MATTA 26:36-75

MATTA 26:36-75 KKDEU

Sonra İsa onlarla birlikte Getsemane denen yere gitti. Öğrencilere, “Ben gidip orada dua ederken siz burada oturun” dedi. Petrus'u ve Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı. Derinden bunalmaya, sıkıntı duymaya başladı. Bunun üzerine onlara, “Canım ölesiye sıkılıyor” dedi, “Burada bekleyin ve benimle birlikte uyanık kalın.” Biraz ileriye giderek yüzüstü yere kapandı, dua etmeye başladı: “Baba! Eğer olanak varsa, bu kâse benden uzaklaştırılsın. Ama benim istemim değil, senin istemin olsun.” Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uykuda buldu. Petrus'a, “Nasıl oluyor da benimle birlikte bir saat olsun uyanık duramıyorsunuz?” dedi, “Uyanık durun ve dua edin ki denenmeyesiniz. Ruh istekli, ama beden güçsüzdür.” Yeniden, ikinci kez yanlarından ayrılıp dua etti: “Baba! Bu kâseden içmeden onun benden uzaklaştırılması olanak dışıysa, senin istemin gerçekleşsin.” Bir kez daha geri geldiğinde onları yine uykuda buldu. Çünkü uyku gözlerinden akıyordu. Yeniden onları bırakıp gitti. Üçüncü kez aynı sözlerle önceki gibi dua etti. Sonra yine öğrencilerin yanına döndü. “Derin uykuda mısınız, hâlâ dinleniyor musunuz?” dedi, “İşte saat geldi, İnsanoğlu günahlıların eline veriliyor. Kalkın gidelim. Bakın, beni ele veren yaklaştı.” O daha sözünü bitirmeden, Onikiler'den biri olan Yahuda geldi. Yanında kılıçlarla, sopalarla silahlanmış büyük bir kalabalık vardı. Bunları başkâhinlerle halkın ileri gelenleri göndermişti. İsa'yı ele veren, onlara bir işaret vererek, “Kimi öpersem aradığınız O'dur” dedi, “O'nu tutuklayın.” Yahuda hiç duraksamadan İsa'nın yanına gitti. “Selam, ey Rabbi!” diyerek O'nu öptü. İsa ona, “Arkadaş, ne amaçla geldiysen, onu yap!” dedi. Bunun üzerine, yaklaşıp İsa'yı yakaladılar ve tutukladılar. O zaman, İsa'yla birlikte bulunanlardan biri hemen kılıcına davrandı, başkâhinin kölesine vurduğu gibi onun kulağını kesti. İsa ona, “Kılıcını kınına koy!” dedi, “Çünkü kılıç tutan herkes kılıçla yok olacaktır. Ne sanıyorsun? Yakarsam Babam bana hemen on iki lejyondan çok melek sağlamaz mı sanıyorsun? Ama bunun böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman nasıl yerine gelirdi?” Sonra İsa kalabalığa şöyle dedi: “Beni yakalamak için eşkıyaya karşı çıkarcasına kılıçlarla, sopalarla gelmek mi gerekirdi? Her gün tapınakta oturup öğretiyordum, beni tutuklamadınız. Bütün bunlar peygamberlerin Kutsal Yazıları yerine gelsin diye oldu.” Bunun üzerine, öğrencilerin tümü O'nu bırakıp kaçtılar. İsa'yı tutuklayanlar O'nu başkâhin Kayafa'ya götürdüler. Dinsel yorumcularla ileri gelenler orada toplanmıştı. Petrus onları gerilerden başkâhinin avlusuna dek izledi ve sonucu görmek için içeri girip nöbetçilerle bir arada oturdu. Başkâhinlerle Yüksek Kurul'un tümü İsa'yı ölüm yargısına çarptırmayı amaçlayarak O'na karşı yalancı tanıklar arıyordu. Bir sürü yalancı tanığın ortaya atılmasına karşın, aradıkları gibi birini bulamadılar. Sonunda iki kişi gelip şöyle tanıklık etti: “Bu adam ‘Ben Tanrı'nın Tapınağı'nı yıkar ve üç günde yeniden kurarım’ dedi.” Başkâhin ayağa kalkıp İsa'ya, “Bu adamların seni suçlamasına karşı neden bir yanıt vermiyorsun?” diye sordu. Ama İsa tek söz söylemedi. Başkâhin O'na, “Diri olan Tanrı adına seni ant içmeye çağırırım” dedi, “Bize söyle! Sen Tanrı'nın Oğlu Mesih misin?” İsa şöyle yanıtladı: “Söylediğin gibidir. Ama size diyorum ki, “Bundan sonra, İnsanoğlu'nu Tanrı gücünün sağında oturur Ve göğün bulutları üstünde gelirken göreceksiniz.” Bunun üzerine, başkâhin giysilerini yırtarak bağırdı: “Sövüyor! Bundan böyle tanıklara ne gerek var? İşte, sövdüğünü işittiniz. Yargınız nedir?” Oradakiler, “Ölümü hak etti” diye yanıtladılar. O zaman O'nun yüzüne tükürdüler, yumrukladılar. Bazıları da O'nu tokatlayarak, “Bize peygamberlikte bulun bakalım, ey Mesih” dediler, “Kimdir sana vuran?” Petrus dışarıda avluda oturuyordu. Kendisine yaklaşan bir hizmetçi kız, “Sen de Galileli İsa'yla birlikteydin” dedi. Ama Petrus herkesin önünde bunu yadsıyarak, “Ne demek istediğini bilmiyorum” dedi. Kapının önüne çıkınca başka bir hizmetçi kız onu gördü ve orada bulunanlara, “Bu adam Nasıralı İsa'yla birlikteydi” dedi. Ama Petrus bu kez ant içerek, “Ben O'nu tanımam” diye yeniden yadsıdı. Az sonra, orada oturanlar yaklaşıp Petrus'a, “Gerçekten sen de onlardan birisin” dediler, “Baksana, konuşma biçimin bile seni ele veriyor!” Bunun üzerine Petrus, “O adamı tanımıyorum” diye lanet etmeye ve ant içmeye başladı. O anda horoz öttü. Petrus İsa'nın dediği sözü anımsadı: “Horoz ötmeden önce üç kez beni yadsıyacaksın.” Ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.

MATTA 26:36-75 ile ilgili ücretsiz Okuma Planları ve Teşvik Yazıları