, niçin ağlıyorsun?” dedi. “Kimi arıyorsun?” Meryem O'nu bahçıvan sanarak, “Efendim” dedi, “Eğer O'nu sen götürdünse, nereye koyduğunu söyle de gidip O'nu alayım.” İsa ona, “Meryem!” dedi. O da döndü, İsa'ya İbranice, “Rabbuni!” dedi. Rabbuni, öğretmenim demektir. İsa, “Bana dokunma!” dedi. “Çünkü daha Baba'nın yanına çıkmadım. Kardeşlerime git ve onlara söyle, benim Babam'ın ve sizin Babanız'ın, benim Tanrım'ın ve sizin Tanrınız'ın yanına çıkıyorum.” Mecdelli Meryem öğrencilerin yanına gitti. Onlara, “Rab'bi gördüm!” dedi. Sonra Rab'bin kendisine söylediklerini onlara anlattı. Haftanın o ilk günü akşam olunca, öğrencilerin Yahudi yetkililerden korkusu nedeniyle bulundukları yerin kapıları kapalıyken İsa geldi, ortalarında durup, “Size esenlik olsun!” dedi. Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve böğrünü gösterdi. Öğrenciler Rab'bi görünce sevindiler. İsa yine onlara, “Size esenlik olsun!” dedi. “Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi gönderiyorum.” Bunu söyledikten sonra onların üzerine üfleyerek, “Kutsal Ruh'u alın!” dedi. “Kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanmış olur; kimin günahlarını bağışlamazsanız, bağışlanmamış kalır.” Onikiler'den biri, “İkiz” diye anılan Tomas, İsa geldiğinde onlarla birlikte değildi. Öbür öğrenciler ona, “Biz Rab'bi gördük!” dediler. Tomas ise, “O'nun ellerinde çivilerin izini görmedikçe, çivilerin izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne sokmadıkça inanmam” dedi. Sekiz gün sonra İsa'nın öğrencileri yine evdeydiler. Tomas da onlarla birlikteydi. Kapılar kapalıyken İsa gelip ortalarında durdu, “Size esenlik olsun!” dedi. Sonra Tomas'a, “Parmağını uzat” dedi, “Ellerime bak, elini uzat, böğrüme koy. İmansız olma, imanlı ol!” Tomas O'nu, “Rabbim ve Tanrım!” diye yanıtladı. İsa, “Beni gördüğün için mi iman ettin?” dedi. “Görmeden iman edenlere ne mutlu!” İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı olmayan başka birçok doğaüstü belirti gerçekleştirdi.
YUHANNA 20:1-30 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
H AFTANIN ilk gününde, daha karanlık iken, Mecdelli Meryem kabre erken geldi; taşı kabirden kaldırılmış gördü. O vakit koşup Simun Petrusa ve İsanın sevdiği obir şakirde geldi, ve onlara dedi: Rabbi kabirden kaldırmışlar, ve onu nereye koymuşlar, bilmiyoruz. Ve Petrus ile öteki şakirt çıkıp kabre doğru geliyorlardı. İkisi birbirile koşuyorlardı; fakat obir şakirt Petrustan daha çabuk koştu, önce kabre o geldi; ve iğilerek içeri bakıp keten bezlerini yerde durmakta gördü; fakat içeri girmedi. O vakit onun ardınca Simun Petrus da gelip kabre girdi; ve keten bezlerini yerde durmakta, ve İsanın başında olan mendili, keten bezlerle olmıyıp ayrıca bir yerde sarılı gördü. Ve kabre önce gelmiş olan obir şakirt de o zaman girip gördü, ve iman etti. Çünkü İsanın ölülerden kıyam etmesi gerektir yazısını henüz bilmiyorlardı. O vakit şakirtler yine evlerine gittiler. Fakat Meryem ağlıyarak dışarda kabrin yanında duruyordu. Ağlarken iğilip kabrin içine baktı; ve biri İsanın cesedinin yattığı yerin başında ve obiri ayağında oturan, beyazlar giymiş, iki melek gördü. Onlar da kendisine: Kadın, niçin ağlıyorsun? dediler. O da onlara dedi: Çünkü Rabbimi kaldırmışlar, ve onu nereye koymuşlar bilmiyorum. Bunu dedikten sonra, arkasına dönüp İsayı durmakta gördü; ve İsa olduğunu bilmiyordu. İsa ona dedi: Kadın, niçin ağlıyorsun? kimi arıyorsun? O da onu bahçıvan sanıp ona dedi: Efendi, eğer onu sen götürdünse, nereye koyduğunu bana söyle, ben de onu kaldırayım. İsa ona: Meryem! dedi. O da dönüp ona İbranice: Rabbuni, dedi; ki, Muallim demektir. İsa ona dedi: Bana dokunma; çünkü ben daha Babanın yanına çıkmadım; fakat kardeşlerime git, ve onlara söyle: Benim Babamın ve sizin Babanızın, benim Allahımın ve sizin Allahınızın yanına çıkıyorum. Mecdelli Meryem gelip şakirtlere Rabbi gördüğünü, ve Rabbin kendisine bunları söylediğini bildirdi. O gün, haftanın ilk günü, akşam olunca, Yahudilerin korkusundan şakirtlerin bulundukları yerin kapıları kapalı iken, İsa geldi, ve ortada durup onlara: Size selâmet! dedi. Bunu söyliyip onlara ellerini ve böğrünü gösterdi. Şakirtler de Rabbi görüp sevindiler. İsa yine onlara dedi: Size selâmet! Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi gönderiyorum. Bunu dediği zaman, onlara üfürdü, ve: Ruhülkudüsü alın, dedi. Kimlerin günahlarını bağışlarsanız, onlara bağışlanmış olur, ve kimlerinkini alıkorsanız, alıkonmuş olur. Fakat Onikilerden biri olup Didimos denilen Tomas, İsa geldiği vakit onlarla beraber değildi. İmdi obir şakirtler ona: Rabbi gördük, dediler. Fakat o onlara dedi: Eğer ben ellerinde çivilerin yerini görmezsem, ve çivilerin yerine parmağımı koymazsam, böğrüne de elimi koymazsam, inanmam. Sekiz gün sonra, şakirtleri yine içerde idiler, Tomas da onlarla beraber idi. Kapılar kapalı iken, İsa gelip ortada durdu, ve: Size selâmet! dedi. Ondan sonra Tomasa dedi: Parmağını buraya getir, ve ellerime bak; elini de getir, böğrüme koy; ve imansız olma, ancak imanlı ol. Tomas cevap verip ona: Rabbim, ve Allahım! dedi. İsa ona dedi: Beni gördüğün için iman ettin; görmeden iman edenlere ne mutlu! İmdi İsa kendi şakirtleri önünde başka bir çok alâmetler yaptı, ki, bu kitapta yazılmamıştır.
YUHANNA 20:1-30 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Haftanın ilk günü erkenden, daha ortalık karanlıkken, Magdalalı Meryem mezara geldi. Taşın mezardan kaldırılmış olduğunu görünce, koşarak Simun Petrus'a ve İsa'nın sevdiği öbür öğrenciye vardı. “Rab'bi mezardan almışlar” dedi, “O'nu nereye koydular bilmiyoruz.” Petrus'la öbür öğrenci hemen yola çıkıp mezara yöneldiler. İkisi de koşuyordu. Ama öbür öğrenci Petrus'tan daha hızlı koştu ve mezara ilk o vardı. Eğilip bakınca, keten bezlerin yerde serili olduğunu gördü. Ama içeriye girmedi. Simun Petrus da ardından gelip mezarın içine daldı. Serili duran bezleri gördü. İsa'nın başına sarılmış olan peşkir de oradaydı; keten bezlerle bir arada değildi, ayrıca dürülmüş duruyordu. Sonra taş mezara ilk varan öbür öğrenci de içeriye girip gördü ve iman etti. Çünkü İsa'nın ölüler arasından dirilmesi gerektiğine ilişkin Kutsal Yazı'yı daha anlamamışlardı. Bundan sonra öğrenciler evlerine döndüler. Meryem dışarda, mezara dönmüş ağlıyordu. Ağlayarak eğilip mezarın içine baktı. İsa'nın cesedinin yatmış olduğu yerde, biri baş, öbürü ayaklar yönünde, beyazlara bürünmüş iki meleğin oturduğunu gördü. Melekler, “Ey kadın, niçin ağlıyorsun?” diye sordular. Meryem, “Çünkü Rabbim'i almışlar, O'nu nereye koyduklarını bilmiyorum!” diye yanıtladı. Bu sözleri söyleyince geriye döndü ve İsa'nın orada durduğunu gördü. Ama O'nun İsa olduğunu anlamadı. İsa ona, “Ey kadın, niçin ağlıyorsun?” diye sordu, “Kimi arıyorsun?” Meryem O'nun bahçıvan olduğunu sanarak, “Efendim” dedi, “O'nu sen götürdünse, nereye koyduğunu bildir ki, O'nu oradan alayım.” İsa, “Meryem!” dedi. Meryem İbranice, “Rabbuni!” dedi. (Bunun anlamı Öğretmen'dir.) İsa Meryem'e, “Bana dokunma” dedi, “Çünkü daha Baba'nın yanına çıkmadım. Ama kardeşlerime git ve bildir. Babam'ın ve Babanız'ın, Tanrım'ın ve Tanrınız'ın yanına çıkıyorum.” Magdalalı Meryem varıp öğrencilere Rab'bi gördüğünü bildirdi ve O'nun söylediklerini aktardı. Haftanın ilk günü –aynı gün akşamleyin– öğrenciler Yahudi yetkililerin korkusundan kapalı kapıların ardında toplanmışlardı. İsa oraya geldi, ortada durup onlara, “Üzerinize esenlik olsun” dedi. Sonra elleriyle böğrünü gösterdi. Öğrenciler Rab'bi görünce sevinçle doldular. İsa yine, “Üzerinize esenlik olsun” dedi, “Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizleri gönderiyorum.” Sonra onlara üfleyerek, “Kutsal Ruh'u alın” dedi, “Kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanacaktır. Kiminkini bağışlamazsanız öylece kalacaktır.” Onikiler'den biri olup İkiz adıyla bilinen Tomas, İsa geldiğinde onlarla birlikte değildi. Bunun için, öbür öğrenciler ona, “Rab'bi gördük!” dediler. Tomas, “O'nun ellerinde çivilerin izlerini görmedikçe, çivilerin deldiği yerlere parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne koymadıkça inanmam” dedi. Aradan sekiz gün geçti. İsa'nın öğrencileri yine içerideydiler. Tomas da onlarla birlikteydi. Kapılar kapalıyken İsa geldi. Ortada durup onlara, “Üzerinize esenlik olsun!” dedi. Ardından Tomas'a, “Parmağını buraya getir ve ellerime bak” dedi, “Elini de uzat ve böğrüme koy. İmansızlık gösterme, imanlı ol.” Tomas O'na, “Rabbim ve Tanrım!” diye yanıt verdi. İsa, “Beni gördüğün için mi iman ettin?” dedi, “Görmeden iman edenlere ne mutlu!” İsa öğrencilerinin yanında daha birçok mucize yaptı. Onlar bu kitapta yazılı değildir.