2.KRALLAR 18:13-37

2.KRALLAR 18:13-37 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Hizkiya'nın krallığının on dördüncü yılında Asur Kralı Sanherib, Yahuda'nın surlu kentlerine saldırıp hepsini ele geçirdi. Yahuda Kralı Hizkiya, Lakiş Kenti'ndeki Asur Kralı'na şu haberi gönderdi: “Suçluyum, üzerimden kuvvetlerini çek, ne istersen ödeyeceğim.” Asur Kralı Yahuda Kralı Hizkiya'yı üç yüz talant gümüş ve otuz talant altın ödemekle yükümlü kıldı. Hizkiya RAB'bin Tapınağı'nda ve kral sarayının hazinelerinde bulunan bütün gümüşü ona verdi. Daha önce yaptırmış olduğu RAB'bin Tapınağı'nın kapılarıyla kapı pervazlarının üzerindeki altın kaplamaları da çıkarıp Asur Kralı'na verdi. Asur Kralı başkomutan, askeri danışman ve komutanını büyük bir orduyla Lakiş'ten Yeruşalim'e, Kral Hizkiya'ya gönderdi. Yeruşalim'e varan ordu Çırpıcı Tarlası yolunda, Yukarı Havuz'un su yolunun yanında durdu. Haber gönderip Kral Hizkiya'yı çağırdılar. Saray sorumlusu Hilkiya oğlu Elyakim, Yazman Şevna ve devlet tarihçisi Asaf oğlu Yoah Asurlular'ı karşılamaya çıktı. Komutan onlara şöyle dedi: “Hizkiya'ya söyleyin. ‘Büyük kral, Asur Kralı diyor ki: Güvendiğin şey ne, neye güveniyorsun? Savaş tasarıların ve gücün olduğunu söylüyorsun, ama bunlar boş sözler. Kime güveniyorsun da bana karşı ayaklanıyorsun? İşte sen şu kırık kamış değneğe, Mısır'a güveniyorsun. Bu değnek kendisine yaslanan herkesin eline batar, deler. Firavun da kendisine güvenenler için böyledir. Yoksa bana, Tanrımız RAB'be güveniyoruz mu diyeceksiniz? Hizkiya'nın Yahuda ve Yeruşalim halkına, yalnız Yeruşalim'de, bu sunağın önünde tapınacaksınız diyerek tapınma yerlerini, sunaklarını ortadan kaldırdığı Tanrı değil mi bu?’ “Haydi, efendim Asur Kralı'yla bahse giriş. Binicileri sağlayabilirsen sana iki bin at veririm. Mısır'ın savaş arabalarıyla atlıları sağlayacağına güvensen bile, efendimin en küçük rütbeli komutanlarından birini yenemezsin! Dahası var: RAB'bin buyruğu olmadan mı saldırıp burayı yıkmak için yola çıktığımı sanıyorsun? RAB, ‘Git, o ülkeyi yık’ dedi.” Hilkiya oğlu Elyakim, Şevna ve Yoah, “Lütfen biz kullarınla Aramice konuş” diye karşılık verdiler, “Çünkü biz bu dili anlarız. Yahudi dilinde konuşma. Surların üzerindeki halk bizi dinliyor.” Komutan, “Efendim bu sözleri yalnız size ve efendinize söyleyeyim diye mi gönderdi beni?” dedi, “Surların üzerinde oturan bu halka, sizin gibi dışkısını yemek, idrarını içmek zorunda kalacak olan herkese gönderdi.” Sonra ayağa kalkıp Yahudi dilinde bağırdı: “Büyük kralın, Asur Kralı'nın söylediklerini dinleyin! Kral diyor ki, ‘Hizkiya sizi aldatmasın, o sizi benim elimden kurtaramaz. RAB bizi mutlaka kurtaracak, bu kent Asur Kralı'nın eline geçmeyecek diyen Hizkiya'ya kanmayın, RAB'be güvenmeyin. Hizkiya'yı dinlemeyin.’ Çünkü Asur Kralı diyor ki, ‘Teslim olun, bana gelin. Böylece ben gelip sizi zeytinyağı ve bal ülkesi olan kendi ülkeniz gibi bir ülkeye –tahıl ve yeni şarap, ekmek ve üzüm dolu bir ülkeye– götürene kadar herkes kendi asmasından, kendi incir ağacından yiyecek, kendi sarnıcından içecek. Yaşamı seçin, ölümü değil. RAB bizi kurtaracak diyerek sizi aldatmaya çalışan Hizkiya'yı dinlemeyin. Ulusların ilahları ülkelerini Asur Kralı'nın elinden kurtarabildi mi? Hani nerede Hama'nın, Arpat'ın ilahları? Sefarvayim'in, Hena ve İvva'nın ilahları nerede? Samiriye'yi elimden kurtarabildiler mi? Bütün ülkelerin ilahlarından hangisi ülkesini elimden kurtardı ki, RAB Yeruşalim'i elimden kurtarabilsin?’ ” Halk sustu, komutana tek sözle bile karşılık veren olmadı. Çünkü Kral Hizkiya, “Karşılık vermeyin” diye buyurmuştu. Sonra saray sorumlusu Hilkiya oğlu Elyakim, Yazman Şevna ve devlet tarihçisi Asaf oğlu Yoah giysilerini yırttılar ve gidip komutanın söylediklerini Hizkiya'ya bildirdiler.

2.KRALLAR 18:13-37 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Ve kıral Hizkiyanın on dördüncü yılında Aşur kıralı Sanherib Yahudanın bütün duvarlı şehirlerine karşı çıktı, ve onları aldı. Ve Yahuda kıralı Hizkiya Lakiş şehrine Aşur kıralına gönderip dedi: Suç ettim; üzerimden geri dön; üzerime koyacağın şeyi yüklenirim. Ve Aşur kıralı Yahuda kıralı Hizkiya üzerine üçyüz talant gümüş, ve otuz talant altın koydu. Ve Hizkiya RAB evinde ve kıral evinin hazinelerinde bulunan bütün gümüşü verdi. O zaman Hizkiya RABBİN mabedinin kapılarından, ve direklerinden Yahuda kıralı Hizkiyanın kaplamış olduğu altını soydu, ve onu Aşur kıralına verdi. Ve Aşur kıralı Tartanı, ve Rab-sarisi, ve Rabşakeyi çok askerle Lakişten Yeruşalime, kıral Hizkiyaya gönderdi. Ve çıktılar, ve Yeruşalime geldiler. Ve çıktıkları zaman gelip çırpıcı tarlası caddesinde olan yukarı havuzun su yolu yanında durdular. Ve kıralı çağırdılar, ve kıral evi üzerinde olan Hilkiyanın oğlu Elyakim, ve kâtip Şebna, ve Asafın oğlu vakanüvis Yoah onlara çıktılar. Ve Rabşake onlara dedi: Şimdi Hizkiyaya söyleyin: Büyük kıral, Aşur kıralı şöyle diyor: Sendeki bu güvenme nedir? Cenk için öğüt ve kuvvet var, diyorsun; fakat bunlar dudakların sözüdür. Şimdi kime güveniyorsun da bana karşı kalkıyorsun? Şimdi, işte, sen şu kırık kamıştan değneğe, Mısıra, güveniyorsun; o üzerine kim dayanırsa eline batar ve onu deler; Mısır kıralı Firavun, kendisine güvenenlerin hepsi için böyledir. Ve eğer bana: Allahımız Yehovaya güveniyoruz, derseniz; Hizkiyanın Yahudaya ve Yeruşalime: Bu mezbahın önünde Yeruşalimde tapınacaksınız, diye yüksek yerlerini ve mezbahlarını ortadan kaldırdığı ilâh o değil mi? Ve şimdi, haydi, efendim Aşur kıralı ile bahse giriş, ve kendi tarafından üzerlerine biniciler koyabilirsen, sana iki bin at vereyim. Öyle ise efendimin en küçük kullarından bir memurun yüzünü nasıl geri çevirebilirsin, ve cenk arabaları ve atlılar için Mısıra güvenebilirsin? Şimdi Yehovanın izni olmaksızın mı bu yeri harap etmek için ona karşı çıktım? Yehova bana: Bu diyara karşı çık ve onu harap et, dedi. Ve Hilkiyanın oğlu Elyakim ve Şebna, ve Yoah Rabşakeye dediler: Rica ederiz, bu kullarına Aram dilile söyle, çünkü biz onu anlarız; ve duvar üzerinde olan kavm işitirken bize Yahudice söyleme. Ve Rabşake onlara dedi: Bu sözleri söyliyeyim diye efendim beni senin efendine ve sana mı gönderdi? duvar üzerinde oturan ve sizinle beraber pisliklerini yiyecek ve idrarlarını içecek olan bu adamlara göndermedi mi? Ve Rabşake durdu, ve Yahudice yüksek sesle bağırdı, ve söyliyip dedi: Büyük kıralın, Aşur kıralının sözünü işitin. Kıral şöyle diyor: Hizkiya sizi aldatmasın; çünkü sizi onun elinden kurtarmağa gücü yetmiyecektir; ve Hizkiya: Yehova bizi mutlaka kurtaracaktır, ve bu şehir Aşur kıralının eline verilmiyecektir, diye sizi Yehovaya güvendirmesin. Hizkiyayı dinlemeyin; çünkü Aşur kıralı şöyle diyor: Benimle barışıklık edin, ve bana dışarı çıkın; ve ölmiyip sağ kalasınız diye, ben gelip sizi, buğday ve yeni şarap memleketi, ekmek ve bağlar memleketi, zeytin yağı ve bal memleketi olan, kendi memleketiniz gibi bir memlekete götürünciye kadar, herkes kendi asmasından, ve herkes kendi incir ağacından yesin, ve herkes kendi sarnıcının suyundan içsin; ve: Yehova bizi kurtaracak, diye Hizkiya sizi kandırdığı zaman dinlemeyin. Milletlerin ilâhlarından biri Aşur kıralının elinden hiç kendi memleketini kurtardı mı? Hamatın ve Arpadın ilâhları nerede? Sefarvaimin, Henanın, ve İvvanın ilâhları nerede? Samiriyeyi benim elimden kurtardılar mı? Memleketlerin bütün ilâhları arasında kendi memleketlerini benim elimden kurtaranlar kimlerdir ki, Yehova Yeruşalimi benim elimden kurtarsın? Ve kavm sustu, ve ona bir söz bile cevap vermediler; çünkü kıralın emri bu idi: Ona cevap vermeyin, demişti. Ve kıral evi üzerinde olan Hilkiyanın oğlu Elyakim, ve kâtip Şebna, ve Asafın oğlu vakanüvis Yoah esvapları yırtılmış olarak Hizkiyanın yanına geldiler, ve Rabşakenin sözlerini ona bildirdiler.

2.KRALLAR 18:13-37 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Hizkiya'nın krallığının on dördüncü yılında Asur Kralı Sanherib, Yahuda'nın surlu kentlerine saldırıp hepsini ele geçirdi. Yahuda Kralı Hizkiya, Lakiş Kenti'ndeki Asur Kralı'na şu haberi gönderdi: “Suçluyum, üzerimden kuvvetlerini çek, ne istersen ödeyeceğim.” Asur Kralı Yahuda Kralı Hizkiya'yı üç yüz talant gümüş ve otuz talant altın ödemekle yükümlü kıldı. Hizkiya RAB'bin Tapınağı'nda ve kral sarayının hazinelerinde bulunan bütün gümüşü ona verdi. Daha önce yaptırmış olduğu RAB'bin Tapınağı'nın kapılarıyla kapı pervazlarının üzerindeki altın kaplamaları da çıkarıp Asur Kralı'na verdi. Asur Kralı başkomutan, askeri danışman ve komutanını büyük bir orduyla Lakiş'ten Yeruşalim'e, Kral Hizkiya'ya gönderdi. Yeruşalim'e varan ordu Çırpıcı Tarlası yolunda, Yukarı Havuz'un su yolunun yanında durdu. Haber gönderip Kral Hizkiya'yı çağırdılar. Saray sorumlusu Hilkiya oğlu Elyakim, Yazman Şevna ve devlet tarihçisi Asaf oğlu Yoah Asurlular'ı karşılamaya çıktı. Komutan onlara şöyle dedi: “Hizkiya'ya söyleyin. ‘Büyük kral, Asur Kralı diyor ki: Güvendiğin şey ne, neye güveniyorsun? Savaş tasarıların ve gücün olduğunu söylüyorsun, ama bunlar boş sözler. Kime güveniyorsun da bana karşı ayaklanıyorsun? İşte sen şu kırık kamış değneğe, Mısır'a güveniyorsun. Bu değnek kendisine yaslanan herkesin eline batar, deler. Firavun da kendisine güvenenler için böyledir. Yoksa bana, Tanrımız RAB'be güveniyoruz mu diyeceksiniz? Hizkiya'nın Yahuda ve Yeruşalim halkına, yalnız Yeruşalim'de, bu sunağın önünde tapınacaksınız diyerek tapınma yerlerini, sunaklarını ortadan kaldırdığı Tanrı değil mi bu?’ “Haydi, efendim Asur Kralı'yla bahse giriş. Binicileri sağlayabilirsen sana iki bin at veririm. Mısır'ın savaş arabalarıyla atlıları sağlayacağına güvensen bile, efendimin en küçük rütbeli komutanlarından birini yenemezsin! Dahası var: RAB'bin buyruğu olmadan mı saldırıp burayı yıkmak için yola çıktığımı sanıyorsun? RAB, ‘Git, o ülkeyi yık’ dedi.” Hilkiya oğlu Elyakim, Şevna ve Yoah, “Lütfen biz kullarınla Aramice konuş” diye karşılık verdiler, “Çünkü biz bu dili anlarız. Yahudi dilinde konuşma. Surların üzerindeki halk bizi dinliyor.” Komutan, “Efendim bu sözleri yalnız size ve efendinize söyleyeyim diye mi gönderdi beni?” dedi, “Surların üzerinde oturan bu halka, sizin gibi dışkısını yemek, idrarını içmek zorunda kalacak olan herkese gönderdi.” Sonra ayağa kalkıp Yahudi dilinde bağırdı: “Büyük kralın, Asur Kralı'nın söylediklerini dinleyin! Kral diyor ki, ‘Hizkiya sizi aldatmasın, o sizi benim elimden kurtaramaz. RAB bizi mutlaka kurtaracak, bu kent Asur Kralı'nın eline geçmeyecek diyen Hizkiya'ya kanmayın, RAB'be güvenmeyin. Hizkiya'yı dinlemeyin.’ Çünkü Asur Kralı diyor ki, ‘Teslim olun, bana gelin. Böylece ben gelip sizi zeytinyağı ve bal ülkesi olan kendi ülkeniz gibi bir ülkeye –tahıl ve yeni şarap, ekmek ve üzüm dolu bir ülkeye– götürene kadar herkes kendi asmasından, kendi incir ağacından yiyecek, kendi sarnıcından içecek. Yaşamı seçin, ölümü değil. RAB bizi kurtaracak diyerek sizi aldatmaya çalışan Hizkiya'yı dinlemeyin. Ulusların ilahları ülkelerini Asur Kralı'nın elinden kurtarabildi mi? Hani nerede Hama'nın, Arpat'ın ilahları? Sefarvayim'in, Hena ve İvva'nın ilahları nerede? Samiriye'yi elimden kurtarabildiler mi? Bütün ülkelerin ilahlarından hangisi ülkesini elimden kurtardı ki, RAB Yeruşalim'i elimden kurtarabilsin?’ ” Halk sustu, komutana tek sözle bile karşılık veren olmadı. Çünkü Kral Hizkiya, “Karşılık vermeyin” diye buyurmuştu. Sonra saray sorumlusu Hilkiya oğlu Elyakim, Yazman Şevna ve devlet tarihçisi Asaf oğlu Yoah giysilerini yırttılar ve gidip komutanın söylediklerini Hizkiya'ya bildirdiler.