YUHANNA 1:15-51

YUHANNA 1:15-51 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Yahya O'na tanıklık etti. Yüksek sesle şöyle dedi: “ ‘Benden sonra gelen benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı’ diye sözünü ettiğim kişi budur.” Nitekim hepimiz O'nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık. Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi. Tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O'nu tanıttı. Yahudi yetkililer Yahya'ya, “Sen kimsin?” diye sormak üzere Yeruşalim'den kâhinlerle Levililer'i gönderdikleri zaman Yahya'nın tanıklığı şöyle oldu –açıkça konuştu, inkâr etmedi– “Ben Mesih değilim” diye açıkça konuştu. Onlar da kendisine, “Öyleyse sen kimsin? İlyas mısın?” diye sordular. O da, “Değilim” dedi. “Sen beklediğimiz peygamber misin?” sorusuna, “Hayır” yanıtını verdi. Bu kez, “Kim olduğunu söyle de bizi gönderenlere bir yanıt verelim” dediler. “Kendin için ne diyorsun?” Yahya, “Peygamber Yeşaya'nın dediği gibi, ‘Rab'bin yolunu düzleyin’ diye çölde haykıranın sesiyim ben” dedi. Yahya'ya gönderilen bazı Ferisiler ona, “Sen Mesih, İlyas ya da beklediğimiz peygamber değilsen, niye vaftiz ediyorsun?” diye sordular. Yahya onlara şöyle yanıt verdi: “Ben suyla vaftiz ediyorum, ama aranızda tanımadığınız biri duruyor. Benden sonra gelen O'dur. Ben O'nun çarığının bağını çözmeye bile layık değilim.” Bütün bunlar Şeria Irmağı'nın ötesinde bulunan Beytanya'da, Yahya'nın vaftiz ettiği yerde oldu. Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu! Kendisi için, ‘Benden sonra biri geliyor, O benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı’ dediğim kişi işte budur. Ben O'nu tanımıyordum, ama İsrail'in O'nu tanıması için ben suyla vaftiz ederek geldim.” Yahya tanıklığını şöyle sürdürdü: “Ruh'un güvercin gibi gökten indiğini, O'nun üzerinde durduğunu gördüm. Ben O'nu tanımıyordum. Ama suyla vaftiz etmek için beni gönderen, ‘Ruh'un kimin üzerine inip durduğunu görürsen, Kutsal Ruh'la vaftiz eden O'dur’ dedi. Ben de gördüm ve ‘Tanrı'nın Oğlu budur’ diye tanıklık ettim.” Ertesi gün Yahya yine öğrencilerinden ikisiyle birlikteydi. Oradan geçen İsa'ya bakarak, “İşte Tanrı Kuzusu!” dedi. Onun söylediklerini duyan iki öğrenci İsa'nın ardından gitti. İsa arkasına dönüp ardından geldiklerini görünce, “Ne arıyorsunuz?” diye sordu. Onlar da, “Rabbî, nerede oturuyorsun?” dediler. Rabbî, öğretmenim anlamına gelir. İsa, “Gelin, görün” dedi. Gidip O'nun nerede oturduğunu gördüler ve o gün O'nunla kaldılar. Saat dört sularıydı. Yahya'yı işitip İsa'nın ardından giden iki kişiden biri Simun Petrus'un kardeşi Andreas'tı. Andreas önce kendi kardeşi Simun'u bularak ona, “Biz Mesih'i bulduk” dedi. Mesih, meshedilmiş anlamına gelir. Andreas kardeşini İsa'ya götürdü. İsa ona baktı, “Sen Yuhanna'nın oğlu Simun'sun. Kefas diye çağrılacaksın” dedi. Kefas, kaya anlamına gelir. Ertesi gün İsa, Celile'ye gitmeye karar verdi. Filipus'u bulup ona, “Ardımdan gel” dedi. Filipus da Andreas ile Petrus'un kenti olan Beytsayda'dandı. Filipus, Natanel'i bularak ona, “Musa'nın Kutsal Yasa'da hakkında yazdığı, peygamberlerin de sözünü ettiği kişiyi, Yusuf oğlu Nasıralı İsa'yı bulduk” dedi. Natanel Filipus'a, “Nasıra'dan iyi bir şey çıkabilir mi?” diye sordu. Filipus, “Gel de gör” dedi. İsa, Natanel'in kendisine doğru geldiğini görünce onun için, “İşte, içinde hile olmayan gerçek bir İsrailli!” dedi. Natanel, “Beni nereden tanıyorsun?” diye sordu. İsa, “Filipus çağırmadan önce seni incir ağacının altında gördüm” yanıtını verdi. Natanel, “Rabbî, sen Tanrı'nın Oğlu'sun, sen İsrail'in Kralı'sın!” dedi. İsa ona dedi ki, “Seni incir ağacının altında gördüğümü söylediğim için mi inanıyorsun? Bunlardan daha büyük şeyler göreceksin.” Sonra da, “Size doğrusunu söyleyeyim, göğün açıldığını, Tanrı meleklerinin İnsanoğlu üzerinde yükselip indiklerini göreceksiniz” dedi.

YUHANNA 1:15-51 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Yahya onun hakkında şehadet etti, ve çağırıp dedi: Benden sonra gelen benden ileri oldu, zira benden önce idi, diye söylediğim budur. Çünkü hepimiz onun doluluğundan aldık, ve inayet üzerine inayet. Zira Musa ile şeriat verildi; İsa Mesih ile inayet ve hakikat oldu. Hiç bir zaman Allahı kimse görmemiştir; Babanın kucağında olan biricik Oğul, kendisi onu bildirdi. Yahudiler Yahyaya: Sen kimsin? diye kendisinden sormak için Yeruşalimden kâhinlerle Levililer gönderdikleri zaman, Yahyanın şehadeti şudur; ve Yahya ikrar etti, ve inkâr etmedi, ve: Ben Mesih değilim, diye ikrar etti. Onlar da kendisinden sordular: Öyle ise, ne? Sen İlya mısın? Ve Yahya: Değilim, dedi. Sen o peygamber misin? Yahya: Hayır, diye cevap verdi. İmdi onlar kendisine dediler: Sen kimsin? bizi gönderenlere cevap verelim diye, kendin hakkında ne diyorsun? Ben, İşaya peygamberin dediği gibi: “Rabbin yolunu düzeltin, diye çölde çağıranın sesiyim,” dedi. Gönderilenler Ferisilerden idiler. Ve Yahyadan sorup kendisine dediler: Öyle ise, sen Mesih, İlya, ve o peygamber değilsin de, niçin vaftiz ediyorsun? Yahya onlara cevap verip dedi: Ben su ile vaftiz ediyorum; aranızda biri duruyor da, siz onu bilmiyorsunuz; benden sonra gelen odur, ben onun çarığının bağını çözmeğe lâyık değilim. Bunlar Erden ötesinde, Beytanyada, Yahyanın vaftiz ettiği yerde oldu. Ertesi gün, İsanın kendisine gelmekte olduğunu Yahya görüp dedi: İşte, dünyanın günahını kaldıran Allah Kuzusu! Benden sonra bir adam geliyor ki, benden ileri oldu, çünkü benden önce idi, diye hakkında söylediğim adam budur. Ve ben onu bilmezdim, fakat kendisi İsraile bildirilsin diye, ben su ile vaftiz ederek geldim. Yahya şehadet edip dedi: Ruhun gökten güvercin gibi indiğini gördüm, ve onun üzerinde kaldı. Ben onu bilmezdim; fakat su ile vaftiz etmek için beni gönderen, bana kendisi dedi: Kimin üzerine Ruhun inip kaldığını görürsen, Ruhülkudüsle vaftiz eden odur. Ben de görüp: Allahın Oğlu budur, diye şehadet ettim. Yine ertesi gün, Yahya şakirtlerinden ikisi ile duruyordu. Ve İsa gezinirken, Yahya ona bakıp dedi: İşte, Allah Kuzusu! Ve iki şakirt onu söylerken işitip İsanın ardınca gittiler. İsa dönerek ardınca gelmekte olduklarını görüp onlara: Ne arıyorsunuz? dedi; onlar da kendisine dediler: Rabbi (ki tercüme olunursa, Muallim demektir), sen nerede oturuyorsun? İsa onlara: Gelin de görürsünüz, dedi. İmdi onlar gelip İsanın nerede oturduğunu gördüler, ve o gün onunla kaldılar; saat on sularında idi. Yahyadan işitip İsanın ardınca giden iki kişiden biri Simun Petrusun kardeşi, Andreas idi. Bu, önce kendi kardeşi Simunu bulup ona: Biz Mesihi (ki, tercümesi, Hıristostur) bulduk, dedi. Onu İsaya götürdü. İsa ona bakıp dedi: Sen Yuhanna oğlu Simunsun; sen Kifas (ki, Petrus tercüme olunur) çağırılacaksın. Ertesi gün, Galileye gitmek istiyip Filipusu buldu. İsa ona: Ardımca gel, dedi. Filipus da Andreas ile Petrusun şehri olan Beytsaydadan idi. Filipus Natanaeli bulup ona dedi: Musanın şeriatte ve peygamberlerin kendisi için yazdıkları Yusuf oğlu Nâsıralı İsayı bulduk. Natanael ona dedi: Nâsıradan iyi şey çıkabilir mi? Filipus da ona: Gel de bak, dedi. İsa Natanaeli kendisine doğru gelmekte görerek onun hakkında dedi: İşte, kendisinde hile olmıyan gerçek bir İsrailî! Natanael ona: Sen beni nereden tanıyorsun? dedi. İsa cevap verip ona dedi: Filipus seni çağırmadan önce incir ağacının altında iken, seni gördüm. Natanael ona cevap verdi: Rabbi, sen Allahın Oğlusun, sen İsrailin Kıralısın. İsa cevap verip ona dedi: Sana: İncir ağacının altında seni gördüm, dediğim için mi inanıyorsun? Sen bunlardan daha büyük şeyler göreceksin. Ve ona dedi: Doğrusu ve doğrusu size derim: Gökün açıldığını ve Allahın meleklerinin İnsanoğlu üzerine çıkıp indiklerini göreceksiniz.

YUHANNA 1:15-51 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Yahya O'nun için tanıklık etti ve yüksek sesle açıkladı: “Sizlere, ‘Benden sonra gelen benden üstündür; çünkü O benden önce vardı’ dediğim işte budur. Hepimiz O'nun doluluğundan kayra üstüne kayra aldık. Çünkü Yasa Musa aracılığıyla verildi. İsa Mesih aracılığıyla ise kayra ve gerçek geldi. Hiçbir zaman, hiç kimse Tanrı'yı görmedi. Ancak Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O'nu bildirdi.” Yahudi yetkililer “Sen kimsin?” diye sormaları için, Yeruşalim'den Yahya'ya kâhinlerle Levililer'i gönderdiler. Bunun üzerine Yahya tanıklıkta bulundu. Hiçbir şeyi inkâr etmeden açık açık konuştu. “Ben Mesih değilim” yolundaki bildirisi çok açıktı. “Öyleyse kimsin? İlyas mısın sen?” diye sordular. Yahya, “Değilim” dedi. “Sen o peygamber misin?” sorusuna da, “Hayır” diye karşılık verdi. Bu kez, “Öyleyse kim olduğunu söyle de bizi gönderenlere yanıt verelim” dediler, “Sen kendin için ne diyorsun?” Yahya Yeşaya Peygamber'in şu bildirisini aktararak onları yanıtladı: “ ‘Rab'bin yolunu düzleyin’ diye Çölden haykıranın sesiyim ben.” Gönderilenler Ferisiler'dendi. Ona başka bir soru yönelttiler: “Madem sen ne Mesih, ne İlyas, ne de o peygambersin, nasıl oluyor da vaftiz ediyorsun?” Yahya, “Ben su ile vaftiz ediyorum” diye yanıtladı, “Ama tanımadığınız biri aranızda duruyor. O benden sonra gelendir. Ben O'nun çarığının bağlarını bile çözmeye lâyık değilim.” Tüm bunlar Ürdün Irmağı'nın ötesinde, Beytanya'da Yahya'nın vaftiz ettiği yerde oldu. Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görerek şöyle dedi: “İşte dünyanın günahını kaldıran Tanrı Kuzusu! Kendisi için, ‘Benden sonra benden üstün bir adam geliyor; çünkü O benden önce vardı’ diye bildirdiğim kişi budur. Bu kişinin kimliğini bilmiyordum. Ama O İsrail'e açıklansın diye ben suyla vaftiz ederek geldim.” Yahya tanıklığını şu sözlerle sürdürdü: “Ruh'un gökten güvercin gibi inerek O'nun üzerinde durduğunu gördüm. Bu kişinin kimliğini bilmiyordum. Ama suyla vaftiz etmek için beni gönderenin kendisi, ‘Ruh'un kimin üzerine inip durduğunu görürsen, Kutsal Ruh'la vaftiz eden O'dur’ dedi. Ben de görüp Tanrı'nın Oğlu budur diye tanıklık ettim.” Ertesi gün Yahya yine öğrencilerinden ikisiyle birlikte duruyordu. İsa'nın gezindiğini görünce, “İşte Tanrı Kuzusu” dedi. İki öğrenci O'nun dediğini duyarak İsa'nın ardından gittiler. İsa dönüp kendisini izlediklerini görünce, “Ne istiyorsunuz?” diye sordu. Onlar da, “Rabbi! (Çevirisi Öğretmen'dir) Nerede oturuyorsun?” dediler. İsa, “Gelin de görün” deyince, gidip nerede oturduğunu gördüler ve o gün O'nun yanında kaldılar. Saat öğleden sonra dört sularıydı. Yahya'nın dediğini duyup İsa'nın ardından giden iki kişiden biri Simun Petrus'un kardeşi Andreas idi. Andreas hemen kardeşi Simun'u bulup ona, “Biz Mesih'i bulduk” dedi. (Mesih meshedilmiş anlamına gelir). Onu İsa'ya getirdi. İsa ona bakarak, “Sen Yuhanna oğlu Simun'sun” dedi, “Kifas (Petrus diye çevrilir) adıyla çağrılacaksın.” Ertesi gün İsa Galile'ye gitmeye karar verdi. Filipus'u bulup, “Ardımdan gel” dedi. Filipus, Andreas'la Petrus'un kenti Beytsayda'dandı. Filipus Natanael'i bulup, “Musa'nın Kutsal Yasa'da bildirdiği ve peygamberlerin haber verdiği Yusuf oğlu Nasıralı İsa'yı bulduk” dedi. Natanael ona, “Nasıra'dan iyi bir şey çıkabilir mi?” diye sordu. Filipus, “Gel de gör!” diye yanıtladı. İsa Natanael'in kendisine doğru geldiğini görünce onun için, “İşte içinde hile bulunmayan gerçek bir İsrailli!” dedi. Natanael, “Beni nereden tanıyorsun?” diye sordu. İsa, “Filipus çağırmadan önce seni incir ağacının altında gördüm” diye yanıtladı. Natanael, “Rabbi” dedi, “Sen Tanrı'nın Oğlu'sun, İsrail'in Kralı'sın!” İsa şöyle yanıtladı: “Seni incir ağacının altında gördüm dediğim için mi inanıyorsun? Bundan daha büyük şeyler göreceksin.” Ve ekledi: “Size doğrusunu söyleyeyim, göğün açıldığına ve Tanrı'nın meleklerinin İnsanoğlu üzerinde yükselip indiklerine tanık olacaksınız.”