İBRANİLER 11:1-40

İBRANİLER 11:1-40 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. Atalarımız bununla Tanrı'nın beğenisini kazandılar. Evrenin Tanrı'nın buyruğuyla yaratıldığını, böylece görülenlerin görünmeyenlerden oluştuğunu iman sayesinde anlıyoruz. Habil'in Tanrı'ya Kayin'den daha iyi bir kurban sunması iman sayesinde oldu. İmanı sayesinde doğru biri olarak Tanrı'nın beğenisini kazandı. Çünkü Tanrı onun sunduğu adakları kabul etti. Nitekim Habil ölmüş olduğu halde, iman sayesinde hâlâ konuşmaktadır. İman sayesinde Hanok ölümü tatmamak üzere yukarı alındı. Kimse onu bulamadı, çünkü Tanrı onu yukarı almıştı. Yukarı alınmadan önce Tanrı'yı hoşnut eden biri olduğuna tanıklık edildi. İman olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir. İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak Tanrı tarafından uyarılınca, Tanrı korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı. Bununla dünyayı yargıladı ve imana dayanan doğruluğun mirasçısı oldu. İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Tanrı'nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı. İman sayesinde bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup'la birlikte çadırlarda yaşadı. Çünkü mimarı ve kurucusu Tanrı olan temelli kenti bekliyordu. İbrahim, yaşı geçmiş ve karısı Sara kısır olduğu halde, imanı sayesinde vaat edeni güvenilir saydığından çocuk sahibi olmak için güç buldu. Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar, deniz kıyısındaki kum kadar sayısız torun meydana geldi. Bu kişilerin hepsi imanlı olarak öldüler. Vaat edilenlere kavuşamadılarsa da bunları uzaktan görüp selamladılar, yeryüzünde yabancı ve konuk olduklarını açıkça kabul ettiler. Böyle konuşanlar bir vatan aradıklarını gösteriyorlar. Ayrıldıkları ülkeyi düşünselerdi, geri dönmeye fırsatları olurdu. Ama onlar daha iyisini, yani göksel olanı arzu ediyorlardı. Bunun içindir ki, Tanrı onların Tanrısı olarak anılmaktan utanmıyor. Çünkü onlara bir kent hazırladı. İbrahim sınandığı zaman imanla İshak'ı kurban olarak sundu. Vaatleri almış olan İbrahim biricik oğlunu kurban etmek üzereydi. Oysa Tanrı ona, “Senin soyun İshak'la sürecek” demişti. İbrahim Tanrı'nın ölüleri bile diriltebileceğini düşündü; nitekim İshak'ı simgesel şekilde ölümden geri aldı. İman sayesinde İshak gelecek olaylarla ilgili olarak Yakup'la Esav'ı kutsadı. Yakup ölürken iman sayesinde Yusuf'un iki oğlunu da kutsadı, değneğinin ucuna yaslanarak Tanrı'ya tapındı. Yusuf ölürken iman sayesinde İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkacağını anımsattı ve kemiklerine ilişkin buyruk verdi. Musa doğduğunda annesiyle babası onu imanla üç ay gizlediler. Çünkü çocuğun güzel olduğunu gördüler ve kralın fermanından korkmadılar. Musa büyüyünce iman sayesinde firavunun kızının oğlu olarak tanınmayı reddetti. Bir süre için günahın sefasını sürmektense, Tanrı'nın halkıyla birlikte baskı görmeyi yeğledi. Mesih uğruna aşağılanmayı Mısır hazinelerinden daha büyük zenginlik saydı. Çünkü alacağı ödülü düşünüyordu. Kralın öfkesinden korkmadan imanla Mısır'dan ayrıldı. Görünmez Olan'ı görür gibi dayandı. İlk doğanları öldüren melek İsrailliler'e dokunmasın diye Musa imanla, Fısıh kurbanının kesilmesini ve kanının kapılara sürülmesini sağladı. İman sayesinde İsrailliler karadan geçer gibi Kamış Denizi'nden geçtiler. Mısırlılar bunu deneyince boğuldular. İsrailliler yedi gün boyunca Eriha surları çevresinde dolandılar; sonunda imanları sayesinde surlar yıkıldı. Fahişe Rahav casusları dostça karşıladığı için imanı sayesinde söz dinlemeyenlerle birlikte öldürülmedi. Daha ne diyeyim? Gidyon, Barak, Şimşon, Yiftah, Davut, Samuel ve peygamberlerle ilgili olanları anlatsam, zaman yetmeyecek. Bunlar iman sayesinde ülkeler ele geçirdiler, adaleti sağladılar, vaat edilenlere kavuştular, aslanların ağzını kapadılar. Kızgın ateşi söndürdüler, kılıcın ağzından kaçıp kurtuldular. Güçsüzlükte kuvvet buldular, savaşta güçlendiler, yabancı orduları bozguna uğrattılar. Kadınlar dirilen ölülerini geri aldılar. Başkalarıysa salıverilmeyi reddederek dirilip daha iyi bir yaşama kavuşma umuduyla işkencelere katlandılar. Daha başkaları alaya alınıp kamçılandı, hatta zincire vurulup hapsedildi. Taşlandılar, testereyle biçildiler, kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu, keçi derisi içinde dolaştılar, yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, baskı gördüler. Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yeraltı oyuklarında dolanıp durdular. İmanları sayesinde bunların hepsi Tanrı'nın beğenisini kazandıkları halde, hiçbiri vaat edilene kavuşmadı. Bizden ayrı olarak yetkinliğe ermesinler diye, Tanrı bizim için daha iyi bir şey hazırlamıştı.

İBRANİLER 11:1-40 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

İ MDİ iman, ümit edilen şeylere itimat, görünmiyen şeylere kanaattir. Çünkü eski zaman adamlarına bununla şehadet olundu. İmanla anlıyoruz ki âlemler Allahın sözü ile teşkil olundular, şöyle ki, görünen şey zahir olandan olmadı. İmanla Habil Allaha Kainden daha iyi kurban takdim etti, ve onun hediyeleri hakkında Allah şehadet ederek, bununla salih olduğuna şehadet olundu; ve ölmüş olduğu halde, bu vasıta ile hâlâ söyliyor. İmanla Hanok ölüm görmemek üzre naklolundu, ve bulunmazdı, çünkü Allah onu nakletmişti; çünkü naklinden evel Allaha makbul olduğuna şehadet edildi; fakat iman olmadan makbul olmak imkânsızdır; çünkü Allaha yaklaşan, onun var olduğuna, ve kendisini arıyanlara mükâfat edici olduğuna iman etmelidir. İmanla Nuh henüz görünmiyen şeyler hakkında Allah tarafından ihtar olunup takva ile harekete getirilerek, evinin kurtuluşu için bir gemi hazırladı; bununla dünyayı mahkûm etti, ve imana göre olan salâhın varisi oldu. İmanla İbrahim miras olarak alacağı yere gitmek üzre çağırıldığı zaman, itaat etti, ve nereye gittiğini bilmiyerek çıktı. İmanla vadolunan diyarda ayni vadin hemvarisleri olan İshak ve Yakub ile beraber yabancı diyarda imiş gibi çadırlarda oturarak misafir oldu; çünkü Allahın mimarı ve banisi olduğu temelli şehri bekliyordu. İmanla Sara kendisi de vadedeni sadık saydığından, yaşı geçmişken, gebe kalmağa kuvvet buldu; bundan dolayı ölmüş hükmünde olan bir zattan çoklukta gökün yıldızları kadar ve deniz kenarında kum gibi sayısız zürriyet oldu. Vaitlere nail olmamış, fakat onları uzaktan görmüş ve selâmlamış, ve dünya üzerinde garip ve misafirler olduklarını ikrar etmiş olarak, bunların hepsi imanda öldüler. Çünkü bu gibi şeyleri söyliyenler bir vatan aradıklarını gösteriyorlar. Ve gerçekten çıktıkları yeri hatırlasalardı, dönmeğe vakitleri olurdu. Fakat şimdi daha iyisini, yani, semavî olanı arzu ediyorlar; bundan dolayı Allah onların Allahı denilmekten utanmıyor, çünkü onlara bir şehir hazırlamıştır. İmanla İbrahim imtihan olunduğu zaman, İshakı takdim etti; ve kendisine: “Senin zürriyetin İshakta çağırılacaktır,” denilmiş olan, ve vaitlere nail olan zat, Allahın ölülerden bile kıyam ettirmeğe kadir olduğunu sayarak, biricik oğlunu takdim ediyordu; ve bir temsil ile onu oradan geri aldı. İmanla İshak Yakuba ve Esava gelecek şeyler hakkında bile hayırdua etti. İmanla Yakub ölürken, Yusufun oğullarının her birine hayırdua etti; ve değneğinin tepesi üzerine dayanarak secde kıldı. İmanla Yusuf ölürken, İsrail oğullarının çıkışını andı; ve kendi kemikleri hakkında emretti. İmanla Musa doğduğu zaman, anası babası tarafından üç ay gizlenildi, çünkü çocuğun güzel olduğunu gördüler; ve kıralın fermanından korkmadılar. İmanla Musa büyüyünce, Firavun kızının oğlu denilmeği reddetti; Allahın kavmı ile beraber hakaret görmeği, bir müddet günahın safasını sürmeğe tercih etti; Mesih sitemini Mısırın hazinelerinden daha büyük zenginlik saydı; çünkü karşılık mükâfata bakıyordu. İmanla kıralın öfkesinden korkmıyarak Mısırı bıraktı; çünkü görünmiyen zatı görür gibi dayandı. İmanla fıshı ve kan serpmeyi icra etti, ta ki ilk doğanları helâk eden kendilerine dokunmasın. İmanla Kızıl Denizden karadan geçer gibi geçtiler; Mısırlılar bunu tecrübe ederek boğuldular. İmanla yedi gün etrafı dönüldükten sonra, Eriha surları düştüler. İmanla fahişe Rahab çaşıtları selâmetle kabul etmiş olduğu için itaatsizlerle beraber helâk olmadı. Ve daha ne diyeyim? Çünkü Gideon, Barak, Şimşon, Yeftah, Davud ve Samuel ve peygamberler hakkında anlatırsam, vaktim kâfi gelmiyecek; imanla onlar ülkeler fethettiler, salâh işlediler, vaitlere nail oldular, aslanların ağızlarını kapadılar, ateşin kuvvetini söndürdüler, kılıç ağzından kaçtılar, zayıflıktan kuvvetlendiler, cenkte zorlu oldular, yabancıların ordularını kaçırdılar. Kadınlar ölülerini kıyam vasıtası ile aldılar; ve bazıları daha iyi kıyama nail olsunlar diye, kurtuluşu kabul etmiyerek, işkence çektiler; başkaları da istihzalar ve kamçılar, hattâ bağlar ve mahpusluk ne olduğunu denediler; taşlandılar, testere ile biçildiler, imtihan olundular, kılıçla katlolunarak öldürüldüler; koyun postları ile, keçi derilerile dolaştılar; yoksulluk çektiler, sıkıntı gördüler, tahkir olundular (dünya onlara lâyık değildi), çöllerde ve dağlarda ve mağaralarda ve toprağın inlerinde avare gezdiler. Ve onların hepsi, iman vasıtası ile şehadet olunduğu halde, vade nail olmadılar; çünkü biz olmadan onlar kemale ermesinler diye, Allah bizim hakkımızda daha iyi bir şey hazırlamıştır.

İBRANİLER 11:1-40 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

İman umut edilen şeylere güvenmek, görünmeyen şeylerden emin olmaktır. Çünkü atalarımız imanla onaylandı. Evrenin Tanrı'nın sözüyle yaratıldığını, görülen şeylerin görülmeyenlerce oluşturulduğunu imanla anlamaktayız. İmanla Habil Tanrı'ya Kayin'inkinden daha iyi kurban getirdi ve bununla doğru kişi olduğu onaylandı. Tanrı onun armağanlarına ilişkin tanıklıkta bulundu. O öldürüldü ama imanı nedeniyle bugüne dek konuşmaktadır. İmanla Hanok ölümü tatmamak için göklere götürüldü. Bu dünyada gözden kayboldu. Çünkü Tanrı onu göklere almıştı. Yukarıya alınmadan önce, Tanrı'yı hoşnut ettiğine ilişkin tanıklık vardı. İman olmaksızın Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Çünkü Tanrı'ya yaklaşanın O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendirdiğine iman etmesi gerekir. İmanla Nuh henüz olmamış olaylara ilişkin Tanrı'dan bilgi aldı. Tanrısayar tutumla ev halkının kurtulması için gemiyi yaptı. Bunu yapmakla dünyayı yargıladı ve imanının getirdiği doğruluğun mirasçısı oldu. İbrahim çağrıldığında miras alacağı yere gitmek için imanla Tanrı buyruğuna uydu ve nereye gittiğini bilmeden ülkesinden ayrıldı. İmanla, vaat edilen toprakta, yabancı bir ülkede konakladı. Aynı vaadin miras ortakları olan İshak ve Yakup'la birlikte çadırlarda yaşadı. Çünkü mimarı ve kurucusu Tanrı olan sağlam temelli kenti gözlemekteydi. İmanla Sara da, vaatte bulunanın sözüne güvenilir olduğuna inanarak, yaşı geçmişken çocuk doğurma gücünü buldu. Bu nedenle, bedeni ölü sayılabilecek yaştaki bir adamdan, göğün yıldızları kadar çok, deniz kıyısındaki kumlar kadar sayısız bir soy yetişti. Bu insanların hepsi imanda öldü. Vaatlere kavuşamadılar, ama onları uzaktan görüp selamladılar. Yeryüzünde yabancı ve konuklar olduklarına açıkça tanıklık ettiler. Bunları söyleyen kişiler bir yurt aradıklarını açıkça gösteriyorlar. Eğer ayrıldıkları yeri anımsasalardı, geri dönmek için yeteri kadar zamanları olurdu. Ama onlar daha üstün bir yeri, yani göksel yurdu özlüyorlar. Bunun içindir ki, Tanrı onların Tanrısı diye anılmaktan utanç duymuyor. Çünkü onlar için bir kent hazırlamış bulunuyor. İbrahim denendiği zaman imanla İshak'ı sundu. Tanrı vaatlerini almış biri olarak tek oğlunu sunmaya hazırlandı. Ona, “Soyun İshak'ta anılacak” diye vaat edilmişti. Bunun için, Tanrı'nın ölüler arasından diriltmeye bile gücü olduğunu düşündü. Böylece İshak'ı simgesel anlamda ölümden geri aldı. İmanla İshak Yakup'la Esav'ı gelecek olaylara ilişkin kutsadı. Yakup ölürken imanla Yusuf'un oğullarından her birini kutsadı ve asasının başına yaslanarak Tanrı'ya tapındı. Gözlerini yaşama yumarken, Yusuf imanla İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkacağına değindi ve kemiklerini ne yapacaklarına ilişkin onlara buyruk verdi. Musa doğunca annesi babası imanla onu üç ay gizlediler. Çünkü çocuğun çok güzel olduğunu gördüler. Kralın buyruğundan korkmadılar. Musa büyüyünce imanla firavunun kızına oğul olmayı kabul etmedi. Geçici bir süre için günahın sürüklediği eğlenceye dalmaktansa, Tanrı'nın halkıyla birlikte sıkıntılara katlanmayı yeğledi. Mesih uğruna aşağılanmayı Mısır'ın zenginliklerine üstün tuttu. Çünkü gözlerini gelecek ödüle doğrultmuştu. Kralın öfkesinden korkmadan imanla Mısır'dan ayrıldı. Çünkü göze görünmeyeni görüyormuş gibi dayandı. İmanla ilk Fısıh'ı kutladı ve kan serpmesini uyguladı. Öyle ki, ilk-doğan çocukları yok eden melek İsrail çocuklarına ilişemesin. Karadan geçercesine, imanla Kızıldeniz'i aştılar. Mısırlılar bunu yapmaya kalkıştıklarında suların içinde boğuldular. Eriha Kenti'nin kale duvarları yedi gün süreyle İsrailliler'ce kuşatıldıktan sonra imanla yıkıldı. İmanla fahişe Rahav söz dinlemezlerle birlikte mahvolmadı. Çünkü casusları esenlikle karşıladı. Daha başka hangi örneklere değineyim? Gidyon, Barak, Şimşon, Yiftah, Davut, Samuel ve peygamberlerden söz etmeme zaman yetmeyecek. Bu insanlar imanla krallıkları alt ettiler, adaleti uyguladılar, vaatleri aldılar, aslanların ağzını bağladılar, ateşin gücünü söndürdüler, kılıcın ağzından kaçtılar, zayıflıktan güç buldular, savaşta güçlü kılındılar, yabancı orduları dağıttılar. Kadınlar ölülerini dirilmiş olarak geri aldılar. Bazıları serbest bırakılmaya yanaşmayarak, ölümle sonuçlanan işkenceler çekti. Öyle ki, daha üstün bir dirilişe kavuşsunlar. Kimisi de alaya alınarak, kamçılanarak denendi. Zincire bile vuruldular, cezaevine atıldılar. Taşa tutularak öldürüldüler, testereyle biçildiler, kılıçtan geçirildiler. Koyun postu, keçi derisi giyerek sağda solda dolaştılar. Yoksunluk içinde, acılar ortasında, düşmanca davranışlara katlandılar. Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yerin yarıklarında göçebe gibi dolaşıp durdular. Bu insanların tümü, imanla ilgili parlak tanıklığa sahip olmalarına karşın, vaadi alamadılar. Çünkü Tanrı bizler için daha üstün bir şey hazırlamıştır. Öyle ki, biz olmadan onlar yetkinliğe erdirilmesinler.

İBRANİLER 11:1-40

İBRANİLER 11:1-40 TCL02İBRANİLER 11:1-40 TCL02İBRANİLER 11:1-40 TCL02

YouVersion, deneyiminizi kişiselleştirmek için tanımlama bilgileri kullanır. Web sitemizi kullanarak, Gizlilik Politikamızda açıklandığı şekilde çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz