YUHANNA 19:1-30
YUHANNA 19:1-30 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
O zaman Pilatus İsa'yı tutup kamçılattı. Askerler de dikenlerden bir taç örüp O'nun başına geçirdiler. Sonra O'na mor bir kaftan giydirdiler. Önüne geliyor, “Selam, ey Yahudiler'in Kralı!” diyor, yüzüne tokat atıyorlardı. Pilatus yine dışarı çıktı. Yahudiler'e, “İşte, O'nu dışarıya, size getiriyorum. O'nda hiçbir suç bulmadığımı bilesiniz” dedi. Böylece İsa, başındaki dikenli taç ve üzerindeki mor kaftanla dışarı çıktı. Pilatus onlara, “İşte o adam!” dedi. Başkâhinler ve görevliler İsa'yı görünce, “Çarmıha ger, çarmıha ger!” diye bağrıştılar. Pilatus, “O'nu siz alıp çarmıha gerin!” dedi. “Ben O'nda bir suç bulamıyorum!” Yahudiler şu karşılığı verdiler: “Bizim bir yasamız var, bu yasaya göre O'nun ölmesi gerekir. Çünkü kendisinin Tanrı Oğlu olduğunu ileri sürüyor.” Pilatus bu sözü işitince daha çok korktu. Yine vali konağına girip İsa'ya, “Sen nereden geliyorsun?” diye sordu. İsa ona yanıt vermedi. Pilatus, “Benimle konuşmayacak mısın?” dedi. “Seni salıvermeye de, çarmıha germeye de yetkim olduğunu bilmiyor musun?” İsa, “Sana gökten verilmeseydi, benim üzerimde hiçbir yetkin olmazdı” diye karşılık verdi. “Bu nedenle beni sana teslim edenin günahı daha büyüktür.” Bunun üzerine Pilatus İsa'yı salıvermek istedi. Ama Yahudiler, “Bu adamı salıverirsen, Sezar'ın dostu değilsin!” diye bağrıştılar. “Kral olduğunu ileri süren herkes Sezar'a karşı gelmiş olur.” Pilatus bu sözleri işitince İsa'yı dışarı çıkardı. Taş Döşeme –İbranice'de Gabbata– denilen yerde yargı kürsüsüne oturdu. Fısıh Bayramı'na Hazırlık Günü'ydü. Saat on iki sularıydı. Pilatus Yahudiler'e, “İşte, sizin Kralınız!” dedi. Onlar, “Yok et O'nu! Yok et, çarmıha ger!” diye bağrıştılar. Pilatus, “Kralınızı mı çarmıha gereyim?” diye sordu. Başkâhinler, “Sezar'dan başka kralımız yok!” karşılığını verdiler. Bunun üzerine Pilatus İsa'yı, çarmıha gerilmek üzere onlara teslim etti. Askerler İsa'yı alıp götürdüler. İsa çarmıhını kendisi taşıyıp Kafatası –İbranice'de Golgota– denilen yere çıktı. Orada O'nu ve iki kişiyi daha çarmıha gerdiler. Biri bir yanda, öbürü öteki yanda, İsa ise ortadaydı. Pilatus bir de yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. Yaftada şöyle yazılıydı: NASIRALI İSA - YAHUDİLER'İN KRALI İsa'nın çarmıha gerildiği yer kente yakındı. Böylece İbranice, Latince ve Grekçe yazılan bu yaftayı Yahudiler'in birçoğu okudu. Bu yüzden Yahudi başkâhinler Pilatus'a, “ ‘Yahudiler'in Kralı’ diye yazma” dediler. “Kendisi, ‘Ben Yahudiler'in Kralı'yım dedi’ diye yaz.” Pilatus, “Ne yazdımsa yazdım” karşılığını verdi. Askerler İsa'yı çarmıha gerdikten sonra giysilerini alıp her birine birer pay düşecek biçimde dört parçaya böldüler. Mintanını da aldılar. Mintan boydan boya tek parça dikişsiz bir dokumaydı. Birbirlerine, “Bunu yırtmayalım” dediler, “Kime düşecek diye kura çekelim.” Bu olay, şu Kutsal Yazı yerine gelsin diye oldu: “Giysilerimi aralarında paylaştılar, Elbisem üzerine kura çektiler.” Bunları askerler yaptı. İsa'nın çarmıhının yanında ise annesi, teyzesi, Klopas'ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyordu. İsa, annesiyle sevdiği öğrencinin yakınında durduğunu görünce annesine, “Anne, işte oğlun!” dedi. Sonra öğrenciye, “İşte, annen!” dedi. O andan itibaren bu öğrenci İsa'nın annesini kendi evine aldı. Daha sonra İsa, her şeyin artık tamamlandığını bilerek Kutsal Yazı yerine gelsin diye, “Susadım!” dedi. Orada ekşi şarap dolu bir kap vardı. Şaraba batırılmış bir süngeri mercanköşk dalına takarak O'nun ağzına uzattılar. İsa şarabı tadınca, “Tamamlandı!” dedi ve başını eğerek ruhunu teslim etti.
YUHANNA 19:1-30 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
O zaman Pilatus İsayı tutup dövdü. Askerler de dikenlerden bir taç örüp onun başına koydular, ve ona erguvanî bir esvap giydirdiler; ve ona gelip diyorlardı: Selâm, ey Yahudilerin Kıralı! ve ona tokat vuruyorlardı. Pilatus yine dışarı çıkıp onlara dedi: İşte, onu size dışarı getiriyorum ki, kendisinde hiç bir suç bulmadığımı bilesiniz. Bunun üzerine İsa, dikenlerden tacı ve erguvanî esvabı giyinmiş olarak dışarı çıktı. Pilatus onlara dedi: İşte, o adam! Başkâhinler ve memurlar onu görünce, bağırıp: Haça ger, haça ger! dediler. Pilatus onlara dedi: Onu siz alıp haça gerin, çünkü ben onda bir suç bulmuyorum. Yahudiler ona cevap verdiler: Bizim bir şeriatimiz vardır; o şeriate göre onun ölmesi gerektir; çünkü kendisini Allahın Oğlu etti. İmdi Pilatus bu sözü işittiği zaman, daha çok korktu; ve yine hükûmet konağına girip İsaya dedi: Sen neredensin? Fakat İsa ona cevap vermedi. Pilatus da ona dedi: Bana söylemez misin? bilmiyor musun ki, seni salıvermeğe kudretim var, seni haça germeğe de kudretim vardır? İsa ona cevap verdi: Eğer sana yukarıdan verilmemiş olsaydı, benim üzerime senin hiç kudretin olmazdı. Bunun için, beni eline verenin günahı daha büyüktür. Bunun için Pilatus onu salıvermeğe çalışıyordu, fakat Yahudiler bağırıp dediler: Eğer bunu salıverirsen, Kayserin dostu değilsin; kim kendisini kıral ederse, Kaysere karşı kor. Pilatus da bu sözü işitince, İsayı dışarı getirdi, ve Taş döşeme — fakat İbranicede Gabbata — denilen yerde hüküm kürsüsüne oturdu. Fıshın Hazırlık günü idi; saat altı sularında idi. Ve Yahudilere dedi: İşte, Kıralınız! Fakat onlar: Kaldır, kaldır, onu haça ger! diye bağırdılar. Pilatus onlara dedi: Kıralınızı haça gereyim mi? Başkâhinler cevap verdiler: Kayserden başka kıralımız yoktur. O zaman, onu haça gerilmek üzre onlara verdi. O vakit İsayı aldılar; o, İbranice Golgota denilen Kafa kemiği adındaki yere kendi haçını taşıyarak çıktı; orada kendisini ve onunla beraber başka ikisini, İsa ortada ve iki yanında birer kişi olarak haça gerdiler. Pilatus bir yafta yazıp onu haç üzerine koydu: NÂSIRALI İSA, YAHUDİLERİN KIRALI, yazılı idi. Ve Yahudilerin çoğu bu yaftayı okudular; çünkü İsanın haça gerildiği yer şehre yakındı; o yafta İbranice, Yunanca, ve Latince yazılmıştı. Bunun için Yahudilerin başkâhinleri Pilatusa dediler: Yahudilerin Kıralı değil, fakat bu adam: Ben Yahudilerin Kıralıyım dedi, diye yaz. Pilatus cevap verdi: Ne yazdımsa, yazdım. Askerler İsayı haça gerdikleri vakit, onun esvabını alıp her asker için bir pay olarak dört pay ettiler. Gömleğini de aldılar; gömlek dikişsiz, baştan başa bir dokuma idi. Onlar da birbirlerine dediler: Bunu yırtmıyalım, fakat kimin olacak diye kura atalım; ta ki: “Esvabımı aralarında paylaştılar, Libasım üzerine kura attılar,” diye yazılmış olan yerine gelsin. Askerler bunları ettiler. İsanın haçı yanında, anası ve anasının kızkardeşi, Klopasın karısı Meryem, ve Mecdelli Meryem duruyorlardı. Ve İsa, anasını ve yanında sevdiği şakirdi durmakta görünce anasına dedi: Kadın, işte, oğlun! Ondan sonra şakirde dedi: İşte, anan! O saatten sonra şakirt onu kendi evine aldı. Bundan sonra, İsa artık her şeyin şimdi tamam olduğunu bilerek, yazının yerine gelmesi için: Susadım, dedi. Oraya sirke dolu bir kap konulmuştu; sirke ile bir sünger doldurup ve onu zufaya takıp ağzına verdiler. İsa sirkeyi alınca: Tamam oldu, dedi; ve başını iğip ruhu verdi.
YUHANNA 19:1-30 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Bunun üzerine, Pilatus İsa'yı tutup kamçılattı. Askerler O'nun başına dikenlerden çattıkları bir taç taktılar. O'na erguvan çiçeği renginde bir giysi giydirdiler. Yanına sokulup, “Selam, ey Yahudiler'in Kralı!” diyerek yüzüne tokat atıyorlardı. Pilatus yine dışarı çıkıp kalabalığa, “İşte O'nu dışarı, size getiriyorum” dedi, “Öyle ki, kendisinde hiçbir suç bulamadığımı anlayasınız.” Böylece, İsa dikenlerden çatma tacı ve mor giysisiyle dışarıya çıktı. Pilatus onlara, “İşte o adam!” dedi. Başkâhinlerle görevliler İsa'yı görünce, “Çarmıha ger, çarmıha ger!” diye bağırdılar. Pilatus onlara, “Siz O'nu alıp çarmıha gerin” dedi, “Çünkü ben kendisinde bir suç bulamıyorum.” Yahudi yetkililer, “Bizim yasamız vardır ve yasamıza göre O'nun ölmesi gerekir” diye yanıtladılar, “Çünkü kendini Tanrı'nın Oğlu yerine koydu.” Bu sözü işitince Pilatus'un korkudan içi titredi. Yeniden vali konağına gidip İsa'ya, “Nerelisin?” diye sordu. Ama İsa karşılık vermedi. Pilatus, “Bana karşılık vermiyor musun?” dedi, “Seni salıvermeye de, çarmıha germeye de yetkim olduğunu bilmiyor musun?” İsa, “Sana yukarıdan verilmeseydi, benim üzerimde hiçbir yetkin olmazdı” dedi, “Onun için beni senin ellerine verenin günahı daha ağırdır.” Pilatus bu sözler karşısında O'nu salıvermek istedi. Ama Yahudiler var güçleriyle bağırdılar: “Eğer bu adamı bırakırsan, Sezar'ın dostu değilsin. Kendini kral ilan eden herkes Sezar'a başkaldırmış sayılır.” Pilatus bu sözleri duyunca İsa'yı dışarı getirdi. Kendisi de Taş Kaldırım –İbranice'de Gabbata– denilen yerde yargı kürsüsüne oturdu. Fısıh'ın Hazırlık Günü'ydü, öğleyin saat on iki sularıydı. Pilatus Yahudiler'e, “İşte kralınız!” dedi. “Uzak olsun, uzak olsun! O'nu çarmıha ger!” diye bağırdılar. Pilatus, “Kralınızı mı çarmıha gereyim?” diye sordu. Başkâhinler, “Bizim Sezar'dan başka kralımız yoktur” diye karşılık verdiler. Sonunda çarmıha gerilmek üzere İsa'yı onlara teslim etti. Bunun üzerine İsa'yı alıp götürdüler. İsa çarmıhını yüklenerek, adı Kafatası olan –İbranice'de Golgota denilen– yere çıktı. Orada O'nu ve iki kişiyi daha çarmıha gerdiler. Biri bir yanda, öbürü öbür yanda, İsa ise ortadaydı. Pilatus bir belge yazarak çarmıhın üstüne astı. Yazılan şuydu: NASIRALI İSA, YAHUDİLER'İN KRALI. İbranice, Latince ve Yunanca yazılan bu belgeyi Yahudiler'den birçok kişi okudu. Çünkü İsa'nın çarmıha gerildiği yer kente yakındı. Bunu gören Yahudiler'in başkâhinleri Pilatus'a, “Yahudiler'in Kralı diye yazma” dediler, “Kendisi, ‘Ben Yahudiler'in Kralı'yım’ dedi diye yaz!” Pilatus, “Ne yazdımsa yazdım!” diye karşılık verdi. Askerler İsa'yı çarmıha gerdikten sonra giysilerini alıp askerlerin her birine birer pay vermek amacıyla dörde böldüler. Kaftanını da aldılar. Tek parçadan oluşmuş dikişsiz bir dokumaydı bu. Bu nedenle birbirlerine, “Gelin bunu yırtmayalım” dediler, “Kimin payına düşeceğini bulmak için kura çekelim.” Böylelikle şu Kutsal Yazı yerine geliyordu: “Giysilerimi aralarında paylaştılar, Elbisem için kura çektiler.” İşte askerler böyle yaptılar. İsa'nın çarmıhı yanında annesi, teyzesi, Klopas'ın karısı Meryem ve Magdalalı Meryem duruyorlardı. İsa annesiyle sevdiği öğrencisinin orada durduğunu görünce annesine, “Anne, işte oğlun!” dedi. Ardından öğrenciye, “İşte annen!” dedi. O andan sonra bu öğrenci İsa'nın annesini kendi evine aldı. İsa artık her şeyin tamamlandığını biliyordu. Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi için “Susadım” dedi. Orada sirke dolu bir kap duruyordu. Sirkeye daldırılmış bir sünger parçasını bir mercanköşk dalına takıp O'nun ağzına uzattılar. İsa sirkeyi içince, “Tamamlandı” dedi ve başını eğip ruhunu verdi.