VAİZ 1:1-17

VAİZ 1:1-17 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Bunlar Yeruşalim'de krallık yapan Davut oğlu Vaiz'in sözleridir: “Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz. Ne kazancı var insanın Güneşin altında harcadığı onca emekten? Kuşaklar gelir, kuşaklar geçer, Ama dünya sonsuza dek kalır. Güneş doğar, güneş batar, Hep doğduğu yere koşar. Rüzgar güneye gider, kuzeye döner, Döne döne eserek Hep aynı yolu izler. Bütün ırmaklar denize akar, Yine de deniz dolmaz. Irmaklar hep çıktıkları yere döner. Her şey yorucu, Sözcüklerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, Kulak işitmekle dolmuyor. Önce ne olduysa, yine olacak. Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak. Güneşin altında yeni bir şey yok. Var mı kimsenin, “Bak bu yeni!” diyebileceği bir şey? Her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı. Geçmiş kuşaklar anımsanmıyor, Gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak. Ben Vaiz, Yeruşalim'de İsrail kralıyken kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. Tanrı'nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu. Güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır! Eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz. Kendi kendime, “İşte, bilgeliğimi benden önce Yeruşalim'de krallık yapan herkesten çok artırdım” dedim, “Alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.” Kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. Gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.

VAİZ 1:1-17 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Y ERUŞALİMDE kıral olan Davudun oğlu Vaizin sözleri. Boşların boşu, Vaiz diyor, boşların boşu, her şey boş. Güneş altında çektiği bütün emeğinden insanın kazancı nedir? Bir nesil gidiyor, ve bir nesil geliyor; fakat dünya ebediyen duruyor. Güneş doğuyor, ve güneş batıyor, ve yerine, doğduğu yere, koşuyor. Yel cenuba gidiyor, ve şimale dönüyor; döne döne gidiyor, ve yel dönüşlerini tekrar ediyor. Bütün ırmaklar denizin içine akıyor, fakat deniz dolmuyor; ırmaklar aktıkları yere, yine oraya akmaktalar. Bütün şeyler yorgunlukla dolu; insan onu söyliyemiyor; göz görmekle doymıyor, ve kulak işitmekle dolmıyor. Ne var idi ise, olacak odur; ve ne yapıldı ise, yapılacak odur, ve güneş altında yeni bir şey yok. Bak, bu yenidir, diyecek bir şey var mı? Çoktan, bizden evel olan asırlarda olmuştur. Evelki nesiller anılmıyorlar; gelecek olan sonrakiler de kendilerinden sonra gelecek olanlar arasında anılmıyacaklar. Ben, Vaiz, Yeruşalimde İsrail üzerine kıraldım. Ve göklerin altında yapılmakta olan her şey hakkında hikmetle araştırmağa ve soruşturmağa yüreğimi verdim; bu kötü bir zahmettir, Allah onu adam oğullarına onunla uğraşsınlar diye vermiştir. Güneş altında yapılan bütün işleri gördüm; ve işte, hepsi boş, ve yeli kavramağa çalışmaktır. İğri olan doğrultulamaz; ve eksik olan sayıya gelemez. Yüreğimle söyleşip dedim: İşte, benden önce Yeruşalimde olanların hepsinden ziyade hikmet artırdım, ve yüreğim çok hikmet ve bilgi gördü. Ve hikmeti öğrenmeğe, ve deliliği ve akılsızlığı öğrenmeğe yüreğimi verdim; anladım ki, bu da yeli kavramağa çalışmaktır.

VAİZ 1:1-17 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Bunlar Yeruşalim'de krallık yapan Davut oğlu Vaiz'in sözleridir: “Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz. Ne kazancı var insanın Güneşin altında harcadığı onca emekten? Kuşaklar gelir, kuşaklar geçer, Ama dünya sonsuza dek kalır. Güneş doğar, güneş batar, Hep doğduğu yere koşar. Rüzgar güneye gider, kuzeye döner, Döne döne eserek Hep aynı yolu izler. Bütün ırmaklar denize akar, Yine de deniz dolmaz. Irmaklar hep çıktıkları yere döner. Her şey yorucu, Sözcüklerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, Kulak işitmekle dolmuyor. Önce ne olduysa, yine olacak. Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak. Güneşin altında yeni bir şey yok. Var mı kimsenin, “Bak bu yeni!” diyebileceği bir şey? Her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı. Geçmiş kuşaklar anımsanmıyor, Gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak. Ben Vaiz, Yeruşalim'de İsrail kralıyken kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. Tanrı'nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu. Güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır! Eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz. Kendi kendime, “İşte, bilgeliğimi benden önce Yeruşalim'de krallık yapan herkesten çok artırdım” dedim, “Alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.” Kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. Gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.