YUHANNA 12:20-50
YUHANNA 12:20-50 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Bayramda tapınmak üzere Yeruşalim'e gidenler arasında bazı Grekler vardı. Bunlar, Celile'nin Beytsayda Kenti'nden olan Filipus'a gelerek, “Efendimiz, İsa'yı görmek istiyoruz” diye rica ettiler. Filipus gitti, bunu Andreas'a bildirdi. Andreas ve Filipus da gidip İsa'ya haber verdiler. İsa, “İnsanoğlu'nun yüceltileceği saat geldi” diye karşılık verdi. “Size doğrusunu söyleyeyim, buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe yalnız kalır. Ama ölürse çok ürün verir. Canını seven onu yitirir. Ama bu dünyada canını gözden çıkaran onu sonsuz yaşam için koruyacaktır. Bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin. Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak. Baba, bana hizmet edeni onurlandıracaktır. Şimdi yüreğim sıkılıyor, ne diyeyim? ‘Baba, beni bu saatten kurtar’ mı diyeyim? Ama ben bu amaç için bu saate geldim. Baba, adını yücelt!” Bunun üzerine gökten bir ses geldi: “Adımı yücelttim ve yine yücelteceğim.” Orada duran ve bunu işiten kalabalık, “Gök gürledi” dedi. Başkaları, “Bir melek O'nunla konuştu” dedi. İsa, “Bu ses benim için değil, sizin içindi” dedi. “Bu dünya şimdi yargılanıyor. Bu dünyanın egemeni şimdi dışarı atılacak. Ben yerden yukarı kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime çekeceğim.” İsa bunu, nasıl öleceğini belirtmek için söylüyordu. Kalabalık O'na şöyle karşılık verdi: “Kutsal Yasa'dan öğrendiğimize göre Mesih sonsuza dek kalacaktır. Nasıl oluyor da sen, ‘İnsanoğlu yukarı kaldırılmalıdır’ diyorsun? Kimdir bu İnsanoğlu?” İsa, “Işık kısa bir süre daha aranızdadır” dedi. “Karanlıkta kalmamak için ışığınız varken yürüyün. Karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez. Sizde ışık varken ışığa iman edin ki, ışık oğulları olasınız.” İsa bu sözleri söyledikten sonra uzaklaşıp onlardan gizlendi. Gözleri önünde bunca doğaüstü belirti gerçekleştirdiği halde O'na iman etmediler. Bütün bunlar Peygamber Yeşaya'nın söylediği şu söz yerine gelsin diye oldu: “Rab, verdiğimiz habere kim inandı? Rab'bin gücü kime açıklandı?” İşte bu yüzden iman edemiyorlardı. Nitekim Yeşaya başka bir yerde de şöyle demişti: “Tanrı onların gözlerini kör etti Ve yüreklerini nasırlaştırdı. Öyle ki, gözleri görmesin, Yürekleri anlamasın Ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.” Bunları söyleyen Yeşaya, İsa'nın yüceliğini görmüş ve O'nun hakkında konuşmuştu. Bununla birlikte, önderlerin bile birçoğu İsa'ya iman etti. Ama Ferisiler yüzünden, havra dışı edilmemek için iman ettiklerini açıkça söylemediler. Çünkü insandan gelen övgüyü, Tanrı'dan gelen övgüden daha çok seviyorlardı. İsa yüksek sesle, “Bana iman eden bana değil, beni gönderene iman etmiş olur” dedi. “Beni gören beni göndereni de görür. Bana iman eden hiç kimse karanlıkta kalmasın diye, dünyaya ışık olarak geldim. Sözlerimi işitip de onlara uymayanı ben yargılamam. Çünkü ben dünyayı yargılamaya değil, dünyayı kurtarmaya geldim. Beni reddeden ve sözlerimi kabul etmeyen kişiyi yargılayacak biri var. O kişiyi son günde yargılayacak olan, söylediğim sözdür. Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Baba'nın kendisi ne söylemem ve ne konuşmam gerektiğini bana buyurdu. O'nun buyruğunun sonsuz yaşam olduğunu biliyorum. Bunun için ne söylüyorsam, Baba'nın bana söylediği gibi söylüyorum.”
YUHANNA 12:20-50 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Bayramda tapınmak için Yeruşalime çıkanlar arasında bazı Yunanlılar vardı. İmdi bunlar Galilenin Beytsayda şehrinden olan Filipusa geldiler, ve: Efendi, İsayı görmek istiyoruz, diye ondan sordular. Filipus gelip Andreasa söyledi; Andreas ile Filipus da gelip İsaya söylediler. İsa onlara cevap verip dedi: İnsanoğlunun taziz olunacağı saat geldi. Doğrusu ve doğrusu size derim: Buğday tanesi yere düşüp ölmezse, o yalnız kalır; fakat ölürse, çok mahsul verir. Canını seven onu zayeder; ve bu dünyada canından nefret eden ebedî hayat için onu saklar. Bir adam bana hizmet edecekse, ardımca gelsin; ben nerede olursam hizmetçim de orada olacaktır; bir kimse bana hizmet ederse, Baba onu saydırır. Şimdi canım çok sıkılmaktadır; ve ne diyeyim? Ey Baba, beni bu saatten kurtar mı? fakat bunun için bu saate geldim. Ey Baba, ismini taziz eyle. Bunun üzerine gökten: Hem taziz ettim, hem de taziz edeceğim, diye bir ses geldi. O vakit duran ve işiten halk: Gök gürledi, diyordu; başkaları: Ona bir melek söyledi, diyorlardı. İsa cevap verip dedi: Bu ses benim için değil, ancak sizin için geldi. Bu dünyanın hükmü şimdidir; bu dünyanın reisi şimdi dışarı atılacaktır. Ve ben yerden yukarı kaldırılsam, bütün insanları kendime çekeceğim. İsa, ne türlü ölümle öleceğine işaret ederek, bunu söyledi. İmdi halk ona cevap verdi: Mesih ebediyen duracaktır, diye şeriatten işittik, ve sen nasıl: İnsanoğlu yukarı kaldırılmak gerektir, diyorsun? Bu İnsanoğlu kimdir? İmdi İsa onlara dedi: Biraz zaman daha nur sizin aranızdadır. Nurunuz varken yürüyün ki, sizi karanlık basmasın; zira karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez. Nurunuz varken, nura iman edin, ta ki, nur oğulları olasınız. İsa bu şeyleri söyledi, ve gidip onlardan gizlendi. Fakat önlerinde bunca alâmetler yapmış olduğu halde, kendisine iman etmiyorlardı; ta ki, İşaya peygamberin: “Ya Rab, verdiğimiz habere kim inandı? Ve Rabbin bazusu kime izhar olundu?” diye söylediği söz yerine gelsin. Bunun için onlar iman edemiyorlardı, çünkü İşaya yine demiştir: “Onların gözlerini kör etti, ve yüreklerini katılaştırdı ki, Gözlerile görmesinler, ve yüreklerile anlamasınlar, Ve dönmesinler, Ben de onlara şifa vermiyeyim.” İşaya bunları demiştir, çünkü İsanın izzetini görmüş, ve onun hakkında söylemiştir. Bununla beraber reislerden bir çokları da ona iman ettiler; fakat havradan kovulmasınlar diye, Ferisiler yüzünden ikrar etmediler. Çünkü insan izzetini Allah izzetinden çok sevdiler. İsa çağırıp dedi: Bana iman eden, bana değil, ancak beni gönderene iman eder. Ve beni gören, beni göndereni görür. Bana her iman eden karanlıkta kalmasın diye, ben dünyaya nur olarak geldim. Ve bir adam sözlerimi işitip tutmazsa, ona ben hükmetmem; çünkü dünyaya hükmetmeğe gelmedim; ancak dünyayı kurtarmağa geldim. Beni reddedip sözlerimi kabul etmiyene hükmeden biri vardır; benim söylediğim sözdür ki, son günde ona hükmedecektir. Çünkü ben kendiliğimden söylemedim; ancak beni gönderen Babadır ki, ne diyeceğimi ve ne söyliyeceğimi bana emretti. Ve bilirim ki, onun emri ebedî hayattır. İmdi söylediğim şeyleri Babam bana nasıl dedi ise, öyle söyliyorum.
YUHANNA 12:20-50 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Bayramda tapınmak için Yeruşalim'e çıkanlar arasında bazı Yunanlılar vardı. Bunlar Galile'nin Beytsayda Kenti'nden olan Filipus'a yaklaşıp, “Efendimiz, İsa'yı görmek istiyoruz” dediler. Filipus varıp Andreas'a söyledi. Andreas'la Filipus gelip İsa'ya bildirdiler. İsa, “İnsanoğlu'nun yüceltileceği saat geldi” dedi, “Size doğrusunu söyleyeyim: Yere düşüp de ölmeyen buğday tanesi tek başına kalır. Ama ölürse bol ürün verir. Canını seven onu yitirir. Bu dünyada canını hiçe sayan ise onu sonsuz yaşam için saklar. Bana hizmet etmek isteyen ardımdan gelsin. Öyle ki, ben neredeysem, bana hizmet eden de orada bulunsun. Kim bana hizmet ederse Baba onu onurlandıracaktır. “Şu anda yüreğim üzüntüyle sarsılıyor. Ne demeliyim? ‘Ey Baba, beni bu durumdan kurtar’ mı? Ama ben bunun için gelmiş bulunuyorum. Ey Baba, adını yücelt!” Bunun üzerine, gökten bir ses geldi: “Yücelttim ve yücelteceğim.” Orada oturup bunu duyan halk, “Gök gürledi” dedi. Kimisi de, “Bir melek O'nunla konuştu” diyordu. Ama İsa, “Bu ses benim için değil, sizin için geldi” dedi, “Bu dünyanın yargısı şimdidir. Bu dünyanın başkanı şimdi dışarı atılacaktır. Yerden yukarı kaldırıldığımda herkesi kendime çekeceğim.” Bu sözü nasıl bir ölümle öleceğini belirtmek için söylemişti. Kalabalık şöyle yanıtladı: “Kutsal Yasa'dan duyduğumuza göre, Mesih tüm sonsuzluk boyunca kalacaktır. Öyleyse nasıl oluyor da sen, ‘İnsanoğlu'nun yukarı kaldırılması gerekir’ diyorsun? Bu İnsanoğlu denen kimdir?” İsa, “Kısa bir süre daha Işık aranızda olacak” dedi, “Işığınız varken yürüyün ki, karanlık üzerinize basmasın. Karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez. Işığınız varken Işığa iman edin ki, Işık çocukları olasınız.” İsa bunları söyledikten sonra gidip onlardan gizlendi. Önlerinde bunca mucizeler yapmasına karşın, O'na iman etmediler. Öyle ki, Yeşaya Peygamber'in bildirdiği söz yerine gelsin: “Rab, verdiğimiz habere kim inandı? Rab'bin gücü kime açıklandı?” Bu nedenle iman edemiyorlardı. Çünkü Yeşaya bunun yanı sıra şöyle demiştir: “Tanrı onların gözlerini kör etti Ve yüreklerini nasırlaştırdı. Öyle ki, gözleri görmesin, Yürekleri anlamasın Ve bana dönmesinler. Dönselerdi onları iyileştirirdim.” Yeşaya bunları söylemiştir; çünkü İsa'nın yüceliğini görüp O'na ilişkin konuşmuştur. Bununla birlikte, din önderlerinden birçoğu İsa'ya iman etti. Ama Ferisiler'den korktuklarından, sinagog dışı edilmemek için bunu açıkça söylemediler. İnsandan gelen övgüyü Tanrı'dan gelen övgüden daha çok sevdiler. İsa yüksek sesle, “Bana iman eden, bana değil, beni gönderene iman etmiş sayılır” dedi, “Beni gören de beni göndereni görür. Bana iman eden karanlıkta kalmasın diye dünyaya Işık olarak geldim. Söylediklerimi işitip de tutmayanı ben yargılamayacağım. Çünkü dünyayı yargılamak için değil, kurtarmak için geldim. Beni reddedip sözlerimi kabul etmeyeni yargılayacak biri var: Söylediğim söz. Son Gün onu bu söz yargılayacaktır. “Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Ne diyeceğimi, ne konuşacağımı beni gönderen Baba buyurdu. O'nun buyruğunun ise sonsuz yaşam olduğunu biliyorum. Bunun için konuştuğum her sözü Baba'nın bana bildirdiği gibi söylüyorum.”