İBRANİLER 8:2-13

İBRANİLER 8:1-13 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Söylediklerimizin özü şudur: Göklerde, Yüce Olan'ın tahtının sağında oturan, kutsal yerde, insanın değil, Rab'bin kurduğu asıl tapınma çadırında görev yapan böyle bir başkâhinimiz vardır. Her başkâhin sunular, kurbanlar sunmak için atanır. Bu nedenle bizim başkâhinimizin de sunacak bir şeyi olması gerekir. Eğer kendisi yeryüzünde olsaydı, kâhin olamazdı. Çünkü Kutsal Yasa uyarınca sunuları sunanlar var. Bunlar göktekinin örneği ve gölgesi olan tapınakta hizmet ediyorlar. Nitekim Musa tapınma çadırını kurmak üzereyken Tanrı tarafından şöyle uyarıldı: “Her şeyi sana dağda gösterilen örneğe göre yapmaya dikkat et.” Şimdiyse, İsa daha iyi vaatler üzerine kurulmuş daha iyi bir antlaşmanın aracısı olduğu kadar, daha üstün bir göreve de sahip olmuştur. Eğer o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek duyulmazdı. Oysa halkını kusurlu bulan Tanrı şöyle diyor: “ ‘İsrail halkıyla ve Yahuda halkıyla Yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor’ Diyor Rab. ‘Atalarını Mısır'dan çıkarmak için Ellerinden tuttuğum gün Onlarla yaptığım antlaşmaya benzemeyecek. Çünkü onlar antlaşmama bağlı kalmadılar, Ben de onlardan yüz çevirdim’ Diyor Rab. ‘O günlerden sonra İsrail halkıyla Yapacağım antlaşma şudur’ diyor Rab, ‘Yasalarımı zihinlerine işleyeceğim, Yüreklerine yazacağım. Ben onların Tanrısı olacağım, Onlar da benim halkım olacak. Hiç kimse yurttaşını, kardeşini, Rab'bi tanı diye eğitmeyecek. Çünkü küçük büyük hepsi tanıyacak beni. Çünkü suçlarını bağışlayacağım, Günahlarını artık anmayacağım.’ ” Tanrı, “Yeni bir antlaşma” demekle ilkini eskimiş saymıştır. Eskiyip köhneleşense çok geçmeden yok olur.

İBRANİLER 8:2-13 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Göklerde Azamet tahtının sağında oturan, makdisin, ve insan tarafından değil, fakat Rab tarafından kurulan hakikî Çadırın hizmetçisi olan böyle bir başkâhinimiz vardır. Çünkü her başkâhin hediyeler ve kurbanlar takdim etmek için tayin olunur; bundan dolayı takdim etmek için bunun da bir şeyi olması lâzımdır. İmdi, şeriate göre hediyeleri takdim edenler bulunduğu için, eğer kendisi dünyada olsaydı, kâhin olmazdı; çadırı yapmak üzre iken Musaya Allah tarafından ihtar olunduğu gibi, bunlar semaviyatın örneğine ve gölgesine hizmet ediyorlar; çünkü diyor: “Bak, her şeyi dağda sana gösterilen örneklerine göre yapacaksın.” Fakat şimdi o daha iyi vaitler üzerine konulmuş olan daha iyi bir ahdin meyancısı olduğu derecede, daha âlâ bir hizmete nail oldu. Çünkü eğer o birinci ahit kusursuz olsaydı, ikinciye yer aranılmazdı. Çünkü onlarda kusur bularak diyor: “İşte, Rab diyor, İsrail evi ile, ve Yahuda evi ile, Yeni bir ahit keseceğim günler geliyor; Atalarını Mısır diyarından çıkarmak için onların elini tuttuğum gün Kendilerile kestiğim ahit gibi değil; Çünkü onlar benim ahdimde durmadılar, Ve ben onlar için kaygı çekmedim, Rab diyor. Çünkü o günlerden sonra, Rab diyor, İsrail evile keseceğim ahit şudur: Onların fikrine benim kanunlarımı koyacağım, Ve yürekleri üzerine onları yazacağım, Ve onlara Allah olacağım, Onlar da bana kavm olacaklar; Ve artık herkes kendi vatandaşına, Ve herkes kendi kardeşine: Rabbi bilin, diye öğretmiyecekler; Çünkü küçüğünden büyüğüne kadar, Onların hepsi beni bileceklerdir. Çünkü fesatlarına karşı merhametli olacağım, Ve artık suçlarını anmıyacağım.” Yeni ahit demekle, birincisini eski etmiştir; fakat eskiyen ve ihtiyarlıyan zeval bulmağa yakındır.

İBRANİLER 8:2-13 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

İnsanın değil, Rab'bin kurduğu kutsal yerde ve gerçek çadırda görev yapmaktadır. Çünkü her başkâhin armağanlar, sunular getirmek üzere atanır. Bu nedenle İsa'nın da bir sunu getirmesi gerekir. Kendisi yeryüzünde olsaydı, hiç kâhin olamazdı. Çünkü Yasa gereğince armağanları sunan kâhinler var. Bunlar göklerdekilerin ancak bir benzeri, bir gölgesi olana ruhsal hizmette bulunuyorlar. Nasıl ki, Musa çadırı kurmak üzereyken Tanrı kendisine şöyle buyurdu: “Her şeyi sana dağda gösterilen örnek uyarınca Yapmaya özen göster.” Ama gerçekte Mesih daha üstün vaatlere dayanarak saptanan daha üstün bir antlaşmanın aracısı olduğu için O'na daha üstün bir görev verilmiştir. Çünkü o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek kalmayacaktı. Ne var ki, Tanrı onlarda kusur bularak şöyle diyor: “ ‘İsrail ve Yahuda halkıyla yeni bir antlaşma Yapacağım günler geliyor’ diyor Rab, ‘Atalarını Mısır'dan çıkarmak için Ellerinden tuttuğum gün Onlarla yaptığım antlaşmaya benzemeyecek! Çünkü onlar, yaptığım antlaşmaya sadık kalmadılar, Ben de onlardan ilgimi kestim.’ Rab buyuruyor. Rab, ‘O günlerden sonra İsrail halkıyla yapacağım Antlaşma şudur’ diyor, ‘Yasalarımı zihinlerine yerleştireceğim, Yüreklerine yazacağım. Ben onların Tanrısı olacağım, Onlar da benim halkım olacaklar. Yurttaş yurttaşı, kardeş kardeşi, “Rab'bi tanı!” diye eğitmeyecek. Çünkü küçük büyük herkes tanıyacak beni. Çünkü suçlarına karşı sevecen davranacağım, Günahlarını artık anımsamayacağım.’ ” Tanrı yeni antlaşmayı bildirmekle, öncekini eskimiş saymıştır. Eskiyen ise yok olmak üzeredir.