ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-48
ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-48 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sezariye'de Kornelius adında bir adam vardı. “İtalyan” taburunda yüzbaşıydı. Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Tanrı'dan korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Tanrı'ya sürekli dua ederdi. Bir gün saat üç sularında, bir görümde Tanrı'nın bir meleğinin kendisine geldiğini açıkça gördü. Melek ona, “Kornelius” diye seslendi. Kornelius korku içinde gözlerini ona dikti, “Ne var, efendim?” dedi. Melek ona şöyle dedi: “Duaların ve sadakaların anılmak üzere Tanrı katına ulaştı. Şimdi Yafa'ya adam yolla, Petrus olarak da tanınan Simun'u çağırt. Petrus, evi deniz kıyısında bulunan Simun adlı bir dericinin yanında kalıyor.” Kendisiyle konuşan melek uzaklaştıktan sonra Kornelius, iki uşağıyla özel yardımcılarından dindar bir askeri çağırdı. Kendilerine her şeyi anlattıktan sonra onları Yafa'ya gönderdi. Ertesi gün onlar yol alıp kente yaklaşırlarken, saat on iki sularında Petrus dua etmek için dama çıktı. Acıkınca da yemek istedi. Yemek hazırlanırken Petrus kendinden geçti. Göğün açıldığını ve büyük bir çarşafı andıran bir nesnenin dört köşesinden sarkıtılarak yeryüzüne indirildiğini gördü. Çarşafın içinde, yeryüzünde yaşayan her türden dört ayaklı hayvanlar, sürüngenler ve kuşlar vardı. Bir ses ona, “Kalk Petrus, kes ve ye!” dedi. “Asla olmaz, ya Rab!” dedi Petrus. “Hiçbir zaman bayağı ya da murdar herhangi bir şey yemedim.” Ses tekrar, ikinci kez duyuldu; Petrus'a, “Tanrı'nın temiz kıldıklarına sen bayağı deme” dedi. Bu, üç kez tekrarlandı. Sonra çarşafı andıran nesne hemen göğe alındı. Petrus şaşkınlık içindeydi. Gördüğü görümün ne anlama gelebileceğini düşünürken, Kornelius'un gönderdiği adamlar sora sora Simun'un evinin kapısına kadar geldiler. Evdekilere seslenerek, “Petrus diye tanınan Simun burada mı kalıyor?” diye sordular. Petrus hâlâ görümün anlamını düşünürken Ruh ona, “Bak, üç kişi seni arıyor” dedi. “Haydi kalk, aşağı in. Hiç çekinmeden onlarla git. Çünkü onları ben gönderdim.” Petrus aşağı inip adamlara, “Aradığınız kişi benim” dedi. “Gelişinizin sebebi ne acaba?” “Doğru ve Tanrı'dan korkan, bütün Yahudi ulusunca iyiliğiyle tanınan, Kornelius adında bir yüzbaşı var” dediler. “Kutsal bir melek ona, seni evine çağırtıp senin söyleyeceklerini dinlemesini buyurdu.” Bunun üzerine Petrus onları içeri alıp konuk etti. Ertesi gün Petrus kalktı, onlarla birlikte yola çıktı. Yafa'daki kardeşlerden bazıları da ona katıldı. İkinci gün Sezariye'ye vardılar. Bu arada Kornelius, akraba ve yakın dostlarını toplamış onları bekliyordu. Eve giren Petrus'u karşıladı, tapınırcasına ayaklarına kapandı. Petrus ise onu ayağa kaldırarak, “Kalk, ben de insanım” dedi. Petrus Kornelius'la konuşa konuşa içeri girdiğinde birçok insanın toplanmış olduğunu gördü. Onlara şöyle dedi: “Bir Yahudi'nin başka ulustan biriyle ilişki kurmasının, onu ziyaret etmesinin töremize aykırı olduğunu bilirsiniz. Oysa Tanrı bana, hiç kimseye bayağı ya da murdar dememem gerektiğini gösterdi. Bu nedenle, çağrıldığım zaman hiç itiraz etmeden geldim. Şimdi, beni ne amaçla çağırttığınızı sorabilir miyim?” Kornelius, “Üç gün önce bu sıralarda, saat üçte evimde dua ediyordum” dedi. “Birdenbire, parlak giysili bir adam önüme çıkıverdi. ‘Kornelius’ dedi, ‘Tanrı senin duanı işitti, verdiğin sadakaları andı. Yafa'ya adam yolla, Petrus diye tanınan Simun'u çağırt. O, deniz kıyısında oturan derici Simun'un evinde kalıyor.’ Bunun üzerine sana hemen adam yolladım. Sen de lütfedip geldin. İşte şimdi biz hepimiz, Rab'bin sana buyurduğu her şeyi dinlemek üzere Tanrı'nın önünde toplanmış bulunuyoruz.” O zaman Petrus söz alıp şöyle dedi: “Tanrı'nın insanlar arasında ayrım yapmadığını, ama kendisinden korkan ve doğru olanı yapan kişiyi, ulusuna bakmaksızın kabul ettiğini gerçekten anlıyorum. Tanrı'nın, herkesin Rabbi olan İsa Mesih aracılığıyla esenliği müjdeleyerek İsrailoğulları'na ilettiği bildiriden haberiniz vardır. Yahya'nın vaftiz çağrısından sonra Celile'den başlayarak bütün Yahudiye'de meydana gelen olayları, Tanrı'nın, Nasıralı İsa'yı nasıl Kutsal Ruh'la ve kudretle meshettiğini biliyorsunuz. İsa her yanı dolaşarak iyilik yapıyor, İblis'in baskısı altında olanların hepsini iyileştiriyordu. Çünkü Tanrı O'nunla birlikteydi. “Biz İsa'nın, Yahudiler'in ülkesinde ve Yeruşalim'de yaptıklarının hepsine tanık olduk. O'nu çarmıha gerip öldürdüler. Ama Tanrı O'nu üçüncü gün diriltti ve açıkça görünmesini sağladı. İsa halkın tümüne değil de, Tanrı'nın önceden seçtiği tanıklara –ölümden dirilmesinden sonra kendisiyle birlikte yiyip içen bizlere– göründü. Tanrı tarafından ölülerle dirilerin Yargıcı olarak atanan kişinin kendisi olduğunu halka duyurmamızı, buna tanıklık etmemizi buyurdu. Peygamberlerin hepsi O'nunla ilgili tanıklıkta bulunuyorlar. Şöyle ki, O'na inanan herkesin günahları O'nun adıyla bağışlanır.” Petrus daha bu sözleri söylerken Kutsal Ruh, konuşmayı dinleyen herkesin üzerine indi. Petrus'la birlikte gelen Yahudi imanlılar, Kutsal Ruh armağanının öteki uluslardan olanların da üzerine dökülmesini şaşkınlıkla karşıladılar. Çünkü onların, bilmedikleri dillerle konuşup Tanrı'yı yücelttiklerini duyuyorlardı. O zaman Petrus, “Bunlar, tıpkı bizim gibi Kutsal Ruh'u almışlar. Suyla vaftiz olmalarına kim engel olabilir?” dedi. Böylelikle onların İsa Mesih adıyla vaftiz olmalarını buyurdu. Sonra onlar Petrus'a, birkaç gün yanlarında kalması için ricada bulundular.
ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-48 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
K AYSERİYEDE İtalyalı denilen taburdan yüzbaşı Kornelius adında biri vardı; dindar ve bütün evile Allahtan korkar bir adam olup kavma çok sadaka verir, ve daima Allaha dua ederdi. Günün dokuzuncu saati sularında bir rüyette açıkça gördü ki, Allahın bir meleği ona: Ey Kornelius, diyerek yanına girdi. Ve çok korkarak ona göz dikip dedi: Nedir, ya Rab? Melek de ona dedi: Duaların ve sadakaların anılma için Allahın önüne çıktılar. Şimdi Yafaya adamlar gönder, ve lâkabı Petrus olan Simun adlı adamı getirt; kendisi Simun denilen dabbağın yanında misafirdir; onun evi deniz kıyısındadır. Kendisine söyliyen melek gidince, hizmetçilerinden ikisini, ve daima kendisine hizmet edenlerden dindar bir askeri çağırıp kendilerine her şeyi anlattıktan sonra, onları Yafaya gönderdi. Ertesi gün onlar yolculuk ederek şehre yaklaşırken, altıncı saat sularında Petrus dua etmek için dama çıktı; ve pek acıkıp yemek istedi; ve yemeği hazır ederlerken, üzerine bir vecit hali geldi; gökü açılmış ve büyük çarşafa benzer bir kabın dört köşesinden asılı olarak yer üzerine indiğini gördü; içinde her türlü dört ayaklı ve yerde sürünen hayvanlar ve gökün kuşları vardı. Ve ona bir ses geldi: Petrus, kalk; boğazla da ye. Fakat Petrus dedi: Haşâ, ya Rab! zira ben asla bayağı ve murdar şey yemedim. Yine ikinci defa, kendisine ses geldi: Allahın temizlediği şeyleri sen bayağı etme. Ve bu üç kere vaki oldu; ve kap hemen göke alındı. Petrus gördüğü rüyet ne ola diye içinden şaşarken, işte, Kornelius tarafından gönderilen adamlar, Simunun evini soruşturarak kapı önünde durdular, ve seslenerek: Petrus lâkaplı Simun buraya mı inmiştir? diye soruyorlardı. Ve Petrus rüyet üzerine düşünürken, Ruh ona dedi: İşte, üç kişi seni arıyor. Fakat kalk, aşağı in, hiç şaşırmadan onlarla git; çünkü onları ben gönderdim. Petrus aşağı inip adamlara dedi: İşte, aradığınız benim; ne için geldiniz? Onlar da dediler: Bütün Yahudi milletince iyi şehadet edilen salih ve Allahtan korkar bir adam olan yüzbaşı Korneliusa, seni evine getirtmesi ve senden sözler işitmesi mukaddes bir melek ile tenbih olundu. İmdi onları içeri çağırıp misafir etti. Ertesi gün kalkıp onlarla çıktı, ve Yafadan olan kardeşlerden bazıları onunla beraber gittiler. Ve ertesi gün Kayseriyeye girdiler, Kornelius da kendi akrabasını ve yakın dostlarını bir araya çağırmış, onları bekliyordu. Ve Petrus içeri girince Kornelius onu karşılayıp ayaklarına kapandı, ve secde etti. Fakat Petrus: Kalk, ben de bir insanım, diyerek onu kaldırdı. Ve onunla konuşarak içeri girip çok kimseleri toplanmış buldu; ve onlara dedi: Başka milletten birile birleşmek, yahut yanına gitmek, Yahudi olan bir adam için ne derece doğru olmadığını bilirsiniz; fakat Allah bana gösterdi ki, hiç bir adama bayağı yahut murdar demiyeyim. Bunun için ben çağırılınca karşı koymıyarak geldim. İmdi soruyorum: Ne için beni getirttiniz? Kornelius da dedi: Dört gün evel, evimde bu saate kadar dokuzuncu saatin duasını etmekte idim; işte, parlak esvaplı bir adam önümde durup dedi: Kornelius, senin duan işitildi, sadakaların Allahın önünde anıldı. İmdi Yafaya gönder, deniz kıyısında dabbağ Simunun evinde misafir Petrus lâkaplı Simunu çağırt. İmdi hemen ben sana gönderdim; sen de geldiğine iyi ettin. Şimdi biz hepimiz Rabden sana emrolunan bütün şeyleri dinlemek üzre, burada Allahın önünde hazırız. Petrus da ağzını açıp dedi: Gerçekten anlıyorum ki, Allah şahıslara bakmıyor; fakat her millette kendisinden korkan ve salâh işliyen ona makbuldür. Cümlenin Rabbi olan İsa Mesih vasıtası ile İsrail oğullarına selâmet müjdeliyerek gönderdiği kelâmı, Yahyanın vâzettiği vaftizden sonra, Galileden başlıyarak bütün Yahudiyede vaki olan şeyi, yani, Nâsıralı İsayı Ruhülkudüsle ve kudretle Allahın nasıl meshettiğini, onun iyilik yaparak İblis tarafından eza edilenlerin hepsine şifa verip dolaştığını bilirsiniz; çünkü Allah onunla idi. Ve Yahudilerin memleketinde, ve Yeruşalimde yaptığı bütün şeylere biz şahitleriz; ve onu ağaca asıp öldürdüler. Allah üçüncü günde onu kıyam ettirdi, ve bütün kavma değil, ancak Allah tarafından evelce seçilmiş olan şahitlere, ölülerden kıyam ettikten sonra kendisile yiyen ve içen bizlere, açıkça gösterdi. Dirilerin ve ölülerin Allah tarafından tayin olunan hâkimi odur, diye kavma vâzedip şehadet etmeği bize emretti. Kendisine her iman eden, günahların bağışlanmasını onun ismile alacaktır, diye bütün peygamberler ona şehadet ediyorlar. Petrus bu sözleri daha söylemekte iken, kelâmı işitenlerin hepsi üzerine Ruhülkudüs indi. Ve Petrus ile beraber gelmiş olan sünnetli müminlerin hepsi şaştılar, çünkü Ruhülkudüs vergisi Milletler üzerine de dökülmüştü. Çünkü onların dillerle söylediklerini, ve Allahı tazim ettiklerini işitiyorlardı. O zaman Petrus cevap verdi: Bizim gibi Ruhülkudüs alan bunlar vaftiz olunmasınlar diye suyu kim yasak edebilir? Ve İsa Mesih ismine vaftiz olunmalarını emretti. O zaman bir kaç gün kalsın diye ona yalvardılar.
ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-48 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Sezariye'de İtalyan birliği diye bilinen birlikte Kornelius adlı bir yüzbaşı vardı. Hem kendisi hem de tüm ailesi dindardı, Tanrı korkusuyla yaşardı. İsrail halkına bol bol bağışta bulunur, Tanrı'ya her zaman dua ederdi. Bir gün saat on beş sularında bir görümde açıkça Tanrı'nın bir meleğinin onun yanına gelerek, “Kornelius!” dediğini duydu. Kornelius korkuyla gözlerini meleğe çevirerek, “Ne var, ya Rab?” diye sordu. Melek, “Duaların ve bağışların anılmak üzere Tanrı katına ulaştı” dedi, “Şimdi Yafa'ya adamlar gönder, öbür adı Petrus olan Simun adlı kişiyi çağır. Dericilikle uğraşan Simun adlı birinin deniz kıyısındaki evinde konuk olarak bulunuyor.” Kendisiyle konuşan melek gidince, Kornelius evinde çalışan iki kişiyi ve yanında görev yapan dindar bir askeri çağırdı; onlara tüm olup bitenleri anlattı, sonra da Yafa'ya gönderdi. Ertesi gün onlar yolda gitmekte ve kente yaklaşmaktayken, saat on iki sularında Petrus dua etmek için dama çıktı. Çok acıkmıştı, bir şey yemek istedi. İçeride yemek hazırlarlarken kendinden geçti. Göğün açıldığını, çarşafa benzer koca bir nesnenin indiğini gördü. Bu nesne dört köşesinden yere sarkıtılmıştı. İçinde yeryüzünün tüm dört ayaklı yaratıklarıyla sürüngenleri ve gökyüzünün kuşları bulunuyordu. Bir ses ona şöyle buyurdu: “Kalk, Petrus, kes ve ye!” Ama Petrus, “Hayır, ya Rab” dedi, “Çünkü ben hiçbir zaman sıradan ya da murdar bir şey yemedim.” Bunun üzerine ses bir kez daha duyuldu: “Tanrı'nın temiz kıldığı şeyleri sen sıradan sayma.” Bu olay üç kez yinelendi ve o nesne hemen göğe çekildi. Petrus bu görümün ne anlama gelebileceğini düşünüp taşınırken, Kornelius'un gönderdiği adamlar da Simun'un evi nerede diye soruşturarak kapının önüne vardılar. Petrus adıyla bilinen Simun burada mı kalıyor, diye yüksek sesle soruyorlardı. Petrus görümü düşünürken Ruh ona, “Bak seni arayan üç adam var” dedi, “Şimdi kalk, aşağıya in, hiç kuşku duymadan onlarla birlikte git. Çünkü onları ben gönderdim.” Petrus aşağıya inip adamlara, “İşte aradığınız kişi benim” dedi, “Sizi buraya getiren nedeni anlatır mısınız?” Onlar anlatmaya koyuldular: “Doğru bir adam olan ve Tanrı korkusuyla yaşayan Kornelius, tüm Yahudi ulusunca hakkında iyi konuşulan bir yüzbaşıdır. Kutsal bir melek, ağzından bildirilecek sözleri duymak için seni evine çağırmasını ona söyledi.” Petrus onları içeriye alıp konuk etti. Petrus ertesi gün kalkıp onlarla birlikte yola çıktı. Yafa'dan bazı kardeşler de yanına katıldılar. Ertesi gün Sezariye'ye ulaştılar. Kornelius kendilerini bekliyordu. Akrabalarını, yakın arkadaşlarını da çağırmıştı. Petrus içeriye girince onu Kornelius karşıladı. Ayaklarına kapanıp ona tapındı. Ama Petrus onu çekip ayağa kaldırdı. “Kalk” dedi, “Ben de bir insanım.” Kendisiyle konuşarak içeriye girdi. Birçok kişinin toplanmış olduğunu gördü. Onlara şöyle dedi: “İyi bilirsiniz: Bir Yahudi'nin başka bir toplumdan biriyle ilişki kurması ya da onu görmeye gelmesi Kutsal Yasa'ya uygun değildir. Ne var ki, Tanrı bana hiç kimseye sıradan ya da murdar dememeyi öğretti. Bu nedenle, çağrıldığımda hiç direnmeden geldim. Beni neden çağırdığınızı sorabilir miyim?” Kornelius onu şöyle yanıtladı: “Dört gün önce bu saatlerde evimde öğleden sonra yapılması gereken duayı yapıyordum. Birdenbire önümde parlak giysiler kuşanmış bir adam durdu. ‘Kornelius!’ dedi, ‘Duan duyuldu ve yaptığın bağışlar Tanrı önünde anımsandı. Yafa'ya adamlar gönder, öbür adı Petrus olan Simun'u buraya çağır. Kendisi deniz kıyısında dericilikle uğraşan Simun'un evinde konuktur.’ İşte onun için zaman yitirmeden adamları sana gönderdim. Sen de geldiğine çok iyi ettin. Şimdi hepimiz Tanrı'nın önünde Rab'bin sana buyurduğu her şeyi dinlemek için buradayız.” Petrus konuşmaya başladı: “Gerçekten, Tanrı'nın adam kayırmadığını anlıyorum. Tam tersine, Tanrı'dan korkan ve doğru yaşayan herkes hangi ulustan olursa olsun O'nun tarafından kabul edilir. Kutsal sözünü İsrailoğulları'na gönderdi, herkesin Rabbi olan İsa Mesih aracılığıyla esenliği müjdeledi. “Yahya'nın vaftiz konusunda verdiği vaazların ardından, Galile'den başlayarak tüm Yahudiye bölgesinde geçen görkemli olayları biliyorsunuz. Tanrı'nın Kutsal Ruh'la ve büyük güçle meshettiği Nasıralı İsa'yı da biliyorsunuz. O iyilik yaparak ve iblisin egemen olduğu insanların hepsini iyileştirerek her yeri dolaştı. Çünkü Tanrı O'nunla beraberdi. Bizler Yahudiler'in ülkesinde ve Yeruşalim'de O'nun yaptığı tüm işlere tanıklık ediyoruz. O'nu bir tahtaya asarak öldürdüler. Ama Tanrı O'nu üçüncü gün ölümden diriltti ve açıkça görünmesini sağladı. O'nu tüm halka değil, ama Tanrı'nın önceden atadığı tanıklar olan bizlere gösterdi. Ölüler arasından dirilmesinden sonra O'nunla birlikte yedik, içtik. Halka bu haberi yayalım, Tanrı'nın ölüleri ve dirileri yargılamaya atadığı kişinin O olduğunu kanıtlayalım diye kendisi bize buyruk verdi. “Tüm peygamberler O'nun için tanıklık ediyor, O'na iman eden herkesin O'nun adı aracılığıyla günahlarının bağışlanacağını bildiriyorlar.” Petrus daha bu sözleri söylerken Kutsal Ruh konuşmayı dinleyenlerin tümü üzerine indi. Petrus'la birlikte oraya gelmiş olan sünnetli inanlılar, Kutsal Ruh armağanının uluslara da dökülmesi karşısında şaşkına döndüler. Çünkü onların yabancı diller konuştuklarını ve Tanrı'yı yücelttiklerini duydular. Bunun üzerine Petrus şöyle dedi: “Bizler gibi Kutsal Ruh'u alan bu insanların vaftiz edilmesini önlemek için onların suya girmesini kim engelleyebilir?” Sonra onların İsa Mesih adıyla vaftiz edilmeleri için buyruk verdi. Onlar Petrus'un birkaç gün orada kalmasını istediler.