HEZEKİEL 3:1-27
HEZEKİEL 3:1-27 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Bana, “Ey insanoğlu, sana verileni ye. Bu tomarı yedikten sonra git, İsrail halkına seslen” dedi. Böylece ağzımı açtım, yemem için tomarı bana verdi. Bana, “Ey insanoğlu, sana verdiğim tomarı ye, mideni onunla doldur” dedi. Bunun üzerine tomarı yedim. Bal gibi tatlı geldi bana. Sonra şöyle dedi: “Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara sözlerimi ilet. Çünkü seni konuşması anlaşılmaz, dili zor bir halka değil, İsrail halkına gönderiyorum. Evet, seni konuşması anlaşılmaz, dili zor, dediklerini anlamadığın halklara göndermiyorum. Onlara gönderseydim, seni dinlerlerdi. İsrail halkı seni dinlemek istemeyecektir, çünkü o beni dinlemek istemiyor. Bütün İsrail halkı dikbaşlı ve inatçıdır. Seni onlar kadar inatçı yapacağım, senin alnını onlarınki kadar katılaştıracağım. Alnını çakmak taşından daha sert bir kaya gibi yapacağım. Her ne kadar asi bir halksalar da onlardan korkma, yılma.” Bana, “Ey insanoğlu, iyice dinle ve sana söyleyeceklerimi yüreğine yerleştir” dedi, “Şimdi sürgünde yaşayan halkına git ve seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara, ‘Egemen RAB şöyle diyor’ de.” Sonra Ruh beni kaldırdı ve arkamda, “RAB'bin görkemine kendi yerinde övgüler olsun!” diye büyük bir gürleme duydum. Canlı yaratıkların birbirine çarpan kanatlarının çıkardığı sesi, yanlarındaki tekerleklerin gürültüsünü, büyük bir gürleme duydum. Ruh beni kaldırıp götürdü. RAB'bin güçlü eli üzerimde olduğu halde, üzüntüyle, öfkeyle gittim. Kevar Irmağı kıyısındaki Tel-Abib'de yaşayan sürgünlerin yanına geldim. Orada, yaşadıkları yerde onların arasında şaşkınlık içinde yedi gün kaldım. Yedi gün sonra RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, seni İsrail halkına bekçi atadım. Benden bir söz duyar duymaz onları benim yerime uyaracaksın. Kötü kişiye, ‘Kesinlikle öleceksin’ dediğim zaman onu uyarmaz, yaşamını kurtarmak amacıyla onu kötü yolundan döndürmek için konuşmazsan, o kişi günahı içinde ölecek; ama onun kanından seni sorumlu tutacağım. Ancak kötü kişiyi uyardığın halde kötülüğünden ve kötü yolundan dönmezse, o günahı içinde ölecek. Ama sen canını kurtarmış olacaksın. “Doğru kişi doğruluğundan döner de kötülük yaparsa, onu yıkıma uğratacağım, o da ölecek. Onu uyarmadığın için günahı içinde ölecek, yaptığı doğru işler anılmayacak. Ancak onun kanından seni sorumlu tutacağım. Ama doğru kişiyi günah işlemesin diye uyarırsan, o da günah işlemezse, kesinlikle yaşayacak. Çünkü o uyarılara kulak vermiştir; sen de canını kurtarmış olacaksın.” RAB'bin eli orada üzerimdeydi. Bana, “Kalk, ovaya git” dedi, “Orada seninle konuşacağım.” Böylece kalkıp ovaya gittim. RAB'bin görkemi tıpkı Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm gibi orada durmaktaydı. Yüzüstü yere yığıldım. Ruh içime girdi, beni ayaklarımın üzerinde durdurdu. Benimle şöyle konuştu: “Git, evine kapan. Halkın arasına çıkmaman için seni halatlarla bağlayacaklar, ey insanoğlu. Dilini damağına yapıştıracağım; konuşmayacak, onları paylayamayacaksın. Çünkü bu halk asidir. Ama seninle konuştuğumda dilini çözeceğim. Onlara, ‘Egemen RAB şöyle diyor’ diyeceksin. Dinleyen dinlesin, dinlemeyen dinlemesin. Çünkü bu halk asidir.”
HEZEKİEL 3:1-27 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
V E bana dedi: Âdem oğlu, bulduğun şeyi ye, bu tomarı ye, ve git, İsrail evine söyle. Ve ağzımı açtım, ve o tomarı bana yedirdi. Ve bana dedi: Âdem oğlu, karnına bunu yedir, ve sana verdiğim bu tomarla barsaklarını doldur. Ve yedim; ve ağzımda bal gibi tatlı idi. Ve bana dedi: Âdem oğlu, haydi, İsrail evine git, ve sözlerimi onlara söyle. Çünkü sen sözü yabancı ve dili güç bir millete değil, ancak İsrail evine gönderiliyorsun; dillerini anlamadığın, sözleri yabancı ve dilleri güç bir çok milletlere gönderilmiyorsun. Gerçek, seni onlara gönderse idim seni dinliyeceklerdi. Fakat İsrail evi seni dinlemek istemiyecek; çünkü beni dinlemek istemiyorlar; çünkü bütün İsrail evinin alnı katı ve yüreği pektir. İşte, onların yüzlerine karşı senin yüzünü katılaştırdım, ve alınlarına karşı senin alnını katılaştırdım. Senin alnını elmas gibi çakmak taşından daha sert ettim; onlar âsi bir ev olmakla beraber, onlardan korkma, ve yüzlerinden yılma. Ve bana dedi: Âdem oğlu, sana söyliyeceğim bütün sözlerimi alıp yüreğine koy, ve kulaklarınla işit. Ve haydi, sürgünlere, kavmının oğullarına git, ve onlara söyle, ve ister dinlesinler, ister kaçınsınlar, onlara de: Rab Yehova böyle diyor. Ve Ruh beni yukarı kaldırdı, ve arkamdan: RABBİN izzeti kendi yerinden mubarek olsun, diye büyük bir gürleme sesi işittim. Ve canlı mahlûkların kanatları birbirine dokundukça onların sesini, ve yanlarındaki tekerleklerin gürültüsünü, büyük gürleme sesini, işittim. Ve Ruh beni yukarı kaldırdı; ve beni alıp götürdü; ve acılıkla, ruhumun kızgınlığı ile gittim; ve RABBİN eli üzerimde kuvvetli idi. Ve Tel-abibde olan sürgünlere, Kebar ırmağı yanında oturanlara, geldim; ve onların oturdukları yerde oturdum; ve orada onların arasında yedi gün şaşkın şaşkın oturdum. Ve yedi günün sonunda vaki oldu ki, bana RABBİN şu sözü geldi: Âdem oğlu, seni İsrail evine bekçi koydum; sözü benim ağzımdan işit, ve benim tarafımdan onları sakındır. Ben kötü adama: Elbette öleceksin, dediğim zaman, sen onu sakındırmazsan, ve kötü adamın kendi kötü yolundan sakınması için, onu yaşatmak için, ona söylemezsen, o kötü adam fesadında ölür, ancak onun kanını senin elinden ararım. Fakat kötüyü sakındırırsan, ve kötülüğünden ve kendi kötü yolundan dönmezse, o kötülüğünde ölür; ancak sen kendi canını kurtarmış olursun. Ve salih adam salâhından dönüp kötülük ederse, ve ben onun önüne tökez korsam, o ölür; onu sakındırmadığın için o adam suçunda ölür, ve yapmış olduğu doğru işleri anılmaz; ancak onun kanını senin elinden ararım. Fakat salih adam suç etmesin diye salih adamı sakındırırsan, ve o suç etmezse, elbet yaşar, çünkü sakınmıştır; sen de kendi canını kurtarmış olursun. Ve orada RABBİN eli üzerimde idi; ve bana dedi: Kalk, ovaya çık, ve seninle orada söyleşeceğim. Ve kalkıp ovaya çıktım, ve işte, orada RABBİN izzeti, Kebar ırmağı yanında gördüğüm izzet gibi durmakta idi; ve yüz üstü düştüm. Ve Ruh içime girdi, ve beni ayak üzerine dikti; ve benimle söyleşti, ve bana dedi: Git, evine kapan. Fakat sen, âdem oğlu, işte, sana bağlar vuracaklar, ve seni onlarla bağlıyacaklar, ve onların arasına çıkmıyacaksın; ve senin dilini damağına yapıştıracağım, ve dilsiz olacaksın, ve onları azarlayıcı olmıyacaksın; çünkü onlar âsi bir evdir. Fakat seninle söyleştiğim zaman senin ağzını açacağım, ve onlara diyeceksin: Rab Yehova şöyle diyor: İşiten işitsin; ve kaçınan kaçınsın; çünkü onlar âsi bir evdir.
HEZEKİEL 3:1-27 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Bana, “Ey insanoğlu, sana verileni ye. Bu tomarı yedikten sonra git, İsrail halkına seslen” dedi. Böylece ağzımı açtım, yemem için tomarı bana verdi. Bana, “Ey insanoğlu, sana verdiğim tomarı ye, mideni onunla doldur” dedi. Bunun üzerine tomarı yedim. Bal gibi tatlı geldi bana. Sonra şöyle dedi: “Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara sözlerimi ilet. Çünkü seni konuşması anlaşılmaz, dili zor bir halka değil, İsrail halkına gönderiyorum. Evet, seni konuşması anlaşılmaz, dili zor, dediklerini anlamadığın halklara göndermiyorum. Onlara gönderseydim, seni dinlerlerdi. İsrail halkı seni dinlemek istemeyecektir, çünkü o beni dinlemek istemiyor. Bütün İsrail halkı dikbaşlı ve inatçıdır. Seni onlar kadar inatçı yapacağım, senin alnını onlarınki kadar katılaştıracağım. Alnını çakmak taşından daha sert bir kaya gibi yapacağım. Her ne kadar asi bir halksalar da onlardan korkma, yılma.” Bana, “Ey insanoğlu, iyice dinle ve sana söyleyeceklerimi yüreğine yerleştir” dedi, “Şimdi sürgünde yaşayan halkına git ve seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara, ‘Egemen RAB şöyle diyor’ de.” Sonra Ruh beni kaldırdı ve arkamda, “RAB'bin görkemine kendi yerinde övgüler olsun!” diye büyük bir gürleme duydum. Canlı yaratıkların birbirine çarpan kanatlarının çıkardığı sesi, yanlarındaki tekerleklerin gürültüsünü, büyük bir gürleme duydum. Ruh beni kaldırıp götürdü. RAB'bin güçlü eli üzerimde olduğu halde, üzüntüyle, öfkeyle gittim. Kevar Irmağı kıyısındaki Tel-Abib'de yaşayan sürgünlerin yanına geldim. Orada, yaşadıkları yerde onların arasında şaşkınlık içinde yedi gün kaldım. Yedi gün sonra RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, seni İsrail halkına bekçi atadım. Benden bir söz duyar duymaz onları benim yerime uyaracaksın. Kötü kişiye, ‘Kesinlikle öleceksin’ dediğim zaman onu uyarmaz, yaşamını kurtarmak amacıyla onu kötü yolundan döndürmek için konuşmazsan, o kişi günahı içinde ölecek; ama onun kanından seni sorumlu tutacağım. Ancak kötü kişiyi uyardığın halde kötülüğünden ve kötü yolundan dönmezse, o günahı içinde ölecek. Ama sen canını kurtarmış olacaksın. “Doğru kişi doğruluğundan döner de kötülük yaparsa, onu yıkıma uğratacağım, o da ölecek. Onu uyarmadığın için günahı içinde ölecek, yaptığı doğru işler anılmayacak. Ancak onun kanından seni sorumlu tutacağım. Ama doğru kişiyi günah işlemesin diye uyarırsan, o da günah işlemezse, kesinlikle yaşayacak. Çünkü o uyarılara kulak vermiştir; sen de canını kurtarmış olacaksın.” RAB'bin eli orada üzerimdeydi. Bana, “Kalk, ovaya git” dedi, “Orada seninle konuşacağım.” Böylece kalkıp ovaya gittim. RAB'bin görkemi tıpkı Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm gibi orada durmaktaydı. Yüzüstü yere yığıldım. Ruh içime girdi, beni ayaklarımın üzerinde durdurdu. Benimle şöyle konuştu: “Git, evine kapan. Halkın arasına çıkmaman için seni halatlarla bağlayacaklar, ey insanoğlu. Dilini damağına yapıştıracağım; konuşmayacak, onları paylayamayacaksın. Çünkü bu halk asidir. Ama seninle konuştuğumda dilini çözeceğim. Onlara, ‘Egemen RAB şöyle diyor’ diyeceksin. Dinleyen dinlesin, dinlemeyen dinlemesin. Çünkü bu halk asidir.”