YUHANNA 18:1-18

YUHANNA 18:1-18 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

İsa bu sözleri söyledikten sonra öğrencileriyle birlikte dışarı çıkıp Kidron Vadisi'nin ötesine geçti. Orada bir bahçe vardı. İsa'yla öğrencileri bu bahçeye girdiler. O'na ihanet eden Yahuda da burayı biliyordu. Çünkü İsa, öğrencileriyle orada sık sık buluşurdu. Böylece Yahuda yanına bir bölük askerle başkâhinlerin ve Ferisiler'in gönderdiği görevlileri alarak oraya geldi. Onların ellerinde fenerler, meşaleler ve silahlar vardı. İsa, başına geleceklerin hepsini biliyordu. Öne çıkıp onlara, “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu. “Nasıralı İsa'yı” diye karşılık verdiler. İsa onlara, “Benim” dedi. O'na ihanet eden Yahuda da onlarla birlikte duruyordu. İsa, “Benim” deyince gerileyip yere düştüler. Bunun üzerine İsa onlara yine, “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu. “Nasıralı İsa'yı” dediler. İsa, “Size söyledim, benim” dedi. “Eğer beni arıyorsanız, bunları bırakın gitsinler.” Kendisinin daha önce söylediği, “Senin bana verdiklerinden hiçbirini yitirmedim” şeklindeki sözü yerine gelsin diye böyle konuştu. Simun Petrus yanında taşıdığı kılıcı çekti, başkâhinin Malkus adındaki kölesine vurup sağ kulağını kopardı. İsa Petrus'a, “Kılıcını kınına koy! Baba'nın bana verdiği kâseden içmeyeyim mi?” dedi. Bunun üzerine komutanla buyruğundaki asker bölüğü ve Yahudi görevliler İsa'yı tutup bağladılar. O'nu önce, o yıl başkâhin olan Kayafa'nın kayınbabası Hanan'a götürdüler. Halkın uğruna bir tek adamın ölmesinin daha uygun olacağını Yahudi yetkililere telkin eden Kayafa idi. Simun Petrus'la başka bir öğrenci İsa'nın ardından gidiyorlardı. O öğrenci başkâhinin tanıdığı olduğu için İsa'yla birlikte başkâhinin avlusuna girdi. Petrus ise dışarıda, kapının yanında duruyordu. Başkâhinin tanıdığı öğrenci dışarı çıkıp kapıcı kızla konuştu ve Petrus'u içeri getirdi. Kapıcı kız Petrus'a, “Sen de bu adamın öğrencilerinden değil misin?” diye sordu. Petrus, “Hayır, değilim” dedi. Hava soğuk olduğu için köleler ve nöbetçiler yaktıkları kömür ateşinin çevresinde durmuş ısınıyorlardı. Petrus da onlarla birlikte ayakta ısınıyordu.

YUHANNA 18:1-18 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

İ SA, bu şeyleri söyledikten sonra, şakirtlerile Kidron deresinin ötesine çıktı; orada bir bahçe vardı; kendisi ve şakirtleri içine girdiler. Onu ele veren Yahuda da o yeri bilirdi; çünkü İsa çok kereler şakirtlerile orada buluşurdu. İmdi Yahuda, asker bölüğünü ve başkâhinlerden ve Ferisilerden memurlar alıp fenerler ve meşaleler ve silâhlarla oraya geldi. İsa bütün başına gelecek şeyleri bilerek çıkıp onlara: Kimi arıyorsunuz? dedi. Ona cevap verdiler: Nâsıralı İsayı. Onlara: Benim, dedi. Onu ele veren Yahuda da onlarla beraber duruyordu. Ve onlara: Benim, dediği zaman, geriliyip yere düştüler. Bunun üzerine tekrar onlara: Kimi arıyorsunuz? diye sordu. Onlar da: Nâsıralı İsayı, dediler. İsa cevap verdi: Size dedim ki, benim; bunun için eğer beni arıyorsanız, bunları bırakın gitsinler; ta ki, onun dediği: Bana verdiğin kimselerden hiç birini kaybetmedim, sözü yerine gelsin. İmdi Simun Petrusun bir kılıcı vardı, ve onu çekti, ve başkâhinin hizmetçisine vurup sağ kulağını kesti. O hizmetçinin adı Malhus idi. O vakit İsa Petrusa dedi: Kılıcını kınına koy; Babamın bana verdiği kâseyi içmiyeyim mi? Böylece bölük ve binbaşı ve Yahudilerin memurları İsayı tutup onu bağladılar, ve onu önce Hannaya götürdüler; çünkü o yıl başkâhin olan Kayafanın kaynatası idi. Kavmın uğruna bir adamın ölmesi hayırlıdır, diye Yahudilere öğüt veren Kayafa idi. Simun Petrus ve başka bir şakirt İsanın ardınca gidiyorlardı. O şakirt başkâhinin bildiği idi, ve İsa ile başkâhinin avlusuna girdi; fakat Petrus dışarda, kapı yanında duruyordu. O vakit başkâhinin bildiği obir şakirt çıkıp kapıcıya söyledi, ve Petrusu içeri getirdi. Kapıcı kız da Petrusa dedi: Yoksa sen de bu adamın şakirtlerinden misin? O da: Ben değilim, dedi. Ve hizmetçiler ve memurlar kömür ateşi yakmış duruyorlardı, çünkü soğuktu, ve ısınıyorlardı; Petrus da onlarla beraber durup ısınıyordu.

YUHANNA 18:1-18 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

İsa duasında bunları söyledikten sonra, öğrencileriyle birlikte Kidron Vadisi'nin karşı tarafına geçti. Orada bir bahçe vardı. İsa ile öğrencileri oraya girdiler. O'nu ele veren Yahuda da bu bahçeyi biliyordu. Çünkü İsa öğrencileriyle çoğu kez orada buluşurdu. Yahuda yanına bir asker birliği ve başkâhinlerle Ferisiler'in gönderdiği görevlileri aldı. Fenerlerle, meşalelerle, silahlarla oraya geldiler. İsa başına gelecekleri bilerek ilerledi ve onlara, “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu. “Nasıralı İsa'yı!” dediler. İsa, “Benim” diye yanıtladı. İsa'yı ele veren Yahuda da onlarla birlikte duruyordu. İsa onlara, “Benim” der demez, geri geri gidip yere düştüler. Bunun üzerine İsa yeniden, “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu. “Nasıralı İsa'yı” dediler. İsa şöyle yanıtladı: “Size benim, dedim. Madem beni arıyorsunuz, bırakın bunları gitsinler!” Söylediği şu söz yerine gelsin diye oldu bu: “Bana verdiklerinden hiçbirini yitirmedim.” Simun Petrus yanında taşıdığı kılıcı çekerek başkâhinin kölesine indirdi ve onun sağ kulağını kesti. Kölenin adı Malhos'tu. İsa Petrus'a, “Kılıcını kınına koy” dedi, “Baba'nın bana vermiş olduğu kâseden içmeyecek miyim?” Bundan sonra, bölükle komutanı ve Yahudi yetkililerin görevlileri İsa'yı tutup bağladılar. Önce Hanna'ya götürdüler. Çünkü Hanna o yıl başkâhinlik eden Kayafas'ın kayınbabasıydı. Halk yararına bir tek kişinin ölmesi daha iyidir diye Yahudi yetkililere öğüt veren Kayafas idi. Simun Petrus'la başka bir öğrenci İsa'nın ardından gidiyorlardı. Bu öğrenci başkâhinin tanıdığı olduğundan, İsa'yla birlikte başkâhinin avlusuna girdi. Petrus dışarıda kapının yanında duruyordu. Başkâhinin tanıdığı olan öbür öğrenci çıkıp kapıyı gözleyen hizmetçi kızla konuştu ve Petrus'u içeri getirdi. Kapıcı kız Petrus'a sordu: “Sen de bu adamın öğrencilerinden biri değil misin?” Petrus, “Hayır, değilim” dedi. Bu arada kölelerle görevliler yaktıkları kömür ateşinin yanında durmuş ısınıyorlardı. Çünkü hava soğuktu. Petrus da onlarla birlikte durmuş ısınıyordu.