ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-22
ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-22 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sezariye'de Kornelius adında bir adam vardı. “İtalyan” taburunda yüzbaşıydı. Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Tanrı'dan korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Tanrı'ya sürekli dua ederdi. Bir gün saat üç sularında, bir görümde Tanrı'nın bir meleğinin kendisine geldiğini açıkça gördü. Melek ona, “Kornelius” diye seslendi. Kornelius korku içinde gözlerini ona dikti, “Ne var, efendim?” dedi. Melek ona şöyle dedi: “Duaların ve sadakaların anılmak üzere Tanrı katına ulaştı. Şimdi Yafa'ya adam yolla, Petrus olarak da tanınan Simun'u çağırt. Petrus, evi deniz kıyısında bulunan Simun adlı bir dericinin yanında kalıyor.” Kendisiyle konuşan melek uzaklaştıktan sonra Kornelius, iki uşağıyla özel yardımcılarından dindar bir askeri çağırdı. Kendilerine her şeyi anlattıktan sonra onları Yafa'ya gönderdi. Ertesi gün onlar yol alıp kente yaklaşırlarken, saat on iki sularında Petrus dua etmek için dama çıktı. Acıkınca da yemek istedi. Yemek hazırlanırken Petrus kendinden geçti. Göğün açıldığını ve büyük bir çarşafı andıran bir nesnenin dört köşesinden sarkıtılarak yeryüzüne indirildiğini gördü. Çarşafın içinde, yeryüzünde yaşayan her türden dört ayaklı hayvanlar, sürüngenler ve kuşlar vardı. Bir ses ona, “Kalk Petrus, kes ve ye!” dedi. “Asla olmaz, ya Rab!” dedi Petrus. “Hiçbir zaman bayağı ya da murdar herhangi bir şey yemedim.” Ses tekrar, ikinci kez duyuldu; Petrus'a, “Tanrı'nın temiz kıldıklarına sen bayağı deme” dedi. Bu, üç kez tekrarlandı. Sonra çarşafı andıran nesne hemen göğe alındı. Petrus şaşkınlık içindeydi. Gördüğü görümün ne anlama gelebileceğini düşünürken, Kornelius'un gönderdiği adamlar sora sora Simun'un evinin kapısına kadar geldiler. Evdekilere seslenerek, “Petrus diye tanınan Simun burada mı kalıyor?” diye sordular. Petrus hâlâ görümün anlamını düşünürken Ruh ona, “Bak, üç kişi seni arıyor” dedi. “Haydi kalk, aşağı in. Hiç çekinmeden onlarla git. Çünkü onları ben gönderdim.” Petrus aşağı inip adamlara, “Aradığınız kişi benim” dedi. “Gelişinizin sebebi ne acaba?” “Doğru ve Tanrı'dan korkan, bütün Yahudi ulusunca iyiliğiyle tanınan, Kornelius adında bir yüzbaşı var” dediler. “Kutsal bir melek ona, seni evine çağırtıp senin söyleyeceklerini dinlemesini buyurdu.”
ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-22 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sezariye'de Kornelius adında bir adam vardı. “İtalyan” taburunda yüzbaşıydı. Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Tanrı'dan korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Tanrı'ya sürekli dua ederdi. Bir gün saat üç sularında, bir görümde Tanrı'nın bir meleğinin kendisine geldiğini açıkça gördü. Melek ona, “Kornelius” diye seslendi. Kornelius korku içinde gözlerini ona dikti, “Ne var, efendim?” dedi. Melek ona şöyle dedi: “Duaların ve sadakaların anılmak üzere Tanrı katına ulaştı. Şimdi Yafa'ya adam yolla, Petrus olarak da tanınan Simun'u çağırt. Petrus, evi deniz kıyısında bulunan Simun adlı bir dericinin yanında kalıyor.” Kendisiyle konuşan melek uzaklaştıktan sonra Kornelius, iki uşağıyla özel yardımcılarından dindar bir askeri çağırdı. Kendilerine her şeyi anlattıktan sonra onları Yafa'ya gönderdi. Ertesi gün onlar yol alıp kente yaklaşırlarken, saat on iki sularında Petrus dua etmek için dama çıktı. Acıkınca da yemek istedi. Yemek hazırlanırken Petrus kendinden geçti. Göğün açıldığını ve büyük bir çarşafı andıran bir nesnenin dört köşesinden sarkıtılarak yeryüzüne indirildiğini gördü. Çarşafın içinde, yeryüzünde yaşayan her türden dört ayaklı hayvanlar, sürüngenler ve kuşlar vardı. Bir ses ona, “Kalk Petrus, kes ve ye!” dedi. “Asla olmaz, ya Rab!” dedi Petrus. “Hiçbir zaman bayağı ya da murdar herhangi bir şey yemedim.” Ses tekrar, ikinci kez duyuldu; Petrus'a, “Tanrı'nın temiz kıldıklarına sen bayağı deme” dedi. Bu, üç kez tekrarlandı. Sonra çarşafı andıran nesne hemen göğe alındı. Petrus şaşkınlık içindeydi. Gördüğü görümün ne anlama gelebileceğini düşünürken, Kornelius'un gönderdiği adamlar sora sora Simun'un evinin kapısına kadar geldiler. Evdekilere seslenerek, “Petrus diye tanınan Simun burada mı kalıyor?” diye sordular. Petrus hâlâ görümün anlamını düşünürken Ruh ona, “Bak, üç kişi seni arıyor” dedi. “Haydi kalk, aşağı in. Hiç çekinmeden onlarla git. Çünkü onları ben gönderdim.” Petrus aşağı inip adamlara, “Aradığınız kişi benim” dedi. “Gelişinizin sebebi ne acaba?” “Doğru ve Tanrı'dan korkan, bütün Yahudi ulusunca iyiliğiyle tanınan, Kornelius adında bir yüzbaşı var” dediler. “Kutsal bir melek ona, seni evine çağırtıp senin söyleyeceklerini dinlemesini buyurdu.”
ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-22 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
K AYSERİYEDE İtalyalı denilen taburdan yüzbaşı Kornelius adında biri vardı; dindar ve bütün evile Allahtan korkar bir adam olup kavma çok sadaka verir, ve daima Allaha dua ederdi. Günün dokuzuncu saati sularında bir rüyette açıkça gördü ki, Allahın bir meleği ona: Ey Kornelius, diyerek yanına girdi. Ve çok korkarak ona göz dikip dedi: Nedir, ya Rab? Melek de ona dedi: Duaların ve sadakaların anılma için Allahın önüne çıktılar. Şimdi Yafaya adamlar gönder, ve lâkabı Petrus olan Simun adlı adamı getirt; kendisi Simun denilen dabbağın yanında misafirdir; onun evi deniz kıyısındadır. Kendisine söyliyen melek gidince, hizmetçilerinden ikisini, ve daima kendisine hizmet edenlerden dindar bir askeri çağırıp kendilerine her şeyi anlattıktan sonra, onları Yafaya gönderdi. Ertesi gün onlar yolculuk ederek şehre yaklaşırken, altıncı saat sularında Petrus dua etmek için dama çıktı; ve pek acıkıp yemek istedi; ve yemeği hazır ederlerken, üzerine bir vecit hali geldi; gökü açılmış ve büyük çarşafa benzer bir kabın dört köşesinden asılı olarak yer üzerine indiğini gördü; içinde her türlü dört ayaklı ve yerde sürünen hayvanlar ve gökün kuşları vardı. Ve ona bir ses geldi: Petrus, kalk; boğazla da ye. Fakat Petrus dedi: Haşâ, ya Rab! zira ben asla bayağı ve murdar şey yemedim. Yine ikinci defa, kendisine ses geldi: Allahın temizlediği şeyleri sen bayağı etme. Ve bu üç kere vaki oldu; ve kap hemen göke alındı. Petrus gördüğü rüyet ne ola diye içinden şaşarken, işte, Kornelius tarafından gönderilen adamlar, Simunun evini soruşturarak kapı önünde durdular, ve seslenerek: Petrus lâkaplı Simun buraya mı inmiştir? diye soruyorlardı. Ve Petrus rüyet üzerine düşünürken, Ruh ona dedi: İşte, üç kişi seni arıyor. Fakat kalk, aşağı in, hiç şaşırmadan onlarla git; çünkü onları ben gönderdim. Petrus aşağı inip adamlara dedi: İşte, aradığınız benim; ne için geldiniz? Onlar da dediler: Bütün Yahudi milletince iyi şehadet edilen salih ve Allahtan korkar bir adam olan yüzbaşı Korneliusa, seni evine getirtmesi ve senden sözler işitmesi mukaddes bir melek ile tenbih olundu.
ELÇİLERİN İŞLERİ 10:1-22 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Sezariye'de İtalyan birliği diye bilinen birlikte Kornelius adlı bir yüzbaşı vardı. Hem kendisi hem de tüm ailesi dindardı, Tanrı korkusuyla yaşardı. İsrail halkına bol bol bağışta bulunur, Tanrı'ya her zaman dua ederdi. Bir gün saat on beş sularında bir görümde açıkça Tanrı'nın bir meleğinin onun yanına gelerek, “Kornelius!” dediğini duydu. Kornelius korkuyla gözlerini meleğe çevirerek, “Ne var, ya Rab?” diye sordu. Melek, “Duaların ve bağışların anılmak üzere Tanrı katına ulaştı” dedi, “Şimdi Yafa'ya adamlar gönder, öbür adı Petrus olan Simun adlı kişiyi çağır. Dericilikle uğraşan Simun adlı birinin deniz kıyısındaki evinde konuk olarak bulunuyor.” Kendisiyle konuşan melek gidince, Kornelius evinde çalışan iki kişiyi ve yanında görev yapan dindar bir askeri çağırdı; onlara tüm olup bitenleri anlattı, sonra da Yafa'ya gönderdi. Ertesi gün onlar yolda gitmekte ve kente yaklaşmaktayken, saat on iki sularında Petrus dua etmek için dama çıktı. Çok acıkmıştı, bir şey yemek istedi. İçeride yemek hazırlarlarken kendinden geçti. Göğün açıldığını, çarşafa benzer koca bir nesnenin indiğini gördü. Bu nesne dört köşesinden yere sarkıtılmıştı. İçinde yeryüzünün tüm dört ayaklı yaratıklarıyla sürüngenleri ve gökyüzünün kuşları bulunuyordu. Bir ses ona şöyle buyurdu: “Kalk, Petrus, kes ve ye!” Ama Petrus, “Hayır, ya Rab” dedi, “Çünkü ben hiçbir zaman sıradan ya da murdar bir şey yemedim.” Bunun üzerine ses bir kez daha duyuldu: “Tanrı'nın temiz kıldığı şeyleri sen sıradan sayma.” Bu olay üç kez yinelendi ve o nesne hemen göğe çekildi. Petrus bu görümün ne anlama gelebileceğini düşünüp taşınırken, Kornelius'un gönderdiği adamlar da Simun'un evi nerede diye soruşturarak kapının önüne vardılar. Petrus adıyla bilinen Simun burada mı kalıyor, diye yüksek sesle soruyorlardı. Petrus görümü düşünürken Ruh ona, “Bak seni arayan üç adam var” dedi, “Şimdi kalk, aşağıya in, hiç kuşku duymadan onlarla birlikte git. Çünkü onları ben gönderdim.” Petrus aşağıya inip adamlara, “İşte aradığınız kişi benim” dedi, “Sizi buraya getiren nedeni anlatır mısınız?” Onlar anlatmaya koyuldular: “Doğru bir adam olan ve Tanrı korkusuyla yaşayan Kornelius, tüm Yahudi ulusunca hakkında iyi konuşulan bir yüzbaşıdır. Kutsal bir melek, ağzından bildirilecek sözleri duymak için seni evine çağırmasını ona söyledi.”