1.SAMUEL 1:7-20

1.SAMUEL 1:7-20 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Bu yıllarca böyle sürdü. Hanna RAB'bin Tapınağı'na her gittiğinde kuması ona sataşırdı. Böylece Hanna ağlar, yemek yemezdi. Kocası Elkana, “Hanna, neden ağlıyorsun, neden yemek yemiyorsun?” derdi, “Neden bu kadar üzgünsün? Ben senin için on oğuldan daha iyi değil miyim?” Bir gün onlar Şilo'da yiyip içtikten sonra, Hanna kalktı. Kâhin Eli RAB'bin Tapınağı'nın kapı sövesi yanındaki sandalyede oturuyordu. Hanna, gönlü buruk, acı acı ağlayarak RAB'be yakardı ve şu adağı adadı: “Ey Her Şeye Egemen RAB, kulunun üzüntüsüne gerçekten bakıp beni anımsar, kulunu unutmayıp bana bir erkek çocuk verirsen, yaşamı boyunca onu sana adayacağım. Onun başına hiç ustura değmeyecek.” Hanna RAB'be yakarışını sürdürürken, Eli onun dudaklarını gözetliyordu. Hanna içinden yakarıyor, yalnız dudakları kımıldıyor, sesi duyulmuyordu. Bu yüzden Eli, Hanna'yı sarhoş sanarak, “Sarhoşluğunu ne zamana dek sürdüreceksin? Artık şarabı bırak” dedi. Hanna, “Ah, öyle değil efendim!” diye yanıtladı, “Ben yüreği acılarla dolu bir kadınım. Ne şarap içtim, ne de başka bir içki. Sadece yüreğimi RAB'be döküyordum. Kulunu kötü bir kadın sanma. Yakarışımı şimdiye dek sürdürmemin nedeni çok kaygılı, üzüntülü olmamdır.” Eli, “Öyleyse esenlikle git” dedi, “İsrail'in Tanrısı dileğini yerine getirsin.” Hanna, “Senin gözünde lütuf bulayım” deyip yoluna gitti. Sonra yemek yedi. Artık üzgün değildi. Ertesi sabah erkenden kalkıp RAB'be tapındılar. Ondan sonra Rama'daki evlerine döndüler. Elkana karısı Hanna'yla birleşti ve RAB Hanna'yı anımsadı. Zamanı gelince Hanna gebe kaldı ve bir erkek çocuk doğurdu. “Onu RAB'den diledim” diyerek adını Samuel koydu.

1.SAMUEL 1:7-20 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Ve adam yıldan yıla böyle yaptığı zaman, RABBİN evine çıktıkça kadın onu böyle incitirdi; o da ağlar ve yemek yemezdi. Ve kocası Elkana ona dedi: Hanna, niçin ağlıyorsun? ve niçin yemek yemiyorsun? ve niçin yüreğin kederlidir? ben sana on oğuldan daha iyi değil miyim? Ve onlar Şiloda yiyip içtikten sonra Hanna kalktı. Ve kâhin Eli RABBİN mabedinin kapı süvesi yanında kürsü üzerinde oturuyordu. Ve kadın gönül acılığı ile RABBE dua ediyor, ve çok ağlıyordu. Ve bir adak adıyıp dedi: Ey orduların RABBİ, eğer gerçekten kendi cariyenin düşkünlüğüne bakarsan, ve beni hatırlarsan, ve cariyeni unutmazsan, ve cariyene bir erkek çocuk verirsen, hayatının bütün günlerince onu RABBE vereceğim, ve başına ustura değmiyecektir. Ve vaki oldu ki, kadın RABBİN önünde duasını uzatırken Eli onun ağzına bakıyordu. Hanna ise içinden söyliyordu; ancak dudakları kımıldanıyor, fakat sesi işitilmiyordu; ve Eli onu sarhoş sandı. Ve Eli ona dedi: Daha ne vakte kadar sarhoşluk edeceksin? üzerinden şarabını at. Ve Hanna cevap verip dedi: Hayır efendim, ben ruhu kederli bir kadınım; şarap ve içki içmedim, ancak RABBİN önünde gönlümü döktüm. Cariyeni kötü bir kadın sanma; çünkü kaygımın ve üzüntümün çokluğundan dolayı şimdiye kadar söyledim. Ve Eli cevap verip dedi: Selâmetle git; ve İsrailin Allahı kendisinden dilediğin dileğini sana versin. Ve kadın dedi: Senin gözünde cariyen lûtuf bulsun. Ve kadın yoluna gitti, ve yemek yedi; ve artık yüzü kederli değildi. Ve sabahlayın erken kalktılar, ve RABBİN önünde secde kıldılar, ve dönüp Ramaya evlerine geldiler. Ve Elkana karısı Hannayı bildi; ve RAB onu hatırladı; ve vaki oldu ki, günler tamam olunca Hanna gebe kalıp bir oğul doğurdu; ve: Çünkü onu RABDEN diledim, diyerek adını Samuel koydu.

1.SAMUEL 1:7-20 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Bu yıllarca böyle sürdü. Hanna RAB'bin Tapınağı'na her gittiğinde kuması ona sataşırdı. Böylece Hanna ağlar, yemek yemezdi. Kocası Elkana, “Hanna, neden ağlıyorsun, neden yemek yemiyorsun?” derdi, “Neden bu kadar üzgünsün? Ben senin için on oğuldan daha iyi değil miyim?” Bir gün onlar Şilo'da yiyip içtikten sonra, Hanna kalktı. Kâhin Eli RAB'bin Tapınağı'nın kapı sövesi yanındaki sandalyede oturuyordu. Hanna, gönlü buruk, acı acı ağlayarak RAB'be yakardı ve şu adağı adadı: “Ey Her Şeye Egemen RAB, kulunun üzüntüsüne gerçekten bakıp beni anımsar, kulunu unutmayıp bana bir erkek çocuk verirsen, yaşamı boyunca onu sana adayacağım. Onun başına hiç ustura değmeyecek.” Hanna RAB'be yakarışını sürdürürken, Eli onun dudaklarını gözetliyordu. Hanna içinden yakarıyor, yalnız dudakları kımıldıyor, sesi duyulmuyordu. Bu yüzden Eli, Hanna'yı sarhoş sanarak, “Sarhoşluğunu ne zamana dek sürdüreceksin? Artık şarabı bırak” dedi. Hanna, “Ah, öyle değil efendim!” diye yanıtladı, “Ben yüreği acılarla dolu bir kadınım. Ne şarap içtim, ne de başka bir içki. Sadece yüreğimi RAB'be döküyordum. Kulunu kötü bir kadın sanma. Yakarışımı şimdiye dek sürdürmemin nedeni çok kaygılı, üzüntülü olmamdır.” Eli, “Öyleyse esenlikle git” dedi, “İsrail'in Tanrısı dileğini yerine getirsin.” Hanna, “Senin gözünde lütuf bulayım” deyip yoluna gitti. Sonra yemek yedi. Artık üzgün değildi. Ertesi sabah erkenden kalkıp RAB'be tapındılar. Ondan sonra Rama'daki evlerine döndüler. Elkana karısı Hanna'yla birleşti ve RAB Hanna'yı anımsadı. Zamanı gelince Hanna gebe kaldı ve bir erkek çocuk doğurdu. “Onu RAB'den diledim” diyerek adını Samuel koydu.