İBRANİLER 10:1-39

İBRANİLER 10:1-39 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Kutsal Yasa'da gelecek iyi şeylerin aslı yoktur, sadece gölgesi vardır. Bu nedenle Yasa, her yıl sürekli aynı kurbanları sunarak Tanrı'ya yaklaşanları asla yetkinliğe erdiremez. Erdirebilseydi, kurban sunmaya son verilmez miydi? Çünkü tapınanlar bir kez günahlarından arındıktan sonra artık günahlılık duygusu kalmazdı. Ancak o kurbanlar insanlara yıldan yıla günahlarını anımsatıyor. Çünkü boğalarla tekelerin kanı günahları ortadan kaldıramaz. Bunun için Mesih dünyaya gelirken şöyle diyor: “Kurban ve sunu istemedin, Ama bana bir beden hazırladın. Yakmalık sunudan ve günah sunusundan Hoşnut olmadın. O zaman şöyle dedim: ‘Kutsal Yazı tomarında Benim için yazıldığı gibi, Senin isteğini yapmak üzere, Ey Tanrı, işte geldim.’ ” Mesih ilkin, “Kurban, sunu, yakmalık sunu, günah sunusu istemedin ve bunlardan hoşnut olmadın” dedi. Oysa bunlar Yasa'nın bir gereği olarak sunulur. Sonra, “Senin isteğini yapmak üzere işte geldim” dedi. Yani ikinciyi geçerli kılmak için birinciyi ortadan kaldırıyor. Tanrı'nın bu isteği uyarınca, İsa Mesih'in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık. Her kâhin her gün ayakta durup görevini yapar ve günahları asla ortadan kaldıramayan aynı kurbanları tekrar tekrar sunar. Oysa Mesih günahlar için sonsuza dek geçerli tek bir kurban sunduktan sonra Tanrı'nın sağında oturdu. O zamandan beri düşmanlarının, kendi ayaklarının altına serilmesini bekliyor. Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir. Kutsal Ruh da bu konuda bize tanıklık ediyor. Önce diyor ki, “Rab, ‘O günlerden sonra Onlarla yapacağım antlaşma şudur: Yasalarımı yüreklerine koyacağım, Zihinlerine yazacağım’ diyor.” Sonra şunu ekliyor: “Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım.” Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur. Bu nedenle, ey kardeşler, İsa'nın kanı sayesinde perdede, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır. Tanrı'nın evinden sorumlu büyük bir kâhinimiz bulunmaktadır. Öyleyse yüreklerimiz serpmeyle kötü vicdandan arınmış, bedenlerimiz temiz suyla yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı'ya yaklaşalım. Açıkça benimsediğimiz umuda sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Tanrı güvenilirdir. Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim. Bazılarının alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim. Gerçeği öğrenip benimsedikten sonra, bile bile günah işlemeye devam edersek, günahlar için artık kurban kalmaz; geriye sadece yargının dehşetli beklenişi ve düşmanları yiyip bitirecek kızgın ateş kalır. Musa'nın Yasası'nı hiçe sayan, iki ya da üç tanığın sözüyle acımasızca öldürülür. Eğer bir kimse Tanrı Oğlu'nu ayaklar altına alır, kendisini kutsal kılan antlaşma kanını bayağı sayar ve lütufkâr Ruh'a hakaret ederse, bundan ne kadar daha ağır bir cezaya layık görülecek sanırsınız? Çünkü, “Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim” ve yine, “Rab halkını yargılayacak” diyeni tanıyoruz. Diri Tanrı'nın eline düşmek korkunç bir şeydir. Sizlerse aydınlandıktan sonra acılarla dolu büyük bir mücadeleye dayandığınız o ilk günleri anımsayın. Bazen sitemlere, sıkıntılara uğrayıp seyirlik oldunuz, bazen de aynı durumda olanlarla dayanışma içine girdiniz. Hem hapistekilerin dertlerine ortak oldunuz, hem de daha iyi ve kalıcı bir malınız olduğunu bilerek mallarınızın yağma edilmesini sevinçle karşıladınız. Onun için cesaretinizi yitirmeyin; bu cesaretin ödülü büyüktür. Çünkü Tanrı'nın isteğini yerine getirmek ve vaat edilene kavuşmak için dayanma gücüne ihtiyacınız vardır. Artık, “Gelecek olan pek yakında gelecek Ve gecikmeyecek. Doğru adamım, imanla yaşayacaktır. Ama geri çekilirse, ondan hoşnut olmayacağım.” Bizler geri çekilip mahvolanlardan değiliz; iman edip canlarının kurtuluşuna kavuşanlardanız.

İBRANİLER 10:1-39 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Ç ÜNKÜ şeriat gelecek iyi şeylerin asıl suretine değil, gölgesine malik olarak, yıldan yıla devam üzre takdim ettikleri ayni kurbanlarla yaklaşanları asla kemale erdiremez. Yoksa onların takdim olunması bırakılmaz mı idi? Çünkü ibadet edenler bir kere temizlenmiş olarak kendilerinde günah idraki olmazdı. Fakat yıldan yıla o kurbanlarda günahların anması olur. Çünkü boğaların ve ergeçlerin kanı günahları kaldıramaz. Bunun için dünyaya girerken diyor: “Kurban ve takdime istemedin, Fakat bana beden hazırladın. Yakılan takdimeler ve suç için kurbanlardan razı olmadın; O zaman dedim (kitabın tomarında benim için yazılmıştır): Senin iradeni yapmak için, ey Allah, işte, geldim.” Yukarıda (şeriate göre takdim olunanlar hakkında): “Kurbanları ve takdimeleri ve yakılan takdimeleri ve günah için kurbanları istemedin, ve razı olmadın,” dedikten sonra, o zaman: “Senin iradeni yapmak için, işte, geldim,” dedi. İkinciyi sabit kılmak için birinciyi kaldırıyor. İsa Mesihin bedeninin bir kerede takdim olunması ile o iradede takdis olunduk. Gerçi her kâhin günden güne hizmet ederek ve asla günahları kaldıramıyan ayni kurbanları çok defalar takdim eyliyerek durmaktadır; fakat bu zat, günahlar için bir kurban takdim etmiş olup bundan böyle kendi düşmanları ayaklarına basamak konuluncıya kadar bekliyerek, ebediyen Allahın sağında oturmuştur. Çünkü bir takdime ile takdis olunanları ebediyen kemale erdirmiştir. Ve Ruhülkudüs de bize şehadet eder; çünkü: “Rab diyor: O günlerden sonra, Onlarla keseceğim ahit şudur; Onların yürekleri üzerine kanunlarımı koyacağım, Ve fikirleri üzerine onları yazacağım,” dedikten sonra: “Ve artık onların günahlarını ve fesatlarını anmıyacağım,” diyor. İmdi bunların afflığı olan yerde artık günah için takdime yoktur. İmdi, ey kardeşler, İsanın kanı ile, perdeden, yani, kendi bedeninden bize tahsis ettiği taze ve diri yoldan akdese girmeğe cesaretimiz olarak, ve Allahın evi üzerinde büyük kâhinimiz olduğu halde, yüreklerimiz kötü vicdandan temizlenmiş, ve bedenimiz temiz su ile yıkanmış olarak, iman doluluğunda hakikî yürekle yaklaşalım; ümidin ikrarını tereddütsüzce sıkı tutalım, çünkü vadeden sadıktır; ve bazılarının âdet edindiği gibi, toplanmalarımızı terketmiyelim, fakat günün yaklaştığını gördüğünüz nispette, birbirimizi o derece ziyade teşvik ederek, sevgi ve iyi işlere tahrik için birbirimize dikkat edelim. Çünkü hakikat bilgisine nail olduktan sonra kasten günah işlersek, artık günahlar için kurban kalmaz, fakat hükmün dehşetli bir intizarı, ve hasımları yiyip bitirecek olan şiddetli ateş kalır. Musanın şeriatini tahkir eden bir kimse iki veya üç şahidin sözü üzerine merhametsizce ölür; Allahın Oğlunu ayak altında çiğniyen, ve onunla takdis edildiği ahdin kanını bayağı tutan, ve inayet Ruhuna hakaret eden bir kimse, daha ne kadar fena cezaya lâyık sayılacaktır, sanırsınız? Çünkü: “Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim,” ve yine: “Rab kendi kavmına hükmedecektir,” diyeni biliriz. Hay Allahın ellerine düşmek dehşetli şeydir. Fakat tenvir olunduktan sonra, bir taraftan sitemler ve sıkıntılarla temaşaya arzedilerek, diğer taraftan böylece muamele olunanlara hissedar olarak, büyük elemler cidaline tahammül ettiğiniz ilk günleri anın. Çünkü mahpuslarla derttaş olup kendiniz için daha iyi ve baki kalan malınız olduğunu bilerek, emvalinizin yağma edilmesini sevinçle kabul ettiniz. İmdi büyük mükâfatı olan cesaretinizi kendinizden atmayın. Çünkü Allahın iradesini yaptıktan sonra vade nail olmanız için sabra ihtiyacınız vardır. “Çünkü artık pek az zaman, Gelen gelecek, ve gecikmiyecektir. Fakat benim salihim imanla yaşıyacaktır; Ve eğer geri çekilirse, canım ondan razı olmıyacaktır.” Fakat biz helâk için geri çekilenlerden değil, ancak canın kurtuluşu için iman edenlerdeniz.

İBRANİLER 10:1-39 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Kutsal Yasa gelecek iyi şeylerin yalnızca bir gölgesidir, somut görünüşü değildir. Yıldan yıla sürekli olarak hep aynı sunular sunulduğundan, Yasa bunlarla yaklaşanları hiçbir zaman yetkinliğe erdiremez. Yetkinliğe erdirebilseydi, hiç kuşkusuz, bu sunular durdurulacaktı. Çünkü ruhsal hizmet sunanların bir kezde arıtılmasıyla, vicdanlarında artık hiçbir günah suçlaması kalmazdı. Ancak, bu sunular aracılığıyla günahlar yıldan yıla anımsanır. Çünkü boğaların, erkeçlerin kanıyla günahların kaldırılması olanaksızdır. İşte bunun içindir ki, Mesih dünyaya gelirken şunları söyler: “Kurban ve sunu istemedin, Ama bana bir beden hazırladın. Yakmalık sunulardan da, Günah sunularından da hoşnut olmadın. Bunun üzerine, ‘Kutsal Yazı tomarında benim için yazıldığı gibi, İşte senin istemini uygulamaya geldim, ey Tanrı’ dedim.” Önce şunu bildiriyor: “Kurbanlar, sunular, yakmalık sunular, günah sunuları istemedin; bunlardan hoşlanmadın da!” Bunlar Kutsal Yasa uyarınca sunulur. Sonra şöyle diyor: “İşte istemini uygulamaya geldim.” İlkini ortadan kaldırıyor ki, ikincisini kesinleştirsin. İsa Mesih'in bedeninin bir tek kez sunulmasıyla, Tanrı istemi uyarınca kutsal kılındık. Her kâhin her gün görevini yapar, ardı ardına hep aynı sunuları sunar. Bunlar hiçbir zaman günahları ortadan kaldıramaz. Oysa Mesih günahlılara karşı sürekli etkisi olan tek sunuyu sunduktan sonra Tanrı'nın sağında oturdu. Orada düşmanlarının ayakları altına basamak edilmesini beklemektedir. Çünkü tek sunuyla kutsal kılınanları sürekli yetkinliğe erdirdi. Bu konuda Kutsal Ruh da bize tanıklık ederek önce şöyle diyor: “Rab, ‘Onlarla yapacağım antlaşma budur’ diyor, ‘O günlerin ardından yasalarımı yüreklerine yerleştireceğim Ve zihinlerine yazacağım.’ ” Sonra konuyu sürdürüyor: “ ‘Günahlarını ve yasaları çiğnemelerini artık anımsamayacağım.’ ” Her nerede bunlar bağlanmışsa, artık günaha karşı sunuya gereksinim kalmaz. Kardeşlerim, İsa'nın kanı aracılığıyla 'En Kutsal Yer'e girmeye kesin güvenimiz var. O'nun bizim için açtığı yeni ve diri yol olan perdeden, yani O'nun bedeninden girelim. Tanrı'nın evinden sorumlu ulu bir kâhinimiz var. Öyleyse gerçeğe bağlı yürekle, tam imanla, yüreklerimiz serpmeyle kötü vicdandan arıtılmış, bedenimiz tertemiz suyla paklanmış olarak Tanrı'ya yaklaşalım. Umudumuzun tanıklığına sımsıkı sarılalım. Çünkü vaat eden kendisine güvenilendir. Sevgide, yararlı işlerde birbirimizi nasıl isteklendireceğimizi akıldan çıkarmayalım. Bazılarının alıştıkları gibi, ruhsal toplantılarımızı bırakmayalım. Bunun yerine Son Gün'ün yaklaştığını gördükçe birbirimizi yüreklendirelim. Çünkü gerçeği bilme aşamasına geldikten sonra bile bile günah işlersek, artık günahlara karşı sunu diye bir şey kalmaz. Geriye yalnız korkunç yargılama ve Tanrı'ya karşı koyanları yiyip tüketecek olan öfke ateşini bekleme kalır. Musa'nın yasasını hiçe sayan, iki ya da üç tanığın tanıklığıyla, acımasızca öldürülür. Tanrı Oğlu'nu ayakları altında çiğneyene, aracılığıyla kutsal kılındığı antlaşma kanını bayağılaştırana, kayra ruhunu aşağılayana ne denli daha ağır ceza yaraşacağını sanırsınız? Çünkü şu sözü söyleyeni biliriz: “Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim.” Ve yine, “Rab kendi halkını yargılayacak.” Diri Tanrı'nın ellerine düşmek korkunç bir şeydir. Aydınlandıktan sonra uğradığınız çok ağır baskıları, sıkıntıları sabırla göğüslediğiniz geçmiş günleri anımsayın. Kimi zaman aşağılanarak, acılara itilerek sergilendiniz. Kimi zaman da böyle davranışlara uğrayanlarla ruhsal paydaş oldunuz. Çünkü cezaevinde yatanların dertlerine ortak oldunuz. Mallarınızın yağma edilmesine sevinçle boyun eğdiniz. Çünkü çok daha üstün ve kalıcı şeylere sahip olduğunuzu biliyordunuz. Öyleyse güvencinizi yitirmeyin. Bunun ödülü büyüktür. Tanrı'nın istemini uygulayıp vaat ettiğini almanız için sabretmeye gereksinmeniz vardır. “Çünkü gelmekte olan çok kısa zamanda gelecek ve gecikmeyecek. Doğru insanım imanla yaşayacak, Ama geri çekilirse, canım ondan hoşnut olmayacak.” Kuşkusuz, biz geri çekilip yıkıma gidenlerden değiliz. Tersine, imanı koruyup canı güvenliğe alanlarız.