1.KORİNTLİLER 15:1-58
1.KORİNTLİLER 15:1-58 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Şimdi, kardeşler, size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı kaldığınız Müjde'yi anımsatmak istiyorum. Size müjdelediğim söze sımsıkı sarılırsanız, onun aracılığıyla kurtulursunuz. Yoksa boşuna iman etmiş olursunuz. Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. Kefas'a, sonra Onikiler'e göründü. Daha sonra da beş yüzden çok kardeşe aynı anda göründü. Bunların çoğu hâlâ yaşıyor, bazılarıysa öldüler. Bundan sonra Yakup'a, sonra bütün elçilere, son olarak zamansız doğmuş bir çocuğa benzeyen bana da göründü. Ben elçilerin en önemsiziyim. Tanrı'nın kilisesine zulmettiğim için elçi olarak anılmaya bile layık değilim. Ama şimdi neysem, Tanrı'nın lütfuyla öyleyim. O'nun bana olan lütfu boşa gitmedi. Elçilerin hepsinden çok emek verdim. Aslında ben değil, Tanrı'nın bende olan lütfu emek verdi. İşte, gerek benim yaydığım, gerek öbür elçilerin yaydığı ve sizin de iman ettiğiniz bildiri budur. Eğer Mesih'in ölümden dirildiği duyuruluyorsa, nasıl oluyor da aranızda bazıları ölüler dirilmez diyor? Ölüler dirilmezse, Mesih de dirilmemiştir. Mesih dirilmemişse, bildirimiz de imanınız da boştur. Bu durumda Tanrı'yla ilgili tanıklığımız da yalan demektir. Çünkü Tanrı'nın, Mesih'i dirilttiğine tanıklık ettik. Ama ölüler gerçekten dirilmezse, Tanrı Mesih'i de diriltmemiştir. Ölüler dirilmezse, Mesih de dirilmemiştir. Mesih dirilmemişse imanınız yararsızdır, siz de hâlâ günahlarınızın içindesiniz. Buna göre Mesih'e ait olarak ölmüş olanlar da mahvolmuşlardır. Eğer yalnız bu yaşam için Mesih'e umut bağlamışsak, herkesten çok acınacak durumdayız. Oysa Mesih, ölmüş olanların ilk örneği olarak ölümden dirilmiştir. Ölüm bir insan aracılığıyla geldiğine göre, ölümden diriliş de bir insan aracılığıyla gelir. Herkes nasıl Adem'de ölüyorsa, herkes Mesih'te yaşama kavuşacak. Her biri sırası gelince dirilecek: İlk örnek olarak Mesih, sonra Mesih'in gelişinde Mesih'e ait olanlar. Bundan sonra Mesih her yönetimi, her hükümranlığı, her gücü ortadan kaldırıp egemenliği Baba Tanrı'ya teslim ettiği zaman son gelmiş olacak. Çünkü Tanrı bütün düşmanlarını ayakları altına serinceye dek O'nun egemenlik sürmesi gerekir. Ortadan kaldırılacak son düşman ölümdür. Çünkü, “Tanrı her şeyi Mesih'in ayakları altına sererek O'na bağımlı kıldı.” “Her şey O'na bağımlı kılındı” sözünün, her şeyi Mesih'e bağımlı kılan Tanrı'yı içermediği açıktır. Her şey Oğul'a bağımlı kılınınca, Oğul da her şeyi kendisine bağımlı kılan Tanrı'ya bağımlı olacaktır. Öyle ki, Tanrı her şeyde her şey olsun. Diriliş yoksa, ölüler için vaftiz edilenler ne olacak? Ölüler gerçekten dirilmeyecekse, insanlar neden ölüler için vaftiz ediliyorlar? Biz de neden her saat kendimizi tehlikeye atıyoruz? Kardeşler, sizinle ilgili olarak Rabbimiz Mesih İsa'da sahip olduğum övüncün hakkı için her gün ölüyorum. Eğer insansal nedenlerle Efes'te canavarlarla dövüştümse, bunun bana yararı ne? Eğer ölüler dirilmeyecekse, “Yiyelim içelim, nasıl olsa yarın öleceğiz.” Aldanmayın, “Kötü arkadaşlıklar iyi huyu bozar.” Uslanıp kendinize gelin, artık günah işlemeyin. Bazılarınız Tanrı'yı hiç tanımıyor. Utanasınız diye söylüyorum bunları. Ama biri çıkıp, “Ölüler nasıl dirilecek? Nasıl bir bedenle gelecekler?” diye sorabilir. Ne akılsızca bir soru! Ektiğin tohum ölmedikçe yaşama kavuşmaz ki! Ekerken, oluşacak bitkinin kendisini değil, yalnızca tohumunu –buğday ya da başka bir bitkinin tohumunu– ekersin. Tanrı tohuma dilediği bedeni –her birine kendine özgü bedeni– verir. Her canlının eti aynı değildir. İnsan eti başka, hayvan eti başka, kuş eti, balık eti başka başkadır. Göksel bedenler vardır, dünyasal bedenler vardır. Göksel olanların görkemi başka, dünyasal olanlarınki başkadır. Güneşin görkemi başka, ayın görkemi başka, yıldızların görkemi başkadır. Görkem bakımından yıldız yıldızdan farklıdır. Ölülerin dirilişi de böyledir. Beden çürümeye mahkûm olarak gömülür, çürümez olarak diriltilir. Düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir. Doğal beden olarak gömülür, ruhsal beden olarak diriltilir. Doğal beden olduğu gibi, ruhsal beden de vardır. Nitekim şöyle yazılmıştır: “İlk insan Adem yaşayan can oldu.” Son Adem'se yaşam veren ruh oldu. Önce ruhsal olan değil, doğal olan geldi. Ruhsal olan sonra geldi. İlk insan yerden, yani topraktandır. İkinci insan göktendir. Topraktan olan insan nasılsa, topraktan olanlar da öyledir. Göksel insan nasılsa, göksel olanlar da öyledir. Bizler topraktan olana nasıl benzediysek, göksel olana da benzeyeceğiz. Kardeşler, şunu demek istiyorum, et ve kan Tanrı'nın Egemenliği'ni miras alamaz. Çürüyen de çürümezliği miras alamaz. İşte size bir sır açıklıyorum. Hepimiz ölmeyeceğiz; son borazan çalınınca hepimiz bir anda, göz açıp kapayana dek değiştirileceğiz. Evet, borazan çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek, ve biz de değiştirileceğiz. Çünkü bu çürüyen beden çürümezliği, bu ölümlü beden ölümsüzlüğü giyinmelidir. Çürüyen ve ölümlü beden çürümezliği ve ölümsüzlüğü giyinince, “Ölüm yok edildi, zafer kazanıldı!” diye yazılmış olan söz yerine gelecektir. “Ey ölüm, zaferin nerede? Ey ölüm, dikenin nerede?” Ölümün dikeni günahtır. Günah ise gücünü Kutsal Yasa'dan alır. Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bizi zafere ulaştıran Tanrı'ya şükürler olsun! Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın, sarsılmayın, Rab'bin işinde her zaman gayretli olun.
1.KORİNTLİLER 15:1-58 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
E Y kardeşler, size müjdelediğim, ve kabul edip onda durduğunuz incili size bildiriyorum; eğer size müjdelediğim sözü kuvvetle tutarsanız, boş yere iman etmediğiniz halde, onun vasıtası ile de kurtulursunuz. Çünkü her şeyden evel aldığımı size teslim ettim; şöyle ki kitaplara göre Mesih günahlarımız için öldü; ve gömüldü; ve kitaplara göre, üçüncü günü kıyam etti; ve Kifasa, sonra Onikilere göründü; ondan sonra, beş yüzden ziyade kardeşlere bir defada göründü, onlardan ekserisi şimdiye kadar bakidirler, fakat bazıları uyudular; ondan sonra Yakuba, sonra bütün resullere; ve hepsinden sonra, vakitsiz doğmuş çocuk gibi olan bana da göründü. Çünkü ben resullerin en küçüğüyüm, ben ki resul çağırılmağa lâyık değilim, çünkü Allahın kilisesine eza ettim. Fakat her ne isem, Allahın inayeti ileyim; ve onun bana olan inayeti boşuna olmadı; fakat onların hepsinden ziyade çalıştım; fakat ben değil, ancak benimle olan Allahın inayeti. İmdi gerek ben, ve gerek onlar, böyle vâzediyoruz ve böyle iman ettiniz. İmdi eğer Mesih ölülerden kıyam etti, diye vâzolunuyorsa, aranızda bazıları nasıl ölülerin kıyamı yoktur, diyorlar? Fakat eğer ölülerin kıyamı yok ise, Mesih de kıyam etmemiştir; ve eğer Mesih kıyam etmedi ise, o halde bizim vâzımız boş, sizin imanınız da boştur. Ve biz de Allah hakkında yalan şahitler bulunmuş oluyoruz; çünkü Allah hakkında, Mesihi kıyam ettirdi, diye şehadet ettik; eğer gerçekten ölüler kıyam etmezlerse, onu kıyam ettirmemiştir. Çünkü eğer ölüler kıyam etmezlerse, Mesih de kıyam etmemiştir; ve eğer Mesih kıyam etmemişse, sizin imanınız batıldır; hâlâ günahlarınızdasınız. Bu halde Mesihte uyumuş olanlar da helâk olmuşlardır. Eğer yalnız bu hayatta Mesihe ümit bağlamış isek, insanların hepsinden ziyade acınacak adamlarız. Fakat şimdi Mesih uyuyanların turfandası olarak ölülerden kıyam etmiştir. Zira mademki ölüm insan vasıtası ile geldi, ölülerin kıyamı da insan vasıtası ile oldu. Çünkü nasıl cümlesi Âdemde ölüyorlarsa, öylece cümlesi Mesihte diriltileceklerdir. Fakat herkes kendi sırasında; Mesih turfanda, ondan sonra onun gelişinde Mesihin olanlar. Sonra, her riyaset ve her hâkimiyet ve kudreti iptal edip melekûtu Allaha, Babaya, teslim ettiği zaman, son olacaktır. Çünkü bütün düşmanları kendi ayakları altına koyuncıya kadar, onun saltanat sürmesi lâzımdır. İptal olunacak son düşman ölümdür. Çünkü: “Bütün şeyleri onun ayakları altına koydu.” Fakat: Her şey ona tâbi kılınmıştır, dediği zaman, aşikârdır ki, her şeyi ona tâbi kılan müstesnadır. Ve her şey ona tâbi kılınınca, o zaman Oğul her şeyi kendisine tâbi kılana tâbi olacaktır, ta ki Allah her şeyde her şey olsun. Yoksa ölüler için vaftiz olunanlar ne yapacaklar? Eğer ölüler asla kıyam etmiyorlarsa, o halde neden onlar için vaftiz olunuyorlar? ve biz niçin her saat tehlikede bulunuyoruz? Sizden dolayı Rabbimiz Mesih İsada olan iftiharım hakkı için, ey kardeşler, her gün ölüyorum. Eğer Efesosta vahşi hayvanlarla insanca cenkleştimse, bana ne faidesi var? Eğer ölüler kıyam etmiyorlarsa, yiyelim ve içelim, çünkü yarın öleceğiz. Aldanmayın; fena arkadaşlıklar güzel ahlâkı bozarlar. Salâh ile ayılın, ve günah işlemeyin; çünkü bazılarında Allah bilgisi yoktur; size utanç olsun diye söyliyorum. Fakat biri diyecek: Ölüler nasıl kıyam ederler? ve ne çeşit bedenle gelirler? Ey akılsız, senin ektiğin şey ölmedikçe, dirilmez; ve bir şey ektiğin zaman, hasıl olacak bedeni değil, fakat belki buğdayın ve yahut ötekilerinden birinin çıplak tanesini ekersin; fakat Allah ona dilediği gibi bir beden, ve tohumların her birine kendi bedenini verir. Her et ayni et değildir; fakat insanların eti başka, ve hayvanların eti başka, ve kuşların eti başka, ve balıklarınki başkadır. Semavî bedenler ve dünyevî bedenler de var; fakat semavîlerin izzeti başka ve dünyevîlerinki başkadır. Güneşin izzeti başka, ve ayın izzeti başka, ve yıldızların izzeti başkadır; çünkü izzette yıldız yıldızdan farklıdır. Ölülerin kıyamı da böyledir. Çürümede ekilir, çürümezlikte kıyam eder; hürmetsizlikte ekilir, izzette kıyam eder; zayıflıkta ekilir, kudrette kıyam eder; tabiî beden olarak ekilir; ruhanî beden olarak kıyam eder. Tabiî beden olduğu gibi, ruhanî beden de vardır. Böyle de yazılmıştır: “İlk insan Âdem, yaşıyan can oldu.” Son Âdem dirilten ruh oldu. Fakat ruhanî değil, ancak tabiî olan eveldir; ruhanî olan ondan sonradır. Birinci adam yerden türabîdir; ikinci adam göktendir. Türabî nasılsa, türabîler de öyledirler; ve semavî nasılsa, semavîler de öyledirler. Ve türabînin suretini taşıdığımız gibi, semavînin suretini de taşıyacağız. İmdi, ey kardeşler, bunu diyorum ki et ve kan Allahın melekûtunu miras alamaz; çürüme de çürümezliği miras alamaz. İşte, size bir sır söyliyorum: Hepimiz uyumıyacağız, fakat son boruda hepimiz bir anda, bir göz kırpmasında, değiştirileceğiz; çünkü boru çalınacak, ve ölüler çürümez olarak kıyam edecekler, ve biz değiştirileceğiz. Çünkü bu çürüyücü, çürümezliği giymek, ve bu ölücü ölmezliği giymek gerektir. Fakat bu çürüyücü, çürümezliği giymiş, ve bu ölücü ölmezliği giymiş olunca, yazılmış olan kelâm o zaman vaki olacaktır: “Ölüm zaferde yutuldu.” “Ey ölüm, senin zaferin nerede? Ey ölüm, senin dikenin nerede?” Ölümün dikeni günahtır; ve günahın kuvveti şeriattir; fakat Rabbimiz İsa Mesih vasıtası ile bize zafer ihsan eden Allaha şükrolsun. Bunun için, ey sevgili kardeşlerim, sizin emeğinizin Rabde boş olmadığını bilerek, sabit, sarsılmaz, ve daima Rabbin işinde artmak üzre olun.
1.KORİNTLİLER 15:1-58 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Şimdi, kardeşlerim, sizlere bildirdiğim Sevindirici Haber'den söz etmek istiyorum. Almış olduğunuz ve benimsediğiniz Haber'dir bu. Bu bildiriye sıkı tutunursanız, kurtuluşunuz onun aracılığıyla gerçekleşir; yoksa boşa iman etmiş olursunuz. Almış olduğum bildiriyi öncelikle size verdim: Kutsal Yazılar'ın çok önceden bildirdiği gibi, Mesih günahlarımız için öldü. Sonra gömüldü. Yine Kutsal Yazılar uyarınca, üçüncü gün dirildi. Bundan sonra Petrus'a, ardından Onikiler'e göründü. Daha sonra, bir kez beş yüzü aşkın kardeşe göründü. Bunların çoğu şu ana dek yaşamaktadır, bazıları ise uyumuştur. Sonra Yakup'a göründü, sonra da habercilerin tümüne. Hepsinden sonra da, zamansız doğan bir çocuğa benzeyen bana göründü. Çünkü ben habercilerin en önemsiziyim. Haberci adını taşımaya bile lâyık değilim. Çünkü Tanrı'nın kilisesine baskı yaptım. Tanrı'nın kayrasıyla şimdi neysem oyum. Tanrı'nın bana olan kayrası boşa gitmiş değildir. Tam tersine, öbür habercilerin tümünden daha çok emek harcadım. Ama bunu başaran ben değilim, benimle birlikte olan Tanrı kayrasıdır. Bu nedenle, ister ben olayım, ister onlar olsun, yaydığımız söz budur; siz de böyle iman ettiniz. Mesih'in ölüler arasından dirildiğine ilişkin sözün yayılmasına karşın, aranızdan bazıları nasıl, “Ölüler dirilmez” diyebiliyor? Ölüler dirilmezse, Mesih de dirilmemiştir. Mesih dirilmemişse sözü yaymamız boşunadır, imanınız da boştur. Üstelik, bizler de Tanrı'nın yalancı tanıkları durumuna düşüyoruz. Çünkü Mesih'i diriltti diye Tanrı'ya tanıklık ettik. Ölülerin dirilmediğini varsayarsak Tanrı O'nu diriltmemiştir. Çünkü ölüler dirilmiyorsa Mesih de dirilmedi. Eğer Mesih dirilmediyse, imanınızın da değeri yoktur; siz de hâlâ günahlarınızın içindesiniz. Bu durumda, Mesih'te ölmüş olanlar da yok oldular. Yalnızca şimdiki yaşamda Mesih'e umut bağlamışsak, tüm insanlar içinde en çok acınılması gereken de bizleriz. Ama gerçekte Mesih ölüler arasından dirilmiştir. O, ölenlerin ilk ürünüdür. Çünkü ölüm insan aracılığıyla geldi, ölülerin dirilmesi de insan aracılığıyla oldu. Nasıl tümü Adem'de öldüyse, tümü de Mesih'te yaşama getirilecektir. Ama herkes sırası gelince: İlk-ürün Mesih, sonra O geldiğinde Mesih'tekiler. Mesih her ruhsal yönetimi, her yetkiyi, her gücü ortadan kaldırdıktan sonra hükümranlığı Baba Tanrı'ya verecek; böylece her şeyin sonu gelecek. Çünkü tüm düşmanlarını ayakları altına serinceye dek Mesih'in hükümranlık etmesi gerekir. Ezilecek son düşman ölümdür. Çünkü Tanrı her şeyi Mesih'in ayakları altına bağımlı kıldı. “Her şeyin ayakları altına bağımlı kılındığı” bildirilirken, her şeyi O'nun ayakları altına bağımlı kılan Tanrı'nın bunların dışında olduğu açıkça bellidir. Her şey O'na bağımlı kılınınca, bu kez Oğul da her şeyi kendisine bağımlı kılana bağımlı olacaktır. Öyle ki, Tanrı herkese her şey olsun. Yoksa, ölüler için vaftiz edilenler bunu niçin yapsınlar? Eğer ölüler gerçekten dirilmiyorsa, onlar için vaftiz edilmek de ne oluyor? Neden her saat tehlikeyle burun burunayız? Kardeşlerim, Rabbimiz İsa Mesih'te sizler için duyduğum övünç adına ant içerim ki, ben her gün ölüyorum. Eğer insan deyişiyle, “Efesos'ta canavarlarla boğuştumsa”, bunun yararı ne? Ölüler dirilmiyorsa, “Yiyelim içelim; nasıl olsa yarın ölüp gideceğiz.” Aldanmayın, “Kötü arkadaşlıklar güzel ahlakı bozar.” Kendinize gelin ve artık günah işlemeyin. Çünkü bazıları Tanrı bilgisinden habersizdir. Bunları utanasınız diye söylüyorum. Biri soracak olur: “Ölüler nasıl dirilir? Ne tür bedenle gelirler?” Ey akılsız! Yere ektiğin ölmedikçe, ona yaşam verilmez. Ektiğin ilerde oluşacak beden değil, belki çıplak bir buğday, ya da öbür tohumlardan birinin tanesidir. Ama Tanrı ona dilediği bedeni –tohumlardan her birine kendine özgü bedeni– verir. Her et aynı değildir. İnsan eti başkadır, hayvanların eti başka, kuşların eti başka, balıklarınki başka. Bunların yanı sıra göksel bedenler vardır, dünyasal bedenler vardır. Göksel olanların görkemi başkadır, dünyasal olanlarınki başka. Güneşin görkemi bir tür, ayın görkemi başka tür, yıldızların görkemi başka türdür. Görkem bakımından bir yıldız öteki yıldızdan başkadır. Ölülerin dirilişi de tıpkı böyledir. Çürüme ortamında ekilir, çürümez durumda dirilir. Gözden düşmüş durumda ekilir, görkem içinde dirilir. Zayıflık ortamında ekilir, güçlü durumda dirilir. Doğal beden olarak ekilir, ruhsal beden olarak dirilir. Doğal beden varsa, ruhsal beden de vardır. Şöyle yazılmıştır: “İlk insan Adem yaşayan can oldu, Son Adem yaşam veren ruh oldu.” Önce gelen ruhsal olan değildir; doğal olandır. Ruhsal olan daha sonra gelir. İlk insan yerdendir, topraktandır. İkinci insan göktendir. Topraktan olan insan nasılsa, topraktan olanlar da öyledir. Göksel olan nasılsa, göksel olanlar da öyledir. Topraktan olan insana nasıl benzediysek, göksel olana da benzeyeceğiz. Kardeşlerim, şunu belirteyim: Etle kan Tanrı'nın Hükümranlığı'nı miras alamaz. Çürüyen de çürümezliği miras alamaz. Bakınız, size bir sır bildiriyorum. Hepimiz uyumayacağız. Ama son boru öttüğünde, bir anda, göz açıp kapayıncaya dek hepimiz değiştirileceğiz. Çünkü boru ötecek ve ölüler çürümez durumda dirilecek; biz de değiştirileceğiz. Çünkü bu çürüyen bedenin çürümezliği ve bu ölümlü bedenin ölümsüzlüğü kuşanması gerekir. Bu çürüyen beden çürümezliği ve bu ölümlü beden ölümsüzlüğü kuşanınca, yazılı söz yerine gelecek: “Ölüm yok edildi, zafer kazanıldı. Ey ölüm, zaferin nerede? Ey ölüm, dikenin nerede?” Ölümün dikeni günahtır ve günahın gücü Kutsal Yasa'dır. Ama Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bizlere zafer sağlayan Tanrı'ya şükür! Sevgili kardeşlerim, işte bunun için kararlı olun, sarsılmayın. Rab için her zaman bol emek verin, Rab'de emeğinizin boşa gitmediğini bilin.