İBRANİLER 11:1-16
İBRANİLER 11:1-16 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. Atalarımız bununla Tanrı'nın beğenisini kazandılar. Evrenin Tanrı'nın buyruğuyla yaratıldığını, böylece görülenlerin görünmeyenlerden oluştuğunu iman sayesinde anlıyoruz. Habil'in Tanrı'ya Kayin'den daha iyi bir kurban sunması iman sayesinde oldu. İmanı sayesinde doğru biri olarak Tanrı'nın beğenisini kazandı. Çünkü Tanrı onun sunduğu adakları kabul etti. Nitekim Habil ölmüş olduğu halde, iman sayesinde hâlâ konuşmaktadır. İman sayesinde Hanok ölümü tatmamak üzere yukarı alındı. Kimse onu bulamadı, çünkü Tanrı onu yukarı almıştı. Yukarı alınmadan önce Tanrı'yı hoşnut eden biri olduğuna tanıklık edildi. İman olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir. İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak Tanrı tarafından uyarılınca, Tanrı korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı. Bununla dünyayı yargıladı ve imana dayanan doğruluğun mirasçısı oldu. İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Tanrı'nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı. İman sayesinde bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup'la birlikte çadırlarda yaşadı. Çünkü mimarı ve kurucusu Tanrı olan temelli kenti bekliyordu. İbrahim, yaşı geçmiş ve karısı Sara kısır olduğu halde, imanı sayesinde vaat edeni güvenilir saydığından çocuk sahibi olmak için güç buldu. Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar, deniz kıyısındaki kum kadar sayısız torun meydana geldi. Bu kişilerin hepsi imanlı olarak öldüler. Vaat edilenlere kavuşamadılarsa da bunları uzaktan görüp selamladılar, yeryüzünde yabancı ve konuk olduklarını açıkça kabul ettiler. Böyle konuşanlar bir vatan aradıklarını gösteriyorlar. Ayrıldıkları ülkeyi düşünselerdi, geri dönmeye fırsatları olurdu. Ama onlar daha iyisini, yani göksel olanı arzu ediyorlardı. Bunun içindir ki, Tanrı onların Tanrısı olarak anılmaktan utanmıyor. Çünkü onlara bir kent hazırladı.
İBRANİLER 11:1-16 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
İ MDİ iman, ümit edilen şeylere itimat, görünmiyen şeylere kanaattir. Çünkü eski zaman adamlarına bununla şehadet olundu. İmanla anlıyoruz ki âlemler Allahın sözü ile teşkil olundular, şöyle ki, görünen şey zahir olandan olmadı. İmanla Habil Allaha Kainden daha iyi kurban takdim etti, ve onun hediyeleri hakkında Allah şehadet ederek, bununla salih olduğuna şehadet olundu; ve ölmüş olduğu halde, bu vasıta ile hâlâ söyliyor. İmanla Hanok ölüm görmemek üzre naklolundu, ve bulunmazdı, çünkü Allah onu nakletmişti; çünkü naklinden evel Allaha makbul olduğuna şehadet edildi; fakat iman olmadan makbul olmak imkânsızdır; çünkü Allaha yaklaşan, onun var olduğuna, ve kendisini arıyanlara mükâfat edici olduğuna iman etmelidir. İmanla Nuh henüz görünmiyen şeyler hakkında Allah tarafından ihtar olunup takva ile harekete getirilerek, evinin kurtuluşu için bir gemi hazırladı; bununla dünyayı mahkûm etti, ve imana göre olan salâhın varisi oldu. İmanla İbrahim miras olarak alacağı yere gitmek üzre çağırıldığı zaman, itaat etti, ve nereye gittiğini bilmiyerek çıktı. İmanla vadolunan diyarda ayni vadin hemvarisleri olan İshak ve Yakub ile beraber yabancı diyarda imiş gibi çadırlarda oturarak misafir oldu; çünkü Allahın mimarı ve banisi olduğu temelli şehri bekliyordu. İmanla Sara kendisi de vadedeni sadık saydığından, yaşı geçmişken, gebe kalmağa kuvvet buldu; bundan dolayı ölmüş hükmünde olan bir zattan çoklukta gökün yıldızları kadar ve deniz kenarında kum gibi sayısız zürriyet oldu. Vaitlere nail olmamış, fakat onları uzaktan görmüş ve selâmlamış, ve dünya üzerinde garip ve misafirler olduklarını ikrar etmiş olarak, bunların hepsi imanda öldüler. Çünkü bu gibi şeyleri söyliyenler bir vatan aradıklarını gösteriyorlar. Ve gerçekten çıktıkları yeri hatırlasalardı, dönmeğe vakitleri olurdu. Fakat şimdi daha iyisini, yani, semavî olanı arzu ediyorlar; bundan dolayı Allah onların Allahı denilmekten utanmıyor, çünkü onlara bir şehir hazırlamıştır.
İBRANİLER 11:1-16 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
İman umut edilen şeylere güvenmek, görünmeyen şeylerden emin olmaktır. Çünkü atalarımız imanla onaylandı. Evrenin Tanrı'nın sözüyle yaratıldığını, görülen şeylerin görülmeyenlerce oluşturulduğunu imanla anlamaktayız. İmanla Habil Tanrı'ya Kayin'inkinden daha iyi kurban getirdi ve bununla doğru kişi olduğu onaylandı. Tanrı onun armağanlarına ilişkin tanıklıkta bulundu. O öldürüldü ama imanı nedeniyle bugüne dek konuşmaktadır. İmanla Hanok ölümü tatmamak için göklere götürüldü. Bu dünyada gözden kayboldu. Çünkü Tanrı onu göklere almıştı. Yukarıya alınmadan önce, Tanrı'yı hoşnut ettiğine ilişkin tanıklık vardı. İman olmaksızın Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Çünkü Tanrı'ya yaklaşanın O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendirdiğine iman etmesi gerekir. İmanla Nuh henüz olmamış olaylara ilişkin Tanrı'dan bilgi aldı. Tanrısayar tutumla ev halkının kurtulması için gemiyi yaptı. Bunu yapmakla dünyayı yargıladı ve imanının getirdiği doğruluğun mirasçısı oldu. İbrahim çağrıldığında miras alacağı yere gitmek için imanla Tanrı buyruğuna uydu ve nereye gittiğini bilmeden ülkesinden ayrıldı. İmanla, vaat edilen toprakta, yabancı bir ülkede konakladı. Aynı vaadin miras ortakları olan İshak ve Yakup'la birlikte çadırlarda yaşadı. Çünkü mimarı ve kurucusu Tanrı olan sağlam temelli kenti gözlemekteydi. İmanla Sara da, vaatte bulunanın sözüne güvenilir olduğuna inanarak, yaşı geçmişken çocuk doğurma gücünü buldu. Bu nedenle, bedeni ölü sayılabilecek yaştaki bir adamdan, göğün yıldızları kadar çok, deniz kıyısındaki kumlar kadar sayısız bir soy yetişti. Bu insanların hepsi imanda öldü. Vaatlere kavuşamadılar, ama onları uzaktan görüp selamladılar. Yeryüzünde yabancı ve konuklar olduklarına açıkça tanıklık ettiler. Bunları söyleyen kişiler bir yurt aradıklarını açıkça gösteriyorlar. Eğer ayrıldıkları yeri anımsasalardı, geri dönmek için yeteri kadar zamanları olurdu. Ama onlar daha üstün bir yeri, yani göksel yurdu özlüyorlar. Bunun içindir ki, Tanrı onların Tanrısı diye anılmaktan utanç duymuyor. Çünkü onlar için bir kent hazırlamış bulunuyor.