HEZEKİEL 20:1-49
HEZEKİEL 20:1-49 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sürgünlüğümüzün yedinci yılı, beşinci ayın onuncu günü, İsrail ileri gelenlerinden bazı kişiler RAB'be danışmak için gelip önüme oturdular. RAB o sırada bana seslendi: “İnsanoğlu, İsrail ileri gelenlerine de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Bana danışmaya mı geldiniz? Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bana danışmanıza izin vermeyeceğim.’ “Onları yargılayacak mısın? Ey insanoğlu, onları yargılayacak mısın? Öyleyse onlara atalarının iğrenç uygulamalarını anımsat. Onlara de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: İsrail'i seçtiğim gün Yakup soyuna ant içtim ve kendimi Mısır'da onlara açıkladım. Ant içerek, Tanrınız RAB benim dedim. O gün, onları Mısır'dan çıkaracağıma, kendileri için seçtiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye götüreceğime söz verdim. Onlara, herkes bel bağladığı iğrenç putları atsın, Mısır putlarıyla kendinizi kirletmeyin, Tanrınız RAB benim dedim. “ ‘Ne var ki, bana karşı geldiler, beni dinlemek istemediler. Bel bağladıkları iğrenç putları hiçbiri atmadı, Mısır putlarını da bırakmadılar. Bu yüzden Mısır'da öfkemi onların üzerine yağdıracağımı, kızgınlığımı dökeceğimi söyledim. Ama aralarında yaşadıkları ulusların gözünde adım lekelenmesin diye bunu yapmadım. Bu ulusların gözü önünde İsrailliler'i Mısır'dan çıkararak kendimi onlara açıklamıştım. Bu yüzden İsrailliler'i Mısır'dan çıkarıp çöle götürdüm. Uygulayan kişiye yaşam veren kurallarımı onlara verdim, ilkelerimi tanıttım. Kendilerini kutsal kılanın ben RAB olduğumu anlasınlar diye aramızda bir belirti olarak Şabat günlerimi de onlara verdim. “ ‘Böyleyken İsrail halkı çölde bana başkaldırdı. Uygulayan kişiye yaşam veren kurallarımı izlemediler, ilkelerimi reddettiler. Şabat günlerimi de hiçe saydılar. Bu yüzden çölde öfkemi üzerlerine yağdırıp onları yok edeceğimi söyledim. Ama İsrailliler'i Mısır'dan çıkardığımı gören ulusların gözünde adıma leke gelmesin diye bunu yapmadım. Ben de kendilerine verdiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye onları götürmeyeceğime çölde ant içtim. Çünkü ilkelerimi reddettiler, kurallarımı izlemediler, Şabat günlerimi hiçe saydılar. Yürekleri putlarına bağlıydı. Yine de onlara acıdım, onları yok etmedim, çölde işlerine son vermedim. Çölde çocuklarına atalarınızın kurallarını izlemeyin, ilkelerine göre yaşamayın, putlarıyla kendinizi kirletmeyin dedim. Ben Tanrınız RAB'bim, benim kurallarımı izleyin, benim ilkelerim uyarınca yaşayın. Aramızda bir belirti olsun diye Şabat günlerimi kutsal sayın. O zaman benim Tanrınız RAB olduğumu anlayacaksınız dedim. “ ‘Ne var ki, çocuklar bana karşı geldiler. Kurallarımı izlemediler. Uygulayan kişiye yaşam veren ilkelerim uyarınca dikkatle yaşamadılar. Şabat günlerimi hiçe saydılar. Bu yüzden çölde öfkemi üzerlerine yağdıracağımı, kızgınlığımı dökeceğimi söyledim. Ama elimi geri çektim, İsrailliler'i Mısır'dan çıkardığımı gören ulusların gözünde adıma leke gelmesin diye bunu yapmadım. Onları ulusların arasına dağıtacağıma, başka ülkelere göndereceğime çölde ant içtim. Çünkü ilkelerimi izlemediler, kurallarımı reddettiler. Şabat günlerimi hiçe saydılar, gözlerini atalarının putlarına diktiler. Ben de onlara iyi olmayan kurallar, yaşam vermeyen ilkeler verdim. Her ilk doğan çocuğu ateşte kurban ederek sundukları sunularla kendilerini kirletmelerine izin verdim. Öyle ki, onları dehşete düşüreyim de benim RAB olduğumu anlasınlar.’ “Bu nedenle, ey insanoğlu, İsrail halkına de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Atalarınız yine ihanet etmekle bana küfretmiş oldular. Kendilerine vermeye ant içtiğim ülkeye onları getirdiğimde, gördükleri her yüksek tepede, sık yapraklı her ağacın altında kurbanlarını kestiler. Beni öfkelendiren sunularını, güzel kokulu sunularıyla dökmelik sunularını orada sundular. Onlara gittikleri bu puta tapılan yerin ne olduğunu sordum.’ ” Orası bugün de Bama adıyla anılıyor. “Bu nedenle İsrail halkına de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Atalarınız gibi siz de kendinizi kirletecek misiniz? Onların putlarına gönül verecek misiniz? Şimdiye dek oğullarınızı ateşte kurban edip sunularınızı sunmakla, putlarınızla kendinizi kirlettiniz. Öyleyken gelip bana danışmanıza izin verir miyim, ey İsrail halkı? Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bana danışmanıza izin vermeyeceğim. “ ‘Siz ağaca, taşa tapan öteki uluslar gibi, dünyadaki öbür halklar gibi olmak istiyoruz diyorsunuz. Ama bu düşündükleriniz hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, sizi güçlü ve kudretli elle, şiddetli öfkeyle yöneteceğim. Güçlü ve kudretli elle, şiddetli öfkeyle sizi uluslar arasından çıkaracak, dağılmış olduğunuz ülkelerden toplayacağım. Sizi ulusların çölüne getirecek, orada yüz yüze yargılayacağım. Atalarınızı Mısır Çölü'nde nasıl yargıladıysam, sizi de öyle yargılayacağım. Egemen RAB böyle diyor. Sizi yoklayıp antlaşmama bağlı kalmanızı sağlayacağım. Aranızda bana karşı gelenlerle başkaldıranları ayıracağım. Onları yaşadıkları ülkelerden çıkaracağım. Ama İsrail ülkesine girmeyecekler. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız. “ ‘Ey İsrail halkı, Egemen RAB şöyle diyor: Her biriniz gidip putlarınıza tapının! Ama sonra beni dinleyeceksiniz ve armağanlarınızla, putlarınızla bir daha kutsal adımı kirletmeyeceksiniz. Çünkü kutsal dağımda, İsrail'in yüksek dağında, diyor Egemen RAB, bütün İsrail halkı orada, ülkede bana kulluk edecek. Orada onları kabul edeceğim. Orada sunularınızı, seçme armağanlarınızı, bütün kutsal adaklarınızı isteyeceğim. Sizi ulusların arasından çıkarıp dağılmış olduğunuz ülkelerden topladığımda, beni hoşnut eden bir koku gibi kabul edeceğim. Ulusların gözü önünde aranızda kutsallığımı göstereceğim. Sizleri atalarınıza vermeye ant içtiğim ülkeye, İsrail ülkesine getirdiğimde, benim RAB olduğumu anlayacaksınız. Bütün yaptıklarınızı, kendinizi kirlettiğiniz bütün uygulamaları orada anımsayacak, yaptığınız kötülüklerden ötürü kendinizden tiksineceksiniz. Ey İsrail halkı, kötü yollarınıza, yozlaşmış uygulamalarınıza göre değil, adım uğruna sizinle ilgilendiğimde, benim RAB olduğumu anlayacaksınız. Egemen RAB böyle diyor.’ ” RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, yüzünü güneye çevir, güneye seslen, Negev Ormanı'na karşı peygamberlik et. Negev Ormanı'na de ki, ‘RAB'bin sözüne kulak ver. Egemen RAB şöyle diyor: Senin içinde ateş tutuşturacağım. Ateş bütün ağaçlarını –yeşil ağacı da kuru ağacı da– yiyip bitirecek. Tutuşan alev söndürülemeyecek. Güneyden kuzeye, her yüz ateşin sıcağından kavrulacak. Ateşi tutuşturanın ben RAB olduğumu herkes görecek, ateş söndürülmeyecek.’ ” Bunun üzerine, “Ah, ey Egemen RAB!” dedim, “Onlar benim için, ‘Simgesel öyküler anlatan adam değil mi bu?’ diyorlar.”
HEZEKİEL 20:1-49 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
V E yedinci yılda, beşinci ayda, ayın onuncu gününde vaki oldu ki, İsrail ihtiyarlarından bazıları RABBİ aramak üzre geldiler, ve önümde oturdular. Ve bana RABBİN şu sözü geldi: Âdem oğlu, İsrail ihtiyarlarına söyle, ve onlara de: Rab Yehova şöyle diyor: Siz beni aramağa mı geldiniz? varlığım hakkı için, Rab Yehovanın sözü, kendimi size arattırmıyacağım. Onlara hükmedecek misin, âdem oğlu, hükmedecek misin? Onlara atalarının mekruh işlerini bildir; ve onlara de: Rab Yehova şöyle diyor: İsraili seçtiğim, ve Yakub evi zürriyetine and ettiğim, ve Mısır diyarında onlara kendimi bildirdiğim, onlara: Ben Allahınız RAB'İM, diye and ettiğim günde; o günde, onları Mısır diyarından kendileri için araştırmış olduğum bütün memleketlerin süsü olan diyara, süt ve bal akan diyara çıkaracağım diye onlara and ettim. Ve onlara dedim: Herkes gözlerinin menfur şeylerini atsın, ve Mısır putları ile kendinizi murdar etmeyin; ben Allahınız RAB'İM. Fakat bana karşı âsi oldular, ve beni dinlemek istemediler; gözlerinin menfur şeylerini hiç biri atmadı, ve Mısırın putlarını bırakmadılar. Ve Mısır diyarı içinde onlara karşı öfkemi başarmak için üzerlerine kızgınlığımı dökeceğim, dedim. Fakat aralarında bulundukları milletlerin gözünde ismim bozulmasın diye kendi ismim uğrunda çalıştım; o milletler ki, onların gözü önünde İsrail oğullarını Mısırdan çıkararak kendimi onlara bildirdim. Ve onları Mısır diyarından çıkardım, ve çöle getirdim. Ve onlara kanunlarımı verdim, ve hükümlerimi onlara bildirdim, o hükümler ki, insan onları yaparsa, onlarla yaşar. Ve onları takdis eden RAB ben idiğimi bilsinler diye, kendilerile benim aramda alâmet olmak üzre Sebtlerimi de onlara verdim. Fakat İsrail evi çölde bana karşı âsi oldu; kanunlarımda yürümediler, ve hükümlerimi kendilerinden attılar, o hükümler ki, insan onları yaparsa, onlarla yaşar; ve Sebtlerimi büsbütün bozdular. Ve dedim: Çölde onları bitirmek için üzerlerine kızgınlığımı dökeceğim. Fakat milletlerin gözünde ismim bozulmasın diye, kendi ismim uğrunda çalıştım; o milletler ki, onların gözü önünde İsrail oğullarını çıkarmıştım. Ve ben de bütün memleketlerin süsü olan diyara, kendilerine vermiş olduğum süt ve bal akan diyara, onları getirmiyeceğim diye çölde kendilerine and ettim; çünkü hükümlerimi kendilerinden attılar, ve kanunlarımda yürümediler, ve Sebtlerimi bozdular; çünkü onların yüreği putları ardınca yürümekte idi. Fakat gözlerim onları esirgedi, ve onları helâk etmedim, ve onları çölde büsbütün sona erdirmedim. Ve çölde onların oğullarına dedim: Atalarınızın kanunlarında yürümeyin, ve onların hükümlerini tutmayın, ve onların putları ile kendinizi murdar etmeyin. Ben Allahınız RAB'İM; benim kanunlarımda yürüyün, ve benim hükümlerimi tutun, ve onları yapın; ve Sebtlerimi takdis edin, ve Allahınız RAB ben idiğimi bilesiniz diye, onlar sizinle benim aramda alâmet olacaklar. Fakat oğullar bana karşı âsi oldular; kanunlarımda yürümediler, ve yapmak üzre hükümlerimi tutmadılar, o hükümler ki, insan onları yaparsa, onlarla yaşar; Sebtlerimi bozdular. Ve çölde onlara karşı öfkemi başarmak için üzerlerine kızgınlığımı dökeceğim, dedim. Bununla beraber milletlerin gözünde ismim bozulmasın diye, yine elimi geri çektim, ve kendi ismim uğrunda çalıştım; o milletler ki, onların gözü önünde İsrail oğullarını çıkarmıştım. Ve onları milletler arasına dağıtacağım, ve onları memleketlere saçacağım diye, çölde kendilerine and ettim; çünkü hükümlerimi yapmamışlar, ve kanunlarımı kendilerinden atmışlar, ve Sebtlerimi bozmuşlardı, ve gözleri atalarının putlarında idi. Ve ben de onlara iyi olmıyan kanunları, ve onlarla yaşamıyacakları hükümleri verdim. Ve onları harap edeyim de RAB ben idiğimi bilsinler diye, her ilk doğanı ateşten geçirerek ettikleri takdimelerle onları murdar ettim. Bundan dolayı İsrail evine söyle, âdem oğlu, ve onlara de: Rab Yehova şöyle diyor: Bana karşı hainlik ederek atalarınız bana şununla da küfrettiler. Çünkü kendilerine vermek üzre and etmiş olduğum diyara onları getirince, o zaman yüksek her tepeyi, ve sık dallı her ağacı gördüler, ve kurbanlarını orada kestiler, ve öfke kabartan kurbanlarını orada takdim ettiler; ve kendi hoş kokularını oraya koydular, ve dökülen takdimelerini orada döktüler. Ve onlara dedim: Gittiğiniz o yüksek yer nedir? ve onun adı bugüne kadar Yüksek yer çağırıldı. Bundan dolayı İsrail evine de: Rab Yehova şöyle diyor: Siz atalarınızın yolunda kendinizi murdar etmekte, ve onların menfur şeyleri ardınca fahişelik eylemekte, ve bugüne kadar takdimelerinizi arzederek, oğullarınızı ateşten geçirerek bütün putlarınızla kendinizi murdar etmekte iken, ben de, ey İsrail evi, kendimi size aratır mıyım? Varlığım hakkı için, Rab Yehovanın sözü, kendimi size arattırmıyacağım; ve: Ağaca ve taşa hizmet ederek biz de milletler gibi, memleketlerdeki aşiretler gibi olacağız, diye aklınızdan geçen şey elbette vaki olmıyacak. Varlığım hakkı için, Rab Yehovanın sözü, gerçek üzerinizde kuvvetli elle, ve uzanmış bazu ile, ve taşkın kızgınlıkla kırallık edeceğim. Ve kuvvetli elle, ve uzanmış bazu ile, ve taşkın kızgınlıkla, sizi kavmlar arasından çıkaracağım, ve dağılmış olduğunuz memleketlerden sizi toplıyacağım; ve sizi kavmların çölüne getireceğim, ve sizinle orada yüz yüze muhakeme olacağım. Atalarınızla Mısır diyarı çölünde nasıl muhakeme olundumsa, sizinle de öyle muhakeme olacağım, Rab Yehovanın sözü. Ve sizi değneğin altından geçireceğim, ve sizi ahit ile bağlıyacağım; ve sizden âsileri, ve bana karşı günah işliyenleri ayıracağım; misafir oldukları diyardan onları çıkaracağım, fakat İsrail diyarına girmiyecekler, ve bileceksiniz ki, ben RAB'İM. Ve siz, ey İsrail evi, Rab Yehova şöyle diyor: Gidin, herkes kendi putlarına kulluk etsin; ancak bundan sonra beni gerçekten dinliyeceksiniz, ve takdimelerinizle, ve putlarınızla bir daha mukaddes ismimi bozmıyacaksınız. Çünkü mukaddes dağımda, İsrailin yüksek dağında, Rab Yehovanın sözü, bütün İsrail evi, hepsi o memlekette bana kulluk edecek; orada onlardan razı olacağım, ve bütün mukaddes şeylerinizle beraber takdimelerinizi ve hediyelerinizin turfandasını orada arıyacağım. Sizi kavmlar arasından çıkardığım, ve dağılmış olduğunuz memleketlerden sizi topladığım zaman, hoş koku alır gibi sizden razı olacağım, ve milletlerin gözü önünde sizin içinizde takdis olunacağım. Ve atalarınıza vermeği and etmiş olduğum diyara, İsrail diyarına, sizi getirdiğim zaman bileceksiniz ki, ben RAB'İM. Ve yollarınızı, ve bütün işlerinizi orada anacaksınız; o işler ki, kendinizi onlarla murdar ettiniz; ve yapmış olduğunuz bütün kötülüklerden dolayı kendinizden tiksineceksiniz. Ey İsrail evi, kötü yollarınıza göre, ve bozuk işlerinize göre değil, ancak kendi ismim uğrunda ben size böyle edince, bileceksiniz ki, ben RAB'İM, Rab Yehovanın sözü. Ve bana RABBİN şu sözü geldi: Âdem oğlu, yüzünü cenuba doğru çevir, ve cenuba doğru söyle, ve Cenubdaki kırın ormanına karşı peygamberlik et; ve Cenubun ormanına de: RABBİN sözünü dinle, Rab Yehova şöyle diyor: İşte, ben senin içinde ateş tutuşturacağım, ve senin içinde her yeşil ağacı ve her kuru ağacı yiyip bitirecek; tutuşan alev sönmiyecek, ve cenuptan şimale kadar bütün yüzler onunla kavrulacak. Ve bütün beşer görecekler ki, ben RAB, ben onu tutuşturdum; o sönmiyecek. Ve dedim: Ah, ya Rab Yehova! benim için onlar diyorlar: Meseller söyliyen bir adam değil mi?
HEZEKİEL 20:1-49 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Sürgünlüğümüzün yedinci yılı, beşinci ayın onuncu günü, İsrail ileri gelenlerinden bazı kişiler RAB'be danışmak için gelip önüme oturdular. RAB o sırada bana seslendi: “İnsanoğlu, İsrail ileri gelenlerine de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Bana danışmaya mı geldiniz? Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bana danışmanıza izin vermeyeceğim.’ “Onları yargılayacak mısın? Ey insanoğlu, onları yargılayacak mısın? Öyleyse onlara atalarının iğrenç uygulamalarını anımsat. Onlara de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: İsrail'i seçtiğim gün Yakup soyuna ant içtim ve kendimi Mısır'da onlara açıkladım. Ant içerek, Tanrınız RAB benim dedim. O gün, onları Mısır'dan çıkaracağıma, kendileri için seçtiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye götüreceğime söz verdim. Onlara, herkes bel bağladığı iğrenç putları atsın, Mısır putlarıyla kendinizi kirletmeyin, Tanrınız RAB benim dedim. “ ‘Ne var ki, bana karşı geldiler, beni dinlemek istemediler. Bel bağladıkları iğrenç putları hiçbiri atmadı, Mısır putlarını da bırakmadılar. Bu yüzden Mısır'da öfkemi onların üzerine yağdıracağımı, kızgınlığımı dökeceğimi söyledim. Ama aralarında yaşadıkları ulusların gözünde adım lekelenmesin diye bunu yapmadım. Bu ulusların gözü önünde İsrailliler'i Mısır'dan çıkararak kendimi onlara açıklamıştım. Bu yüzden İsrailliler'i Mısır'dan çıkarıp çöle götürdüm. Uygulayan kişiye yaşam veren kurallarımı onlara verdim, ilkelerimi tanıttım. Kendilerini kutsal kılanın ben RAB olduğumu anlasınlar diye aramızda bir belirti olarak Şabat günlerimi de onlara verdim. “ ‘Böyleyken İsrail halkı çölde bana başkaldırdı. Uygulayan kişiye yaşam veren kurallarımı izlemediler, ilkelerimi reddettiler. Şabat günlerimi de hiçe saydılar. Bu yüzden çölde öfkemi üzerlerine yağdırıp onları yok edeceğimi söyledim. Ama İsrailliler'i Mısır'dan çıkardığımı gören ulusların gözünde adıma leke gelmesin diye bunu yapmadım. Ben de kendilerine verdiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye onları götürmeyeceğime çölde ant içtim. Çünkü ilkelerimi reddettiler, kurallarımı izlemediler, Şabat günlerimi hiçe saydılar. Yürekleri putlarına bağlıydı. Yine de onlara acıdım, onları yok etmedim, çölde işlerine son vermedim. Çölde çocuklarına atalarınızın kurallarını izlemeyin, ilkelerine göre yaşamayın, putlarıyla kendinizi kirletmeyin dedim. Ben Tanrınız RAB'bim, benim kurallarımı izleyin, benim ilkelerim uyarınca yaşayın. Aramızda bir belirti olsun diye Şabat günlerimi kutsal sayın. O zaman benim Tanrınız RAB olduğumu anlayacaksınız dedim. “ ‘Ne var ki, çocuklar bana karşı geldiler. Kurallarımı izlemediler. Uygulayan kişiye yaşam veren ilkelerim uyarınca dikkatle yaşamadılar. Şabat günlerimi hiçe saydılar. Bu yüzden çölde öfkemi üzerlerine yağdıracağımı, kızgınlığımı dökeceğimi söyledim. Ama elimi geri çektim, İsrailliler'i Mısır'dan çıkardığımı gören ulusların gözünde adıma leke gelmesin diye bunu yapmadım. Onları ulusların arasına dağıtacağıma, başka ülkelere göndereceğime çölde ant içtim. Çünkü ilkelerimi izlemediler, kurallarımı reddettiler. Şabat günlerimi hiçe saydılar, gözlerini atalarının putlarına diktiler. Ben de onlara iyi olmayan kurallar, yaşam vermeyen ilkeler verdim. Her ilk doğan çocuğu ateşte kurban ederek sundukları sunularla kendilerini kirletmelerine izin verdim. Öyle ki, onları dehşete düşüreyim de benim RAB olduğumu anlasınlar.’ “Bu nedenle, ey insanoğlu, İsrail halkına de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Atalarınız yine ihanet etmekle bana küfretmiş oldular. Kendilerine vermeye ant içtiğim ülkeye onları getirdiğimde, gördükleri her yüksek tepede, sık yapraklı her ağacın altında kurbanlarını kestiler. Beni öfkelendiren sunularını, güzel kokulu sunularıyla dökmelik sunularını orada sundular. Onlara gittikleri bu puta tapılan yerin ne olduğunu sordum.’ ” Orası bugün de Bama adıyla anılıyor. “Bu nedenle İsrail halkına de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Atalarınız gibi siz de kendinizi kirletecek misiniz? Onların putlarına gönül verecek misiniz? Şimdiye dek oğullarınızı ateşte kurban edip sunularınızı sunmakla, putlarınızla kendinizi kirlettiniz. Öyleyken gelip bana danışmanıza izin verir miyim, ey İsrail halkı? Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bana danışmanıza izin vermeyeceğim. “ ‘Siz ağaca, taşa tapan öteki uluslar gibi, dünyadaki öbür halklar gibi olmak istiyoruz diyorsunuz. Ama bu düşündükleriniz hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, sizi güçlü ve kudretli elle, şiddetli öfkeyle yöneteceğim. Güçlü ve kudretli elle, şiddetli öfkeyle sizi uluslar arasından çıkaracak, dağılmış olduğunuz ülkelerden toplayacağım. Sizi ulusların çölüne getirecek, orada yüz yüze yargılayacağım. Atalarınızı Mısır Çölü'nde nasıl yargıladıysam, sizi de öyle yargılayacağım. Egemen RAB böyle diyor. Sizi yoklayıp antlaşmama bağlı kalmanızı sağlayacağım. Aranızda bana karşı gelenlerle başkaldıranları ayıracağım. Onları yaşadıkları ülkelerden çıkaracağım. Ama İsrail ülkesine girmeyecekler. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız. “ ‘Ey İsrail halkı, Egemen RAB şöyle diyor: Her biriniz gidip putlarınıza tapının! Ama sonra beni dinleyeceksiniz ve armağanlarınızla, putlarınızla bir daha kutsal adımı kirletmeyeceksiniz. Çünkü kutsal dağımda, İsrail'in yüksek dağında, diyor Egemen RAB, bütün İsrail halkı orada, ülkede bana kulluk edecek. Orada onları kabul edeceğim. Orada sunularınızı, seçme armağanlarınızı, bütün kutsal adaklarınızı isteyeceğim. Sizi ulusların arasından çıkarıp dağılmış olduğunuz ülkelerden topladığımda, beni hoşnut eden bir koku gibi kabul edeceğim. Ulusların gözü önünde aranızda kutsallığımı göstereceğim. Sizleri atalarınıza vermeye ant içtiğim ülkeye, İsrail ülkesine getirdiğimde, benim RAB olduğumu anlayacaksınız. Bütün yaptıklarınızı, kendinizi kirlettiğiniz bütün uygulamaları orada anımsayacak, yaptığınız kötülüklerden ötürü kendinizden tiksineceksiniz. Ey İsrail halkı, kötü yollarınıza, yozlaşmış uygulamalarınıza göre değil, adım uğruna sizinle ilgilendiğimde, benim RAB olduğumu anlayacaksınız. Egemen RAB böyle diyor.’ ” RAB bana şöyle seslendi: “İnsanoğlu, yüzünü güneye çevir, güneye seslen, Negev Ormanı'na karşı peygamberlik et. Negev Ormanı'na de ki, ‘RAB'bin sözüne kulak ver. Egemen RAB şöyle diyor: Senin içinde ateş tutuşturacağım. Ateş bütün ağaçlarını –yeşil ağacı da kuru ağacı da– yiyip bitirecek. Tutuşan alev söndürülemeyecek. Güneyden kuzeye, her yüz ateşin sıcağından kavrulacak. Ateşi tutuşturanın ben RAB olduğumu herkes görecek, ateş söndürülmeyecek.’ ” Bunun üzerine, “Ah, ey Egemen RAB!” dedim, “Onlar benim için, ‘Simgesel öyküler anlatan adam değil mi bu?’ diyorlar.”