YAKUP 2:1-26
YAKUP 2:1-26 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Kardeşlerim, yüce Rabbimiz İsa Mesih'e iman edenler olarak insanlar arasında ayrım yapmayın. Toplandığınız yere altın yüzüklü, şık giyimli bir adamla kirli giysiler içinde yoksul bir adam geldiğinde, şık giyimliye ilgiyle, “Sen şuraya, iyi yere otur”, yoksula da, “Sen orada dur” ya da “Ayaklarımın dibine otur” derseniz, aranızda ayrım yapmış, kötü düşünceli yargıçlar gibi davranmış olmuyor musunuz? Dinleyin, sevgili kardeşlerim: Tanrı, bu dünyada yoksul olanları imanda zenginleşmek ve kendisini sevenlere vaat ettiği egemenliğin mirasçıları olmak üzere seçmedi mi? Ama siz yoksulun onurunu kırdınız. Sizi sömüren zenginler değil mi? Sizi mahkemelere sürükleyen onlar değil mi? Ait olduğunuz Kişi'nin yüce adına küfreden onlar değil mi? “Komşunu kendin gibi seveceksin” diyen Kutsal Yazı'ya uyarak Kralımız Tanrı'nın Yasası'nı gerçekten yerine getiriyorsanız, iyi ediyorsunuz. Ama insanlar arasında ayrım yaparsanız, günah işlemiş olursunuz; Yasa tarafından, Yasa'yı çiğnemekten suçlu bulunursunuz. Çünkü Yasa'nın her dediğini yerine getirse de tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa'ya karşı suçlu olur. Nitekim “Zina etmeyeceksin” diyen, aynı zamanda “Adam öldürmeyeceksin” demiştir. Zina etmez, ama adam öldürürsen, Yasa'yı yine de çiğnemiş olursun. Özgürlük Yasası'yla yargılanacak olanlar gibi konuşup davranın. Çünkü yargı merhamet göstermeyene karşı merhametsizdir. Merhamet yargıya galip gelir. Kardeşlerim, bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? Böylesi bir iman onu kurtarabilir mi? Bir erkek ya da kız kardeş çıplak ve günlük yiyecekten yoksunken, içinizden biri ona, “Esenlikle git, ısınmanı, doymanı dilerim” der, ama bedenin gereksindiklerini vermezse, bu neye yarar? Bunun gibi, tek başına eylemsiz iman da ölüdür. Ama biri şöyle diyebilir: “Senin imanın var, benimse eylemlerim.” Eylemlerin olmadan sen bana imanını göster, ben de sana imanımı eylemlerimle göstereyim. Sen Tanrı'nın bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun. Cinler bile buna inanıyor ve titriyorlar! Ey akılsız adam, eylem olmadan imanın yararsız olduğuna kanıt mı istiyorsun? Atamız İbrahim, oğlu İshak'ı sunağın üzerinde Tanrı'ya adama eylemiyle aklanmadı mı? Görüyorsun, onun imanı eylemleriyle birlikte etkindi; imanı eylemleriyle tamamlandı. Böylelikle, “İbrahim Tanrı'ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı” diyen Kutsal Yazı yerine gelmiş oldu. İbrahim'e de Tanrı'nın dostu dendi. Görüyorsunuz, insan yalnız imanla değil, eylemle de aklanır. Aynı biçimde, ulakları konuk edip değişik bir yoldan geri gönderen fahişe Rahav da bu eylemiyle aklanmadı mı? Ruhsuz beden nasıl ölüyse, eylemsiz iman da ölüdür.
YAKUP 2:1-26 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
E Y kardeşlerim, Rabbimiz İsa Mesihin, izzet Rabbinin, imanını şahsa riayet ederek tutmayın. Çünkü eğer toplandığınız yere altın yüzüklü, parlak esvap içinde bir adam girerse, bir fakir adam da kirli esvap içinde girerse, ve parlak esvap giyen adama bakıp: Sen burada iyi yerde otur, derseniz, ve fakire: Sen orada dur, yahut: Benim basamağımın altında otur, derseniz, aranızda ayırt etmiyor, ve kötü düşünceler sahibi hâkimler olmuyor musunuz? Dinleyin, ey sevgili kardeşlerim, dünyaya göre fakir olanları Allah imanda zenginler olmak, ve kendisini sevenlere vadettiği melekûtun varisleri olmak üzre seçmedi mi? Fakat siz fakiri tahkir ettiniz. Zenginler size gadretmezler mi, ve onlar sizleri mahkemelere sürüklemezler mi? Onlar çağırıldığınız iyi isme küfretmezler mi? Eğer mülûkâne kanunu: “Komşunu kendin gibi seveceksin,” yazısına göre ikmal ederseniz, iyi edersiniz; fakat eğer şahsa riayet ederseniz, günah işlersiniz, şeriat tarafından suçlular gibi ilzam olunursunuz. Çünkü her kim bütün şeriati tutar, fakat bir şeyde sürçerse, hepsinde suçlu olur. Çünkü: “Zina etmiyesin” demiş olan: “Katletmiyesin,” de demiştir. İmdi eğer sen zina etmez, fakat katledersen, şeriatin mütecavizi olmuş olursun. Hürriyet kanunu vasıtası ile hükmolunacak kimseler gibi, böylece söyleyin ve böylece yapın. Çünkü merhamet etmemiş olana hüküm merhametsizdir; merhamet hükme karşı övünür. Ey kardeşlerim, eğer bir kimse amelleri yok iken, imanı olduğunu söylerse, faide nedir? kendisini o iman kurtarabilir mi? Eğer bir kardeş yahut bir kızkardeş çıplak ve gündelik yiyecekten mahrum iken, sizden de biri onlara: Selâmetle gidin, ısının ve doyun, derse, fakat bedenin muhtaç olduğu şeyleri onlara vermezseniz, faide nedir? Böylece, iman da, eğer amelleri olmazsa, haddi zatında ölüdür. Fakat bir kimse diyecektir ki: Senin imanın var, ve benim amellerim var; senin imanını ameller olmadan bana göster, ve ben imanımı amellerimle sana göstereceğim. Sen Allah bir olduğuna inanıyorsun; iyi ediyorsun; cinler de inanıyorlar, ve titriyorlar. Fakat, ey boş adam, imanın ameller olmayınca, faidesiz olduğunu bilmek ister misin? Babamız İbrahim, oğlu İshakı mezbah üzerinde takdim etmiş olarak amellerden salih sayılmadı mı? Görüyorsun ki iman onun amellerile beraber işliyordu, ve iman amellerle ikmal olundu: “Ve İbrahim Allaha iman etti ve kendisine salâh sayıldı” diye yazı da tamamlandı, ve ona Allahın dostu denildi. Görüyorsunuz ki insan yalnız imanla değil, amellerle salih sayılır. Ve ayni suretle fahişe Rahab da ulakları kabul etmiş ve başka bir yoldan göndermiş olarak amellerle salih sayılmadı mı? Çünkü beden, ruh olmıyınca ölü olduğu gibi, böylece iman da, ameller olmıyınca ölüdür.
YAKUP 2:1-26 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Kardeşlerim, yüce Rabbimiz İsa Mesih'e ilişkin imanı ayrımcılık yaparak sürdürmeyin. Örneğin, toplantınıza parmaklarında altın yüzük, üstünde parlak giysilerle birisi ve üstünde eski püskü giysilerle yoksul biri gelirse, giyimi kuşamı yerinde olana özel önem vererek, “Şurada, şu güzel yerde otur” derseniz, buna karşı yoksula, “Sen orada otur” ya da, “Yerde ayağımın dibinde otur” derseniz, aranızda ayrımcılık yapmış, kötü düşünceli yargıçlar durumuna düşmüş olmaz mısınız? Kulak verin, sevgili kardeşlerim: Tanrı kendisini sevenler için vaat ettiği hükümranlığa, dünyanın gözünde yoksul olanları seçmedi mi? Onları imanda zenginliğine ve hükümranlığın mirasçıları olmaya seçmedi mi? Elbette! Ama sizler yoksulu aşağıladınız. Oysa üzerinize egemen kesilenler varlıklı olanlar değil midir? Sizleri yargıçların önüne sürükleyenler de bunlar değil midir? Sizler o yüce Ad'la tanınmaktasınız; bu Ad'a küfredenler de bunlar değil midir? Kutsal Yazı'daki Tanrısal buyruğu yerine getirirseniz iyi edersiniz: “Komşunu kendin gibi seveceksin.” Ama ayrımcılık yapıyorsanız günah işliyorsunuz. Suç işleyen kişiler olarak Kutsal Yasa tarafından suçlu bulunmaktasınız. Çünkü bir kimse Yasa'nın tümünü uygulayıp da tek konuda sendelerse, bütününe karşı suçlu olur. Çünkü, “Zina etmeyeceksin” diyen, bunun yanı sıra, “Adam öldürmeyeceksin” demiştir. Şöyle ki, zina etmez ama adam öldürürsen, Yasa'yı çiğneyen biri oldun demektir. Özgürlük yasası uyarınca yargılanacak kişiler olarak konuşun ve davranın. Merhamet etmeyenlere karşı tanrısal yargılama da merhamet etmeyecek. Ama merhamet yargıya üstün gelir. Kardeşlerim, birisi, “Benim imanım var” deyip de sözünü eylemleriyle kanıtlamazsa bu neye yarar? Bu tür iman onu kurtarabilir mi? Eğer bir kardeş ya da kız kardeş çıplaksa, o gün için gerekli yiyecekten yoksunsa, bu kişilere sizlerden biri, “Esenlikle gidin; ısınmanızı, doyurulmanızı dilerim” dese, ama bu arada onlara bedenleri için gereken yardımı sunmasa, bu neye yarar? Eylemlerle kanıtlanmayan iman kendi başına ölüdür. Birisi çıkıp şöyle diyebilir: “Senin imanın var, benim de eylemlerim var!” Eylemlerle kanıtlanmayan o imanı sen bana göster; ben de sana eylemlerimle kanıtlanan imanı göstereceğim. Sen Tanrı'nın birliğine inanıyorsun. Çok iyi ediyorsun. Buna cinler de inanıyor ve titriyorlar. Bilmek ister misin, ey boş insan? Eylemlerle kanıtlanmayan iman yararsızdır. Atamız İbrahim, 'oğlu İshak'ı sunak üstünde sunarak' eyleminin sonucunda doğrulukla donatılmadı mı? Onun imanının eylemleriyle birlikte etkin olduğunu görüyorsunuz. Böylece iman, eylemlerle tamamlandı. Bu gelişmede Kutsal Yazı'daki şu söz yerine geldi: “İbrahim Tanrı'ya iman etti ve bu ona doğruluk sayıldı.” Ve İbrahim'e “Tanrı'nın dostu” dendi. İnsanın yalnız iman sonucunda değil, yapılan eylemler sonucunda doğrulukla donatıldığını görüyorsunuz. Aynı durumda fahişe Rahav da, ulakları kabul edip onları bambaşka bir yoldan göndermekle, eylemlerinin sonucunda doğrulukla donatılmadı mı? Ruhsuz beden ölü olduğu gibi, eylemsiz iman da ölüdür.