DANİEL 10:1-14

DANİEL 10:1-14 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Pers Kralı Koreş'in krallığının üçüncü yılında Belteşassar diye çağrılan Daniel'e bir giz açıklandı. Büyük bir savaşla ilgili olan bu giz gerçekti. Daniel görümde kendisine açıklanan gizi anladı. O sırada ben Daniel üç haftadır yas tutuyordum. Üç hafta dolana dek ağzıma ne güzel bir yiyecek ya da et koydum, ne şarap içtim, ne de yağ süründüm. Birinci ayın yirmi dördüncü günü, Büyük Irmak'ın, yani Dicle'nin kıyısındayken, gözlerimi kaldırıp bakınca keten giysi giyinmiş, beline Ufaz altınından kemer kuşanmış bir adam gördüm. Bedeni sarı yakut gibiydi. Yüzü şimşek gibi parlıyordu. Gözleri alevli meşalelere benziyordu. Kollarıyla bacakları cilalı tunç gibi parlıyor, sesi büyük bir kalabalığın çıkardığı gürültüyü andırıyordu. Görümü yalnız ben Daniel gördüm. Yanımdakiler görmediler, ama dehşete düşerek gizlenmek için kaçtılar. Böylece ben yalnız kaldım. Bu büyük görümü seyrederken gücüm tükendi, benzim büsbütün soldu, kendimi toparlayamadım. Sonra adamın sesini duyunca yüzüstü yere düşüp derin bir uykuya daldım. Derken bir el dokundu, titredim; beni dizlerimle ellerimin üzerine kaldırdı. Bana, “Ey Daniel, sen ki çok sevilen birisin!” dedi, “Ayağa kalk ve söyleyeceklerime iyi kulak ver. Çünkü sana gönderildim.” O bunları söyler söylemez titreyerek ayağa kalktım. “Korkma, ey Daniel!” diye devam etti, “Anlayışa erişmeye ve kendini Tanrın'ın önünde alçaltmaya karar verdiğin gün duan işitildi. İşte bu yüzden geldim. Pers krallığının önderi yirmi bir gün bana karşı durdu. Sonra baş önderlerden Mikail bana yardıma geldi, çünkü orada, Pers krallarının yanında alıkonulmuştum. Son günlerde halkının başına neler geleceğini sana açıklamak için geldim şimdi, çünkü bu görüm gelecekle ilgilidir.”

DANİEL 10:1-14 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

F ARS kıralı Koreşin üçüncü yılında, adı Belteşatsar çağırılan Daniele bir şey açıldı; ve bu şey hakikattı, ve büyük bir harpti; ve bu şeyi anladı, ve onun rüyette anlayışı vardı. O günlerde, ben, Daniel, üç hafta yas tutuyordum. Tam üç hafta doluncıya kadar, iyi yemek yemedim, ve ağzıma et ve şarap girmedi, ve hiç yağ sürünmedim. Ve birinci ayın yirmi dördüncü gününde ben, büyük ırmağın, Diclenin kenarında iken, gözlerimi kaldırıp baktım, ve işte, ketenler giyinmiş, ve beline saf Ufaz altını kuşanmış bir adam; ve onun bedeni gök zümrüt gibi, ve yüzü şimşek görünüşü gibi, ve gözleri alevli meşaleler gibi, ve kolları ve ayakları cilâlı tunç gibi, ve sözlerinin gürlemesi bir cümhur gürlemesi gibi idi. Ve ben, Daniel, rüyeti yalnız ben gördüm; ve benimle beraber olan adamlar rüyeti görmediler; ancak onların üzerine büyük bir titreme düştü, ve gizlenmek için kaçtılar. Ve ben yalnız kaldım, ve bu büyük rüyeti gördüm, ve bende kuvvet kalmadı; ve yüzümün rengi bozuldu, ve kuvvetimi tutamadım. Fakat sözlerinin gürlemesini işittim; ve sözlerinin gürlemesini işitince yüz üstü derin uykuya daldım, ve yüzüm yerde idi. Ve işte, bir el bana dokundu, ve beni dizlerimle el ayalarımın üzerine koydu. Ve bana dedi: Ey Daniel, çok sevilmiş olan adam, sana söylediğim sözleri anla, ve ayağa kalk; çünkü şimdi sana gönderildim. Ve bana bu sözü söyliyince titriyerek ayakta durdum. Ve bana dedi: Ey Daniel, korkma; çünkü sözlerin, anlamağa ve Allahının önünde kendini alçaltmağa yürek koyduğun ilk günden işitildi; ve senin sözlerinden ötürü ben geldim. Fakat Fars ülkesinin reisi, yirmi bir gün bana karşı durdu; ve işte, birinci reislerden biri olan Mikael bana yardım etmeğe geldi; ve ben orada, Fars kırallarının yanında alıkonuldum. Şimdi son günlerde senin kavmının başına ne geleceğini sana anlatmağa geldim; çünkü bu rüyet daha çok günler içindir.

DANİEL 10:1-14 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Pers Kralı Koreş'in krallığının üçüncü yılında Belteşassar diye çağrılan Daniel'e bir giz açıklandı. Büyük bir savaşla ilgili olan bu giz gerçekti. Daniel görümde kendisine açıklanan gizi anladı. O sırada ben Daniel üç haftadır yas tutuyordum. Üç hafta dolana dek ağzıma ne güzel bir yiyecek ya da et koydum, ne şarap içtim, ne de yağ süründüm. Birinci ayın yirmi dördüncü günü, Büyük Irmak'ın, yani Dicle'nin kıyısındayken, gözlerimi kaldırıp bakınca keten giysi giyinmiş, beline Ufaz altınından kemer kuşanmış bir adam gördüm. Bedeni sarı yakut gibiydi. Yüzü şimşek gibi parlıyordu. Gözleri alevli meşalelere benziyordu. Kollarıyla bacakları cilalı tunç gibi parlıyor, sesi büyük bir kalabalığın çıkardığı gürültüyü andırıyordu. Görümü yalnız ben Daniel gördüm. Yanımdakiler görmediler, ama dehşete düşerek gizlenmek için kaçtılar. Böylece ben yalnız kaldım. Bu büyük görümü seyrederken gücüm tükendi, benzim büsbütün soldu, kendimi toparlayamadım. Sonra adamın sesini duyunca yüzüstü yere düşüp derin bir uykuya daldım. Derken bir el dokundu, titredim; beni dizlerimle ellerimin üzerine kaldırdı. Bana, “Ey Daniel, sen ki çok sevilen birisin!” dedi, “Ayağa kalk ve söyleyeceklerime iyi kulak ver. Çünkü sana gönderildim.” O bunları söyler söylemez titreyerek ayağa kalktım. “Korkma, ey Daniel!” diye devam etti, “Anlayışa erişmeye ve kendini Tanrın'ın önünde alçaltmaya karar verdiğin gün duan işitildi. İşte bu yüzden geldim. Pers krallığının önderi yirmi bir gün bana karşı durdu. Sonra baş önderlerden Mikail bana yardıma geldi, çünkü orada, Pers krallarının yanında alıkonulmuştum. Son günlerde halkının başına neler geleceğini sana açıklamak için geldim şimdi, çünkü bu görüm gelecekle ilgilidir.”