2.KRALLAR 5:1-27

2.KRALLAR 5:1-27 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Aram Kralı'nın ordu komutanı Naaman efendisinin gözünde saygın, değerli bir adamdı. Çünkü RAB onun aracılığıyla Aramlılar'ı zafere ulaştırmıştı. Naaman yiğit bir askerdi, ama bir deri hastalığına yakalanmıştı. Aramlılar düzenledikleri akınlar sırasında İsrail'den küçük bir kızı tutsak almışlardı. Bu kız Naaman'ın karısının hizmetine verilmişti. Bir gün hanımına, “Keşke efendim Samiriye'deki peygamberin yanına gitse! Peygamber onu deri hastalığından kurtarırdı” dedi. Naaman gidip İsrailli kızın söylediklerini efendisi krala anlattı. Aram Kralı şöyle karşılık verdi: “Kalk git, seninle İsrail Kralı'na bir mektup göndereceğim.” Naaman yanına on talant gümüş, altı bin şekel altın ve on takım giysi alıp gitti. Mektubu İsrail Kralı'na verdi. Mektupta şunlar yazılıydı: “Bu mektupla birlikte sana kulum Naaman'ı gönderiyorum. Onu deri hastalığından kurtarmanı dilerim.” İsrail Kralı mektubu okuyunca giysilerini yırtıp şöyle haykırdı: “Ben Tanrı mıyım, can alıp can vereyim? Nasıl bana bir adam gönderip onu deri hastalığından kurtar der? Görüyor musunuz, açıkça benimle kavga çıkarmaya çalışıyor!” İsrail Kralı'nın giysilerini yırttığını duyan Tanrı adamı Elişa ona şu haberi gönderdi: “Neden giysilerini yırttın? Adam bana gelsin, İsrail'de bir peygamber olduğunu anlasın!” Böylece Naaman atları ve savaş arabalarıyla birlikte gidip Elişa'nın evinin kapısı önünde durdu. Elişa ona şu haberi gönderdi: “Git, Şeria Irmağı'nda yedi kez yıkan. Tenin eski halini alacak, tertemiz olacaksın.” Gelgelelim Naaman oradan öfkeyle ayrıldı. “Sandım ki dışarı çıkıp yanıma gelecek, Tanrısı RAB'bi adıyla çağırarak eliyle hastalıklı derime dokunup beni iyileştirecek” dedi, “Şam'ın Avana ve Farpar ırmakları İsrail'in bütün ırmaklarından daha iyi değil mi? Oralarda yıkanıp paklanamaz mıydım sanki?” Sonra öfkeyle dönüp gitti. Naaman'ın görevlileri yanına varıp, “Efendim, peygamber senden daha zor bir şey istemiş olsaydı, yapmaz mıydın?” dediler, “Oysa o sana sadece, ‘Yıkan, temizlen’ diyor.” Bunun üzerine Naaman Tanrı adamının sözü uyarınca gidip Şeria Irmağı'nda yedi kez suya daldı. Teni eski haline döndü, bebek teni gibi tertemiz oldu. Naaman adamlarıyla birlikte Tanrı adamının yanına döndü. Onun önünde durup şöyle dedi: “Şimdi anladım ki, İsrail dışında dünyanın hiçbir yerinde Tanrı yoktur. Lütfen, bu kulunun armağanını kabul et.” Elişa, “Hizmetinde olduğum yaşayan RAB'bin adıyla ant içerim ki, hiçbir şey alamam” diye karşılık verdi. Naaman direttiyse de, Elişa almak istemedi. Bunun üzerine Naaman, “Madem armağan istemiyorsun, öyleyse buradan iki katır yükü toprak almama izin ver” dedi, “Çünkü bu kulun artık RAB'bin dışında başka ilahlara yakmalık sunu ve kurban sunmayacaktır. Ama RAB kulunu bir konuda bağışlasın. Efendim tapınmak için Rimmon Tapınağı'na girip kendisine eşlik etmemi isteyince, tapınakta onunla birlikte yere kapandığımda RAB bu kulunu bağışlasın.” Elişa ona, “Esenlikle git” dedi. Naaman oradan ayrılıp biraz uzaklaşınca, Tanrı adamı Elişa'nın uşağı Gehazi, “Efendim, Aramlı Naaman'a çok yumuşak davrandı; getirdiği armağanları kabul etmedi” dedi, “Yaşayan RAB'bin hakkı için, peşinden koşup ondan bir şey alacağım.” Böylece Gehazi Naaman'ın peşine düştü. Naaman ardından birinin koştuğunu görünce, arabasından inip onu karşıladı ve, “Ne oldu?” diye sordu. Gehazi, “Bir şey yok” dedi, “Yalnız efendimin bir ricası var. Biraz önce Efrayim'in dağlık bölgesinden iki genç peygamber geldi. Efendim onlara bir talant gümüşle iki takım giysi vermen için beni gönderdi.” Naaman, “Lütfen iki talant al!” dedi ve ısrarla iki talant gümüşü iki torbaya koyup bağladı. Ayrıca iki uşağına da birer takım giysi verdi. Uşaklar Gehazi'nin önüsıra bunları taşıdılar. Tepeye varınca Gehazi eşyaları ellerinden alıp eve koydu, adamları da geri gönderdi. Sonra gidip efendisi Elişa'nın huzuruna çıktı. Elişa, “Neredeydin, Gehazi?” diye sordu. Gehazi, “Kulun hiçbir yere gitmedi” diye karşılık verdi. Bunun üzerine Elişa, “O adam arabasından inip seni karşılarken ruhum seninle değil miydi?” diye sordu, “Şimdi gümüş ya da giysi, zeytinlik, bağ, koyun, sığır, erkek ve kadın köle almanın zamanı mı? Bu yüzden Naaman'ın deri hastalığı sonsuza dek senin ve soyunun üzerinde kalacak.” Böylece Gehazi Elişa'nın huzurundan kar gibi beyaz bir deri hastalığıyla ayrıldı.

2.KRALLAR 5:1-27 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

V E Suriye kıralının ordu başbuğu Naaman, efendisinin yanında büyük bir adamdı, ve itibarlı idi, çünkü RAB onun vasıtası ile Suriyeye kurtuluş vermişti; ve bu adam cesur bir yiğitti, fakat cüzamlı idi. Ve Suriyeliler akın çeteleri olarak çıkmışlardı, ve İsrail diyarından küçük bir kızı esir getirmişlerdi: ve kız Naamanın karısının yanında idi. Ve hanımına dedi: Keşke efendim Samiriyedeki peygamberin önünde ola idi! o zaman onu cüzamından iyi ederdi. Ve Naaman gidip: İsrail diyarından olan kız böyle böyle söyliyor, diye efendisine bildirdi. Ve Suriye kıralı dedi: Var git, ve ben İsrail kıralına bir mektup gönderirim. Ve gitti, ve yanına on talant gümüş, ve altı bin şekel altın, ve on yedek esvap aldı. Ve mektubu İsrail kıralına getirdi; şöyle diyordu: Ve şimdi bu mektup sana gelince, işte, kulum Naamanı cüzamından iyi edesin diye sana gönderdim. Ve vaki oldu ki, İsrail kıralı mektubu okuyunca esvabını yırtıp dedi: Öldürmek için ve diriltmek için ben Allah mıyım ki, bu adam cüzamından iyi etmek için bir adamı bana gönderiyor? fakat anlayın, rica ederim, ve bakın benimle nasıl kavga çıkarmak istiyor. Ve vaki oldu ki, Allah adamı Elişa, İsrail kıralının esvabını yırtmış olduğunu işitince, kırala gönderip dedi: Niçin esvabını yırttın? şimdi bana gelsin, ve bilecektir ki, İsrailde peygamber vardır. Ve Naaman atları ile ve arabası ile geldi, ve Elişanın evinin kapısında durdu. Ve Elişa ona ulak gönderip dedi: Git ve Erdende yedi kere yıkan, ve etin eski haline dönecek, ve temiz olacaksın. Fakat Naaman öfkelenip gitti, ve dedi: İşte, ben demiştim: Mutlaka dışarı yanıma çıkacak, ve duracak, ve Allahı RABBİN ismile çağıracak ve cüzamlı yerin üzerinde elini sallıyacak, cüzamlıyı iyi edecek. Şam ırmakları Abana ve Farpar İsrailin bütün sularından iyi değil midir? onlarda yıkanıp temiz olamaz mıyım? Ve döndü, ve kızgın olarak gitti. Ve kulları yaklaştılar, ve ona söyliyip dediler: Baba, peygamber sana büyük bir şey söylemiş olsa idi, onu yapmaz mı idin? nerede kaldı ki, sana: Yıkan ve temiz ol, diyor? Ve indi, ve Allah adamının sözüne göre Erdende yedi kere suya daldı; ve eti küçük çocuk eti gibi eski haline döndü, ve temiz oldu. Ve bütün alayı ile beraber Allah adamının yanına döndü; ve gelip onun önünde durdu, ve dedi: İşte, şimdi bildim ki, bütün dünyada Allah yoktur, ancak İsrailde vardır; ve şimdi, rica ederim, bu kulundan bir hediye al. Fakat dedi: Önünde durmakta olduğum hay olan RABBİN hakkı için, bir şey almam. Ve almak için onu zorladı; fakat almak istemedi. Ve Naaman dedi: Rica ederim, hiç olmazsa, bu kuluna iki katır yükü toprak verilsin; çünkü artık bu kulun başka ilâhlara değil ancak Yehovaya yakılan takdime ve kurban arzedecektir. Yehova şu işte kuluna bağışlasın; benim efendim tapınmak için Rimmon evine girdiği ve elimin üzerine dayandığı zaman, Rimmon evinde ben de iğiliyorum; Rimmon evinde iğildiğim zaman, Yehova bu işte kuluna bağışlasın, Ve ona dedi: Selâmetle git. Ve onun yanından ayrılıp biraz yol aldı. Fakat Allah adamı Elişanın uşağı Gehazi dedi: İşte, getirmiş olduğu şeyi bu Suriyeli Naamanın elinden almıyarak efendim onu esirgedi; hay olan RABBİN hakkı için, onun ardından koşar ve kendisinden bir şey alırım. Ve Gehazi Naamanın ardına düştü. Ve Naaman ardından birinin koştuğunu görünce, onu karşılamak için arabadan indi, ve dedi: Hayrola? Ve o dedi: İyilik. İşte, hemen şimdi Efraim dağlığından yanıma peygamber oğullarından iki genç geldiler; rica ederim onlara bir talant gümüş, ve iki yedek esvap ver, diyerek efendim beni gönderdi. Ve Naaman dedi: Kerem et de iki talant al. Ve onu zorladı, ve iki torbada iki talant gümüş bağladı, ve iki yedek esvapla beraber iki uşağına verdi; ve önünde onları taşıdılar. Ve tepeye geldi, ve ellerinden alıp evine koydu; ve adamları gönderdi, ve gittiler. Ve girip efendisinin önünde durdu. Ve Elişa ona: Gehazi, nereden? dedi: Ve dedi: Bu kulun hiç bir yere gitmedi. Ve ona dedi: Seni karşılamak için o adam arabasından döndüğü zaman, benim yüreğim seninle beraber gitmedi mi? Gümüş almak, ve esvap, ve zeytinlikler, ve bağlar, ve koyunlar, ve sığırlar, ve köleler, ve cariyeler almak vakti mi? Bundan dolayı Naamanın cüzamı sana ve senin zürriyetine ebediyen yapışacaktır. Ve onun önünden kar gibi cüzamlı olarak çıktı.

2.KRALLAR 5:1-27 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Aram Kralı'nın ordu komutanı Naaman efendisinin gözünde saygın, değerli bir adamdı. Çünkü RAB onun aracılığıyla Aramlılar'ı zafere ulaştırmıştı. Naaman yiğit bir askerdi, ama bir deri hastalığına yakalanmıştı. Aramlılar düzenledikleri akınlar sırasında İsrail'den küçük bir kızı tutsak almışlardı. Bu kız Naaman'ın karısının hizmetine verilmişti. Bir gün hanımına, “Keşke efendim Samiriye'deki peygamberin yanına gitse! Peygamber onu deri hastalığından kurtarırdı” dedi. Naaman gidip İsrailli kızın söylediklerini efendisi krala anlattı. Aram Kralı şöyle karşılık verdi: “Kalk git, seninle İsrail Kralı'na bir mektup göndereceğim.” Naaman yanına on talant gümüş, altı bin şekel altın ve on takım giysi alıp gitti. Mektubu İsrail Kralı'na verdi. Mektupta şunlar yazılıydı: “Bu mektupla birlikte sana kulum Naaman'ı gönderiyorum. Onu deri hastalığından kurtarmanı dilerim.” İsrail Kralı mektubu okuyunca giysilerini yırtıp şöyle haykırdı: “Ben Tanrı mıyım, can alıp can vereyim? Nasıl bana bir adam gönderip onu deri hastalığından kurtar der? Görüyor musunuz, açıkça benimle kavga çıkarmaya çalışıyor!” İsrail Kralı'nın giysilerini yırttığını duyan Tanrı adamı Elişa ona şu haberi gönderdi: “Neden giysilerini yırttın? Adam bana gelsin, İsrail'de bir peygamber olduğunu anlasın!” Böylece Naaman atları ve savaş arabalarıyla birlikte gidip Elişa'nın evinin kapısı önünde durdu. Elişa ona şu haberi gönderdi: “Git, Şeria Irmağı'nda yedi kez yıkan. Tenin eski halini alacak, tertemiz olacaksın.” Gelgelelim Naaman oradan öfkeyle ayrıldı. “Sandım ki dışarı çıkıp yanıma gelecek, Tanrısı RAB'bi adıyla çağırarak eliyle hastalıklı derime dokunup beni iyileştirecek” dedi, “Şam'ın Avana ve Farpar ırmakları İsrail'in bütün ırmaklarından daha iyi değil mi? Oralarda yıkanıp paklanamaz mıydım sanki?” Sonra öfkeyle dönüp gitti. Naaman'ın görevlileri yanına varıp, “Efendim, peygamber senden daha zor bir şey istemiş olsaydı, yapmaz mıydın?” dediler, “Oysa o sana sadece, ‘Yıkan, temizlen’ diyor.” Bunun üzerine Naaman Tanrı adamının sözü uyarınca gidip Şeria Irmağı'nda yedi kez suya daldı. Teni eski haline döndü, bebek teni gibi tertemiz oldu. Naaman adamlarıyla birlikte Tanrı adamının yanına döndü. Onun önünde durup şöyle dedi: “Şimdi anladım ki, İsrail dışında dünyanın hiçbir yerinde Tanrı yoktur. Lütfen, bu kulunun armağanını kabul et.” Elişa, “Hizmetinde olduğum yaşayan RAB'bin adıyla ant içerim ki, hiçbir şey alamam” diye karşılık verdi. Naaman direttiyse de, Elişa almak istemedi. Bunun üzerine Naaman, “Madem armağan istemiyorsun, öyleyse buradan iki katır yükü toprak almama izin ver” dedi, “Çünkü bu kulun artık RAB'bin dışında başka ilahlara yakmalık sunu ve kurban sunmayacaktır. Ama RAB kulunu bir konuda bağışlasın. Efendim tapınmak için Rimmon Tapınağı'na girip kendisine eşlik etmemi isteyince, tapınakta onunla birlikte yere kapandığımda RAB bu kulunu bağışlasın.” Elişa ona, “Esenlikle git” dedi. Naaman oradan ayrılıp biraz uzaklaşınca, Tanrı adamı Elişa'nın uşağı Gehazi, “Efendim, Aramlı Naaman'a çok yumuşak davrandı; getirdiği armağanları kabul etmedi” dedi, “Yaşayan RAB'bin hakkı için, peşinden koşup ondan bir şey alacağım.” Böylece Gehazi Naaman'ın peşine düştü. Naaman ardından birinin koştuğunu görünce, arabasından inip onu karşıladı ve, “Ne oldu?” diye sordu. Gehazi, “Bir şey yok” dedi, “Yalnız efendimin bir ricası var. Biraz önce Efrayim'in dağlık bölgesinden iki genç peygamber geldi. Efendim onlara bir talant gümüşle iki takım giysi vermen için beni gönderdi.” Naaman, “Lütfen iki talant al!” dedi ve ısrarla iki talant gümüşü iki torbaya koyup bağladı. Ayrıca iki uşağına da birer takım giysi verdi. Uşaklar Gehazi'nin önüsıra bunları taşıdılar. Tepeye varınca Gehazi eşyaları ellerinden alıp eve koydu, adamları da geri gönderdi. Sonra gidip efendisi Elişa'nın huzuruna çıktı. Elişa, “Neredeydin, Gehazi?” diye sordu. Gehazi, “Kulun hiçbir yere gitmedi” diye karşılık verdi. Bunun üzerine Elişa, “O adam arabasından inip seni karşılarken ruhum seninle değil miydi?” diye sordu, “Şimdi gümüş ya da giysi, zeytinlik, bağ, koyun, sığır, erkek ve kadın köle almanın zamanı mı? Bu yüzden Naaman'ın deri hastalığı sonsuza dek senin ve soyunun üzerinde kalacak.” Böylece Gehazi Elişa'nın huzurundan kar gibi beyaz bir deri hastalığıyla ayrıldı.